KELEK ALPER

Özal sayesinde tüm köylere elektrik ve su gitti. Allah rahmet eylesin.

bu kadar kafa ütüledin amk. hani çözüm önerin diyeceksiniz. o da var abinizde. ayıbettin şemsettin, vidaları gevşettin yani.

çözüm 1 : doğuda las vegas kurmak.

bu kadar. önce şunu bi yapın.

çözüm 2 : yerli otomobil (affordable- herkesin satın alabileceği, yerli, gurur duyacağımız, yenilikçi bir araba)

yerli otomobil yapmak o kadar basit ki. 60larda yapmış adamlar devrim diye şimdi mi yapılmayacak (bunu başka bir yerde detaylıca hangi firmanın ne üretebileceğine kadar yazdım)

ama işte yeter ki ciddiyetle işin başına geçilsin.

çözüm 3 : israfı bitirin gayrı lanet etti millet.

bu arada damat'a acıyorum. sırf damat diye eleştiriliyor. kim gelirse gelsin ekonomi gibi tuttu beyler. olmaz yani. benim gibi milliyetçi, okumuş, atatürk ilkelerine bağlı insanlar lazım.

en büyük ve asıl felsefemizi zamanında atatürk çizmiştir, 6 maddesi vardır.
devletçilik (sosyal devlet, gerektiğinde ucuz et, ekmek gibi temel gıdaya erişimi kolaylaştıracak, iş kapısı yaratacak, ana şefkati olacak)
halkçılık (halkın her kesimi eşit şartlarda eğitim, sınav, iş bulma, çalışma, adalet-hak-hukuktan faydalanabilecek)
laiklik (diyanet cemaatlere para akıtmayacak, ekonomiyi sarsan en büyük etkenlerden biridir, infial yaratmamak için açıklanmıyor)
milliyetçilik (palet fabrikasını satmayacaksın)
inkılapçılık (sürekli yenilik, katma değerli üretim)
cumhuriyetçilik (başkanlık sistemi gibi bir sistemin meclisi tıkaması)

bu kadar basiiit. bunu takip edeceğiz.

yani şimdi dexer olmasa ahmet olurdu. o olmasa abdullah olurdu. yine aynı şekilde aynı yolda yürürdük hiç bir şey mentalite değişimi olmadan değişmeyecek, değişmedi de.

isveçlilerin mevcut kültürü sağdan soldan alınma faydalı gördükleri ananelerdir. ikea köftesi türk köftesidir, ekmekleri türk ekmeğidir, beğenip kültürlerine işlemişlerdir.

kısacası, toplumlar faydalı olana doğru yönelirse refaha ulaşıyorlar. bugün japonların taasvip edilecek/edilmeyecek yönleriyle hayatları incelenirse bugün vardıkları yüksek ekonomik ve teknolojik gelişmeler normal karşılanacaktır. atom bombası yedikten sonra bir nesil madenlerde kömür çıkartmış, onların sağladığı anaparayla memleketi kalkındıracak işletmeler kurulmuş ve devlet destekleri, sarsılmaz çalışma kültürleriyle bugünlere gelmişlerdir. tayvan da böyledir mesela.

akp ilk döneminde kendisi hayali ihracatçı olan kemal unakıtan, hilelerini bildiği tekstil fabrikalarının devlet hibelerini kesince denizli bölgesindeki tekstilcileri batırdı (pantolon cep kumaşını takım elbise olarak gösterip italya'ya gönderiyorsun, devlet te maşallah deyip ihracatçıya destek adı altında sana pantolon başına 1 dolar veriyor, vergi de almıyor-du)

böyle bir bakan kabinesi olan parti, dikkat çekti. sivil örümceğin ağında adlı 500 sayfalık kur'an gibi bir kitap var, amerika'dan para alan stk (sivil toplum kuruluşları) ların hangi devlet kademelerinde nerelere yerleştiğini anlatıyor. zaten sonradan da hayır etmedik.

cari açık bir ülkenin tek ekonomik göstergesi olabilir. cari açık rakamı nedir?

aldığın mal - sattığın mal = cari açık.

amerikan filmlerinde adamlar araba telefonu, çağrı cihazı falan kullanıyor. abov diyoruz bizde de olur mu lan bunlar. sanki rüya gibi.

sonra cem uzan telsim'i kuruyor * hey gidi hey. cep telefonu falan geliyor. bilgisayarlar geliyor artık 386 megahertz. sonra 486. sonra pentium 133. işlemciler katlanarak hızlanıyor.

işyerlerinde zamanında ibm firmasının ürettiği ve sattığı as400 model bilgisayarlar ve basit kayıt programları var. işte gelen fatura, giden fatura, gelen mal takibi yapıyor program. bordro falan basıyor. türk hava yolları da o zaman as400 kullanıyor. bazı uçaklarda küllük var.

ekonomiye sıcak para girmeye başlıyor. ambargo artık tamamen kalktı. arada çernobil patlıyor radyasyonlu çay-fındık yiyoruz falan okulda bedava dağıtıyorlar.

evdeki bütün beyaz eşyalar yenileniyor. koltuk takımları kitaplıklı çekyattan modern takımlara dönüşüyor.

politik reel diye bir laf vardır. her habere inanan adam normal halktan biridir. eğitim seviyesi yüksek olan kişiler bile bazı haberlere atlayabilir.

mesela siha'larımız bir sürü hedef vurdu geçen gün. sanki hepsini dün mü vurdu bunlar? tarihlerini buzlayıp bütün siha görüntülerini saldı adamlar gaz alsınlar diye. bayraktarın insansız hava araçları değil bu arada bunlar. yurtdışına kaçırdıkları adamların yaptığı silah taşıma kapasiteli ve tübitak'ın geliştirdiği füzeleri atan sihalar. bayraktarınkiler sadece resim çekiyor. yani parlatmaya çalıştıkları yeni damadın çok bir albenisi ne yazık ki yok.

bu arada, muhtemelen bu adamların yaptıkları işin 10 katını yalnız kendim yapmışımdır. türkiye'ye getirdiğim paranın haddi hesabı yok lan. daimler, mercedes, bmw, porsche, audi vb. üretimleri için gerekli yan sanayi parçalarının üretimlerini büyük ölçüde türkiye'ye taşıdım.

almanlarla kavga ede ede. yahudilerle kavga ede ede. avrupa'dan sipariş alan adamlar kendileri inanmıyordu bu işleri alabileceklerine. bursa, gebze sayemde %10 büyümediyse adımı değiştiririm.

kapasiteleri yetmedi muallaklerin düşünün ne iş getirdim. 100 yıllık yahudi şirketinin ürettiği parçayı bursa'da joint venture bir şirkete, oradan da yerli şirkete aktardım. sonra o şirket büyüyünce erdoğan gidip zaten açık fabrikanın açılışını yaptı *

işte böyle beyler. şu anda o işlerden elimi çektim çok yorucu. kendi mülklerimizle ilgilenmek yeterince zaman alıyor. az önce dükkanların 3 senelik anlaşmasını imzaladım. dolara bağlayamadım amk.

amerika da basıyor bize ambargoyu. o tüp kuyruğu falan o dönem başlıyor. bizde de savaş mavaş skinde olmayan, hep rahat yaşamak isteyenler var. fırında ekmek bulamadığı gün bu hükümeti düşürürük valla şeklinde veryansın edince, bizimkiler, ambargoyu nasıl kırarız diyerek ufaktan avrupa'ya yanlamaya çalışıyor.

sen köylüyü eğitmeyi bırakmışsın.

köylü son teknolojik gelişmelere göre değil, parasızlıktan en ucuz şekilde en ucuz en zehirli tarm ilacıyla bitki yetiştiriyor. (bunun detayı çok, toprağa gömülen ürün vb. çiftçiler bilir)

sen zehirli tohum kullanıyorsun böcek yemesin diye. tohum kendinden zehirli, bunu aldığın domatesi yıkayarak geçiremezsin. o zehirli domatesi yiyeceksin. miden yanacak, karın düşük yapacak. güzel domatesleri yurtdışına yollayacaksın, iade edilenleri halka satacaksın.

bak bu almanlarda tam tersidir. çünkü adamlar "caps lock on"

milliyetçidir

"caps lock off"

bizim yaptığımız kendi vatanımıza, halkımıza ihanet.

bir ara vestel mega fabrikadaydım. bozuk olup tamire giden dolaplar yurtdışına yollanmaz. oralarda bozulursa iadesi falan çok pahalı işler. onun yerine çarpık çurpuk dolapların üstünden sök whirlpool logosunu, yapıştır vestel logosunu iç piyasaya sal.

bakın almanlar böyle bir şeyi kesinlikle yapmaz. işin içini çok net biliyorum detaylarını.

almanların surisi iranlılar bu arada. pis işleri merdiven altı işleri iranlılar yapar. türkler daha ucuz ama legal işleri yapıyor.

sıkıldım lan.

https://www.youtube.com/watch?v=vfpq12ck-dA

sokakta büyüyoruz. başımıza türlü işler geliyor. doğulular batıya yerleşmeye başlıyor. terörden, depremden kaçıyorlar. hava her daim sıcak, kar yağmıyor. para var insanlarda, mutlular.

kredi kartı yok. varsa bile çek yazmak gibi işliyor.
https://www.blogteb.com/w...plastik-kredi-karti-3.jpg

nah bununla geçiyorlar kredi kartını bir karbon kağıdına. bankaya gidip o kağıtla paranızı alıyorsunuz.

bankalarda deli kuyruk var. numaratör yok, ayakta bekliyor millet. atm yok. para çekmek için 50 lira bile olsa kuyruğa girip 2 saatte çekiyorsun.

cep telefonu yok. bir memurla işin olsa telefonla o gün ulaşamazsan ertesi güne kalıyor işin. adamın skinin keyfine kalmışsın. kim nerede belli değil. sadece ev telefonu var.

1975 yılında erovizyona girelim lan diyor biri. kimin aklına geldiyse. oradan yürürüz. bunun da hikayeleri komedi. bütün sanatçıları topluyorlar. sezen aksu, ali rıza binboğa falan trt stüdyolarında saçmasapan koşturtuyorlar. memleket meselesi oluyor çünkü avrupa'ya büyük yanlamamız lazım. para var adamlarda, bizi büyük gibiyorlar ambargoyla. delmemiz lazım. yurtdışına açılmamız lazım.

ikinci hamle izmir fuarı oluyor. gelsinler tanıtım yapsınlar bari diyerek fuarda isviçre stand açıyor. günde bir kamyon çikolata satıyor adamlar. açız amk aç.

günler geçiyor, biraz olayları artık kişiselleştirerek anlatayım.

askerlik işe girme derken zaman geçiyor ve tatil kasabalarında kolay dil öğrenebilme yeteneğimle herkesle her dili çat pat konuşuyorum. kız arkadaşlarım oluyor, yerli yabancı.

bunlardan en temiz olanlarından, benim şahsen patlattığım bir yabancı hatunla evleneyim diyorum. kızın da işi gücü yok. ama ailem yabancı gelin istemiyor çünkü paramız var yeteri kadar, bi türk bulamadın amk diyorlar.

ben istemiyorum ki türk kızla evlenmek... benim kız arkadaşım rus. işsiz de. kemiksiz et. al evine besle. hem sadık, köy kültürüyle yetişmiş, oturmasını kalkmasını bilen. dinine bağlı (burası önemli çünkü kızın dinini şak diye değiştirip müslüman olması aslında kötü bir özellik, nasıl yetişmişse o dine sadık olmalı) bana dualar ediyor. çok seviyor. güzel de bişey. ilk ilişkisini benimle yaşamış olması artı puan.

fakat o dönem ailem istemiyor. ben de 5000 lira kazanıyorum aylık o zaman , 2,5 lira dolar. 2000 dolar para kazanıyorum. kız 600 dolar ancak.

kıza gel diyorum, aileyle sorunları anlatıyorum, aşarız diyorum. korkuyor. erteliyoruz biraz.

IMF borcunu kapadık tabi ki mükemmel bişi.

peki diğer borçlu olduğumuz imf muadili kredi kuruluşları?

AKKB
AYB
OECF
DÜNYA BANKASI
iKB
IMF
JBIC
JAPON EXiMBANK

???

yani şey gibi bu. bonus kartın kredi kartı borcunu ödedim diye övünüyoruz. ama yapı kredi kmh a girmiş, eve icra gelecek.

o dönemde de müslolardan özal geiyor. komünist dönem geçirdik, açlıkla sınandık, tam gaz kapitalizm dıbına koyayım diyor ve devletin yaptığı işleri sonlandırmaya başlıyor. özel sektöre devirler ilk özal zamanında başlıyor. satıyor adam fabrikaları. iyi kötü şahlanıyor ekonomi. ilk turistler gelmeye başlıyor hatta. özgürlükçü türkiye. komünistlerin boyunduruğundan çıkmış, isteyen dinini özgürce yaşasın, isteyen hippi takılsın, ülkeye yeni arabalar gelsin. arçelik marka buzdolabı, saba marka renkli televizyon alalım.

peki mürüvvetime engel olacak kadar bu fark nasıl oldu? dolar bu kadar nasıl yükseldi? paramız nasıl değersizleşti?

neden yurtdışına gidip çalışma imkanım varken gitmedim? (6 ay yurtdışı maceram var)

ileride ekonomimiz nasıl olacak?

akp yi sevin-sevmeyin. akp bu ülkenin sonucudur. doların artışının sebebi yine millettir, dış güçlerin bunda etkisi vardır ama ne kadar var yani.

bizim bir felsefemiz yok. eksiğimiz bu. biz savaşçı milletiz. milliyetçi damarımıza basıldı mı şaha kalkıyoruz. ama son dönemlerde yozlaşan bütün değerlerimiz gibi bu da yozlaştı ne yazık ki.

üretimde zayıf kaldık. gerçek bu. yapabilecek imkanımız yok mu? var. neden yapılmıyor? akp mi istemiyor? evet istemiyor. peki neden istemiyor? çünkü millet istemiyor. millet istese ona göre bir yönetim, ona göre politikacılar ve nihayetinde ve aslında en başında ona göre bir hayat tarzı benimsemeliydi.

reserve alın devam edicem

işte o dönem ben doğdum. angiblopediler. kütüphane'de beleşe kitap okumalar. o kitap kokusu. sokakta şu an yasak olan kızkaçıran, torpil, çatapatlar. gerçek şekerli -dişleri çürüten ama iç organlara zarar vermeyen- kolalar, bisküviler. siyah önlükler, saçma sapan bir eğitim sistemi.

köy enstitülerinden mezun olmuş öğretmenler bu sistemde mükemmel eğitim vermeye çalışıyor diğer yandan buhran geçiriyorlar. kendi aldıkları eğitimin yarısını o dönemki müfredat vermiyor. ağaç tipleri yok. bahçe eğitimi yok. basit veterinerlik bilgileri yok. müfredat zayıf. avrupai

bizim amerikayla direk münasebetimiz, yine dilimize yansıyor. şarkılar falan ingilizceye dönüyor. fransızca yerine o dönem yeni çıkan amerikan teknolojik ürünleri artık ingilizce isimleriyle dilimize giriyor, okey?

adnan menderes abimizi ilk akpliler gibi düşünün. detaya girmiyorum.

24 sene sonra. yunanlılar ingiliz desteğiyle yine kızışıyor, rumlara bir arsızlık geliyor ve kıbrıs türklerini kıyıma başlıyor muallakler.

bülent ecevit - karaoğlan- giberim amerikasını da ingilteresini de diyerek kıbrıs'a dalıyor. bu kıbrıs işgalinin acayip anıları vardır.