1. 26.
    0
    grubun ilk oluşumundan sonraki kayıtları ve çalışmaları psychedelic rock tarzından oldukça uzaktı. ve grup o zamanlar ciddi anlamda dinlenen ve de beğeni toplayan jazz müziğini, alt yapıları olarak benimsedi ve müziklerindeki bateri ve gitar alt yapılarını jazz akorları üzerine kurarak başarı sağladı. daha sonra kendilerini geliştirerek kendi müziklerini oluşturdular. bunun ismi ne jazz ne de psychedelic rock'tı. bu, dünyada ilk defa diğer müzik türlerinden farklılığını gösteren bir müzikti. bu pink floyd gerçeğiydi. o zamanlar tüm dünya pink floyd'u konuşuyordu. müzik otoriteleri bile ne yorum yazabileceklerini bilmiyorlardı.
    grup "psychedelic rock" tarzları ve görselleri çok iyi kullandıkları konserler ile londra yer altının en önemli gruplarından biri haline gelmişti. 1966'da daha bir firmayla anlaşmamışken gazeteci peter whitehead'ın çektiği tonite let's all make love in london belgeselinde şarkılarıyla yer aldılar.
    1966'da ilk kez bir müzik şirketiyle anlaştılar. 1967'de arnold layne single'ı ile müzik dünyasına girdiler. 20. olan bu single'ı see emily play takip etti. şarkı 6. olmuş ve grubu ünlü program "top of the pops"'a çıkartmıştır. i̇lk albümleri the piper at the gates of dawn bir şarkı dışında tamamen barrett imzalıydı. albüm i̇ngiltere'de büyük bir başarı kazandı. amerika'da albüm çok iyi satmasa da grup jimi hendrix ile beraber turneye çıkıp kendini tanıtt
    ···
  2. 27.
    0
    (burası önemli !! )

    kompleks bir sound'a sahip bu albümden sonra syd barrett ruh sağlığını gittikçe kaybediyordu. stüdyolara katılmayan, konserlerde iyi performans göstermeyen barrett'in yanında grup elemanlarının arkadaşı david gilmour da gitara alındı. a saucerful of secrets grubun beş kişi ile yayınladığı tek albümdür. ancak barrett, sadece jugband blues adlı şarkıyı yazmış ve remember a day'de gitar çalmıştır. sorunlarının artmasıyla sadece söz yazarı olarak grupla anlaşan syd daha sonra gruptan ayrılmıştır.
    yeni pink floyd, grubun beyni barrett'ten sonra kendilerini bulmak için stüdyoda uzun zaman geçiriyordu. grup zaman zaman careful with that axe, eugene gibi uzun ve deneysel şarkılar üzerinde çalışıyorlardı. vokalleri ise waters, gilmour ve wright üçlüsü değişerek yapıyorlardı. grup 1969'da more filminin soundtrack'ini yaptılar. albümde daha önceden yaptıkları bestelerin yanında film için özel besteler yaptılar.
    pink floyd 1969'da ilk iki lp'lik albümleri ummagumma'yı çıkarmışlardı. i̇lk lp'si 4 tane canlı performanstan ikinci lp ise grubun solo çalışmalarından oluşmuştu. i̇kinci disk'te bulunan solo şarkılardaki psychedelic özellikler hem dinleyiciler hem de eleştirmenler tarafından çok başarılı bulunmuştu.
    ···
  3. 28.
    0
    (beyler/bayanlar kalkışa geçiyoruz)

    1970'de atom heart mother yayınlandı. grup albümün ilk şarkısını 23 dakikalık bir beste olan "atom heart mother"ı bir orkestrayla kaydederek oluşturmuştu. grubun üç elemanının da solo eserleri ve bir tane daha deneysel parçadan oluşan albüm floyd'un o dönem en çok satan albümü olmuştu. grup üyeleri daha sonra bu albümü beğenmemiş olsalar bile deneyselliği, ses efektleriyle pink floyd ile bütünleşecek elementlerin bulunduğu ilk albüm olmuştu. floyd albümün başarısıyla ilk amerika turnelerine çıkmıştı.
    grup 1971'de ilk dönemlerini anlatan relics albümünü çıkardı ve zabriskie point albümüne şarkılar verdi. aynı yıl içinde bulunan "echoes" parçasıyla dikkat çeken meddle yayınlandı. ses efektlerin daha da dikkat çektiği albüm, grup tarafından da grupça çalıştıkları ilk albüm olarak görülmüştü. albüm i̇ngiltere listelerinde 3 numaraya kadar çıktı.
    1972'de çıkan obscured by clouds, "la vallee" adlı filmin film müziğiydi. albüm bir önceki meddle'a göre daha sade olmasıyla dikkat çekiyordu. albüm eleştirmenler tarafından çok beğenilmese de ilk kez amerika listelerine ilk 50'den giriyordu. free four şarkısı ise amerika'da bir hit haline geldi. şarkı daha sonra çok konu olacak roger waters'ın babasıyla ilgiliydi. albüm waters gruptan ayrılana dek david gilmour'un son yazdığı sözleri içeriyordu
    ···
  4. 29.
    0
    (buraya dikkat! )

    1973 yılında çıkardıkları dark side of the moon adlı albüm 40 milyondan fazla satarak dünyanın en çok satan ikinci rock albümü olmuştur. bu albümle beraber grubun basçısı waters'ın grupta egemenliği daha ön plana çıkmıştır. 1969'dan beri i̇ngiltere'de single yayınlamayan pink floyd bu albümden money şarkısını yayınlamış ve bir numaraya oturmuştur.
    albüm diğer pink floyd albümlerine göre büyük farklılıklar içeriyordu. saksafon kullanımı ve wright'ın piyano stili bazı parçalara bir caz havası katıyordu. albümde bayan vokalistler yer alıyordu. grup elemanları arkadaşlarıyla günlük hayatın sorunlarını tartışmış ve bu kaydettikleri ses kayıtlarını albümde kullanmıştı. şarkıların da her biri arı bir konuya odaklansa da albüm bir konsept olarak insan hayatını temel alıyordu.
    albümün başarısı a nice pair (i̇lk iki albümün birlikte olduğu bir toplama), syd barrett (barrett'in iki albümünün beraber olduğu bir toplama) ve pink floyd: pompeii konseri gibi materyallerin yayınlanmasına neden oldu. bu toplamalar pink floyd'un ilk dönemlerini de yeni dinleyicilere daha yakından tanıtt
    ···
  5. 30.
    0
    1975'te wish you were here piyasaya çıktı. albümde yer alan shine on you crazy diamond ve wish you were here barrett'ın anısına yapılmıştır. "shine on you crazy diamond" içindeki slide guitar ve psychedelic havayla barrett günlerine bir gönderme yapıyordu. şarkının sonunda rick wright see emily play'den bir bölüm çalıyordu. diğer şarkılar ise müzik endüstrisine karşı bir eleştiriydi.
    albüm kayıtları sırasında syd barrett stüdyoyu ziyaret etmişti ancak grup elemanları fiziksel olarak değişmiş syd barrett'i tanımamışlar, tanıyınca da gözyaşlarına boğulmuşlardı. ona besteledikleri şarkıları dinletmişlerdi ve daha sonra barrett stüdyodan ayrılmıştı. bu grubun barrett'i son kez gördüğü andı.
    ···
  6. 31.
    0
    bu albümden sonra pink floyd çalışmalarına iki yıl ara verdi. 1977' de yine bir harvest yapımı olan animals'ı piyasaya çıkardılar. george orwell'in ünlü eseri hayvan çiftliği'ne nazireten, çeşitli kişilik yapılarının birer hayvan olarak sembolize edildiği albüm oldukça ilgi çekti. bir gilmour / waters şarkısı dışında her şarkı roger waters'a aitti. aynı yıl haziran ayında bir abd turu yaptılar. turnede albüm kapağında da kullandıkları büyük domuz da konserlere çıkıyordu.
    turnede bir hayranıyla kavga eden roger waters kafasında seyirciyle kendisinin arasına bir duvar örme düşüncesini yaratmıştı. daha sonra konsepti geliştirerek bir insanın tüm insanlara karşı olması olarak büyütmüştü. animals' ın ardından 1979 yılında piyasaya çıkan the wall bu konuları işleyen pink floyd'un bir diğer önemli albümüdür. bu albümde "pink" adındaki bir karakterin doğumundan itibaren olan süreç incelenmiş, savaş, babaya duyulan hasret, eğitim sistemi, aldatma gibi konular işlenmiştir. aynı ismi taşıyan bir filmi de vardır.
    albümün kayıtları sırasında waters egemenliği eline almıştı. albümde olması gerekenler yüzünden grup elemanlarıyla kavga ediyordu. özellikle albümde rick wright'ın katkısı çok azdır. tüm bu kavgalara rağmen another brick in the wall (part 2) ve comfortably numb gibi şarkılar büyük başarı kazanmıştı. albüm kayıtları sonrası wright gruptan ayrılmış ancak konserlerde bir turne müzisyeni olarak çalmıştır.
    1983'te, the wall'dan artan parçalar ile yapılan the final cut, aynı zamanda grubun bir kriz içerisinde olduğunun açık göstergesi olmuştur. roger waters'ın, rick wright'ın albümde çalmasına izin vermemesi ve nick mason'ın albümdeki bazı parçalarda çalmasını istemeyişi sonucu kavgalar yaşanmış, david gilmour da sadece tek parça seslendirmiştir. gilmour, waters'a albüm için besteler yapabilmesi için albümü geç yayınlamasını teklif etmiş ancak waters bunu kabul etmemiştir.
    albüm savaş karşıtı bir albümdü ve bir çok yönden the wall albümünü hatırlatıyordu. albüm eleştirmenler tarafından beğenilse de diğer pink floyd albümleri kadar iyi bir satış başarısı kazanamadı. albümün turnesi de yapılmadı ve grup elemanları solo çalışmalar için pink floyd'dan bir süre uzak kaldılar. bir süre sonra roger waters ile david gilmour arasındaki anlaşmazlık sonucu roger waters grubu dağıttığını açıkladı. ancak david gilmour pink floyd adını devam ettirmek istedi ve davayı kazandı
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    1983'ten sonra 1994'e kadar grup elemanlarının solo albümleri yayınlamakla beraber, 1987 yılında roger waters olmadan yaptıkları ilk albüm olan a momentary lapse of reason piyasaya çıktı. ancak roger waters'ın grubu dava edeceği yönündeki tehditleri sonucu, albümde pink floyd adı altında sadece david gilmour ve nick mason çalmış, rick wright ise albümde çalan diğer sanatçılar arasında gösterilmiştir. albümde dışarıdan bestecilerle beraberle çalışılmış ve grup bu yüzden eleştirilmişti.
    grup 1992'deki la carrera panamericana filmi için dark side of the moondan bu yana ilk kez beraber beste yaptılar. 1994'te david gilmour, wright ve mason the division bell albümünü yayınladılar. bu albüm çıkışından iki hafta sonra abd' de 1. sıraya yükseldi. şarkı sözlerinin çoğunu gilmour karısı polly samson ile yazmıştı. pink floyd aynı yıl içinde iki cd'den oluşan p•u•l•s•e adlı konser albümünü çıkardı. 1995'te ise "marooned" ile tek grammy ödüllerini kazandılar.
    ···
  8. 33.
    0
    chubacabra ilk kez 1995 yılında porto riko'da görüldüğü iddia edilen keçi, tavşan, köpek, tavuk ve benzeri hayvanların kanını emerek öldürdüğü söylenilen efsanevi bir yaratıktır. amerika'daki iddialara göre tüysüz bir köpeğe benzediği söylenen bir yaratık, porto riko'daki söylentilere göre ise iki ayakları üzerinde durabildiği söylenen korkunç görünümlü bir canlıdır. cabra; keçi, chupa; emen anldıbına gelir.[kaynak belirtilmeli]
    hayal ürünü bir yaratık olduğuda söylenmektedir. tüysüz olmasının ya da öyle görünmesinin nedeni bazı uzmanlar tarafından uyuz olmuş bir köpek olabileceği yönündedir. mexico'da çiftçiler tarafından görüntüleri ve fotoğrafları çekilmiştir. ekipler tarafından araştırılıyordur.
    ···
  9. 34.
    0
    karınca, karıncalar (formicidae) familyasını oluşturan, yaban arıları ve arılarla birlikte zar kanatlılar (hymenoptera) takımında yer alan, sosyal yaşam gösteren böceklere verilen ortak addır. karıncalar, kretase dönemi'nin ortalarında, 110 ile 130 milyon yıl önce yaban arısına benzeyen hayvanlardan türemiş ve çiçekli bitkilerin ortaya çıkışından sonra çeşitlenmiştir. günümüzde 12.000'den fazla türü sınıflandırılmıştır ve yaklaşık 14.000 civarında türü olduğu sanılmaktadır.[1][2] dirsekli antenleri ve ince bellerini oluşturan düğümsü yapıları ile kolaylıkla tanınırlar.
    karıncalar, boyutları küçük doğal boşluklarda yaşayan birkaç düzine avcı bireyden, çok büyük bölgeleri kaplayan ve sayıları milyonlarca bireyi içeren oldukça yüksek oranda organize kolonilere kadar oluşan topluluklar içinde yaşarlar. büyük koloniler çoğunlukla "işçi" ve "asker" sınıflarını oluşturan kısır dişilerden oluşur. bu kolonilerde aynı zamanda verimli erkekler ile bir ya da daha fazla ve "kraliçe" adı verilen verimli dişiler de bulunur. bu koloniler bazen "süperorganizmalar" olarak tanımlanır çünkü karıncalar tek bir vücut hâlinde koloniyi desteklemek için bir arada çalışırlar.[3]
    karıncalar dünya üzerinde hemen hemen her kara parçasında bulunur. kendine özgü karınca türleri bulunan ender yerler antarktika ile birlikte bazı uzak ve yaşama uygun olmayan adalardır. karıncalar ekosistemlerin çoğunda yaşayabilir ve kara hayvanları biyokütlesinin yaklaşık %15 ile %25'ini oluştururlar.[4] bu başarıları sosyal örgütlenmelerine, yaşam alanlarını değiştirebilmelerine, kaynaklardan yararlanmalarına ve kendilerini savunmalarına bağlanmıştır. diğer türlerle birlikte geçirdikleri uzun evrim sürecinde, benzerlik, ortakçılık, asalaklık ve karşılıklılık içeren türler arası ilişkiler geliştirmişlerdir.[5]
    karınca topluluklarında iş bölümü, bireyler arası iletişim ve karmaşık problemlerin çözümüne rastlanır.[kaynak belirtilmeli] i̇nsan toplulukları ile olan bu paralellikler, birçok bilimsel araştırmaya konu olmuştur.
    birçok insan kültüründe karıncalar, mutfakta, ilaçlarda ve ayinlerde kullanılır. bazı türler biyolojik zararlı kontrolünde önemli rol alır.[kaynak belirtilmeli] ancak kaynaklardan yararlanma özellikleri, karıncaları insanlarla çatışma içine sokar çünkü tarımsal ürünlere zarar verebilir ve binaları işgal edebilirler. kırmızı ateş karıncaları (solenopsis invicta) gibi bazı türleri, kazara sokuldukları yeni bölgelerde kendilerine bir yer edinebildikleri için yayılmacı türler olarak görülürler.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    0
    ejderha , ejder olarak da bilinir, yarasa kanatlı, dikenli kuyruklu, derisi pullu, ağzından ateş saçan dev kertenkele ya da yılan biçiminde ki efsanevi canavar. tarin öncesinin ejderhayı andıran dev sürüngenleri hiç bilgi yokken bile bu yaratıkların varlığına inanılırdı. yunancadaki drakon sözcüğü başlangıçta hertürlü büyük yılan için kullanılırdı.
    efsanevi bir yaratık olan ejderha (türkçesi evren) çoğunlukla büyüsel veya ruhani güçlere, özelliklere sahip, kuvvetli ve büyük bir kertenkele veya başka bir sürüngen olarak tasvir edilmiş, tanımlanmıştır. genellikle ağızlarından ateş çıkardıkları da söylenmektedir. batı tasvirleri genellikle kanatlıyken, doğu'daki tasvirlerde genellikle kanat bulunmaz. ejderhalarınkine benzer özellikler içeren efsanevi yaratıklar neredeyse her kültürde mevcuttur. hatta ejderha çin ve diğer uzak doğu ülkelerinin simgesidir. ve çoğu zaman iki yüzlü düşmanları belirtmek için 2 başlı ejderha deyimi kullanılır.
    avrupada uğursuzluk getirdiklerine innanılır ;fakat uzakdoğuda uğur ejderha ile bir tutulur. çin de oniki burçtan biri ejderhadır. avrupada pek çok efsanede kötü karakterdir;fakat uzakdoğuda ejderhalar sonsuz iyilik ve bilgelik getirdiklerine inanılır.pek çok insan ejderhaların gerçekte yaşayıp yaşamadığı konusunda tartışmalar yapılmıştır ,ve hala yapılmaktadır. hatta ejderhalar hakkında belgeseller bile yapılmaktadır. şüphesizki geçmişte bulunan(bazı istisnalar hariç)ve ejderha iskeleti sanılan iskeletler dinozor iskeletleridir. efsanelere göre yumurtlarlar. bazı mitlere göre yavrularına karşı şaşırtıcı derecede iyi anne olabilirler. hazine biriktirirler ve onları korurlar. dünyanın hemen her yerinde ejderha efsanelerine rastlamak mümkündür.
    "kainat, acun, var olan her şeyin tümü" gibi anlamlarda kullandığımız evren sözcüğü de etimolojik olarak kökenini ejderha figüründen almaktadır. türk mitolojisinde dünyanın bir ya da daha fazla ejderha tarafından döndürüldüğü yani "evrildiği" düşünülürdü. bu ejderhaya da "eviren" denirdi. daha sonra "i" harfi düşmüş ve sözcük "evren" halini almıştır.
    ···
  11. 36.
    0
    kocaeli üniversitesi, 17 ağustos 1999 depremi’ nden önce eğitim-öğretim hizmetini, 15 değişik yörede bulunan ve toplam alanı 650.000 m2 olan yerleşkelerinde, 9 fakülte, 3 enstitü, 12 meslek yüksekokulu’ nda öğrenim yapan 20.000 öğrenci ve 1.150 öğretim elemanı ile sürdürmekteydi. yüzyılın felaketi olarak nitelenen 17 ağustos depremi’ nde üniversitenin maddi varlığının yaklaşık % 75’ i yitirildi. söz konusu büyük kayba karşın, 1999-2000 eğitim-öğretim yılını yalnızca bir aylık gecikmeyle başlatan kocaeli üniversitesi, eğitim-öğretim etkinliğini bir süre çadır, prefabrik yapı ve hızla onarılan binalarda sürdürmüştür.
    bu çalışmaların yanı sıra, kocaeli üniversitesi’ ne yeni bir yerleşke arayışı hızla sonuçlandırılmış, 2000 yılının ekim ayında, i̇zmit’ e 10 km uzaklıkta bulunan eski i̇stanbul yolu üzerindeki üçtepeler mevkiinde 6500 dönümlük alana umuttepe adı verilerek yeni yerleşkenin temeli atılmıştır. i̇nşaat aşamasında ülke genelinde yaşanan ekonomik krize karşın, 2004 yılının eylül ayında rektörlük, izleyen aylarda da fen-edebiyat, i̇ktisadi ve i̇dari bilimler, i̇letişim, teknik eğitim ve tıp fakülteleri ve sağlık bilimleri enstitüsü ile araştırma ve uygulama hastanesi yeni yerleşkede hizmet vermeye başlamıştır. son üç yılda da sağlık yüksekokulu, eğitim ve hukuk fakülteleri, sosyal bilimler enstitüsü, mühendislik fakültesi, fen bilimleri enstitüsü, kütüphane, öğrenci evi ve kantinleri, mediko-sosyal binası, kreş, beden eğitimi ve spor yüksekokulu ile birlikte olimpik spor salonu umuttepe' de hizmete açılmıştır.
    ocak 2010 tarihi itibariyle; 174 profesör, 147 doçent, 446 yardımcı doçent, 286 öğretim görevlisi, 172 okutman, 717 araştırma görevlisi, 42 uzman olmak üzere toplam 1984 akademik, 1028 idari personeli olan kocaeli üniversitesi'nin 11 fakülte, 6 yüksekokul, 1 devlet konservatuvarı, 19 meslek yüksekokul, 3 enstitü, 12 araştırma merkezi ve 12 araştırma birimi bulunmaktadır. ocak 2010 itibariyle 57.487 öğrencisi ile eğitim-öğretimini sürdürmektedir.
    umuttepe kampüsü'nün yapımının tamamlanmasıyla birlikte türkiye’de bir üniversite yerleşkesinin tamamı ilk defa projelendirilmiş, ilk 4 yılda açılışı yapılmış ve 8 yıl içinde bitirilmiştir.
    ···
  12. 37.
    0
    kardelen, bir çenekli çiçekli bitki familyalarından nergisgiller (amaryllidaceae) içinde sınıflanan[1] galanthus cinsi bitki türlerinin ortak adıdır. çok yıllık, soğanlı ve otsu bitkilerdir.[2]
    kardelenler, tıbbi açıdan önemli oldukları düşünülen bitkilerdir:[2]
    türkiye'de halk arasında, toprak üstü kısımları kalbi kuvvetlendirici, mideye iyi gelen ve âdet söktürücü ilaç; toprak altı kısımları ise taze haldeyken ezilerek, çıbanları olgunlaştırmak için hazırlanan lapa olarak kullanılır.
    i̇çerdikleri ve ilaç olabilme olasılığı bulunan alkaloit ve lektinler nedeniyle, çok sayıda araştırmaya konu olmaktadırlar.
    türkiye'de 14 türünün doğada yetiştiği bilinen kardelenlerden bazılarının soğanları türkiye'nin ihraç ürünleri arasında bulunmaktadır. galanthus elwesii ile galanthus ikariae ve/veya galanthus latifolius adlı türler, uzun yıllardan beri ve başta hollanda olmak üzere bazı ülkelere, "süs bitkisi" adı altında ihraç edilmiştir.[3] güncel durumda, galanthus elwesii ile galanthus woronowii türleri dışındaki kardelen soğanlarının doğadan toplanarak ihraç edilmesi yasaktır. bahsi geçen ve türkçe'de sırasıyla "toros kardeleni" ve "karadeniz kardeleni" olarak anılan iki türün soğanlarının ihracatı ise sınırlandırılmıştır.
    ···
  13. 38.
    0
    baykuş (gece yırtıcı kuşları), kuşlar (aves) sınıfının, karinalılar (carinatae) bölümünün, gökkuzgunumsular (coraciiformes) takımına giren gece yırtıcı kuşları (strigiformes) alt takımında yer alan türlere verilen genel ad.[1]
    başları büyük ve tüylüdür. kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. serçe kadar küçük olanları da vardır. gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
    baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. i̇ri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. araba farı gibi yuvalarında sabittir. ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. kuluçka süresi 30-40 gündür. yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.
    ···
  14. 39.
    0
    @47 lan ırıspı neredesin sen, kişi listemde neden göremiyorum seni madem buradasın ?
    devamı gelecek elbette ki am paparaları.
    ···
  15. 40.
    0
    tıp, sağlık bilimleri dalı. i̇nsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), ve hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır. hem bir bilgi alanı – vücut sistemlerinin ve bunların hastalıklarının ve tedavilerinin bilimi – hem de bu bilginin uygulandığı meslektir.
    tıp için kullanılan bir başka kelime de, bugün eskimiş olan, tababettir. merriam-webster tıbbı şöyle tanımlamıştır: "sağlığın korunması ve hastalığın giderilmesi, yatıştırılması veya önlenmesi ile ilgilenen bilim ve sanat (dalı)". (merriam-webster)
    tarih boyunca dünyanın farklı yerlerinde farklı tıbbî sistemler ortaya atılmıştır. bugün çağdaş biyotıp büyük oranda dünyanın her yerinde etkin olan sistem olarak gözükse de, sosyal bilimciler tıbbi bir çoğulluk ve çoğulculuktan (tıbbî pluralizm – medical pluralism) söz etmektedir. çok eski kökene sahip ayurvedik tıp, geleneksel çin tıbbı ve benzeri kompleks tıbbi sistemlerin yanı sıra, kabilelerde rastlanan daha basit tıbbi sistemler de bugün varlığını, biyotıpla birlikte, sürdürmektedir. tıp sistemleri açısından çağdaş biyotıp gerek karakteristikleri gerek gösterdiği yayılım sebebiyle önemlidir. zaman zaman batı kaynaklı olduğu için bu tıbbi sistem ve geleneğe “batı tıbbı” (western medicine) dendiği de olmuşsa, özellikle sosyal bilimciler tarafından, bu terimin yerine “biyotıp” teriminin kullanılması tercih edilir. bazen bu tıbbi gelenek için “bilimsel tıp” ve “hippokratik tıp” deyimlerinin de kullanıldığı olur. batı ülkelerinde de, çağdaş zamanda varlığını sürdüren, farklı kaynaklara sahip, çeşitli tıbbi gelenekler de vardır, örneğin naturapatik tıp gibi. bununla birlikte batı’da modern çağda tekrar varlığını hissettiren bu gibi geleneklerin birçoğunun bilimsel bir arka planı yoktur ve resmi anlamda durumları biyotıp kadar kesinleşmiş değildir.
    tıp sistemlerine ve bu sistemlerin karakteristiklerine dair özellikle tıp bilimine dair sosyal çalışmalarda ve sosyal-tıp disiplinlerinde (örneğin, tıbbî antropoloji veya tıbbî sosyoloji gibi) yer verilir. bu çalışmalar tıp sistemlerinin karakteristiklerinin yanı sıra tıp sistemlerine genel bir bakış ve sınıflandırma amacı da güder. örneğin, ünlü tıbbi antropolog allan young tıp sistemlerini “içleyici tıp sistemleri” (yani içeriye dönük) ve “dışlayıcı tıp sistemleri” (yani dışa dönük) olarak ikiye ayırmış, içleyici tıp sistemleri hastalık karşısında vücudun içine dönen ve ilgisini buraya yönlendiren, dışlayıcı tıp sistemlerini ise hastalık karşısından vücudun dışına dönen ve vücut-dışındaki çevreye ilgisini yönlendiren tıp sistemleri olarak tanımlamıştır(young). i̇çleyici tıp sistemlerinin genellikle daha kompleks sosyal ve politik arka plana sahip topluluklarda zamanla ortaya çıktığını, ana ilgisinin fizyolojik olduğunu belirtir. buna göre ayurvedik tıp veya çağdaş biyotıp içleyici tıp sistemlerine örnek olarak verilebilir. young’ın çalışmasına göre dışlayıcı tıp sistemlerine, nispeten daha basit bir sosyal ve politik arka plana sahip topluluklarda rastlanır, ana ilgisi fizyolojik değil, etyolojiktir. bu sistemlere gnau topluluğunun geleneksel tıp sistemi örnek olarak verilebilir.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    facebook inc, insanların arkadaşlarıyla iletişim kurmasını ve bilgi alış verişi yapmasını amaçlayan bir sosyal web sitesidir. 4 şubat 2004 tarihinde harvard üniversitesi 2006 sınıfı öğrencisi mark zuckerberg tarafından kurulan facebook, öncelikle harvard öğrencileri için kurulmuştu. daha sonra boston civarındaki okulları da içine kapsayan facebook, iki ay içerisindeki ivy ligi okullarının tamdıbını kapsadı. i̇lk sene içerisinde de; amerika birleşik devletleri'ndeki tüm okullar facebook'da mevcuttu. üyeler önceleri sadece söz konusu okulun e-posta adresiyle (.edu, .ac.uk, vb.) üye olabiliyordu. daha sonrasında da ağ içine liseler ve bazı büyük şirketler de katıldı. 11 eylül 2006 tarihinde ise facebook tüm e-mail adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler.
    temmuz 2007 itibarıyla, 34 milyon kullanıcısıyla dünyanın en büyük üniversite tabanlı kullanıcılarına sahip oldu.
    alexa istatistiklerine göre facebook 31 ekim 2010 itibarıyla; dünya'nın en fazla ziyaret edilen 2'inci sitesidir.[1] bunun yanı sıra; kanada, güney afrika ve norveç'in en fazla ziyaret edilen sitesi; i̇ngiltere ve i̇sveç'in 2. en fazla ziyaret edilen sitesi, mısır ve panama'nın 3., abd, avustralya ve türkiye'nin de 5. en fazla ziyaret edilen sitesidir.
    facebook ismini "paper facebooks"'dan alır. bu form a.b.d. üniversitelerinde okulların öğrencilerine, öğretmenlere ve çalışanlara doldurduğu onları tanıtan bir formdur.
    facebook'un şu anda 500 milyondan fazla aktif kullanıcısı bulunmaktadır.[2]
    site kullanıcılara ücretsizdir ve gelirini banner reklamlarından ve sponsor gruplarından almaktadır (nisan 2006'da gelirlerin haftalık 1.5 milyon dolar olduğu öne sürülmüştür). kullanıcılar profilleri fotoğrafları, ilgi alanları, gizli ya da açık mesajları ve arkadaş grupları sergilemektedir. profillerin gösterimi sadece arkadaşlara görünecek şekilde veya belli ağların dışındakilere açık olmayacak şekilde sınırlandırılabilir. techcrunch'a göre; a.b.d.'deki üniversitelerdeki öğrencilerin %85'inin facebook'da bir hesabı bulunmakta ve bunların %60'ı her gün bağlanmaktadır. %85 her hafta, %93 her ay bağlananlar arasındadır. facebook sözcüsü chris hughes ise kullanıcıların her gün ortalama 19 dakika facebook'da vakit geçirdiğini söylemektedir.

    facebook'un kurucusu, eski harvard üniversitesi öğrencisi mark zuckerberg
    13 mart 2009 itibarıyla facebook'un yeni arayüzü tüm hesaplarda kullanılmaya başlamıştır. ancak bu arayüz, kullanıcılar arasında ikilik yaratmıştır. bazı kullanıcılar bu arayüzü çok başarılı bulurken, bazı kullanıcılar protesto etmektedir. facebook yöneticileri ise bu yeni arayüz için ısrar etmektedirler.
    teknik açıdan ise facebook, web otoriteleri tarafından en başarılı web 2.0 uygulamalarından biri olarak gösterilmektedir.
    2006 yılında, myspace'in news corporation'a satılmasıyla facebook'un da satılacağı söylentileri çıkmıştır. zuckerberg ise facebook'u satmak istemediğini belirtmiş ve söylentileri yalanlamıştır.
    i̇lk teklifin viacom tarafından 975 milyon dolar olduğu öne sürülürken; eylül 2006'da yahoo 1 milyar dolar teklifte bulunmuştur. ekim ayında ise; google youtube'u satın aldıktan sonra, facebook için 2,3 milyar dolar teklifte bulunmuştur.
    facebook yöneticilerinden peter thiel ise, facebook'un iç değerinin 8 milyar dolar olduğunu ve proje gelirlerinin 2015 yılı için 1 milyar dolar olduğunu söylemiştir.
    24 ekim 2007'de; microsoft facebook'un %1,6'lık hissesini 240 milyon dolar ödeyerek satın almıştır. google ve diğer şirketler de benzeri bir yöntemle facebook hisselerine yönelmektedir.
    2008 ağustos'unda facebook'un aylık 100 milyon aktif kullanıcısı vardı. i̇nsanlar birbirini facebook'a çağırdı ve bu sayı 7 ayda iki katına çıktı. 2009 nisanı'nda ise bu sosyal ağın ulaştığı insan sayısı 200 milyondu. 2009 temmuz'unda ise dört aydan kısa bir sürede facebook kullanıcı sayısı 50 milyon daha artarak 250 milyona ulaşmıştır.[3]
    23 temmuz 2009'da başlayan bir uygulamayla facebook'a, yahoo sitesi içerisinden ulaşma imkânı getirilmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    0
    hay gibeyim.
    ···