6 senelik aşk hikayemi anlatıyorum

babası oturdu karşıma, sinir küpüydü yine.
bize üç çay dedim garsonu yollamak için.
ve yine o gibici, durum kurtaran konuşmalarımdan birini yapmak için
hazırlandım.

dinleyin, duygusallar peçeteleri hazırlasın.
http://inci.ca/u432gjle78

"bak harun amca" dedim.
ben istanbula yeni gelmiştim daha ilk dersti
oturdum kızının yanına.
daha ilkimdi, bi çocuk vard hikmet,
kaptı yerimi oturdu melisin yanına,
o zaman böyle değil böyle değildim,
zayıf bir çocuktum, ama korkmadım
kızın için kavga ettim, aldım yanındaki yerimi.

o evi basan çocuk beni sanayiye zütürdü
ağzımı burnumu kırdı, dövdü beni
karnıma vurdukça ağzımdan kan sıçradı.
"melis" dedim başka bişey demedim.
bırakmadım yine, tuttum elinden.
çünkü beni hayata bağlayan tek şey, senin kızın.

bıçaklandım
atar damarlarım koptu.
o yük makinasına bastırmak, bacağımı hissetmeye çalışmak
ne demek bilemezsin
ben tek bacakla yaşabilirdim ama
melis olmadan asla.

servet vardı, kaç kere kavga etti benimle
sataştı, uğraştı
kavga ettim sakat halimle.
yine bırakmadım.

bacağım kopacaktı kızına koşarken
kaç kere kopardım damarlarımı tekrar tekrar.
ama bırakmadım,
hala bırakmadım
ömrü billah bırakmam.

mami evi bastı
ben sızlattım yine bacaklarımı.
ben, melis için canımı veririm.
ben, bunlara rağmen bırakmadım kızını
biz bırakmadık birbirimizi

şimdi, senin bu saçma kuruntun yüzünden mi
ayrılacağız
bence otur sakin kafayla ve iyi düşün.

adam çocuk gibi ağlamaya başladı.
ben de ağlıyordum
çaylar buz oldu
adam ağladıkça açıldı, melis de ağlıyordu.

"sen" dedi.
"ne mert çocuksun"

istemiyorum test mest tamam ne yaparsanız yapın lan dedi.
ağlayarak çıktı, gitti cafeden.

melis bana sarıldı, iç çeke çeke
ağladık, sarıldık.
bırakmadık birbirimizi...

bir hafta sonra

çeyrekleri bilezikleri sattım
600 tl geçti elime
babamdan da 300 aldım

benim kredi, birikmiş falan 200 de ben ayarladım

bi tektaş yüzük aldım.

sonra kuyumcudan çıkar çıkmaz melisi aradım.
buluşalım diye.

buluştuk sinemaya gittik,
tektaşı cebimdeydi ama haberi yoktu.

amaçlarım çok farklıydı.

14 şubat 2013...
sevgililer günü..

mini cooper, restorantın önünde durdu.
tekrar ben indim, melisi indirdim arabadan.
koluma girdi ve girdik içeri
siyah takım elbise giymiştim.

oturduk
melis bişeyler istedi ama heyecandan yiyemiyordu

garsonu çağırdım.
ben bi kırmızı şarap alabilir miyim dedim.
bu önceden belirlediğimiz şifreydi.

garson gitti
restorantın ışıkları yarıya indirildi.
ortam loşlaştı
fazla kimse yoktu, lüks bi yerdi.
herkes biraz sonra birşeyler olacağını anladı.

restorantda bir müzik çalmaya başladı.

http://inci.ca/udjss21y72

"tesadüfe bak" dedim
ayağa kalktım..

melis oturuyordu
sapsarı olmuştu
"sevgilim, bitanem, herşeyim.." dedim..

önünde diz çöktüm
herkes bize bakıyordu
cebimden kutuyu çıkardım,
"benimle evlenir misin" diyip açtım kutuyu.

yüzük yüzüne parladı melisin
ellerini ağzına kapattı, "evet" dedi.
sarıldı,
kaldırdım.

şarkı devam ediyordu
herkes bizi alkışlıyordu.

biz dans etmeye başladık.
bi kaç genç çift de masalarından kalkıp bize eşlik ettiler..

niye 6 hocam ? ?

bu arada telefonum bile yoktu benim.
ailem kıt kanaat geçinen cinstendi.
kalkıp da telefon isteyemezdim.
ama okulda herkes elinde telefonla geziyordu,
akşam ne güzel mesajlaştık
yok şu tavladım mesajla geçen gece şunu aradım
muhabbetler dönüyordu.
telefon işini de halletmeliydim falan derken o gün de bitti
ben ertesi sabah hikmete gidip ordan kalkmasını söyleyecektim
yoksa kavga edecektim
ben, bu ezik halimle, benim aklım bile almıyordu amk

gece uyuyamadım bir türlü kız alt tarafı ders programı vermişti
ama numarasını verirken ki gülüşü, tavrı
konuşmaları sanki herşey beni sevdiğine bi kanıt gibiydi
bana öyle geliyordu işte, mal kafaydım amk.

gece 12-1 gibi mesaj attım.

"melis çok güzelsin."

kalan kontör 10 olmuştu amk bu da 5 mesaj ederdi.
şimdiki binler gibi ayda 10 bin sms miz yoktu böyle hesap yapıyorduk

ertesi sabah melisin yüzü hiç gülmüyordu
yan yana oturuyorduk ama hiç konuşmuyorduk.
birden bana döndü.
o son attığın mesaj neydi.
dondum kaldım, mal gibi
"hangi mesaj" dedim
"melis çok güzelsin." dedi.
neydi bu şimdi?
değil misin dedim.
tepkisizce baktı.
salak, onu demiyorum dedi.
sen beni anlıyosun ama anlamak istemiyosun dedi.
ben sustum.

olanların hepsini ademe anlattım
oğlum bu kız seni harcar dedi.
benim meleğimdi ama o hala.

ertesi fevzi geldi elinde 100 kontör kart yazan bişey var.
dedim bu ney amk, şimdi diyorum ne kadar cahilmişim.
adem dedi ki
"bunu yükleyecez işte senin telefona herkese mesaj atacaksın"
50 mesaj atabilirsin dedi fevzi de.
dedim olum bu ne kadar, gibtir et dedi fevzi, sonra hesaplaşırız.
aldık, bozuk parayla kazıdık üstündeki şeyi, yükledik.
ama melis o gün okula gelmedi.

ademle buluştuk ilk önce, durduk yere kızla buluşma ayarlamıştım.
üstümü güzel giyindim
ademle buluştuk tipime baktı, taktikler verdi.
cebimde 10 tl vardı, yeter dedi.
hem zaten kız zengin
olsun dedim, kıza mı ödeticem bişey isterse sende varsa 10 tl daha versene dedim
koydu cebime parayı.
gittik kafeye.
adem kapının önüne bırakıp gitti beni
melisin önünde bi kahve vardı.
beni görünce gülümsedi geçip karşısına oturdum.

"bak melis" dedim. ama çok havalıyım kız beni pür dikkat dinliyor
ben bir aydır seni unutmaya çalıştım yapamadım.
olmadı yani anlıyor musun dedim böyle bastıra bastıra konuşuyorum.

mamiymiş, memeymiş umrumda değil dedim, melis güldü
ben de güldüm ortam yumuşadı biraz.

ben seni seviyorum, ve sevgilim ol istiyorum dedim.
bir ay önce bana gider yapıp giden melis gitmiş yerine başka bişey gelmişti.

"sevgilim olur musun" dedim gözlerinin içine bakarak.

cevap vermedi.

çok cesursun, beni gerçekten sevmeseydin bu kadar açık konuşamazdın
önceki utangaçlığın yok, ben açtım galiba seni ya dedi.

sayılır dedim.

cevabımı gece mesajlaşırken verebilir miyim dedi.

bana uyar dedim, masaya hesabı bıraktım, hadi geç oldu ben seni evine bırakıyım dedim.
maksadım hem evini öğrenmek hem de ona kendimi hissetirmekti.

çıktık, evine bıraktım. sonra ben de eve gittim
ademe fevziye mesaj çektim
akşamı beklemeye başladım.

markette yaptığım iş bozuk reyonları düzeltmek,
müşterilerin aldığı şeyleri poşetlemek falan
amelelik yani.
15 gün için 400 tl ye anlaşmıştım.
öğrenci için mükemmel paraydı.

1 hafta gidip geldim markete.
muallak patron, yemeğine karışmam demişti.
ama marketinde güvenlik kamerası yoktu.
patron, ben yemeğe gidiyorum diyordum
öğlen 1 saat bana verilen izinde.
üstümü değiştirip çıkacam diyordum
ordan rondo, ikram, meyve suyu falan alıyodum
depoda yiyip geri çıkıyodum ben geldim diye.

kafam her türlü binliğe çalışıyordu o zamanlar

bi gün markette poşet doldururken melisi gördüm
yanında bi kadın vardı, muhtemelen annesiydi.
kasiyere karnım ağrıyo tuvalete gidicem dedim.
neden korkuyosam anlamadım, ergeniz işte amk.
gittim çıkmadım tuvaletten 2 saat
iyice gittiklerine emin olduktan sonra çıktım
patron, sen mideyi bozmuşsun eve git hadi dedi.
ben de gittim, yattım evde.

okul açıldı.
biz melisle yine örnek çift takılıyorduk.
market olayını ademle fevziye anlattım
alırsın falan dediler dert etme.
bir hafta sonra gittim, dedim ben geldim
verdik ya paranı falan dedi muallak.
dedim bak benimle oyun oynama 15 gün it gibi çalıştım
yapmadığım iş kalmadı
yaşar ustaya bağladım amk.
adam bana 150 daha verdi
benden başka bişey çıkmaz sana dedi.
hem zaten hastaydın 1-2 gün gelmedin dedi.
dedim 1 gün hastaydım sadece (melisi gördüğüm gün)
onda da sen yolladın eve ben gitmedim.
yok,
adam vermedi parayı
dedim benim de adım karayara ise
bu marketi zütüne sokucam senin.
100 tl içerde kaldı

melisin evine gittik doğum gününde
ben adem fevzi melis
melisin arkadaşı tuğçe (onu adem yiyecekti bugün)
ve gamze (onu da fevzi yiyecekti.)
ve kutlamaya gelen olmasada olur kişiler vardı bi noktadan sonra çiftler belli olunca
onlar kalktı zaten.

elimde cafcaflı bi poşet vardı melisin hediyeleri içinde
melise dönüp "buna dokunulmayacak tamam mı aşkım" dedim.
tamam sevgilim diyip güldü, pasta yendi, her türlü içki vardı
içen içti içmeyen kola içti.
ben 1 tane bira içmiştim.
boş kaldıkça adem bana taktik veriyodu.
teknik direktörüm benim amk.

herkes yavaş yavaş "ben gideyim" triplerine girdi.
kimseyi tutmadık.
6 kişi kaldık evde ben hediye poşetini alıp
melise "biz bi köşeye çekilemiyo muyuz" dedim.
hafif çakırkeyf olmuştum o arada 1 bira daha içtikten sonra.

melisin odasına geçtik
bu arada adem tuğçeyi salonda
fevzi gamzeyi melisin kardeşinin odasında yiyordu.

http://inci.ca/ur3ayd45fc

hediyelerin gazıyla gidiyordum.
yatağının üzerindeydik.
öpüşürken üstündekileri çıkarmaya başladım
o da beni soydu.
üzerinde sadece sütyeni kalmıştı altında mini eteği.

boynunu omuzlarını öpüyordum.
göğüslerini öptüm.
yavaş yavaş benim oluyordu melis.
birbirimizin oluyorduk.
göbeğini ötüm aşağıya inip eteğine davrandım
"olmaz" dedi.
"efendim?" dedim
"hayır" dedi.
sinirlenmişti
peki diyip kalktım üzerinden
"anla, şimdi olmaz, daha çok erken, seninim ama zamanımız var, korkuyorum"
dedi.

hak verdim, sarıldım
aşıktım beyler.
aşıktım.

evdekilere, tanımadığım çocuklar saldırdı kavga ettik dedim.
annem ağzıma gözüme buz koydu.
melis falan görmemeliydi bu halimi
1-2 hafta buluşmam dedim kendi kendime
hem de biraz özlemiş olur.
tatilin ilk haftaları hem yaralarım iyileşti, dinlendim.
hem de melise özlettim kendimi
iyice iyileşince aradım
buluşalım mı aşkım falan dedim.

"benim de seninle konuşacaklarım vardı" dedi.

mavera'da buluştuk melisle.
oturur oturmaz çıkardı ağzındaki baklayı.
"herşeyden haberim var" dedi.
"neyden" dedim.
"muhammet arabaya bindirip zütürmüş seni?"
"muhammet?"
"mami işte ya"
"ha evet konuştuk biraz" dedim nasıl sıyrılacağımı düşünüyordum.
biliyorum ne konuştuğunuzu da dedi.
hepsini arayıp anlattı bana gerizekalı.
bu sabah gitmiş istanbuldan, bi daha gelmem falan diye birşeyler saçmaladı
"yaa hayırlısı olsun dedim, nereye gitmiş."
"sivasa"
"içimden ohh anasının dıbına kadar yolu var sivastan da öte bakü ye gitsin banane" dedim.
dışımdan "anladım, ne içersin."

evet beyler.

melisle ilişkimiz birinci yılına girdi.
adem tuğçeyle
fevzi gamzeyle devam etti.
mami gibtirip gitti istanbuldan

hikayemin ilk 1 yılı bitti.

sormak istedikleriniz? aklınıza takılan var mı?

okullar yarın açılıyordu.
gömlek pantolon falan yaptık kendimize
diyoruz ki çakı gibi olalım, liseninin neresi çakıysa.
ilk gün gittik okula.
ben sayısal melis ea seçmişti
biraz takıldım melise.
küstürdüm sonra gönlünü aldım
çok mutluydum, çok seviyordum amk.

ama her zamanki gibi yine mutluluğumuz bir gümbürtü ile bölündü.
koridora çıktığımızda ne görelim
bizim 1.60 lık tıfıl adem 1.80 lik borayı almış altına pata küte gibiyordu
ağız göz kırık ayırdık bunları ne oldu falan demeye kalmadı benim jeton düştü

şimdi ayıklayacaktık pirincin taşını
fevzi gitti boraya anlattı durumu
tabi bambaşka bi durum, bu çocuğun rahatsızlığı var
babası annesini aldatıyo boşanacaklar
müdüre falan söyleme atarlar okuldan hayatı gibilir dedi
bora, tamam dedi, yeter ki benden uzak tutun malı
güya sevgilisini gibmişim, ne yapacam ben o zütü takluyu.

bir de ademe gelip, olum bak borayla tuğçeye daha karışma
okuldan atılırsın hem tuğçenin ailesine giderse olay
daha kötü olur dedim
o da ikna oldu.
bir sorunu daha çözmüş olduk.

ertesi gün okula gitmedim.
melis mesaj attı
"nerdesin."
hastayım evde yatıyorum dedim.
ben biliyorum senin ne hastası olduğunu dedi.
neymiş dedim.
şiddet bağımlısı salağın tekisin dedi.
ne oldu ne saçmalıyosun sen ya dedim
sevete ve diğerlerine yaptıklarınızı okul konuşuyo
bilmiyorum hiç duymıcam mı sanıyosun
sen beni salak mı sanıyosun dedi.

duyarsan duy kızım senin için kötü bişey mi yaptım ben
kıskanıyorum ne yapayım
yazık değil mi çocuğa dedi

yazıksa git servetle ilgilen o zaman
ağzını burnunu kırdım çünkü dedim.

sinirim tepeme zıplamıştı,
attığı mesajlara cevap vermedim.