-
176.
0Rezervasyon
-
177.
0Yaz sana moruk
-
-
1.
+1Kardeşim malesef yazamıyorum meşgulüm yazıp paylaşmadığım bir savaş kısmı vardı fakat bazı düzenlemeler gerekiyor eğer yapabilirsem onu akşam 9 gibi atmayı düşünüyorum. atacağım kısım uzun ve detaylı olacak. büyük ihtimalle şimdiye kadar attığım en iyi bölüm olacak
-
1.
-
178.
0Okuyoruz yaz
-
179.
0Rezervesyun
-
180.
+3Bir anda düşman hattının ortasında kalan Braidon’da atından düşürülmüş,tek başına kalmıştı. Sör.Andrew ise ilk mızrak saldırısından kurtulmuş,bir kaç Mavi Diyarlı’yı biçmişti. Braidon etrafını saran dört Mavi Diyarlıyla dövüşüyor,her ne kadar hızlı olsa da Lowhilllilerle baş edemiyordu. Hızlı hamlelerle düşmanlarının kılıçlarını savuşturan Braidon, düşman hattndan yavaş adımlarla çıkıyordu.Ölü atlar ve siyah zırhlıların cesetleri, hattın önünde yığınlar oluşturuyordu.. Kral’ın emriyle süvarilerin komutasını Yüzbaşı Andrew almış, süvariler geri çekilmeye başlamıştı. Süvarilerin desteği kesilince yaya kalan siyah zırhlılar kaçışmaya başlamıştı. Braidon mızraklılardan birini savuşturuyor,bir diğeriyle karşılaşıyordu. Kolunda,yüzünde ve bacaklarında birçok çizik vardı.. Düşmanlarına oldukça seri darbeler vuruyor, kılıcını tüm gücüyle kavramayarak, güçlü kalmaya, yorulmamaya çalışıyordu.iki kılıç kullanmasına rağmen yeterli olmuyordu. Sadece üzerine gelen darbeleri bloklayabiliyordu. Mavi Diyarlıların hattından kurtulmuş fakat hâlâ altı Mavi Diyarlıyla dövüşüyordu. Neredeyse on tanesini öldürmüştü. Uzun kılıcını Mavi Diyarlıların üzerine savurmuş, ikisinin karnında derin bir yarık açmıştı.Bir yüzbaşı yaya kalan siyah zırhlıları örgütlemiş, yeniden Lowhilllilerin kalkan hattına saldırmıştı. Braidon bu boşluktan yararlanarak eksilen rakiplerini,hâlâ güçlü olan sol kolunu kullanarak savuşturuyordu. Kılıçlardan birini atmış, çift eliyle büyük kılıcını savurmaya başlamıştı. Sürekli blok yapmaktan sıkılmış ve yorulmuştu. Savaşmaktan zevk alacak şekilde savaşmaya başladığında yüzbaşı ve 20 asker yardımına yetişmişti. Sert bir darbeyle bir Mavi Diyarlının kafasını bedeninden ayırmış,bir diğerinin ise iç organlarını boşaltmıştı. Tüm Mavi Diyarlılardan kurtulduktan sonra ilk defa savaş alanını incelemişti.Ön hatlarda oluşan ceset yığınları, başı boş dolaşan atlar,tek tük olsa da savaşmaya devam eden cesur adamlar. Braidon bir ata atlayıp kaçmayı düşünmüştü.Ama onuru bunu engelliyordu. Rodier’a söylediği söz gelmişti aklına “onurumuzla öleceğiz”
-
181.
+1Helal kardeşim savaş sahneleri çok gerçekçi emek harcıyarak yazmışsın ama biraz daha entry girsen iyi olur
-
182.
+4Savaşmaya devam eden siyah sancaklılar 50 kişiden biraz fazlaydı. Mavi Diyarlıların çoğu savaş düzenini bozmadan, gelebilecek yeni bir hücumu bekliyordu. Sadece ilk iki hat, geride kalan siyah sancaklılarla savaşmaktaydı. Braidon hırsla savaşmaya devam ediyor, onun varlığı diğerlerini cesaretlendiriyordu. Savaş bazıları için devam ederken, bazıları için çoktan bitmişti. Kral'ın çadırına sessizlik hakimdi. Zaferden eminken ilk çarpışmanın bu kadar ağır sonuçlar vereceğini kimse tahmin etmiyordu. Shank hariç. Kral'ın onu yaşlı bir bunak olarak görmesinin bedelini 500 süvari canıya ödemişti. Ordu komutanının esir düsmesi veya ölmesi ise utanç verici bir durumdu. Braidon'un olası kaybı, savaşı doğrudan etkileyecekti.
Braidon büyük kılıcını düşürmüştü. Belinden ayırmadığı uzun bıçağıyla ve ölü bir mızraklının göğsünden çıkardığı bıçakla dövüşmeye devam ediyordu. Savaşan mızraklı sayısı onlardan 4 kat fazlaydı ve siyah zırhlılar at üstünde savaşmak için eğitim almış süvarilerdi. Yaya iken yeteri kadar etkin değillerdi. Braidon çevik hareketlerle bıçaklarını mızraklılara saplıyor, onların mızraklarını ve kısa kılıçlarını boşa çıkartıyordu. Her ne kadar iyi savaşsalar da, kazanamayacaklardı. Braidon her ne kadar cesur ve sert görünse de korkuyordu. Kararını vermişti. Hayatta kalan adamlarıyla birlikte çekilecekti. Emri alan siyah sancaklılar kaçarken, Kahraman Andreus ve askerleri onların arkasından kahkahalar atıyordu. -
183.
+2BÖLÜM 4
BÜYÜK KRALLIK
Lowhill gözcüleri beyaz sancak taşıyan, ufak bir birlik tespit etmişti. Kısa süre sonra bir mızraklı grup, birliği karşılamış ve onları Andreus’a zütürmüştü. Bu birlik ,Mountrol’den gelen, bir destek birliğiydi ve birliği, Somwelt Turnuvası sırasında kralı kurtaran Marcus yönetiyordu. Mountrol’de yaşayan Mavi diyarlı bu 30 kişilik birlik, şehirlerini savunmak için örgütlenmiş ve kuşatmayı atlatarak Andreus’un emrine girmeye gelmişti. Bir kaç gün önce 150 mızraklısını kaybeden Andreus, birliğin içinde asker kaçakları ve hırsızlar olmasına rağmen onları orduya kabul etmişti. -
184.
+1devam panpa
-
185.
+1Savaş konseyinde Kral, Shank, Braidon ve Tech yenilgiyi konuşuyordu. Kral kızgın, Braidon suskundu. Shank diğerlerinin aksine ayaktaydı ve bağırıyordu.”Falanks…Bu taktik ,Ada üzerinde 50 yıldır uygulanmamıştı.” “Seni dinlemeliydik Shank. Başından beri haklıydın”diyordu Kral ve devam ediyordu.”Nasıl bir taktik ki bu Siyah Sancaklıları bile durdurmayı başardı?”Shank yutkunarak kendisine ayrılmış yere oturmuşu.” Aslında bir hücum taktiği. Falanks düzeninde askerler, omuz omuza dizilmiş saflar oluştururlar ve kalkanlarını birbirlerine kilitlerler, bu sırada en öndeki askerler mızraklarının öne doğru tutar. ikinci sırada ki askerler de birinci sıradakilerin üzerinde mızraklarını öne doğru uzatır.Her asker solundaki askeri kalkanıyla korur. Kalkan, vücudun sol yanını örttüğü için her asker, sağ yanını güvene alabilmek için sağındaki askere iyice sokulmak zorunda kalır. Bu tarz bir taarruz, düşman hatlarının dağıtılmasına yöneliktir. Düşman hatlarının düzeni bozulduğunda, yakın çatışmada kullanılması olanaksız olan mızraklar bırakılarak kılıçlarla savaşa devam edilir.”Tech Shank’ın sözünü kesiyordu”Yani tüm ordu bir bedenmiş gibi haraket ediyor.”Aynen öyle Tech. Eğer biz süvarileri geri çekmeyip piyadeleri de savaşa sürseydik, Andreus hatlarını yeniden oluşturacak ve hücum edecekti. Falanks hücumda savunmadan daha etkilidir. Onlar hücum etseydi işimiz çok daha zor olurdu.”Savaş konseyi,bir karar veremeden dağılmıştı. Kral Shank’ı dinlemiş, ikinci hücumu birkaç gün daha ertelemişti ama ne bir savaş taktiği,ne de bir diplomatik karar belirlenmişti.
-
186.
+1Braidon savaş kaybetmenin ve savaştan kaçmanın utancıyla sessizleşmişti. Sert bir karakteri olmasına rağmen konuşkan bir adamdı. Askerlerle ve yaşlı adamlarla konuşmayı, onların hikayelerini dinlemeyi severdi. Siyasetin kirli havasından sıkıldığında askerlerle vakit geçirirdi. Politikadan ve entrikadan her zaman nefret etmişti. Savaşmak ve öldürmek onun için bir zevkti. Bu özellikleri, askerlerin gözünde onu eşsiz bir lider yapıyordu. Onuru ve katı kuralları ise kendisine duyduğu saygıyı körüklüyordu.Ama şimdi yenilmişti. Sadece düşmana karşı değil, kendisine karşıda büyük bir yenilgiydi bu.Kaçmıştı. Askerlerinin cesetlerinden oluşan yığınların üzerine basa basa,iki ordunun gözü önünde savaştan kaçmıştı. Rhys’la dahi konuşmuyordu. Oysa Rhys onun iç sesi gibiydi.14 yıldır birlikteydiler ve Rhys onu bir baba, kardeş gibi görüyordu. Braidon, henüz on yaşından biraz büyük olan Rhys’ı yanına almış, ve onu Mountrol’de eğitmişti. Rhys uzun ve zayıf bir vücuda sahipti. Sıcakkanlı, sakin ve eğlenceli bir adamdı. Braidon’un çabalarına rağmen iyi bir asker olamamış ama Mountrol Sarayı’nın koridorlarında politikayı ve entrikayı öğrenmişti. Rhys’ın zekası Braaidon’un ekgiblerini kapatıyor, Braidon ve Rhys birbirini tamamlıyordu.
-
187.
+1Rezervasyon
-
188.
+2Bölüm 2.4 ayraç
-
189.
+1Ne zaman devam ediceksin 1 gün oldu anasını satayım.
-
-
1.
+1Haklısın kardeşim 8 saat oldu ama hikayeyi başka platformlarda yayınlamak için hazırlanıyorum.Bir kaç ara bölüm falan yazdım. Ancak yazabilir yeni bölümü.
-
1.
-
190.
+1Rez alıyım
-
191.
+1Rez almıştım ama olsun...
-
192.
+1Kaybedilen ilk muharebenin haberi Mountrol’ü huysuzlaştırmıştı.500 yıldır yenilmeyen Mavi Diyarlıların yine yenilmeyeceğini düşünen halk, orduya katılanlar için endişeliydi. Saraya da aynı tedirginlik hakimdi. Orwell sık sık Büyük Krallık’la ve kralla haberleşiyor, doğuda olanlar hakkında Büyük Krallık’a izahat veriyordu. Orwell’ın aksine Prens Towen ve ablası Prenses Pensa huzurluydu. Prens, Shank ve huysuz Braidon’un yokluğunda kendisini kitaplara veriyor, güzel saray hanımlarıyla vakit geçiriyordu. Leydi Pensa ise, bir yandan saray bahçesinin sessizliğinin keyfini çıkarıyor, bir yandan Sör. Andrew’in özlemini çekiyordu. Sarayda ki çoğu genç kız gibi o da Sör. Andrew’den hoşlanıyordu. Yakışıklı, genç ve yetenekli Andrew, henüz 19 yaşında ki prensesin dikkatini uzun süredir çekiyordu. Ordu başkentten ayrıldığından beri nerdeyse her gün bir Büyük Krallık elçisi saraya ulaşıyordu. Artık saray halkı için bir rutin olmuştu bu durum. Fakat son gelen elçi rütbeli bir askerdi ve doğrudan kralın vekili olan Prens Towen’la görüşmek istiyordu. Elçi bir parşömen getirmişti ve bu parşömen tüm Ada’nın kaderini değiştirecek nitelikteydi. Bu bir savaş ilanıydı. Büyük Krallık,20 yıllık uzun barış dönemini bozmak ve Keyfi savaş ilan etmekle itham ettiği 3 Şehrin Krallığı’ndan tüm kalelerini ve ordusunu teslim etmesini istiyordu.
-
193.
+1Rezzzzzx
-
194.
+1Kısa süre sonra Towen’ın elçileri orduya ulaşmıştı. Haber ikinci bir saldırıya hazırlanan 3 Şehrin Krallığı için büyük bir hayal kırıklığına sebep olmuştu. Kral meclisini toplamış, Büyük Krallık’a bir cevap hazırlamaya başlamıştı. Savaş meydanındaki yenilgiden sonra bir de diplomatik mağlubiyet gelince kralın savaş konseyi karışmıştı. Shank onları uyardığını defalarca tekrar ediyor, Tech Büyük Krallık ordusunun karşısında 1 gün dahi direnemeyeceklerinden dem vuruyordu. Braidon bir daha kaçmayacağına yemin etmiş, savaşarak ölmelerinin gerektiğini söylüyordu. Kral sinirden yerinde duramıyor ve üzeri haritalarla kaplı masaya yumruklarıyla bastırıyordu. “Başkente dönmeliyiz. Zaman kaybedemeyiz.” diyordu Shank. “iki devletle nasıl mücadele edeceğiz ?” Tech’de ayağa kalkmıştı. “ Yalnızca birisiyle savaşacağız Tech. Biz Mavi Diyara saldırmadıkça onlar bize saldırmaz.” Kral başını sağa sola sallayıp yüzünü ekşitiyordu. “Büyük Krallık’la nasıl savaşacağız Shank ? Orduları bizden çok daha büyük” Shank dalgın gözlerini haritalrın üzerinde gezdiriyordu ve devam ediyordu. “Bilmiyorum…Bilmiyorum ama bir an önce eve dönmeliyiz” Kral’ın üzüntüsü yüz hatlarından okunuyordu. “Seni dinlemeliydim Shank. Orwell’a bu kadar güvenmemeliydim”
-
195.
+1Siyah sancaklılar, haberi aldıkları günün akşamında toplanmış, yol hazırlıkları tamamlanmıştı. Mavi Diyarlılar yeni bir saldırı beklerken, siyah sancaklıların geri çekildiğini görmüşler ve bu durumdan işkillenmişlerdi. Çok geçmeden Büyük Krallık’ın, 3 Şehrin Krallığı’na açtığı savaşın haberi şehre ulaşmış, şehirde büyük bir mutluluğa yol açmıştı. Güneşin doğmasıyla birlikte siyah zırhlılar Mountrol’e doğru harekete geçmişti. Mavi Diyarın halkı ve ordusu geri çekilen siyah sancaklıları memnuniyetle izlemişti. Ada’yı saran sert kış koşulları, siyah sancaklıları geciktirmiş, savaşta yaralanan birkaç asker yolda can vermişti. Yolculuktan dolayı yorgun düşen ordu, ancak sekiz günün ardından Mountrol’e ulaşabilmişti.
başlık yok! burası bom boş!