Gündemde olan Hayvanları Koruma Kanununa ilişkin değişiklik yasa tasarısı, Türkiye’de bir hayvan kırımına yol açacak düzenlemeyi barındırmaktadır.
Ben, siz değerli Milletvekillerimizin, bu yasa tasarısının içeriğini bildiğinize inanmıyorum. Çünkü yasa tasarısının içeriğini bilseniz, hiç birinizin böyle bir ölüm fermanının altına imza atmayacağınızı biliyorum.
Maalesef, bu yasa tasarısının gündeme gelmesi ile birlikte başta Sokak Köpekleri olmak üzere binlerce hayvanın yok edileceği bir sürecin başlangıç noktasına gelmiş bulunmaktayız.
Buna, SiZLER, engel olabilirsiniz. Hayırsız ada ayıbından sonra Türkiye’nin bir ayıp daha yaşamaması için bu tasarıyı yasalaşmadan durdurabilirsiniz.
Sizlere çok kısa Hayırsız ada olayını (alıntı yaparak) hatırlatmakta büyük fayda görüyorum:
“…19. yüzyılın ilk çeyreğinde, II. Mahmud zamanında yaşandı. Hükümdar istanbul'da ne kadar köpek varsa yakalanıp adaya gönderilmesini buyurdu, istanbul'daki bütün köpekler (80 bin civarında), birkaç gün içinde çatanalara yüklenip mecburi bir ada yolculuğuna çıkartıldı...
Hayırsız Ada sadece kayaydı, üzerinde dikili tek bir ağaç bile yoktu ve 80 bin köpeğin feryadı söylendiğine göre geceleri istanbul'dan bile işitilir olmuştu... Sesler birkaç gün sonra kesildi, zira yaşayabilmek için birbirlerini yiyen köpeklerden artık bir teki bile açlığa ve susuzluğa dayanamayıp ölmüştü...
Ama istanbul halkının beklediği uğursuzluk da gecikmedi: Balkan Savaşı patladı... ”
Bugüne geldiğimizde, kapıya dayanmış bulunan ölüm yasa tasarısının çarpıcı maddelerine ilişkin kısaca bilgi vermek istiyorum. Yasa tasarısının içerdiği maddeleri gördükten sonra dahi hala eliniz, yüreğiniz, vicdanınız bu tasarının altına imza atabiliyorsa, sizlere tek diyebileceğim, “binlerce ölecek canın vebali ve tüm uğursuzluğu üstünüze olsun” olur.
Tasarının çarpıcı maddeleri:
MADDE 1’e (p) bendi ile “doğal hayat parkı” diye bir kavram getirilmiştir. Bu doğal hayat parklarının, “orman” olduğu bugüne kadar yaşadığımız tecrübelerimizle sabittir.
Kaldı ki tasarının ilerleyen metninde; “..Orman Kanununa tabi alanların, bu amaçla bedelsiz olarak tahsisine Bakanlık tarafından izin verilebilir... ” şeklindeki ifadesi, korkularımızı ve endişelerimizi teyit etmektedir.
Şu anki yasada yer alan “Aşılanan kısırlaştırılan sahipsiz hayvan mahalline geri bırakılır” cümlesi dahi hayvanları koruyamazken, hayvanlar ormanlara atılırken, bir de şimdi “doğal hayat parkı” adı altında düzenlenen “orman” kavramı, şehirleri hayvanlardan temizleme amacını ortaya koymaktadır.
Ormanlar, hayvanların açlığa terkedildiği, birbirlerini parçaladıkları, şehirlere geri dönebilmek gayesi ile yollara çıktıklarında trafik kazalarına kurban gittikleri, avcıların canlı hedefi oldukları gözden ırak, yabani yaşam ortamlarıdır ki, köpek yüzyıllar önce evcilleştirilerek bu hayata tamamen yabancılaşmıştır.
Kedi, özellikle köpek gibi evcil hayvanlar, Ormanda yaşayamazlar.
Hiç bir şüphe yoktur ki, gözden ırak bu ormanlarda, bu hayvanlar ölüme terk edilecektir. Yıllar önce yaşanan hayırsız ada felaketi, 21. Yüzyılda yeniden yaşanacaktır.
Madde 2 ile getirilen düzenleme, yasanın bir başka korkunç yüzüdür.
"Meskende barındırılabilecek ev ve süs hayvanı tür ve sayısı, barındırılacak hayvanların etolojik ihtiyaçları, mekânsal şartlar ile çevre ve insan sağlığı göz önünde bulundurularak Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir." Denilmektedir ki; bu madde sokakta sahipsiz hayvan kıyımı gerçekleştikten sonra sıranın sahipli hayvanlara geleceğini işaret eder.
Evde beslenen sahipli hayvanın türüne ve sayısına sınır getirilmesi ihtimalinin varlığı bile korkunçtur. Bu tür bir sınırlama, hukuka kesinlikle aykırıdır. Bu sınırlama, insan hakkına ve mülkiyet hakkına da açıkça aykırılık teşkil eder.
MADDE 3 ile
" Mahalli idareler sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanları hayvan bakımevlerine zütürmekle yükümlüdür. Bu hayvanların öncelikle hayvan bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kaydedilen, rehabilite edilen, kısırlaştırılan ve aşılanan sokak hayvanlarına sahiplendirilinceye kadar hayvan bakımevlerinde bakılır. Bakımevi kapasitesi mevcut hayvan sayısını karşılayamadığında, hayvan bakımevinde rehabilite edilen sahipsiz hayvanlar, sahiplendirilinceye kadar doğal hayat parklarında barındırılır.” Denilmektedir.
Bu ifade, “küpelenen ve aşılanan hayvan alındığı mahalle bırakılır” cümlesini tamamen yürürlükten kaldıracaktır.
Bugün, kanunda yer alan ifadeye rağmen hayvanların ormanlara atıldığı düşünülürse, bu yasa tasarısı Meclisten geçtikten sonra istanbul’da tek bir sokak hayvanı kalmayıncaya kadar hayvanların ormanlara atılacağı ve orada ölüme terk edilecekleri aşikardır.
Yine, "Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır." Şeklindeki ifadenin, çok yakında önünüze gelecek yasa tasarısında yer alıyor olması, abesle iştigaldir.
Lakin, “Hayvanları Koruma Yasası” içinde hayvanların ölümlerinin yer alması, kabul edilemez bir yasa düzenleme sistematiği hatasıdır.
Kaldı ki bu ifade çok geniş bir tanımdır ve toplu itlafların önünü açabilmek için çekinmeden her defasında yersiz ve mesnetsiz olarak kullanılacaktır.
Yine yasa tasarısı ile Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasileiro ve bunlar gibi tehlikeli köpek ırklarını ve melezlerini üretmek, sahiplenmek, ülkemize girişini, satışını ve rekldıbını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklanmış olmakla birlikte
Geçici madde ile de tehlikeli köpek sahiplenenlerin dışında; tehlikeli köpek bulunduranlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde köpeklerini bakımevlerine teslim etmek, bakımevleri de bu hayvanları öncelikle almak zorundadır." ibaresi eklenmiştir.
Bunca hayvan hangi barınağa alınıp da tutulacaktır? Ülkede bir çok yerde barınak olmadığı gibi olanlar da ağzına kadar doludur. Yine yasa tasarısı metninde yer alan “Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasileiro ve bunlar gibi tehlikeli köpek ırkları” ifadesi, toplanacak köpek ırklarının çeşitlendirilebileceğine işaret etmektedir. Bu da en çıplak haliyle; tam bir ırklar soykırımına gidileceğini göstermektedir.
Bu konuda hep anlatmaya çalıştığımız husus olan; tehlikeli hayvan olmadığı, insan eli ile tehlikeli hale getirilen hayvan olduğu, hayvanın değil, hayvanı bu hale getiren insanların cezalandırılması gerektiği fiili gerçeği, tek bir yetkili tarafından dahi içselleştirilememiştir. Çünkü, insanı cezalandırma yoluna gitmek daha zor gelmiştir.
Herkes şunu bilmelidir, bugün pitbull insan eli ile vahşileştirilip dövüş köpeği haline getiriliyorsa, yarın elinden pitbullu alınan köpek dövüştürücüsü, başka bir ırka yönelecektir. Mesela herkesin aile köpeği olarak bildiği golden retriever, o vahşi ve acımasız eğitimden geçirilerek saldırganlaştırılacak ve bu sefer o, dövüş köpeği olarak kullanılacaktır.
Suçlunun insan olduğunu kabul etmeyen mantalitenin önüne geçemezsek, bu ırk itlafı yavaş yavaş köpek ırklarının tamdıbını yok edecektir.
Görüldüğü üzere, yukarıda çok kısa ve öz değindiğim bu maddeler doğrultusunda, bu yasa tasarısı, sahipsiz hayvanlarımız için ölüm fermanı, sahipli hayvanlarımız için de potansiyel ölüm fermanı niteliği taşımaktadır.
Bu nedenlerle, bu yasayı imzalamayın! Ölüm fermanı altına imzanızı atmayın!
istanbul hayvan hakları barosunun yazısı..
Eğer bu yasa çıkarsa sokak hayvanları ormana ölüme atılacak..
Oda yetmezmiş gibi
eğer evinizde 2 tane kedi veya 2 köpek varsa 1ini devlet zoru ile alacaklar..
Eğer evinizde 1 köpek besliyorsanız yine alabilecekler..
20 kg üstüyse vahşi hayvan diye etiketlenip öldürülücek.
http://sphotos-d.ak.fbcdn...64757537_1364282600_n.jpg