-
1.
0sadece benim yazdıklarımı okumak için başlık arama yerine şunları yazın:
5 yıl önce başımdan geçen akıl almaz olaylar/@ejderha giben anka kusu
anlatacaklarım kiminizin damarlarında akan kanı donduracak, kimini heyecanlandırıp damarlarında akan kanın ritmini şiddetlice hissetmesini sağlayacak, kimini korkutup kiminde merak uyandıracak, kiminin ise yardıma ulaşmasını sağlayabilecektir. belki de birilerinin gerçeklik inancını sarsacaktır, kökünden değiştirecektir.
bu hesabı eskiden açmıştım ilerde lazım olur diye, şimdi ise bu hesabı yalnızca yaklaşık beş yıl önce başımdan geçen ve 2,5 yıl civarı süren olayları anlatmak için kullanacağım. 5 yıl, 2,5 yıl, bu sayılar yalnızca tahmini, işte bu yüzden "yaklaşık" ve "civarı" ifadelerini kullanıyorum. o dönemler zamanı algılayıp, hesaplayabilecek bir kafaya sahip değildim, çünkü kararmış hayatımın başından bela ekgib olmuyordu.
ben sizinle yalnızca başımdan geçen olayları paylaşmak, bu tür olaylar yaşayan insanlar varsa iletişim kurmak ve yardımcı olmak istiyorum. ancak anlattıklarımı sıkılmadan okumanız için, edebi yönünü ve anlatım şeklini de güzel bir şekilde aktarmaya çalışacağım. şöyle bir geçmişte yaşadığım olayları kafamda toparlayıp, tamamiyle en ince ayrıntılarına kadar hatırlayıp bir kısmını yazıya geçirdikten sonra, burada size anlatmaya başlayacağım. daha çok insana ulaşmama yardımcı olursanız sevinirim, bunun için de okumasanız bile başlığı uplayıp giderseniz bir şey kaybetmezsiniz. kazandırırsınız.
bu sözlükte buna benzer bin türlü başlık açıldığını biliyorum, hatta ben de bir çoğunu severek okudum. bazıları tamamiyle kurgu olsa da, kimilerinde gerçeklik payı görmüştüm. büyük ihtimalle ben de şu kurgu yazan arkadaşlar gibi algılanacağım, ancak umrumda olan şey bu değil, benim önemsediğim şey, bu yazacaklarımı yalnızca ihtiyacı olan, ya da olabilecek olan arkadaşların okuması. tek istediğim bir "hayrına up."
teşekkür ederim.
-
2.
+1arama entry'ler x
ejderha giben anka kusu
dokununcu nesil inci sözlük yazarı
(online)
genel ulan
bugün: 2
bu hafta: 2
toplam entry: 2
toplam başlık: 0 - 3.
-
4.
0sonunda teşekkür ederim yazdığına göre hikayede yatak altından çıkan zenciler seni ve kız arkadaşını gibecek ve vaktimizi çalacaksın güvenemedim lan dur okuyayım
-
5.
0@2 bütün hevesimi kırdın dıbına koyım ne vardı sunu atacak
-
6.
0@5 dokununcu nesil geldiğinde hesabı ne olur ne olmaz silik falan yerim niyetine açmıştım, şimdi de başımdan geçenleri ifşa olmadan anlatmak için kullanıyorum. neyine takıldın lan?
-
7.
0bir çok badire atlattım, hepsini aklıma geldikçe size teker teker anlatacağım. hepsinin sebebini de zamanla açıklayacağım. şuan durumum eskisinden çok daha iyi, açıkçası yaşadığım onca korkunç olay, benim hayatımı yerinden oynatarak tamamiyle değiştirdi ve beni gerçekten çok geliştirdi. hikayenin bitimine doğru size son durumumu, neler elde ettiğimi de anlatacağım. anlatacaklarımın başında, atlattığım badireleri, yaşadıklarımı yazıp, yavaş yavaş kendimi ve soyumu tanıtacağım. size şunu söyleyeyim her şeyden önce: Atlattığım bütün badireleri, yaşamamın sebebi; ya ciddi ve büyük pgibolojik sorunlarım, ya da belirli varlıkların beni pgibolojik baskı altında tutmak, yahut öldürmek istemesi.
büyük ihtimalle diledikleri öldürme şekli, beni "korkudan öldürmek"ti. -
8.
0reserved
-
9.
0entry girerken ara ara size dinlediğim müzikleri de atayim, belki okurken dinlemek istersiniz, anlatacaklarımın atmosferiyle uyumlu şeyler atıyorum, hani öyle dubstep falan girmiyorum dıptıs dıptıs. ayrıca liselileri de çok korkutmak istemem, ileride anlattıklarımdan tırsan olursa da bana pm atsın.
http://www.youtube.com/watch?v=-QKHtQg0TIo
başlamadan önce, bu şarkıyı seçmemin sebebi, allâme isminin anlamı ve "kaybettim ben ruhumu" kısmıdır. şamanlar, tükenmişlik sendromu ve depresyon gibi durumlar yaşayarak şifa için kendilerine gelen insanlara, "ruhlarının bir kısmını kaybettiklerini," şifanın ancak ruhlarının kaybolan kısmını geri getirmekle sağlanabileceğini söylerler. o dönem tam olarak bu tükenmişlik sendromunu yaşıyordum işte, ve kendi kendime bile gerçekten ruhumu kaybettiğimi sayıklıyordum. tam olarak ruhumun bir kısmı yok olmuştu.
öncelikle size kısaca kendimden ve ailemden bahsedeyim. bunları, anlatacaklarımı kavrayabilmeniz için kesinlikle anlatmalıyım, biraz sıkıcı olacaktır ancak elimden geldiğince özet geçmeye çalışacağım. merak etmeyin, hikayenin ileri kısımlarında aradığınız heyecanı ya da korkuyu bulabileceksiniz. tabiki bu anlatacaklarım şuan ki beni değil, "geçmişte ki" beni anlatıyor olacak. o zamanlar lise dönemindeydim, dediğim gibi yaklaşık 5 yıl öncesiydi. tarih, yıl olarak 2009'du. -
10.
0ben çocukluğumdan bu yana tamamiyle "başarısız," sönük, işe yaramaz ve umutsuz birisiydim. aslında bakarsanız içimde bir çok şey barındırıyordum, iç dünyam anormaldi, çok fazla hayal kurar, film izler, kitap yazar, müzik ve benzeri bir çok sanatla ilgilenirdim. sosyal hayatım tamamiyle sıfırdı, asosyaldim ve sosyal fobim vardı. insanlardan nefret eder, hayvanları çok severdim. kesinlikle milli olmamıştım ve kızlar konusunda mutlak bir umutsuzluğa sahiptim. şişman, hormonel bozukluklar yaşayan, suratının her tarafı sivilce ve sakal ile kaplanmış, kaderine lanet okuyan iğrenç bir ergendim. maalesef. ayrıca şunu da söylemeliyim ki, "büyük başarılar her zaman büyük acılar üzerine kuruludur." örneğin bu söylediğim cümle, anton szandor lavey'in bahsettiği prensiplerden birisidir. ( örn: acun ılıcalı. geçmişi oldukça kötü, genç yaşta ailesini kaybediyor mesela. ardından geleceği oldukça parlak olan bu herif, adriana lima'yı, ludacrisi, 50 cent'i ve nicelerini türkiye'ye getirebilecek kadar güçleniyor, zenginleşiyor. )
-
11.
0umutsuzluğum haksız bir umutsuzluk ya da ergen bir gencin girdiği triplerden birisi değildi aslında. o denli kısmetsiz, öylesine olağanüstü şanssız ve öylesine "zincirleme" belalarla karşılaşan birisiydim ki, nereye el atsam o da yıkıldı, ben de yıkıldım. müzikle ilgilenmek istedim, olmadı. basketbolcu olmak istedim, yapamadım. çizer olmak istedim, yine yıkıldım. oyun tasarlamak istedim, ancak yine imkansızlıklarla başbaşa kalmıştım. ailemi severdim, 6 kişilik bir aileyiz. iki ablam, bir de abim var. abimi ve annemi çok severim. ablalarımdan da nefret etmem. babamdan ölümüne nefret ederim çocukluğumdan bu yana, hala da nefret ederim. geçmişte onu öldürmeyi bile düşünmüştüm, o derece. zaten bu denli umutsuz olmamın sebeplerinen birisi de öyle bir babaya sahip olmamdı. aslında bakarsanız, bir yandan da babasız büyümüş olmanın verdiği bir acı vardı. nasıl anlatsam size, durum, "inanılmaz, olağanüstü" kötüydü, pgibolojim çökmüş, ruhum yok olmuştu. yaşayan bir ölüydüm aslına bakarsanız, tam olarak böyle betimlenebilir. pgibolojimi ve ailemi bu kadar anlatmam yeterli, şimdi yavaş yavaş asıl konuya giriyorum.
-
12.
0reserved
-
13.
0dediğim gibi insanları az, hayvanları çok severim. oldukça sevdiğim bir köpeğim vardı. adı Espada'ydı. ispanyolca'da Kılıç manasına gelir, bleach isimli manga serisinden etkilenerek koymuştum bu ismi, ufak bir detay. Olaylar, o gün köpeğimi gezdirmeye çıktığım gün başladı. Henüz ilk günüm olduğu ve oldukça büyük bir acı yaşadığım için, şiddeti en fazla olan korkuyu o gün yaşamıştım. Espada ile antalya'nın kuytu sokaklarında birlikte yürüyorduk yalnızca, öyle tamamiyle ıssız bir yer değildi insanlar ve evler vardı, ancak o gün etrafımda hiç insan görememekle birlikte, her yere mutlak bir sessizliğin hakim olduğunu da farketmiştim. her neyse, espada'yı gezdirmeye devam ettim, yürüdük.
-
14.
0narjahanam, "nar-ı jahanam," arapça'da cehennem ateşi, cehennem nârı manasına gelir.
http://www.youtube.com/watch?v=Hfq50h2w8Hw
yanımda büyük bir park vardı. parkın adını değiştirerek vereceğim aksi takdirde parkın yeri tespit edilebilir, "tunç eli parkı."
park tunç eli parkı diye bilinirdi. park dediysem öyle ufak bir kaç salıncağın olduğu bir yer değil, kocaman bir arazi, içerisinde haftasonları mangal falan yapılırdı hatta. büyük bir piknik alanı, dondurma; yiyecek-içecek satan bir merkezi de vardı hatta oranın. orda birbirleriyle ciks yapan çok insan olurdu, öylesine büyük ve ağaçlık alanın bol olduğu bir bölgeydi, bir ara arkadaşlarşa bir çifti oral yaparken yakalamıştık hatta. her neyse, parkta kimse yoktu, tam bir sessizlik, huşu hakimdi ortama. bunun sebebini sorgulamadan, zaten kalabalığı sevmediğim için, bundan faydalanarak espada'yla birlikte parka girip koşturmaya başladım. oldukça yorulmuştum, uzun süredir gezdiriyordum. orada, mağara benzeri taştan olma, milletin girip gizlice gibiştiği yerlerin çok yakınında ki bir banka espada ile birlikte oturmuştum. uzattım ayaklarımı, koydum kafayı, gevşedim, dinleniyorum. oldukça dalmışım, daha sonra kafamı hızlıca kaldırarak etrafa baktım, espada yanımda yoktu, yok olmuştu. bir yerlere kaçmış olmalı diye düşündüm. hemen biraz korkarak onu aramaya başladım, ya espada'ya bir şey olursa? öylesine pgibolojik sorunları olan birisinin en yakın arkadaşını kaybetmesinden daha kötü ne olabilir ki? -
15.
0espada'nın peşinden gidiyor, onu arıyordum. her yere, her deliğe, hızlıca koşarak bakıyordum. seçeneklerim yavaş yavaş tükenmeye başlamıştı, nereye bakacağımı bilemedim. son çare olarak şu bahsettiğim taştan olma, mağara benzeri oyuklara bakmaya gittim. oldukça ıssız ve korkutucu yerlerdi, aslında insanlar varken ve hava aydınlıkken pek korkulacak bir yer sayılmazdı, ancak tamamiyle sessizlik ve meltem rüzgârının yapraklara hafifçe çarpmasıyla oluşan mistik hışırtı sesleri eşliğinde, o ıssız mağara benzeri bölge, olağanüstü bir korkunçluğa bürünüyordu. ancak işin ucunda köpeğim olduğu için her şeyi bir yana bıraktım ve hafiften tırsarak o oyuklardan en büyüğüne girip göz attım, yavaş adımlarla girmeye çalışıyordum, sessizce. ulan ya birileri gibişiyosa? yakalanmayalım amk? yapacak bir şey yok, köpeğimi bulmalıyım.
-
16.
0reserved
-
17.
0akıl almazsa niye anlatıyorsun panpa ben en iyisi okumayayım
-
18.
0ayrıca çok asosyalim falan filan diyosun ama ""arkadaşlarla" oral yaparken gördük." diyosun?
-
19.
0http://www.youtube.com/watch?v=y38LSKONET4
yaptım, o taştan oyuğun kenarına geçip zifiri karanlık mağara yapısının içine göz attım, gördüğüm şey vücudum da kalan son ruh parçacıklarını da yok etmişti, o an orada gördüklerimi açıklayabilecek kısa ve öz tek bir kelime var; "korkunç."
korktum, çok korktum, nabzım öyle bir hızla attı ki, kalbim öyle bir kan pompaladı ki, yalnızca bir saniye de bütün göğüs kafesimi kan bağladı. nefes almayı unuttum, bacaklarım ise elektrik verilmişçesine titriyordu. tabiri caizse, cin çarpmışa dönmüştüm. -
20.
0içeri de, köpeğim espada ile konuşan tam altı ilginç varlık, yaratık, artık ne denirse, ben cin demeyi tercih ediyorum, espada'nın yanında altı cin vardı. ve köpeğime, cabbasrufil şeklinde sesleniyorlardı. cabbasrufil kelimesini duyar duymaz arkama bir saniye bile bakmadan, korkuların korkusuyla, olağanüstü bir güç ile parktan dışarıya doğru koşturmaya başladım. evet en yakın arkadaşım söz konusuydu, evet intihar etmeyi bile denemiş birisi olarak ölümden pek de korkmuyordum, ancak öylesine bir korkuya karşı koyabilecek kadar iradem olsaydı, zaten hayatımı öylesine başarısızlıkla geçirmez, irade gücümle bütün engelleri aşardım. iradem paramparça oldu, ruhum yok oldu, korku bütün vücudumu kapladı ve koşarak parktan dışarıya çıktım. bu altı varlıktan hatırlayabildiklerim, daha doğrusu görebildiklerim ( arkama bakmadan kaçtım ancak karşımda dikilen varlıklardan dördünün suretlerini hafiften hatırlıyorum, öyle bir sahnenin akıldan silinmesi imkansız. aslında silindi, ancak nasıl silindiğini ve daha sonra nasıl hatırladığımı size hikayede çok sonra anlatacağım. ) suretlerini size tarif edeceğim, ancak korkmanıza hiç gerek yok.