-
1.
+46 Ocak ^ saat:22 ^ Betülün Evi
Betülün ağlamasını zor da olsa durdurmayı başarmıştım. Zaten o susana kadar sarilmaktan vazgecmeyecektim. Gözyaşları dindikten sonra ağır ağır gevşettim kollarımı. Gözlerine baktım.
- Senin böyle ağlamana razı gelemem. Hele sebep bensem kendimi affedemem. Bu kadar şeyden sonra böyle düşünmen tabi ki normal. Ama bak daha kaç gün oldu ? Bana biraz zaman ver. Telafi edeceğiz. Daha önümüzde çok zaman var. Endişe etme. Daha kalbimize konu olacağımız günler gelecek.
+ Kaldiramiyorum bu kadar şeyi ? Cok üst üste geldi.
- Anlıyorum sevgilim seni. Ama sabredeceğiz.
+ Beraber uyuyalim mı bu gece ? -
2.
+27 Ocak ^ saat: 2 ^ Betülün Evi
Özge bugün evdeyse bile Betülün davetini geri çeviremezdim. Betülün gözyaşlarını iyice sildikten snra yukarı çıktık beraber. içeri girdiğimizde Özge odasında uyuyordu. Bu aslında benim adima iyi olmuştu. Salona geçip üzerimi çıkarıp oturdum. Betül önce odasına gidip üzerini değişti sonra salonun kapısında gözüktü hafif bir tebessümle.
- Kahve mj yapayım sevgilim çay mi ?
+ Tabiki çay. Hatta dur ben de sana yardımcı olayım.
Betül kafasıyla onaylayıp mutfağa doğru yürüdü. Bende ardından beni bir kez daha affetmiş olmasının mutluluğuyla mutfağın yolunu tuttum. Demligi doldurmuş ocağa koymuştu bile. Önünde tabak birseyler yapıyordu mutfak tezgahinda. Arkasına geçip sarıldım.
+ Ne yapıyorsun?
- Kahvaltı bile yemeden çıktınız. Birseyler yiyelim beraber.
+ Eve gelirken birseyler atıştırdık aslında ama yine de açım yani
Betül huylanmala ve hoşlantı arası bir tavırla ara ara dönüp öpüyordu beni. Bende saçlarını aralayıp boynundan ve ensesinden öpüyordum şimdi. Bu tahrik ediyordu onu farkındaydım.
- Ne yapıyorsun ya, dur bak Özge uyanacak şimdi
+ Uyanırsa uyansın banane
- Son kararın mi ?
Cevabımı bile beklemeden bana doğru dönüp dudaklarıma yapıştı. -
3.
+28 Ocak ^ saat: 9 ^ Betülün Evi
Dudaklarımdan uzun süre ayrılmadıktan sonra onu biraz itip duvara dayadım. Elim kulağının biraz üzerinde saçlarını arkaya doğru attıktan sonra boynuna doğru süzüldü. O da dudaklarını dudaklarımdan ayırmış boynumu öpmeye başlamıştı. En tahrik olduğum yerlerden biridir boyun ve ense. Vücudunu bana yapıştırmış ve elleriyle belimden kendine doğru daha fazla çekmeye çalışıyordu. Özge duymasın diye de daha fazla dikkat etmeye çalışıyorduk. Bir an durdu. Gözleri gözlerimin hizasındaydı. Burnu burnuma değiyordu.
- Bak beni kandırma. Beni hiç bırakmayacaksın değil mi?
+ Tabi ki bırakmayacağım.
- Başka kızlara baktığını görmeyeceğim tamam mı?
Güldüm hafiften. Esra içindi bu taş ve biraz da Elif içindi.
- Ne sırıtıyorsun ya
+ tamam, söz. bakmicam
- Hadi içeri geçelim. su kaynadı zaten.
içeri geçip oturdum. az sonra çayı getirdi. Beraberinde getirdilerini yedik beraber. Elimden tutup odasına zütürdü beni. ilk kez giriyordum odasına. Yatağına uzandı. Davetkar bir bakış attı bana ve bende geçip yanına uzandım. Sarıldı bana. Her şeyi unutmaya çalışırcasına, çocukça sarıldı. Öptüm alnından.
Alarmı açık unutmuşum. Sabah uyanmak zorunda kaldım. Bugün hafta sonu olmasına rağmen uyuyamadım bir daha. O uyanmadan kapattım alarmı. Farkettirmedim, onu izledim. -
4.
+18 Ocak ^ saat:11 ^ Betülün Evi
Bir süre izledikten sonra uyuya kalmışım. Tekrar uyandığımda yanımda değildi. içerden Özgeyle beraber sesleri geliyordu. Özge beni görünce ne diyecek diye korkuya kapılmışken Betül odasının kapısında göründü. Fısıltıya yakın bir sesle:
- Sevgilim hadi kalk. Kahvaltı yapalım. Herşey hazır sen ekgib kaldın tek.
+ Özge içerde mi?
- Evet içerde, sen gel ben anlattım ona biraz.
Bunu duyunca rahatladım biraz. Kalkıp üstümü başımı düzelttikten sonra içeri girdim. Özge mutfakta masada oturmuş çayları dolduruyordu. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Betül banyonun kapısında belirdi bu kez. Elinde bir havlu beni izliyormuş meğer. Aldım elinden havluyu, henüz ıslakken bir öpücük kondurdum dudağının köşesine. Yapma dercesine gözlerini irileştirdi. Bu kez boynundan öpüp koridora çıktım. Mutfağa girince Özge toparlandı az.
- Günaydın. Hoş geldin ayrıca.
Yüzündeki tebessüm içime iyice su serper oldu. Dışarının soğuğu ve güneşine karşın buğulanmıştı camlar.
+ Günaydın Özge. Nasılsın?
- Teşekkür ederim. Şaşırdım aslında seni görünce.
+ Nedenmiş o?
- Bilmem işte, birden olunca herhalde. Bir de çok anlatmamıştı Betül bana. Birazda o yüzden.
Betül gelip yanıma oturdu. Özgeyle muhabbetimize devam ettik. Emrahla bir dönem bir ilişkileri olmuştu ama o konu hiç açılmadı. -
5.
+38 Ocak ^ saat: 14 ^ Betülün Evi
Kahvaltı uzun uzadıya muahbbetlerle devam ediyordu. Bu kaç saattir masada oturuyorduk. Bu kaçıncı bardak çaydı, bu kaçıncı sigaraydı bilmiyorum. Betül ona dair bilmediğim çok şey anlattı. O her anlattığında daha fazla şaşırdım, o her anlattığında daha fazla ona sahip oldum, daha fazla bana ait oldu. Bize babasının ölümnden de bahsetti. Bir kış akşamı soğuk bir saatte kaybettiklerini biraz buruk anlattı. Biz de onunla aynı hisleri yaşadık o anlarda. Ben de kendimden bahsettim biraz. Onların bilmediği şeyleri, kendi bildiğim şekilde döktüm bu masaya. Yeni bir çay doldu, yeni bir sagara yakıldı. Yeni göz temaslarına yeni tebessümler eklendi. Sohbet daha uzadı, daha koyulaştı. Betül bir an saatin farkına varmış olacak bana döndü:
- Sevgilim Emrahı da cagırsaydık keşke kahvaltıya, evde yalnız kaldı çocuk bizim yüzümüzden.
+ Neyse artık başka sefere.
Emrah meselesi açılınca Özge sustu. Bir eskiyi deştiğimiz belliydi.
- Özge, Emrahla hiç konuşmadınız mı sonra? diye söze girdim.
Özge biraz tedirgin oldu.
+ hayır hiç konuşmadık, görüşmedik.
- yani olamaz mı bir daha?
+ çok zor Manco..
Özgeye cevap vermeye atılacakken telefonum çaldı. Ekrana takılı kaldı gözlerim. Arayan Neslihan. Korkum ellerimin titremesine dönüştü o an. Açtım telefonu.
- Nesli?
+ Manco, burdaydı. Kapımın önündeydi az önce. Kapıyı çaldı, kağıdı bırakıp kaçmış
- Nesli ne diyorsun? sakin ol. Kim çaldı kapıyı? Ne kağıdı?
+ Yine aynı kağıtlardan Manco.
- ne yazıyor içinde okur musun Nesli?
' sevgililer gününü bilir misin? ' -
6.
+210 Ocak ^ saat:15 ^ Neslihanın Evi
Neslihana gelen ikinci kağıttan sonra bütün düzenimiz bozulmuştu. Okulu, dersi bırakmış bu kağıtların ve yaşanan olayların peşine düşmüştük. Neslihanı ve Betülü bu kadar iyi tanıyan kim olabilirdi? Hadi tanıyor olabilir diyelim, buna kim cürret edebilirdi? Akıllarımızda milyon tane soru, içimizde ayrı bir korku yerini almıştı. Bu soğuk günlerden daha çok üşüten bir olaylar dizisi içinde bulmuştuk kendimizi.
Elif, Emrah, Betül ve ben duygusal olarak zor günler geçiren Neslihana bir nevi destek olabilmek adına bugün evine gelmek istedik. Aslında Neslihan baştan bunu çok istemese de sonrasında kabul etmişti. Abdullah hala kendine gelememiş ve aramıza katılamamıştı. Betül kendisine gelen ilk kağıttan sonra yaşadığı olağan stresi atlatmayı başarabilmişti. Şimdi daha çok Neslihanın haline üzülüyordu. Ben olayların görünenin daha ötesinde bir oyun olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Bunu araştırabilmek için önce olayın birinci dereceden içinde olan Neslihanı ele almayı düşündüm. Belki çıkar yol onun kendisindeydi. -
7.
010 Ocak ^ saat: 18 ^ Limon Cafe
Neslihanlarda uzun süre oturduktan sonra ona gelen ilk kağıdı istedim. Yanındaydı, hala duruyordu. Bunu neden hala sakladığını merak ettim, ama sormadım. ikinci kağıdı da aldım sonra. Ve son olarak Betüle gelen kağıtlar. Evden çıktıktan sonra Betülü ve Elifi evlerine bırakıp Emrahla beraber Limon Cafeye geçtik. Amacım Emrahla akıl birliği edip bu işin içinden çıkmaktı. 3 kağıtta bizim elimizde ama işin kötü tarafı bunlardan başka elle tutulur bir şey yok. Masaya oturup gelen dört kağıdı sırasına göre alt alta koydum. Belki bir bağlantı arama düşüncesindeydim.
• Evinin yolunu hiç unutmayacağım.
• Bir kış akşamı, bir ayaz gece.
• En sevdiğin rengi biliyorum. Seni ondan ayırmayacağım.
• Uğurlu sayını biliyorum. Görüşürüz.
Bunlardan anlamlı bir bütün oluşturmaya çalışıyordum. Betülün en sevdiği renk Yeşildi, Neslihanın uğurlu sayısı 14. Acaba bu kağıtların hepsi Neslihana gelmiş olsaydı nasıl olurdu diye merak ettim. Belki böyle bir kargaşayla baş başa bırakma çabası vardı notların asıl sahibinde. -
8.
+110 Ocak ^ saat: 21 ^ Limon Cafe
Saatlerdir bu not kağıtlarının üzerine kafa yorarken baya yorgun düşmüştük. Peşi sıra yakılan sigaralar, ardı arkası kesilmeyen acı kahveler.. Bu kağıtlarla sıralı birer cümle yapmaya çalışıyordum. Ama hepsi yarım kalıyordu. Ya da çözüm bu yolda değildi. Emrah bir yandan ben bir yandan kurguları ikide bir değiştirip durduk. Emrah daha fazla şüpheci olduğundan olaylara daha farklı bakabiliyrdu.
- Abi bence Abdullahı es geçmememiz lazım. Onda kesin bir ipucu var. Hadi seni anlarım da ne oluyor da aynı şey aynı akşam onun başına da geliyor?
+ Belki de hedef şaşırtmak için.
- Şuna baksana bir Manco. Kağıtları şöyle dizersek eger, bazı anlamlar taşımıyor mu?
• Bir kış akşamı, evinin yolunu hiç unutmayacağım. Seni ondan ayırmayacağım.
ve devdıbına gelecek olursak. Nesli nin en sevdiği renk beyaz ve burada bir ayaz gece diyor. Betüle bu kağıdın gitmiş olması bir tesadüf de olabilir, ayrıca Neslihanın uğurlu sayısı 14.
Demem o ki bunları yazan kişi kötü niyetli biriyse niyetini oldukça belli etmiş olur. Tabi ki bu sadece bizim yaklaşımımız. Ama burada bir ekgib var. 14 sayısı bir günü temsil ediyorsa eğer, bu hangi 14? Eğer Ocak 14 ise bunu çözmek için yalnızca 4 günümüz var. -
-
1.
0Hadi amk devami nerse
-
1.
-
9.
+111 Ocak ^ saat: 12 ^ Kendi Evim
Emrahla beraber Limon Cafe de gece geç saatlere kadar gelen not kağıtları üzerine kafa yorduk. Her tahminimiz başka bir olasılığı peşisıra getirdi. Bir şaka düşüncesinin çok uzağında olduğuna kanaat getirdiğimiz bu olaylar örgüsü bizi istemsiz bir gerilime koymaya başlıyordu. Eve geç saatlerde gelip hemen uyumuştuk. Bu sırada Betüle de çok fazla vakit ayıramamıştım. Ondan uzak olduğum her an onun için biraz daha zindan, benim için biraz daha esaret. Sabah kendimi bir rüyanın ortasından çekip, ansızın uyandım.
Mutfağımız her zamankinden daha sağuk, kahvem her zamankinden daha bir sahiplenmeci. Sigaramı yakıp, ansızın titreten soğuğa rağmen balkona çıktım. Dumanını ayazın bağrına bıraktığım sigaram her hikaye gibi bitmeye yüz tutmuşken telefonum çaldı. Arayan Elif.
- Günaydın Manco.
+ Günaydın Elif.
- Yeni uyandın herhalde. Kahvaltıya çağıracaktım. Bu kez itiraz istemiyorum bak.
Elifin niyetini daha yakın öğrenebilmek adına kabul edecektim bu kez.
+ Tamam, geliyorum. -
10.
+211 Ocak ^ saat: 13.30 ^ Elifin Evi
Öğlenin doruğundaki bu saatte Elifin evinde oldum. Emrahı çağırmış olsamda gelmek istemedi. Hazırlanıp çıktıktan sonra soğuğun içime siniyor olması beni bu anlamsız hikayenin içine sokmaya başladı bir kez daha. Bu şehir ayazını her gösterdiğinde, nedense hep bir sürpriz bekliyor oluyordum. Bu kez sürprizi Elif yapacaktı. Elifin evine varıp kapıyı çaldım. Elif güzel giyinmiş Simsiyah saçlarını omuzlarının üstünden beline doğru dökmüştü. Zeytin karası gözleri parıldayarak bakıyordu bana.
- Hoş geldin.
+ Semiha yok mu?
- Yok o dün arkadaşında kalmıştı. Gelmedi.
Elifin belki de bunu fırsat bilip beni buraya çağırmış olduğunu düşündüm. Mutfağa geçtiğimizde kahvaltı çoktan hazırlanmıştı. Çay buharıyla cezbederken, Elif oturacağım yeri gösterdi. Hiç beklemediğim anda, beklemediğim şekilde konusmaya başladı.
- Nihayet, başbaşa.. -
11.
+211 Ocak ^ saat: 14.30 ^ Elifin Evi
Elif kahvaltı boyunca laf sokup ve bazı anlamlara gelecek, bazı anlamları elüstü edecek şekilde konuşuyordu. Ben çok kulak asmadım ilkin. Yakınlaşmaya başlama çabası her halinden belliydi. Kahvaltıdan hemen sonra salona geçtik. Bilgisayarı açık ve masanın üzerindeydi. Bana eski fotoğraflarını gösterip şirinlik yapıyordu şimdi.
- Burada şişman mışsın biraz?
+ Ne şişmanı ya ?
- Tamam balık etli diyelim biz ona.
+ Sevmez misin balık etli ?
Bu sorusunun altındaki niyeti oldukça belirgindi. Gözlerimin içine kilitlenmiş göz bebekleri daha bir yakınlaşmaya başladı bana. Cevap vermedim. Bilgisayar hala dizlerinde bana doğru yumulmaya başladı. Kulağımın hemen altından öptükten sonra dudaklarıma doğru değdi dudakları. Karşılık verdim bende. Elim beline doğru gitti istemsiz. Bilgisayarı hemen önümüzdeki orta masanın üzerine bırakıp bir an kucağıma oturdu. Ellerimi ellerine alıp kalçalarına zütürdü. Hiç bilmediğim bir his yaşıyordum şimdi. Kulak memem dudaklarının arasındaydı. Elleri göğüslerime doğru bastırırken bir fısıltı duydum.
- Artık sevmeye başlasan iyi olacak.
-
arabistanda domuz eti satan saygın bi esnaftık
-
bosa yasiyoz valla ya
-
aannem babama vurduu
-
37700 lira maaş alsam yeter mi
-
inci galeriye foto yükledim
-
notere gitceğime pokere gitmişim
-
3 gündür 31 cekmemiştim patlattım bi tane
-
4 tane çeyrek yılbaşı bileti aldım
-
reisim asgari ücretliye iyi zam yaptı
- / 1