1. 1.
    +148 -7
    üniversiteye adım attığımda uçan kuşu bile giberim diyen bünye için muhtemel son'du belki de..

    adım attığımda kısa bir süre sonra ortak seçmeli derste (deneysel tasarım) "kendim" konulu sunum yapılırken, projeksiyon karşısında 20 kişilik sınıfa karşı anlatmıştık kendimizi..

    hayranlıkla dinliyordum o kalktığında, konuşurken sanki aklımdan geçenleri benden daha önce dile getiriyor, ruhlar aynı sadece bedenlerimiz buz kesiyordu..

    bu gizemli evre kısa sürede ikimiz arasında hayranlık derecesine kadar ilerledi.. ucan kusu bile giberim diyen ben kızın karşısına belki yüzlerce kez geçmişsem bile, kalp atışlarımı kontrol etmekte güclük ceker olmustum..

    aptal bir aşıktım artık, kendime itiraf bile etmekten cekinir olmuştum..

    birbirimizin olduk, cok sevdik.. ben katalog kartvizit kampanya görsel tasarımı yaparken o atolyede tuval üzerine yağlı boya, heykel yapıyordu..

    aileler tanıstırıldı, fakultenin muhtemel en uzun soluklu iliskisi ve benim gibi ürolojik bölgesiyle beyni yer değiştiren bir öküzün bile sadakat sınırlarını zorlarcasına fırsatlarını tepmesine yol açan hergün dahada yeşeren kutsal bir sevgi..

    sadakatımdan titriyor, fakulteye her sene daha yeni mezun sarışın liseli çıtır hatunlar istila ediyordu.. düşmüyorda değil, bırak ereksiyon olmasını kafamı cevirmiyordum..

    bir yanda düğün davetiyelerinin estetiği için stüdyolarda fotoğraflar eşliğinde büyük bir heyecanla tasarlamaya çalışan bünye..

    diğer yanda ikimizin heykeli üzerine aylarca atolyelerde uykusuz kalıp sabahladığım çok sevdiğim sevgilim..

    seneler su gibi akıp geçti, güvenim sonsuzdu keza onunda öyle.. zaten yanıbaşımdaydı sürekli birlikteydik fırsat bile oluşmuyordu kötü sonlar için..

    anne babası yıllar önce ayrılmıs, annesiyle birlikte yaşıyorlardı.. pazar sabahları babasına kahvaltılara giderdi, birlikte baba kız kahvaltı eder sonra annesinin evine tekrar donerdi..

    bir gece oldu uyuyamadım, birşey düğümlenmişti boğazıma.. çarpıntılarım oldu bütün vucudum titriyor soguk terler dokuyordum..

    sabaha kadar uyuyamadım yarın pazardı.. sabahın köründe evlerine gittim sokagının başında 2 bina arasında saklandım 45 dakika kadar onun cıkmasını bekledim.. şeytan dürtüklüyordu, takip edecektim.

    uyanır uyanmaz her sabahki şirinliğinden taviz vermeden "günaydın" mesajını süslü cümlecikleriyle yazmıs ve yola koyulmustu.. uyuyor numarası yapıyordum, cevap vermedim..

    çıktı takibe başladım, hiçbir yere girmeden babasının evine girdi.. yüreğime su serpmisti, ahmaksın oglum 4 senelik sevgilinden bile şüphelendim dedim kendi kendime..

    kızgınlıklarım birden fazlasıyla yumusamaya ve ona karşı koyamadıgım sürekli yeşeren sempatizanlıgıma ayrı bir hava katmıştı, ahmaklık ettiğimi anladım.. gülümseyerek oradan uzaklastım..

    atladım arabaya kendime sanal masturbasyon yapacagım ya, istinye park'a gittim.. 9.30 du 10 da açıldığını söyleyip yarim saat sonra gelmemi soylediler.. yarım saat bekledim ve içeri girip ona çok beğeneceği bir çanta aldım, kendi dünyamda kendimi affettireceğim ya..

    kısmet bu ya, yolda geri dönerken mesaj attı. babasıyla birlikte ayakkabı bakmaya gideceklerini bugun biraz geç cıkacagını soyledi.. sadece onu çok sevdiğimi yazarak cevaplar attim..

    habersiz babasının kapısının orada bekledim, zira hayatım boyunca hiç denememistim. 4 sene sonra kapılarında bekleyecek kadar gozlerimi bürümüştü..

    tek çıktı evden irkildim, yavaş yavaş ilerledi sonra.. babası yoktu bile yanında.. takibe koyuldum .. icimde aldatıldıgıma yonelik gram şüphe olmazken yolda attığım mesajlara cevaplar verilmiyor..

    kendinden emin yola devam ediyordu, markete gider ekgib olan birşey alır dedikce o biraz daha uzaklasıyordu.. ve 4.levent metro çıkışına doğru gelip karşı yola geçti.. ve ziraat bankası önünde bir lavukla sarılıp optu..

    kısa süre ayaküstü konustular o ara bana mesaj geldi, babasıyla dısarı cıkacaklarını 2 saate yakın alısveriste olacaklarını beni cok sevdiğini soyluyordu.. yemekteymis mesajlarıma o yüzden cevap verememis..

    kısa surede bembeyaz kesilen suratım ve nefes alısverislerimi manuel olarak kontrol etmeye başladığımda gerçek daha kafama sarılan tak bir sigara gibi sonradan girmisti.. nefes alısverislerimi kontrol etmeye calısıyor vucudumu kaplayan evhamdan kurtulmam gerektiğini düşünüyordum..

    hayatımı verdiğim ugrunda saclarımı doktugum yeri geldiğinde aileme karsı mahcup olmamak amacıyla birsürü acıklarını orttugum.. hatta karsıma aldıgım akrabalarımın bir ahı mıydı bu?

    katil mi olmak yazıyordu ki amel defterimde.. kader, yazgı dedikleri şey bu muydu?

    mezun olacaktık, askerlik işimizde hazırdı? reklam ajansımızın adını ve logousunu günlerce tasarlamadık mı?

    arkamı dönüp hiçbirşey yapmadım, hattımı kırdığımı hatırlıyorum.. ağladım birde hayatında ender ağlayan tipler vardır ya.. işte onlardandım.. koştum, düşünmeden nereye varacağımı hesap etmeden..

    kaldırımın birine kapaklandım, saatlerce hüngür hüngür ağladım.. aklımdan trilyonlarca sorular geçiyor hayatım, geleceğim, ailem, akrabalarım, çevrem, okulum hepsi biranda bitmişti..

    sonrası mı?

    günde 20mg dideral, yerine göre xanax.. panik atağa merhaba demistim..
    git gide seyrelen saclarıma artık mucize diye gözüyle bakılan toppik bile yetersizdi..
    memlekete gittim okulu dondurarak, aylarca çıkmadım..
    haberlerini hiç almadım ya da ailem bana yansıtmadı..
    panik atak halinde hastane acillerinden hiç çıkmadım, zaten memleketi tercihimde hastaneye yakın oluşundandı..
    sonra düşündümde, insanlar kanserleri yeniyor, depremde ailelerini, işlerini, eşlerini herşeylerini kaybediyorlar..
    kimisinin vucudunun bir tarafı noksan, kimisi benim isyan ettiğim hayata hayal gözüyle bakıyor.. toparladım kendimi dostlar..
    hala okuyorum, okul anasının amı gibi uzadı o coktan mezun olmus bile.. bense bir sigara eşliğinde halime şükredip kadınlardan korkarak ömrümün geri kalan kısmını geçiriyorum..

    bir çocugum olsun istiyorum belki ama.. ama kesinlikle annesi olmasın..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +8
    paylasmak istemezdim..

    kafa dağıttım yinede, hak ve hukuklarınızı helal edin..

    vaktinizi caldım.
    ···
  3. 3.
    +5 -1
    öğreniyorum çok sonralardan, bir sene sonra tam anlamıyla kendimi toparlamıştım, hatta okulun festival progrdıbına bile dahil olmuştum..

    güclüydüm, gelen ataklarıma karşı ilaçlarımda vardı.. arkadaş çevremi tamamiyle değişmiş, hatta yıllardır kapalı olan facebook'umu aktif hale getirmiştim.

    karılar ekleyecektim, okulda yeni gelen kızlara yazacak fırsatlar buldukca sevisip, sabahlara kadar birlikte olacaktım ki..

    buna hazır gibiydim, gizlilik ayarlarımı tam anlamıyla ayarlamadığımdan ötürü birgün okul çıkışı facebooku açtığımda mesaj kutumda ismi ve soyismi belirdi..

    hayır, hazır değildim. kendimi kandırıyordum ilk gördüğüm gün kü heyecanın alternatif versiyonlarını hissettim..

    özür müydü? sitem miydi? yoksa bir küfür müydü? neden mesaj atmıstı ki diye beynimi yemeye yeminliyken tıkladım..

    şaka gibiydi.. gayet fakulte dekanıyla konusuyormuscasına cümleler kurarak mesajıyla bana zeytin dalı uzatıyordu..

    uzunca yazmıştı, defalarca okudum.. ikonu aşagıya indirdikce sonunun gelmesini istemedim belki konusmanın bir yerinde "seni cok seviyorum, çok pişmanım" gibi şeyler yazacaktı..

    sadece yıpradığımızdan bahsetmişti, zor evreler atlattığını iş hayatına atıldığını ideallerini yazmış, tebessum ettim.

    konusma basında festivalde karı düşürüp, okulda ucan kusu bile gibebilecek kapasitedeki adamın gözyaşları yerçekimine yenik düşmüştü bile çoktan.. yine kendimi kandırdım..

    inkar etmedi.. bir cılgınlık bir bosluktur diye tanımlıyordu o kara lekeli günü..

    bosluguna gelen birisiyle beni aldatmıs, hala hayatındaymıs.. hatalarından ders almıs..

    bana yaptığı yanlısları ona yapmayarak iliskilerinin daima ebediyen sürmesi gerektiğini anlatmış..

    ve bana atılan mesajın gizli olduğuna cevap yazılması durumunda onu zora sokacağından ve gizemli aşk hayatını noktalayacagımdan korkmuş..

    uğruna hayatımı gibtiğim kadınım karşıma geçmiş, bana ahkamlar kesiyor resmen uyarı niteliğinde mesaj atıyordu, sineye çekmeliydim.. sabır herşeyin üstesinden gelirdi..

    hoşlukla kal.. yazıyordu mesajın sonunda herşey onun anlattığı gibi harfiyen ilerledi.. o mesaj belkide benim hayatımı ikinci kere gibti.

    mesajı silmedim facebookta arşivledim.. silemedim ki.. arada arşivden girip facebookun verdiği sınırlar içerisinde kapak fotoğraflarını karıştırıyorum..

    fotoğraflara yorum yapanları okuyorum, uğruna beni harcadığı elemanın fotoğrafının altına düzdüğü methiyeleri okuyup.. bir kapak daha alıyorum.

    artık playlistlerimde david guettelar, snoop dogglar, 2pac, tiestolar, metallicalar, led zeppelinler yok.. azer baba var en hasından..

    arabamda, odamın kuytu köşesinde, telefonumun kulaklığında, ucu bucağı belirsiz küçük okulumun rutubetli, beton çatlaklarında sızıldayan bir ses o kadar umutsuzdu ki ...
    teslim oluşu önererek aslında direnmeyi öneriyordu bana azer baba..

    oda öldü ya, allah rahmet eylesin..

    o günlerden sonra ne zaman emeklemeye, yürümeye başlasam.. karşıma çıktı yollarda bir kaç defa.. yolumu değiştirdim.

    kurucesmede gördüm bir kac defa, varlığımdan habersiz gibiydi.. iki yabanci gibiydik. tırnaklarının arasına giren boya ve killeri tek tek cıkartmaya calıstıgım gunleri hatırladım..

    sonra ziraat bankası onunde gibtirip gidişini.. belki umutlarımı, hayallerimi, hayatımı, tebessum eden suratımı aldı zütürdü ama..

    daha önümde birsürü yaşayacağım günlerim var.. senin ırkına guvenmiyorsam, sana asıgım laflarına inanmıyorsam bu senin eserin..

    aşk mı? sevgi mi? gibtir ettim.. sadece biraz tebessum istedim, biraz... ama yinede çok şükür, direnmeyi öğrendim.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    boğazımda düğümlenen cümlelerim, olası bir karşılaşma da vereceğim tepkiler vardı benim, evet o güne hazırlıklı gibiydim..

    o aldatış? o gibtirip gidiş yanına kar mı kalacaktı ki?

    okulu dondurduğumda; panik atak illetinden korktuğumdan ötürü aylarca hiç evden çıkmadım.. ya bir yerde başıma gelirse? ya trafigin en yoğun saatlerinde arabamda yakalanırsam?

    ambulans bile giremez ki bu trafikte? benim kim acile yetiştirecek? başım dönüyor gibi.. ölecek miyim yoksa? allahim ne olur ölmeden bir kere daha karşılaşmayı nasip et.. sonra canımı al..

    evden çıkmadığım günler piskolojimi toparladığım ve odamın dört bir köşesinde yer edinen, boy aynalarım vardı..

    çocukken onların karşısında saatlerce kendimi seyretmeyi severdim, tıpkı sen uyurken rahatsız olma diye nefes alısverislerimi en azami derecede muhafaza ederken ki gibi..

    kuaforumun günlük müdavimiyken, sakallarım senin o pamuk gibi suratını tahriş etmesin diye özenle aldırırken.. 3 haftalık sakallarım, batık yanak kıllarım ve fönde bile ayakta duramayan saçlarım vardı..

    aynamın karşısına geçtim senden sonra, o ihanete şahit olan gözlerime baktım.. 70 yaşındaki bir adamın yıllar öncesine duyduğu özlem gibi bakıyordu..

    oysa seninde telaffuz ettiğin gibi gözlerim hala daha çocuktu.. ama sen o çocuğu itinayla öldürmüştün.. keşke uykularımda öldürseydin, o gözler şahit olmasaydı keşke..

    ama keşkelerimin hiç sonu yok, gibicem bu dilime dolanan "keşke" kelimesini.. gece yatmadan ettiğim bütün duaların ana temasıydı "keşke uyandığımda 4 sene öncesine dönsem, keşke"..

    o dersi seçtiğim güne lanetler etsemde geri dönüşü olmadığını düşünerek kendimi hırpaladığımı hissediyordum.

    güclü olacaktım, toparlanmaya başlıyor.. festival programında isim yazdırıyor.. bu sene gideceğim tatil için ets turla görüşmelere bile gidiyordum.

    boyle uzun süre sessiz kalan populer sanatcılar gibiydim kendi benliğimde, yıllar sonra çok süper bir hayatla çıkacaktım insanların karşısına..

    bir kadına daha aşık olacaktım belki de, ya da kendimi kandırıyordum.. o eve el ele soktuğum 24 saat beraber olduğum kadın bile bana ihanet edebiliyorken..

    ben dışarıdaki başka yabancı bir kadına nasıl güvenebilecektim ki? ailemin, çevremin, arkadaşlarımın kucağına okadar aciz düşmüştüm ki.. boyle bir olay imkansız gibiydi.

    kabullenmek, yutkunmak zor olsa da.. insan ikinci defa aşık olamayacağını kabullenmek istemiyor.. çünkü aşkın en mükemmelini tatmışken.. ihanetin en acısı akıllardan çıkmıyor.

    direnmem gerekti, insan 100 defa aynı filmi izleyip ağlar mıydı? artık repliklerini bile ezbere biliyorken "canım kardeşim" filmi canımı acıtıyordu.

    o hayatta olmayı mı tercih etmek daha iyidi? yoksa senden yediğim ihaneti.. bunu düşünmek bile beni cıldırtmaya yetecek kadar şiddetliydi..

    oğlum iyi misin dediğini hatırlıyorum o taş kalpli babamın?

    "iyiyim, çok iyim" baba derken sonunda hıçkıra hıçkıra ağladığım günlerin hesabını sorma zamanıydı, haketmiyordum.. ben güclüydüm, imrenerek bakılan bir hayat felsefem vardi..

    zararım yoktu ki benim, kimseciklere hemde.. ihanetin detayları fısıldanıyorduı kulağıma.. staj yaptığı yerde tanıştıklarını dile getirenler vardı, akrabası olduğunu soyleyenler..

    uzun sureli birlikte olduklarını.. konular kapanmayacak diye kafayi yememek için kendimi zor tutuyordum.. sadece uyurken optugum goz kapakları vardı aklımda..

    cünkü biliyordum, o dudaklarını, yanakları vucudunda paylasmayı akıl edemeyeceği tek yerdi.. çünkü çok severdim ben göz kapaklarını.. okadar hassas öperdim ki ruhu bile duymazdı..

    oturduğu semttedeki matbaacılara uğruyordum, düğün, nişan davetiyeleri var mı diye tek tek incelediğim günler oldu.. izin verilmeyen, karşı çıkan esnafa o ketum karakterli çocuk atarlanıyordu..

    nispet yapmayı bile deneyecektim.. o benim profilime en az benim kadar uğrayacağını biliyordum.. belki de paranoya yapıyordum..

    kapak fotoğraflarım olacaktı facebooklarda benim.. iki kız yanımda 2 yanagımı operken karşıdan birisi bizi fotoğraflayacak, her hafta farklı kızlarla farklı kadrajlarım olacaktı..

    eskisinden daha güclüyüm imajı vermek, kanserli hastayı iyilestirmekten daha güctü.. beddua etmedim hic arkasından ama..

    sadece tek temennim; allah benim yasadigimi düsmanıma yaşatmasın oldu.. toparlandım evet.. fakat onun bedenine dokunan başka bir el, saçıyla boynu arasını koklayan başka birisi var..

    işte bunu düşündükçe kendimi biraz daha hırpalıyor, zarar veriyorum.. ikinci kez aşık olamayacağımı bilsem bile, her gördüğüm kıza acaba bu kac kere yalan soylemistir? kac defa aldatmıstır?

    masama oturan niyetini bile anlayamadığım okadar çok kız varken, o masayı terkedip asosyal gibi kampusun en ucra köşesinde bir dal sigara yakarak gününü geçiren birisi oldum..

    güvenemem artık ben.. akabinde başka birisiylede evlenemem.. cünkü düşüncelerim zarar verir, cünkü nefes aldırmayacak kadar baskı yapar..

    her manevramda da o ziraat bankasının önündeki kadraj takılır aklıma.. haksızlık edip başka bir kızıda seviyormuşum gibi davranamam..

    yalnız ve çaresizim artık.. bir nebze buraya yazmaya çalışsam 2 satırda bir banyoya gidip kedi amcığına dönen gözlerimi yıkamaya çalışmaktan yoruldum..

    umarım benim yaşadıklarımı kimseler yaşamaz.. allah hepinizi mutlu ve mesut etsin..
    Tümünü Göster
    ···