/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    +29 -1
    22 ncı hayat'mda uzakdoğuda bir balıkçıydım.
    muhtemelen tayland veya kamboçya civarlarında. bulanık bir nehirde elimde uzun bir sırıkla bir aşağı bir yukarı gidip geliyorum. nehrin durgun olduğu bölümlerde yapılan tahta barakalardan birinde yaşıyorum. evlenip çocuk sahibi oluyorum. çocuklarımdan 2 tanesi kucağımda ölüyor. sanırım hastalıktan.
    ben de 30 lu yaşlarda hastalanıyorum. omzumdaki ve kalçamdaki yarayı dağlıyor birileri. şeker veya benzeri başka bir hastalık olabilir. acılar içinde haykırıyorum. başımda bir adam ağlıyor. ama bizim gibi değil. beyaz tenlibeyaz elbideli bir. misyoner hristiyan olabilir. gözlerinde yaşlarla okşuyor saçlarımı.

    gözlerim yavaştan kararip ölüyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      Hastalığı zütten kapmış olabilir misin panpa ?
      ···
  2. 27.
    +29 -1
    11 nci hayatımda en ok hatırladığım şey atlardı.
    atların arasında uyuyarak büyüdüm.
    atlar ile ilgi bir çok ayrıntı daha...

    hayvan postlarından yapılan elbiseler hatırlıyorum.
    muhtemelen ortaasya kavimlerinden birindeydim.
    köyleri yağmalayıp kadınlara tecavüz ediyorduk.
    daha düzenli bir ordu karşısında yapılan savaşta öldüm.
    çok hızlı giden bir at çipnedi beni. omuzdan çarpıp yere düşürdü. sonra da sırtıma ve kalçama bastı. ayağa kalkamadım. başımı çeviremedim. nefes alırken ciğerlerime çamur ve tahta parçaları doldu. bağıramadım bile.
    ···
    1. 1.
      +6
      Kalçanı gibeyim.
      ···
  3. 28.
    +25
    18 nci hayatımda bir dişiydim yine panpalar.

    kiraz hatırlıyorum. bol bol kiraz. ( vişne de olabilir )
    bana kirazları ( yada vişneleri ) veriyorlardı. ben de saplarını koparıp tahta bir varilin içine atıyordum.
    aynadaki yüzümü hatırlıyorum sonra. down sendromlu bir kızdım ben. böyle gözleri kısık, ensesi kocaman, güler yüzlü bir down sendromlu...
    elleri buruş buruş bir annem vardı, ( belki de ninem ) öpüyordu başımdam.
    nasıl ödlüğümü hatırlamıyorum.
    zaten bu hayatımda hatırladığım tek şey kirazlar ( ya da vişneler )
    ···
    1. 1.
      +2 -4
      Hz.muhafazid in sahabesiymis gibtir ln ordan amk sizofrebi
      ···
    2. 2.
      +10
      nasıl öldüğünü ben söyliyim ağaçtan kalçan üzerine düştün
      ···
    3. 3.
      0
      Ayagin kaydi ve varilin icine dustun kirazlar zutune girerken omzunda bir darbe hissettin sonrasini hatirlamiyorsun
      ···
    4. 4.
      +1
      Kalça ve omzuna saplanan vişnelerden öldün panpa
      ···
    5. diğerleri 2
  4. 29.
    +25
    21 nci hayatımda amerika kıtasındayım ( olmaya da bilirim... tam net değil. )
    üstü samanla kaplı bir kulübenin önünde hatırlıyorum kendimi.
    kulübenin içinde elleri ayakları zincirli köleler var. ben beyazım. elimde ağır bir çanta var. muhtemelen doktorum.
    kölelere iğne yaparken görüyorum kendimi.
    hatta hasta çocuk kölelere onları öldürecek iğneler yapıyorum. tuzak kuruyor bana bir seferinde köleler. kulübeye girer girmez rehin alıyorlar beni. sert bir şekilde tahta kolonlardan birine yapıştırıyorlar. omzumun arkasından giren kanca ön taraftan çıkıyor. birşeyler söylediğimi, ikna etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. ama köleler biliyorlar, hasta çocuklarını öldüren doktorun asıl niyetini.
    dışarıdan silah sesleri gelmeye başlıyor. bileklerindeki zincirlerle vuruyorlar bana. omzumdan sonra ikinci darbeyi kalçamdan alıyorum. bir tanesi arkama dolanıyor. terinin kokusunu hissediyorum. iğreniyorum. ( muhtemelen ırkçı ipnenin biriyim demek ki ) sıktıkça sıkıyor kollarını. nefes alamıyorum. gözlerim kararıyor. yere düştüğümde çıplak ayaklar görüyorum en son. artık nefes alabilirsin diyorum kendi kendime. ama alamıyorum.
    ölüyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      Kalsın burda okuyucam
      ···
  5. 30.
    +24 -1
    20 nci hayatımda japondum
    yıl 1800 ler falan.
    nereden biliyorum, çünkü ateşli silahlar var.
    atım, avradım, silahım var.
    ama evin başl köşesinde samuray kılıcı duruyor.
    boy boy kimono giymiş çocuklar hatırlıyorum. hepsi çocuklarım olmalı.
    kukusu hayli kıllı iki ayrı hatun hizmet ediyor bana. belli ki varlıklıyım. ( kukuları aklımda kalmış niyeyse )
    tahta yontuyorum kılıcımla. sürekli tahta yontuyorum.
    birilerine accayip kin besliyorum ama. gece gündüz plan yapıyorum. planları hatırlamıyorum ama içimdeki kin bayağı birikmiş ve ısınmış.
    japon evlerini bilirsiniz. herkes yerde bağdaş kurar, yarım saatte bir finsan çayı veremezler birbirlerine. öyle bir yerdeyiz.
    odada 9 tane erkek var.
    hepsi benimle aynı yaşta. biri daha yaşlı.
    yaşlı olan önünde eğiliyoruz. bir nevi ona tabiyiz. artık aşiret reyisi midir nedir bilemiyorum.
    kılıç koyuyorlar önüme.
    üstüne bir ağacın yaprağını. ( muhtemelen çınar. hani şu kanada bayrağındaki gibi )
    kılıcı alıp dönüyorum arkamı. önümde başka bir adam.
    karnına sokuyorum kılıcı. ve çeviriyorum. karnında curuluk şuruluk guruluk sesler geliyor. adam tek bir kez bile ah demiyor.
    yığılıyor karnındaki kılıcı tutarak. yüzü koyun düştüğünde kılıcın kalan kısmı da giriyor döşüne. arkadan çıkıveriyor kıpkırmızı.
    dönüp yaşlı adama bağırıyorum.
    o da bana bağırıyor. eliyle dışarıyı işaret ediyor.
    tahta sürmeli kapıdan bahçeye adımımı atar atmaz patlıyor silahlar. omzumdan vuruluyorum. verandanın altından biri saplıyor kılıcı kalçama. yığılıp kalıyorum. son bir hamleyle ayırıyorlar başımı gövdemden. son saniyede bedenimi ve boynumdan sıçrayan kanları görüyorum yere düşen başımdaki kırpışan gözlerimden.
    ağzımda ekşi bir tat, kulaklarımda muhteşem bir çınlama ile dalıyorum karanlığa yine.
    ···
  6. 31.
    +26 -3
    Okuyan varsa belli etsin duvara mı yazıyorum
    ···
    1. 1.
      +11
      kalçana
      ···
    2. 2.
      +3
      Ve omzuna
      ···
    3. 3.
      0
      Yazmıyorsun çünkü, çalıyorsun
      ···
    4. diğerleri 1
  7. 32.
    +23 -1
    16 ncı hayatımda bir denizciydim.
    denizde doğup denizde büyüyen biri.
    zeytin ağaçları ve yelkenli bir gemi görüyorum.( muhtemelen akdeniz civarlarında bir ülke )
    sürekli yuvarlak tahta fıçılar taşıyorum gemiden limana, limandan gemiye.
    geceleri şarap için gökyüzünü seyrediyoruz arkadaşlarımla birlikte. şarkı söylüyor, ayaklarımızı tahta güverteye vuruyoruz ritmli bir şekilde.
    hasta oluyorum sonra. kötü kokulu taş bir binaya zütürüyorlar beni. ellerim, parmaklarım ve burnum çürüyor, görüyorum.
    heryerim bezlere sarılı. canımı çok acıtan bir sıvı sürüyor benim gibi sarıp sarmalanmış hastalar.
    omzumdaki ve kalçamdaki yara o kadar büyük ki içinde yumruğum kaybolur.
    güneşe çıkarıyorlar sonra beni.
    martı sesleri duyuyor, denizin tuzunu hissediyorum yaralarımda... acıyorlar.
    güneş batarken nefes alamıyorum artık. almak da istemiyorum zaten. yaşım ya 30, ya 40... kireçle boyanmış duvara veriyorum sırtımı... öylece ölüyorum.
    ···
    1. 1.
      +2
      Beyler omzunuzu ve kalçanızı iyi koruyun ölüm hep buralardan geliyo amk
      ···
  8. 33.
    +21
    17 nci hayatımda bir asker çocuğuyum. daha küçük yaşta tanışıyorum silahlarla.
    hangi ülke olduğunu bilemiyorum ama babamın şatafatlı bir asker elbisesi var.
    daha çocuk yaşta cephanelikteki askerlerle şakalaşıyorum. bir tanesinin şapkasını başıma takıp emirler falan veriyorum, gülüşüyorlar.
    cephanelik gibi bir yere giriyorum.
    sanıklar içindeki tüfeklerden birini alıp içine mermi koyuyorum. karşıdaki sandıklarda birine hedef alıp ateşliyorum tüfeği. vurduğum sandıktan daha büyük ses geliyor. alevler, alevler, alevler.
    dışarıdan bağırışmalar geliyor. ama kimse içeri giremiyor. sandıklar birbirini uçuruyor havalara. üzerime taşlar, demirler yağıyor. omzumdan ve kalçamdan giren iki şarapnel paramparça ediyor bedenimi.
    tek bir ses çıkaramadan, tek bir çığlık bile atamadan birkaç saniye içinde bitiyor herşey. çok şiddetli ama çok kısa süren bir acı hatırlıyorum. muhtemelen patlama ile birlikte tamamen parçalandığım için...
    ···
    1. 1.
      +8
      Kardeş kusura bakma da muallak misin sen her şey kalçana felan girip çıkıyor ne alaka aq kafana gözüne kalbine felan hiç mi girmedi.
      ···
    2. 2.
      +3
      Daha sonraki bir hayatında zenciler tarafından zorla zütten gibilerek öldürülüyon mu lan doğru söyle. Seni zapt etmeye çalışırken omzunu da kırıyorlardır falan.
      ···
    3. 3.
      0
      ahahahjdkcmmx
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 34.
    +19
    23 ncü hayatım güney amerikada geçiyor.
    muhtemelen şili veya arjantin taraflarında. ( uruguay falan da olabilir. tam bilemiyorum )
    guanako isminde bir hayvan peşinde geçiyor genç kızlığım. sonradan hatırladım bu kelimeyi. bildiğin lama bu. ama ben lamaları hatırlamıyorum.

    ergenlikle beraber ağzında diş olmayan bir adamla evleniyorum. aslında evlenmek sayılmaz. beni dağa kaçırıyor. çok büyük bir ağacın dibine yatırıp basıyor bekaretime hunharca. ağlıyorum, sızlıyorum.

    sonra onun peşinden dağ dağ, tepe tepe geziyoruz. bir şeyler taşıyorum sürekli. sonra çocuklar hatırlıyorum.
    sürekli dövüyor beni. bazen başka adamların elinden tutturup gönderiyor beni karanlık yerlere. muhtemelen pazarlıyor pekekent.
    bir ara o beyaz adamla karşılaşıyor kocam olacak gavat. tartışıyorlar. beyazlı adam gözlerimin için endişeyle bakarak gidiyor. bir şey söyleyecek. ama söyleyemiyor.

    o kadar çok ağlıyorum ki, bir süre sonra konuşamıyorum.
    çocuklarımı alıyorlar benden. en büyük acıyı o zaman hissediyorum. o kadar büyük bir acı ki bu, önceki tüm hayatlarım içerisinde yaşadığım hayal kırıklıklarının toplamından daha büyük.

    çok yüksek bir tepeden delice akan bir nehre bakıyorum sonra. gözlerimde yine sular, seller.
    aşağıdaki nehre doğru bırakıyorum kendimi. bildiğin intihar ediyorum.
    nehre ulaşmam 2 saniye sürüyor. rüzgar saçlarımın arasından serinletiyor tüm beynimi. havada olduğum sürece nefes alamıyorum.
    atladığım yer kısa kalıyor olmalı ki tam olarak nehre denk gelemiyorum. araya giren bir ağaç kalçamı kırıyor. ağacın kırılan parçasıyla beraber devam ediyoruz geri kalan saliselerde. sonra çok da derin olmayan kısmına düşüyorum nehrin. içi kum dolu bir çuval gibi çakılıyorum suyun ve çakılların üzerine. omzumdan alıyorum darbeyi. belim ve bacaklarım katlanıveriyor sırtıma doğru. etrafa sıçrayan su damlacıkları bile benden daha fazla kalıyor havada.
    nehrin akıntısı usulca sallarken bedenimi, çocuklarımı hayal etmeye çalışıyorum. son hayalim onlar olsun istiyorum. ama çok geç artık. keşke atlamadan önce daha çok düşleseymişim onları.
    ···
    1. 1.
      +1
      neden sürekli kalçandan ve omzundan ölüyorsun
      bir de pm bak
      ···
    2. 2.
      0
      üzüldüm lan
      ···
    3. 3.
      0
      Kalça ve omuz fetişin mi var aq
      ···
    4. diğerleri 1
  10. 35.
    +23 -4
    Gören şuku atsın beyler zor bişey değil duruma göre bitiricem.
    ···
    1. 1.
      0
      Çalmak da zor değildir herhalde
      ···
  11. 36.
    +18
    25 nci hayatım zorluklarla doluydu.
    daha çok küçük yaşta annemi ve babamı kaybettim.
    yılarca başkalarının yanında bir sığıntı gibi yaşadığımı hatırlıyorum.
    başkaları tarafından dövüldüğümü, aç bırakıldığımı, bu yüzden ev bildiğim yerlerden birkaç kez kaçtığımı, ıslandığımı, hasta olduğumu hatırlıyorum.

    yoksul bir ülkede olduğumu hatırlıyorum. muhtemelen arap ülkelerinden biriydi. tam olarak bilemiyorum.
    ergenlik ve yetişkimlik yıllarım hep çalışmakla geçti.
    inşaatlarda çalışıyordum. kum taşıdığımı, kalıp çaktığımı, sıva yaptığımı hatırlıyorum.

    kumar oynadığımı görüyorum şimdi.
    çıplak ayakları ve dizleriyle tozlu yerlere zar atıyoruz meslektaşlarımla.
    kaybettiğimi ve çaresizlik hissettiğimi hatırlıyorum.
    muhtemelen borçlandım. daha çok çalıştığımıi gece gündüz çalıştığımı, ölesiye çalıştığımı hatırlıyorum.
    çok hızlı yürüdüğümü, çok yükle yürüdüğümü, dinlenmeden çalıştığımı hatırlıyorum.
    bir mide ağrısı geldi sonra.
    bıraktım üstümdeki kum çuvalını.
    omzumdan başlayan bir ağrı kolumu ve dudaklarımı uyuşturdu.
    sonra kalçama giren krampla birlikte yere yığıldım.
    kalp krizi geçiriyordum sanırım.
    ağzım kurudu.
    nefesim kesildi.
    gözlerim kararırken beyazlar giyinmiş bir adam geldi yanıma.
    elinde küçük bir hap vardı.
    ağzıma sokmaya çalıştı.
    artık çok geçti.
    altın çerçeveli gözlüğünün ardında gözyaşları vardı.
    yine yetişemedim dedi beyazlı adam.
    duyduğum son ses bu oldu.
    ···
  12. 37.
    +20 -3
    26 ncı hayatımı polonyada sürdüm.
    şimdiye kadar hatırladığım en net hayatlarımdan biriydi bu.
    mutlu ve kalabalık bir aile içinde büyüdüm.
    amcalar ve halalar, dayılar ve teyzeler vardı etrafımda. herkes şaşılacak bir düzen ve ahlaka sahipti.
    belli günlerde bir araya gelip şarkılar söylenen törenlere katılıyorduk.

    babamın mesleğini öğrendim. çikolata yapıyorduk. fındıklı, sütlü ve çilekli çikolataların kokusunu bile hatırlıyorum şimdi.
    küçük bir dükkanımız vardı. cam tezgahların arkasında kısa şortla başladığım tezgahtarlık yıllarım büyüyüp papyon takan yakışıklı bir delikanlı olana kadar sürdü.
    geceleri kapımızı kilitlemezdik çocukken.
    ama genç bir erkek olduğumda babamın endişeleri daha da artmaya başlamıştı. amcalarımla odalara kapanıp üzgün üzgün konuşuyorlardı.
    beni de davet ettikleri bu gizli toplantılardan birinde kalan tek çareden bahseder oldular.
    ""gitmek"".

    bir sabah tüm şehirde askerler görmeye başladık.
    koyu gri uzun kabanları vardı askerlerin. yuvarlak ve tereksiz miğferleri, çapraz kuşakları ve kısa namlulu otomatik tüfekleri vardı.
    yanında sepeti, sepette kullanan adamın aynısı olan vardı iki kişilik motorgibletleri vardı.
    çok disiplinliydiler. konuşmuyorlar, gülümsüyorlar ama kahkaha atmıyorlardı.
    dükkanımıza geldi şapkası bez ve terekli olanlardan biri.
    çikolatalarımızın tadına bakıp gülümseyerek "yarın sabaha kadar vaktiniz var" diyerek gitti.
    bütün gece uyumadık.
    babam altınları bezlere sarıp annemin karnındaki kuşağa iliştiriyordu.
    benzer kuşaklardan bende de vardı. ama bana altın verilmemişti. benim kuşağımda ekmek ve tuz vardı.
    birbirimize sarıldık. 2 kızkardeşim, annem ve babam sessizca ağladık. birbirimizden utanmadık. gözlerimizi kaçırdık sadece.

    sabah olduğunda bavullarımız hazır kapının önünde bekler haldeydik.
    gürültülü bir kamyon geldi sokağın aşağısından.
    içinde bizden önce binmiş komşularımız vardı. hepsinin yüzünde endişe ve korku vardı. daha geçen gün kahkahalarla birbirilerine şaka yapan bu insanları eritip başka bir kalıba dökmü
    ···
    1. 1.
      +6
      Yanlis kopyalamisin panpa
      ···
    2. 2.
      0
      O ss olsa bari
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeşim mp40ı zütüne sokmadılarmı
      ···
    4. 4.
      0
      Kopyalayamamıs oc
      ···
    5. diğerleri 2
  13. 38.
    +17
    peşi sıra girdim odaya.
    ellerini beline koyup çocuğunu kucaklamak için kollarını açan bir anne edasıyla çağırdı beni yanına.
    kaşlarının bir tanesini yukarı kaldırdı vahşice.
    "hadi yakışıklı. gel yanıma. ben de arada güzel birşeyler yaşayayım değil mi" dedi.
    bu davet ifadesiydi.

    ona dokunmak bile istemiyordum.
    bıçağım sabırsızlanıyor, daha da keskinleşiyordu... müdahale edemesem, zaptedemesem beni kesecekti sanki. vahşi bir hayvan gibiydi bıçağım... et istiyordu...
    parkamı çıkardım. bıçak iç cebindeydi.
    arkamdaki koltuğa bırakmak için eğildiğimde bıçağımı iç cebinden çekiverdim.
    yüzümü fahişeye dönerken bıçağı arkama aldım.
    sakin ve mutluydum.
    güçlü ve umutluydum.
    kadına doğru bir adım atıp bekledim.
    gözleri çoktan soru sormaya başlamıştı. kaşlarını çattı.
    "sen de amma arızalıymışsın haa" dedi.
    bu küçümseme ifadesiydi.

    yanına oturdum.
    çok ama çok hızlı olmam gerekliydi. ağzını kapattım sağ elimle.
    sol elim halen arkamdaki bıçağı zaptediyordu.
    gerisin geri yatırarak üstüne çıktım. kıpırdıyor bana saldırmaya çalışıyordu.
    elimi iyice bastırdım burnuna ve ağzına.
    bir iki nefes alabildi o boğuşma sırasında.
    sol elimdeki bıçağın ışıltısını gördüğünde gözlerinin siyah bebekleri kocaman oldu. kaşları yukarı kalktı.
    bu şaşırma ifedesiydi.
    ···
    1. 1.
      0
      Yazsana amk en güzel kısmında
      ···
    2. 2.
      0
      Neden sürekli ölmeden önce kalça ve omuz kısmından darbe alıyosun
      ···
    3. 3.
      0
      Çünkü o bir gibik
      ···
    4. 4.
      0
      Beyler bu hikayeden çıkarılacak tek ders zütünüzü sağlama alın gerisini gibtir edin
      ···
    5. diğerleri 2
  14. 39.
    +26 -9
    Beyler kimse yok sanırım rez var şuku yok emek karşılığı herkes 1 şuku bırakırsa daha iyi yazıcağıma inanıyorum
    ···
    1. 1.
      +1
      kimse yok dediğin konu trendde amk
      ···
    2. 2.
      0
      At yalanını gibeyim inananı aq
      ···
    3. 3.
      0
      Trenddesin aq
      ···
    4. 4.
      0
      Kalça ve omuz dışında yerlerinede darbe gelirse sevinirim
      ···
    5. 5.
      +1
      trenddesin. Ayrıca çalıntı hikaye dıbınakoyum.
      ···
    6. 6.
      +1
      Calinti demeden okuduk daha ne istiyon trenddesin
      ···
    7. diğerleri 4
  15. 40.
    +16 -1
    27 nci hayatımda amerikadaydım.

    çok sorunlu bir çocukluk geçirdim.
    babam evdeki herkese kötü davranıyordu.
    yine herkese kötü davrandığı bir gece annemi gözlerimin önünde boğarak öldürdü.
    çok kötü bir yatılı okulda sürekli dayak yiyerek büyüdüm.
    taciz ve kötü muamele hayatımın en olağan durumlarını oluşturuyordu artık.
    18 yaşına geldiğimde küçük bir kasap dükkanında çalışmak üzere istihdam edildim. sevmediğim patronum ve onun da sevmediği karısı ile 2 ay kadar yaşamak zorunda kaldım. dükkanın arka bölümündeki tezgahın üzerine serilen bir yatakta uyuyordum. kendime ait hiçbir şeyim yoktu.
    çok iyi bıçak kullanıyordum artık.
    bir iki kez de koyun kesmiştim.
    bıçağın bir canlının derisine geçerken çıkartığı gıcırtı beni büyülemişti.
    artık koyun kesmek için sabırsızlanır haldeydim.
    büyük bir danayı kesmek için patronuma göreve hazır olduğumu ima ettim. ama dinlemedi beni bin. cevap bile vermedi.
    insan teninde bıçağın çıkaracağı sesi merak etmeye başladım.
    bir kaç küçük çizik attım sol mememin altına. aynı şey değildi. bıçağın sesini duyamamıştım. hissetiğim acı duyduğum hazzı gölgelemişti.
    bir gece iyice keskinleştirdiğim ve dezenfekte ettiğim bıçağımla beraber sokağa çıktım.
    oldstone caddesinin arka sokaklarında hareketlenme yeni başlıyordu.
    burası bulunduğum şehrin gayri meşru işlerinin görüldüğü tekinsiz bir mekandı.
    fahişeler burada bulunurdu.
    sarı saçlı bir fahişe aradım.
    henüz 18 yaşımın içindeydim. genç ve yakışıklıydım. normal bir kadının bile reddedemeyeceği bir tipim vardı.
    sarışın bir fahişeyi para karşılığı ilişkiye ikna etmek çok sürmedi. normalde fahişelerin paralı olduğuna emin olamadıkları insanlarla yatmadığını hatta muhattap bile olmadığını daha sonra öğrenecektim.
    demir merdivenlerden karanlık kaygan basamaklardan geçerek rutubet kokan bir apartmana girdik.
    yürürken topuklarının sesinden rahatsız olmuştum. sanki bilerek daha sert basıyordu yere.
    daha bir sigarası bile bitmeden diğerini yaktı. ağzı çok kötü kokuyor olmalıydı. vajinası'da öyle
    ···
  16. 41.
    +15
    Kalçayla omuzu unuttun
    ···
    1. 1.
      +4
      Uyusturucudan hissetmemis pampa yoksa aciyo
      ···
    2. 2.
      0
      Ahahaha
      ···
  17. 42.
    +15 -1
    Sonra karanlıkların içinden yine o beliriverdi.
    Babam yani "kül"
    sanki biraz üzgün gibi görünüyordu
    önce bana doğru yavaşça yaklaştı
    sonra yine o vahşet dolu gözlerini üzerime dikti
    Sonrada otuzbeşsantimlik yannanını çıkarıp
    Beni gibti , kendi babamın dıbına koyam
    bu devirde babana bile güvenmicen
    ···
    1. 1.
      0
      Djdhdhxb
      ···
    2. 2.
      0
      Bisey daha ekle otuzbesligi omzuma ve gotume soktu
      ···
    3. 3.
      0
      Lan AS GÃ GSFAGSSGSHSHZ
      ···
    4. diğerleri 1
  18. 43.
    +14
    daha fazla tutamıyordum onu.
    sol elimde tuttuğum bıçağın arka tarafıyla kafasının üst tarafına hızlıca vurdum.
    bayılmayınca yeterince hızlı vuramadığımı anladım.
    sol elimle çok şiddetli vuramıyordum. sağ elim ise halen ağzını ve burnunu kapatıyordu. bıçağı bırakıp el değiştirdim. o sırada bağırabilirdi. ama o bağırmak yerine derin bir nefes almayı tercih etti. aldığı nefesi sese dönüştüremeden sol elimle bastım gırtlağına. artık ağzı boş olsa bile bağıramazdı.
    dudaklarıyla lütfen demeye çalışıyordu sanırım. sadece ağzına doldurduğu küçücük hava kelimeyi tamamlamaya yetmeden bitiyordu.
    sağ yumruğumu burnunun ortasına indirmemle nefesi tamamen kesildi.
    bıçağı alıp boğazına dayadım.
    bıçağı çekerken çıkan ses çok mutluluk vericiydi.
    sonrasında fışkıran kanlar üzerime gelmeden uzaklaştım ondan.
    kanlar şiddetini yitirirken debelenen vücudu da titremeyi ve çırpınmayı bıraktı.
    çıplak kollarını ve omuz başlarını doğradım.
    baldırlarını ve ayak bileklerini.
    sırtında derin yaralar açtım.
    bıçağım mutlulukla şarkılar söylüyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      Lan karındeşen jackmiydin sen
      ···
  19. 44.
    +13
    Niye hep kalça ve omuz açıklar mısın?
    ···
    1. 1.
      0
      yaratıcı değiliz
      ···
  20. 45.
    +14 -1
    üstümü başımı iyice temizledim.
    parkamı giyip çıktım odadan.
    ilk sokakta kimse yoktu.
    ikinci sokak ise yeni yeni doluyordu.
    ana caddeye çıkarken arkamdan gelen bir patırtı yetişti bana.
    biri koluma girerken diğeri elindeki büyükçe bir sopayı enseme indirdi.
    sonrası karanlık.

    uyandığımda ellerimden ve ayaklarımda zincirlendiğimi farkettim önce.
    başımda şişmanca bir polis duruyordu.
    "nasıl bir hastalık bu sizinkisi halen anlayamıyorum" dedi polis.
    "bunca yıldır katillerle uğraşıyorum... ama halen anlayamıyorum."

    hiçbirşey söylemedim.
    dövdüler,
    parmaklarımı kırdılar,
    saçlarımı yoldular.
    ama ben hiçbirşey konuşmadım.

    hücremdeydim. gece mi gündüz mü bilmiyordum. ağzımda kırılmış dişlerden birinin acısı diğer tüm acılarımı bastırıyordu. dil çekilen dişin yerinde yatarmış. dilim sürekli boşluklarda dolaşıyordu.
    parmaklarımı kullanamıyordum,
    çenemi tam olarak açamıyordum.
    ayağa kalkamıyordum.
    demir kapının göz hizasında beliren bir ışık zaten bulanık gören gözlerimi iyice kamaştırdı.
    bir süre sonra demir kapı komple açıldı.
    içeriye beyazlar giymiş bir adam girdi.
    ardından 2 sandalye ve küçük tahta bir masa.
    masanın üzerine 2 adet mum koydu beyazlı adam.
    sandalyelerden birine oturdu.
    bana bakıyordu.
    konuşmak ister misin? dedi.
    konuşmadım.
    ben konuşabilir miyim. dinler misin? dedi. cevap vermedim. Ve tahmin edin nasıl öldüm ?

    Evet inci Sözlük Sakinleri Şu ana kadar yaşadığım yıllarımı size anlattım ve sanırım bundan sonra doğmak istemiyorum. Şu anda Antalya da hayatımı sürdürmekteyım. Gerçekten bundan sonraki hayatımı merak ediyorum belki bir gün yine buluşur şu anki yaşamımı anlatırım bilemem beni dinlediğiniz için teşşekürler kendinize iyi bakın iyi bakın Değerli inci sözlük halkı
    ···
    1. 1.
      +4
      36 dedin amk
      ···
    2. 2.
      0
      Bitirme sardı
      ···
    3. 3.
      0
      Devdıbını getir bin
      ···
    4. 4.
      0
      Devdıbını getir bin
      ···
    5. 5.
      0
      Yalancıyı gibiyorlarmış
      ···
    6. 6.
      0
      panpa bunları nasıl hatırlıyorsun, yani halüsülasyon mu bu
      ···
      1. 1.
        0
        Sallamasyon bu panpa
        ···
    7. 7.
      0
      Bitirme lan hemen
      ···
    8. 8.
      0
      Çalıntı başlık gerçek adam hikayeyi yazarken silik yemişti hikayenin sonunu getirememişti bu da tam orda bitirmiş amk salakları
      ···
    9. 9.
      0
      Çaldığı hikaye burda bitiyo
      ···
    10. 10.
      0
      27 niye sonuncu amk
      ···
    11. diğerleri 8