-
26.
+5 -1tevfik fikretin aşiyanı vardı. pencerelerine duvar örüp yaşadığı. bizim de o küçük evimiz vardı. dışarı çıkmaktan pek hoşlanmazdık yalnız olduğumuzda. daha çok evde oturup sohbet ederdik. işerken çıkardığım sesi dinlerdi falan. ama o gün dışarı çıkmak ona iyi gelecekti. hiç bir zaman öylece dışarı çıkacağımız gün plan yapmazdık. istanbul kocaman yer afişler dükkan isimleri seni mutlaka bi yerlere çağırırdı ve biz de bulduğumuz izi sürerdik. yine öyle yapacaktık. tutup kolunda zorla dışarı çıkardım onu. etrafı izleyip yürüyerek hiç bir mekana oturmadan 11 saat geçirdik. içinde midye bira sokak çocukları vücuttan yayılan ter kokuları olan bir günü geride bıraktık. artık dünün hiç bi izi kalmamıştı üzerinde. gülerken gözlerinin ışıltısını görebilir attığı her kahkahanın sahici olduğuna kalıbını basabilirsiniz. bu benim için bir zaferdi. kadın gülmeli beyler.
anneler de gülmeli. en çok anne olan kadınlar gülmeli. bunu söylemek istiyorum -
27.
+5 -2gibişiyomuydunuz
-
28.
+4 -1o ben gülerken sadece bakardı. ben hiç anlayamadım onun da gülüp gülmediğini. donuktu. etini kessem sesi çıkmayacak gibi bakardı. dakikalarca. tek kelime etmeden. sonra gidip yanına uzanırdım. konuşmak çok güçtü onun için böyle sabahlarda. bunu bilir ve uygun davranırdım. tavanı izlerdik konuşmadan. sabır anahtarıydı işin. ilk önce o konuşmalıydı. bu yüzden çayın suyunu hep fazla fazla koyardım. öyle garip olurdu ki bu anlar. dakikalarca içten içe verilen mücadeleler sonunda kazandığımda yüzünü bana çevirip bu defa bana bakardı yine konuşmadan. ben tavanın girintilerini çıkıntılarını o da yüzümün kusurlarını hayranlıkla izlerdi. ve bütün kasvet dudaklarıma kondurulan öpücüklerle sona ererdi
-
29.
+3hepinize teşekkür ederim arkadaşlar
-
30.
+4 -1apartmanın önüne geldiğimizde yürümekten bitkin düşmüştük. anahtarımı çıkardım kapıyı açtım ve içeri girdik.
az önce anahtarımı dedim. evet başkasının evinin bana ait olan anahtarı. bu ev senin demek olan anahtar. istediğin an gelip kafanı sokabileceğin bir yerin var demek olan anahtar. bana bi şey olursa ilk sen geleceksin demek olan anahtar. belki de bir kadının kalbine ait olan anahtar. bir kadının bedeninin anahtarı -
31.
+3tek tek olayları anlatmanın anlamı yok. yaz geliyor. ben okulu bırakıyorum. sürekli telefonla görüşüp arada sırada dışarı çıkıyoruz beraber. kapalıyken demir parmaklıkların üzerinden atlayıp eski okulumuza gidiyoruz, huzur evindeki yaşlıları ziyaret ediyoruz. bize nişanlı olup olmadığımızı soruyorlar. utanıyoruz. çocukken çekildiğim bütün fotoğraflarda imzası olan makineyi getirip eskiden olduğu gibi film alıyoruz makineye ve bizim için özel olan her herde fotoğraflar çekiliyoruz. evdeki en sevdiğim albümlerimden birini boşaltıp ona zütürüyorum. kendi albümümüz olamsı için. birlikte ağaç dikiyoruz mesela ya da evlerini ilk kez balkonundan içeri girip ocağın üzerindeki akşamdan kalma yoğurtlu sarımsaklı kızartma tabağını çalarken görüyorum. her zaman gittiğimiz bi parkta yere oturup ekmek bana bana yiyoruz ganimetimizi... bunlar hiç bitmez
işte böyle yaşıyoruz. ve ben yeryüzünde var olagelmiş bütün aşkları küçümsüyorum o zamanlar. -
32.
+3@55 işin gücün varsa gibtir git yat ölüsünü gibtiğim adam şair gibi döktürüyor beğenmiyosan gibtir git oç
-
33.
+3bir sonrakinde bir bankta otururken görüyorum onu. tereddütsüzce kalkıp yerimden karşısına dikiliyorum. yanında oturan arkadaşına yana kaymasını söylüyorum. elinde bir poşet var. içinde yılın ilk erikleri. sormdan elimi daldırıp poşete biraz alıyorum. biraz sohbet ediyoruz. gözlerinde rahatsızlık görmüyorum. sonunda kendimi tanıtmak aklıma geliyor ve söylüyorum adımı. o bildiğini söylüyor. sanki binlerce havai fişek ardı ardına patlıyor göğsümde. avucumdaki erik bittiğinde tekrar poşete yeltenecekken içinin boş olduğunu görüyorum. son eriği dudaklarının arasına koyuyor. bir hamle yapıp eriği alıyorum ondan. teşekkür edip yoluma gidiyorum
-
34.
+4 -1sadece arkasından sarılıp konuşarak arada boynuna öpücükler kondurarak dakikalar geçirdik. dudaklarını öperken boynunu geri çevirmek zorunda kalıyordu. nemliydi. beyaz teni alev alevdi. karnını okşamaya başladım. kalçalarını bana bastırıyordu. gözleri kısılmış bedeninde aşağı yukarı kayan elimin bir sonraki adımını bekliyordu. ben hiç susmadım. "seni seviyorum" diyordum o da bana aynını söylüyordu ama ben üsteliyordum. "hayır hayır beni anlamadın. ben seni seviyorum" anladığını söylüyordu. anladığını biliyordum. ama kabul etmedim. beni, benim onu sevediğim kadar sevmesini kıskandım galiba. aşk öyle kuvvetli bi histir ki senden az sevse seni katlanamazsın uykuların kaçar. azıcık fazla sevdiğini düşünsen kendinden şüphe edersin. onu o kadar seviyordum ki. onun beni severek sebep olduğu bir şüpheye bile katlanamazdım.
içeri girdiğimizde hırkasını çıkarmıştı o yüzden siyah bir atlet ve kotuyla duruyordu. omuz başlarını öpüp göğüslerini sütyeninin üzerinden okşamaya başladım. o ellerini kalçama zütürdü. sertçe tutuyordu kalçamı. atletinin tek tarafını sıyırdım kolundan. kar gibiydi. ışıldıyordu. -
35.
+3duyunca öfkeden falan kudurmadım. kadına bakışım da hiç değişmedi. üzerinden zaman geçmişti olan olayın ve zaman denen uyuşturucunun diğer uyuşturucuların aksine kullanılmaya başlandığı anın üzerinden ne kadar çok süre geçerse o kadar artardı tesiri
tüm zihinsel uyuşukluğuma rağmen gırtlağımdan başlayıp kasıklarıma kadar ilerleyen bir başka sızlama daha yaşadım o an. birkaç saniyelik bir şeydi sadece. üzerinde durmamaya çalıştım. dönüp kadına "öyle mi" diyebildim. bunun beni etkilemesini hiç istemiyordum ama içime düşmüştü dıbına kodumun kurdu.
çay istemediğimi ve eve gitmem gerektiğini söyledim. pederle valideyle çok yaşayamadım mutluluğumu onlarla da biraz vakit geçireyim diyip ayağa kalktım. kadının yüzünde endişe yoktu çünkü o kadar değersizdi ki yaşanan olay onun için bunun beni etkileme ihtimalinin olduğunu bir an bile düşünemiyordu. yine de bir tuhaflık sezip sordu: " bi şey mi oldu? ben hiç bi şey anlamadım. daha neler yapacağımızı bile konuşamadık"
"sonra konuşuruz" dedim. yanağından öpüp dönüp arkamı yoluma gittim. koşarak geldiğim yolu yerlerdeki taşları izleyerek geri dönüyordum. mutsuz falan değildim. hala birlikte yaşayacağımız hayatın hayallerinin coşkusu vardı içimde. ama şu sinekle ilgili olan hikayeyi bilirsiniz. büyütülecek şeyler değildi konuştuklarımız ama yine de mide bulandırıyordu. -
36.
+4 -1yüzünü kendime çevirdim. ellerini iki yana bıraktı. gözlerinde kendimi görüyordum. bir an için orada olacak tek kişinin ben olduğumu düşündüm. müthiş bir huzur... belindeki atletin uçlarından tutup yukarı doğru çektim. kollarını yukarı kaldırdı. hareketlerimiz yavaştı. çünkü dudaklarını öperken bir başka eylemi gerçekleştirmek çok güç geliyordu. orada seni çeken bi şeyler var ve çekiminden sıyrılmak çok zordu. tüm bu zorluğa rağmen havaya kaldırdığı kollarından atletini kurtarmayı başardım. gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde daha evvel onlarca kere gördüğüm bir bedeni tekrar görüşümün beni nasıl olurda hala ilk kez gördüğüm an üzerimde yarattığı etkinin aynını yaratabildiğini düşündüm. ondan öğrenmiştim şaşırmayı. daha doğrusu onunla öğrenmiştim. yaptığım şey buydu. şaşırmak. orada öylece durup şaşırdım.
-
37.
+3@199 @206 arkadaşlar eğer ben çok fazla cinsellik içerecek şekilde yazmak isteseydim betimlemeler çok daha farklı olurdu bundan emin olabilirsiniz. saklamam gerekenleri kendime sakladım ben.
19 yaşında bi adamın sevdiği kadınla aynı evde yaşamasının sonucunda neler olabileceğini burda bu yazdıklarımı okuyan herkes biliyor . o yüzden belli sınırlar içinde anlattım olanı biteni. anlatmasam gerçekliğini kaybederdi insanların gözünde.
kaldı ki bu sizler için sadece bi hikaye bi adam ve bi kadından oluşan. kimsenin ismini vermedim. benim kim olduğumu da bilmiyorsunuz. o yüzden burada başımdan geçenleri tüm sahiliğiyle anlatmamda bi sakınca görmüyorum. zira yaşayan herkes bir cinselliğin ürünü. bunu biliyoruz.
teşekkür ederim. -
38.
+4 -1dokunmaya devam ederken o göğsüme, ben bir elimle yüzünü okşayıp diğer elimle sütyeninin kopçalarını çözdüm. ellerini omuzlarına zütürüp ağır ağır çıkardı sütyenini. şiir gibiydi. durakları tonlamaları vardı sanki kadının. benim kadınımın. öylece durup izledim onu. konuşmak yersizdi çoğu zaman olduğu gibi. iki kişilik bir orkestra gibiydik. hareketlerimizin tamamı diğerimizin hareketlerini tamamlayıp bir bütünü oluşturuyordu. omuzlarıma bastırıp ağırlığını üzerime verdi. yavaşça geriye yatıp, uzandım. o da benim üzerime uzandı. sıcaklığı hissedebilmek için bunu görebilmek için termal kameralara gerek yoktu. ateşten bir çember, atom çekirdeğinin etrafında dönen elektronlar gibi dönerek savrularak sarıyordu bizi
-
39.
+4 -1bazen olur bilirsiniz. her şey o kadar güzeldir ki size bir şeylerin olma ihtimali dizlerinizin bağını çözer. düşünmeye tahammülünüz olmaz. ikinizi mahvedecek herhangi her şeyden bahsediyorum. ölüm, hastalık,ihanet... insan kötü şeyler düşünmeye başladığında sonunu asla getiremez. çünkü dünyada bir avuç mutluluk vardır. siz haddinizden fazlasını elinizde tutup tehlikleri göz ardı edemezsiniz. düşmanınız kaderdir. dümanınız tanrıdır kimi zaman. dümanınız diğerleridir. düşmanınız kendinizsinizdir kimi zaman da.
-
40.
+4 -1apartmanın önüne geldiğimizde kafamız güzeldi. içeri girerken koluna girdim. kapıyı kapattım. o kadar güzel zaman geçiriyorduk ki dışarı çıktığımızdan beri başka hiç bi sese ihtiyaç duymadan televizyona bilgisayara müziğe hiçbir şeye hiç bir sese ihtiyaç duymadan sadece birbirimizi dinleyerek oturuyorduk. neşet ertaştan söz edip, ahmet kayayı yad edip türküler tutturuyoruk ortasından sonundan. karnımız açtı ve biraz kendine gelmişti otururken. gidip bi şeyler hazırlamasını söyledim. güya salonda oturup yemeği bekliyecektim. ama beceremdim. sanki yanından ayrılsam düşüp bayılacakmış gibi hissediyodum. sanki uzaklaşıversem yanından azıcık bir anda yine sabahki karanlığına gömülecekmiş gibi geliyordu. kalkıp yanına gittim. mutfağın girişinde kapı yoktu. duvara yaslanıp uzun uzun baktım ona. tezgaha dönmüş bi şeyler hazırlıyodu. açlığımı, üzerimideki kiri terden koktuğumuzu bir an bile düşünmedim. gidip arkasından sarıldım ona. boynunu öptüm kulaklarına fısıldadım içimden ne geçiyorsa. bir saniye sonra söylediğim ne varsa unutuyordum. ben konuşmuyodum. sözcükler kendiliğinden dökülüyodu ağzımdan
-
41.
+3yurttan erken çıkıp evlerine gittim. oyunun başlamasına daha bir kaç saat vardı. anahtarım yanımdaydı ama zili çaldım. bana kapıyı açan o olsun diye...
onu çok ama çok özlüyordum. bedenini değil. bana kapıyı açarken boynuma atlayıp odaya gidene kadar kucağımdan inmediği günleri. kadının öyle günlerini özlüyordum..
kapı açıldı. kirpikleri ıslaktı. bana bir şey belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. bir kaç saniye dikildim kapıda. boynuma dolanan kolların hayaliyle. beklediğim gibi olmadı. daha fazla ısrarcı olmadım hayalimde. eyilip ayakkabılarımı çıkardım. içeri girip masanın yanındaki koltuğa oturdum. evde bizden başka kimse yoktu. gelip yanıma oturdu. oysa ki kucağım boştu.
konuşmadan bekledik bir süre. içimdeki özlem duygusunun etkiyle onu belinden kavrayıp kucağıma oturttum. isteksizdi çünkü mutsuzdu. kucağımdan ayrılmadı çünkü o da eski günleri özlüyordu. bir süre bu şekilde oturup gözlerimize bir karış mesafeden bakarak konuştuk. kendimi durduramıyordum. içimde ona doğru akan nehirler vardı sanki. tersine akması ya da yolunu şaşırıp başka akarsulara karışması mümkün olmayan. dudaklarını öpmeye başladım. gözlerimden yaşlar geliyordu. onunkilerden de. bir kaç dakika sonra eskiden odamız diye tarif ettiğim odada çıplaktık. o gün o yatakta hayatımın en güçlü, en duygulu, en içten, en tatmin edici ikinci sexini yaşadım. tüm bu olanlar bittiğinde her anlamda boşalmıştık -
42.
+2zaten istediğim an bitirebilsem bitiririm ama çok havada kalır yazdığın onca şey çöpe gider kardeşim. bu gece bitmesi zor duruyo saat 4e kadar falan yazarım ama biteceğini sanmıyorum ama yarın mutlaka bitiricem. ekgib kalan noktalar olsa bile. çok yıprattı beni de bu iş. başka hayatım yok gibi yaşıyorum günlerdir sizin için. çok yoruldum artık
-
43.
+25 oscarlı aşk filmlerinin veremediği duyguları veriyorsun kelimelerinle. Aşkı tekrar sorgulatıyorsun hatta öğretiyorsun lan.
-
44.
+2yurttaki çocuklar da benden farksız oldukları için ilk başlarda onlarla vakit geçirmeye çalıştım. ama adım attığım herkesin aptal olduğunu öğrenmem çok zamanımı almıyordu ve ben geri basıyordum. çarşıdan rıhtıma doğru yürüyordum bir gece. yurttaki insanlara adım atmaktan vazgeçtiğim günlerdi. ellerim ceplerimde kafam yalnızlığımla meşguldü. henüz nerede ne olduğunu tam bilmediğim için birini durdurup nereden tekel bulacağımı sordum. cevabımı alıp adamın söylediği yöne doğru yola koyuldum. tekeli bulduğumda aklıma kazımıştım çoktan yolu. ihtiyacım olacağından emindim. içeri girip 3 tuborg alıp çıktım. moda sahili öğrendiğim ilk yerlerdendi o yüzden macera aramayıp orada oturmaya karar verdim. bir kaç dakika sonra rüzgar yüzümü yalıyordu oturduğum kayanın üzerinde. poşetten çekip biraları teker teker yuvarladım. yalnızdım ve her şeyden bihaberdim. gözüm sürekli arkamdaydı. her an başıma bir şey gelecekmiş gibi yaşıyordum burada. yıllarca televizyonda cinayet gasp kapkaç haberlerini izlerken sağ üst köşede istanbul yazdığı içindir belki de.
-
45.
+3 -1daha evvel de bunu söyleyenler oldu. cinsel içerik olmucak. ama bu anlattıklarıma cinsel içerik diyecek olanlar da olabilir aramızda mutlaka.
ben öyle demiyorum ama. aşk varsa ortada bu anlattıklarım bunun vazgeçilmezlerindendir. sevişmek olmadan aşk tarif edilir mi?
benim için değerli bu anlar. bu yüzden her anı kafama çivilenmiş gibi. anlatmadan geçmek o anlara saygısızlık olacak kardeşim. bunu yapamam
-
coitler erkenden yatmis
-
atamızın unutulmayan bir sözü
-
ucan kedi neden silinmiş
-
kalpler ancak ve ancak allahı anmakla huzur bulur
-
sanat sanat icin midir toplum icin midir
-
ucan kediye yapmak istediğim
-
helix nasil sildiler ama ucan kedini
-
dumbki adlı yazar seni her gördüğümde
-
siz hayatınız havada duran birini
-
kim jongin yakalanacağı en büyük hastalık
-
abi bu nedirrrrrrrrrrrrrrrrrr
-
kons abi kaza yaptım mesaja bakar misin
-
yine silik yemis
-
inci de 8 online da gördüm ya
-
kayranın hızlı zamanları
-
beyler jet lee ne olmuş böyle
-
ne zaman kendime inancımı kaybetsem buraya gelirim
-
ne zaman inancımı kendime buraya kaybetsem gelirim
-
züte kız kaçıran sokup yakıp hızlıca koşup
-
ben mıchael inci sözlüğün arslanı
-
manifest dinleyen var mı
-
halil falyalıya neden falyalı demişler
- / 1