1. 1.
    +2
    hikayeye sondan başlayayım. içimde hep bir umut var. belki üzerime yıldırım düşer, belki kaldırımda yürürken direksiyon hakimiyeti kaybolmuş bir araba, ne bileyim kabak lastikleri sıcak hava basıncına artık dayanamayıp patlamış bir kamyon altına alır, trabzonspor'un şampiyonluğunu şarjör boşaltarak kutlayan lazın birinin kaza kurşunu rast gelir diye umutlar taşıyorum içimde. belki bir kalp krizi piyangosu çıkar. kısmet işi bunlar.
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    üniversiteye 23 yaşında başladım binler. mezun olduktan sonra 1 sene evde yattım. 28 yaşında yüksek lisansa başladım hala devam ediyorum. yüksek lisans için öğrenim kredisi aldım, kız arkadaşıma da öğrenim kredisi çektirip aylık 1000 lira öğrenim kredisi parası yedim. iki kredi borcu toplam 20 bin lira. geri ödemesi önümüzdeki yıl başlıyor. kredi kartlarına 5 bin lira borcum var. 5 bin lira da bankaya ihtiyaç kredisi borcum var (bu krediyi de kız arkadaşıma çektirdim. işsiz güçsüz adam olduğum için banka bana kredi vermez haliyle.) ailemden aylık 2 bin para geliyor. peki dıbına kodumun naptın bu kadar parayı diyecek olanlarınıza cevap vereyim: ezdim amk. bahis oynadım, hesap kitap yapmadan harcadım.
    ···
  3. 3.
    -1
    sahibi olmayı nasıl başardım anlatıyorum binler. 5 kişi reserve yapsın başlıyorum. uzun sürmeyecek merak etmeyin.
    ···
  4. 4.
    -1
    anlat lan
    ···
  5. 5.
    +1
    akbili nereye bağlıcan çok merak ettim
    ···
  6. 6.
    0
    reserve okuyacağım söz
    ···
  7. 7.
    0
    reserved aynı ben bin dünya gibimde değil
    ···
  8. 8.
    0
    ufaktan başlayalım binler...

    liseyi okuduğum ilçe deprem bölgesindeydi. 99 depremiyle birlikte herkeste travmatik haller baş gösterdi. insanların yüzlerinde ablaklık davranışlarında agresiflik ortaya çıktı. okul, binası hasar gördüğünden geçici olarak bir ilköğretim okuluna taşındı. hiç abartmıyorum binler lise 2 ve son sınıf olmadı gibi bir şeydi. herkes harıl hurul öss'ye çalışıyordu. ders saatlerinde dahi test çözülüyordu. gibeyim yapacağınız işi ben gidiyorum demek istiyordum. içinde bulunduğum ortamda yabancılaşmaya başladım. ortam bini gitti yerini melankolik ve epey romantik ergen aldı. bendeki bu değişimi fark eden de yoktu. peder akşamcıdır, eve gece gelir, sabah işe gider, pek görüşmezdik. annem mahallenin şen şakrak ev gezmecisi, altın günlerinin aranan forveti, memleketimin yılın 7-8 ayını yazlıkta geçiren burjuvasıydı. fen bilimlerine yatkın biriyim. pederden aldığım en büyük genetik kıyak budur. benim için anlamak ve uygulayabilmek kafi gelir. halen de öyledir. test sorularını hızlı çözmek hiç skimde olmadı. polinom çözmek, öklit bağıntısı kurmak, kaldırma kuvvetini hesaplamak zevkli şeyler liseli panpalarım. ben çok zevk aldım bunlardan. ama gel gelelim soru tipi ezberlemek için aynı konuda 500 tane test sorusu çözmek benim için çok saçma bir şeydi. yapmadım da zaten. öss'ye hazırlanmadım diyemem, hazırlandım. ama bir yarış atı gibi değil fen bilimlerine ilgili bir ergen gibi hazırlandım. benim daha çok ilgilendiğim şey varlığıma anlam yüklemekti. var olmak nasıl tanımlanabilirin peşindeydim hep. romanlar okuyup günlükler tutuyordum. günlüklerde sürekli kendimi sorguluyordum.

    bir sonraki parça ukrayna-fransa maçından sonra. takip edenler varsa reserve bıraksınlar ki yazma şevkim artsın.
    ···
  9. 9.
    0
    reserve
    ···
  10. 10.
    0
    Reserved
    ···
  11. 11.
    0
    bi gibim olmaz 30 bini kapatırsın.
    ama bence kıza bi şerefsizlik yapma hani nasıl olsa borç onun üzerine deyip kızı terk etme. bence tabii.
    borçtan öte bi de şerefsiz olursun.
    borçda bi gibim yok ödenir amk.
    ···
  12. 12.
    0
    resverd
    ···
  13. 13.
    0
    @23 hangimiz öyle değildik amk o yaşlarda
    ···
  14. 14.
    0
    devam ediyorum canımın içi bin panpalarım. almanya gibetir demedi demeyin.

    üniversitedeki ilk yılımda kalmıştım. okuldan ayağımı kestikten sonra bütün kış malak gibi eve kapandım. geceleri uyuyamama alışkanlığım da o günlerde başladı. öğrenci evinde can hiç sıkılmaz. bilenler bilir. evdeki elemanlardan biri mimarlık, biri kimya müh. liği diğeri de iktisat okuyordu. bunların sınav zamanları acayip mutlu oluyordum çünkü sabahlıyorduk. hele mimarlık okuyan eleman çizim falan yetiştirmeye çalıştığı zaman yapıyorduk kahveleri sabaha kadar geyik çeviriyorduk. arıza bir tip gibi görünsem de tuhaf bir şekilde tutarlı biriyimdir. evdeki elemanlar da bu tutarlılığıma saygı duyuyorlardı. bir anlamda evin reisi gibi bir şeydim. arada atarlanırdım alttan alırlardı. anlayacağınız mutluydum binler. kafa dengi ev arkadaşları. kendi düzenim var, yattığıma karışan yok kalktığıma karışan yok. karnım tok sırtım pek. ama dediğim gibi, ben bir şey arıyordum. geceleri yüreğime oturan bir sızının kaynağını bulmaya çalışıyordum. bulmam gereken bir anlamın varlığını hissediyordum.

    kış bitti. mart ayındaydık. aldım elemanları karşıma, dedim ki: " beyler ben yazlığa yerleşip orada inzivaya çekilicem. hakkınızı helal edin." evdeki bütün eşyalarımı bıraktım binlere. yalnız kişisel eşyalarımı alıp yazlığa yerleştim. o sıralar peder by-pass ameliyatı olmuştu. yazlık boştu yani. mart ayından haziran sonuna kadar hayatımın kendime yaklaştığım en güzel 4 ayını geçirdim. 100 er metrelik 2 tane balık ağı aldım. 5 çiftle başladığım güvercin kümesi dağıtırken 15 çiftti. akşam güneş battıktan sonra ağları atıyordum, sabah gün doğmadan topluyordum. bir gün tekir sürüsü denk geliyordu, bir gün istavrit, bir başka gün çift halinde kolum kadar kırlangıç denk geliyordu. bir keresinde üzüm salkımı gibi jumbo karides denk gelmişti. yengeçleri, iskorpitleri ayıklayıp denize fırlatıyordum. meğer o iskorpitin hastası çokmuş, sonradan öğrendim. deliyürek'in kuşçusu gibi akşamları terasa çıkıp kuşları uçuruyor, hava karardığında güvercinleri guguklamaları eşliğinde demlediğim çayı içiyordum. yorgunluktan titreyerek boşalıyordum adeta binler. ağları ayıklamak sabah 7 den öğlen 12'ye kadar sürüyordu. balıkları ayıklayıp, ağları temizleyip dürdükten sonra üzerime çöken o yorgunluğun keyfini tarif edemem size. bazı günler şınorkeli takıp midyeye dalıyordum. bir midye tava yapayım şukuya boğarsınız beni binler. rakı-balık abisi değilim yalnız. öyle kendime rakı sofrası kurmadım hiç. ben kafam hep ayık olsun isterim. içki mayhoşluğuyla hiç avutmadım kendimi. kafa hep açık olmalı benim. yazlık dediğim yer yaz ayları hariç kırsal bir yer. insan gördüğünüz zaman heyecanlandığınız bir yer düşünün işte, öyle bir yer. robinson crusoe'a taş çıkartacak saltanatım bir haziran günü 99 model kırmızı bir polo'nun evin önüne demirlemesiyle son buldu binler.

    yoruldum binler. reserve desteklerinizi bekliyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    oklahoma'nın da eline verdiler. bir parça daha yazayım, bir sigara içeyim öyle yatayım.

    dediğim gibi amaç hayat hikayesini kusmak. 24 yaşında range rover 4 ev yapmış adamın başlığının altına öğrenci akbili 30 bin lira borç başlığı iyi giderdi öyle yaptım. 30 bin lira para mı lan bin? çıkar desen çıkaramam tabi de borç dert edilir mi hiç? neyse ben hikayemi anlattıkça anlayacaksın paranın pulun ne yarak kürek bir şey olduğunu. ben devam edeyim...

    ailem beni hiç yönlendirmedi. ne oku adam ol dedi, ne de okumazsan adam olamazsın dedi. ilk okul 1. sınıfın ilk günü siyah önlüğü giyip kendi başıma gittim okula. babamın "sen kaça gidiyorsun bu sene?" demişliği vardır. veli toplatısında veli düzeyinde hiç temsil edilmedim. zaten derslerim de hiç kötü olmadı. davranış açısından da yaş grubumda her daim kanaat önderiydim. hiç soran olmadı amk "senin annen baban yok mu?" diye. ortayı liseyi anadolu lisesi'nde okudum. belli ölçüde çakal biriydim. iktidar nasıl yönetilir içgüdüsel olarak iyi biliyordum. sindirdiğim adamı arıza çıkarmadan azapta tutmayı beceriyordum. sindiremediğim adamı sınıf takımı kozuyla zapttediyordum. "zeki ama pek çalışkan değil." bir öğrenci, okul takımı kaptanı popüler bir ortam çocuğu, saçlarını geriye yatıran yeşil gözlü havalı ve görece yakışıklı haliyle karşı cinsten pek çoğunun genç kız rüyası haliyle kendi küçük dünyasında büyümenin ne demek olduğunu sorgulamayan liseli bir bintim.

    off ulan ne yorucu şeymiş bu. devam ederim akşama. haydi kalın sağlıcakla.
    ···
  16. 16.
    0
    bi yerden altıpatlar bul tek el ense kökünden sık ve alnından çıksın yarrağa yan basmışşın boşuna uğraşma güzel kardeşim
    ···
  17. 17.
    0
    ufaktan başla bin
    ···
  18. 18.
    0
    reserve bıraktım al sür zütüne panpa
    ···
  19. 19.
    0
    Anlatsana bin.
    ···
  20. 20.
    0
    üniversite günleriyle devam ediyorum;

    o zamanlar metrobüs falan yok. mecidiyeköy'den avcılara 76 numaralı otobüsle gitmekten başka yol yok. 8.30 daki derse yetişmek için sabah 6.30'da otobüse biniyorum. 6.30 dediğime bakmayın amk, otobüs tıklım tıklım. züt züte gidiyoruz ve hayvani bir trafiğe giriyoruz. derse gidiyorum, 200 kişilik bir amfi, amfi tıklım tıklım. adamın teki giriyor, yazıyor da yazıyor. millet de deftere geçiriyor. bende yine "eee giberim yapacağınız işi ben gidiyorum amk." nidaları yükseliyor ama içimden tabi. fakülte diye depremde yıkılmaktan son anda kurtulmuş izbe bir binada üniversite öğrenciliği tribi yakalamaya çalıştım. t-cetvelli üniversiteli kendini cool zanneden özgür çocuk olabilirim belki diye düşünmüştüm binler. ama bende 23 cm damarlı bir vicdan olduğundan hayatımın hiç bir döneminde kendimi kandırmadım. amfide tahtaya yazılar yazan adamın vereceği şeyi sınavdan 2 gün önce kitaptan da alırım diye düşünüp üniversiteden ufak ufak ayağımı kesmeye başladım. sonraları da soğudum zaten. kendi işime döndüm; varlığın benim için ifade ettiği şeyi bulmaya çalışmaya. t-cetvelini de bir gün 76'da unutmuşum zaten amk kim giber üniversiteyi.

    bi yoklama çekeyim, takip var mı diye. orda mısın binler? baştan söyleyeyim, trajedi yok bu hikayede. başarısız bir içe dönüşün hikayesi var. "anlatma lan bin bize ne?" oy çokluğu çıkarsa bırakırım. yorucu oluyor zaten.

    google'dan kontrol ettim yanlış hatırlıyormuşum amk. 76 değil 78 numaralı hatmış.
    ···