3 yıl önce başımdan geçen korkunçlu olay

Babam kazıdıkça kazdı. 1 metre felan girdik herhalde. Önce kemikler çıktı. Hayvan kemiğiydi. Böyle büyük bir hayvan olsa gerek ama anlamadık. Sonra taşlar çıktı. Üstünde uygur alfabesinden harfler vardı. Oyuncak Bebek gibi bişey çıktı ama düşünüyorumda başka bir şeyde olabilir bozulmuştu çünkü. En sonda kurt çıktı. Ama ne kurt. Çürümemiş amk toprağın altında.
Yaksak mı baba acaba dedim. Supernatural izliyodum ne biliyim amk kemikler yakılıyordu orda.
-dur lan kafamıza göre ş yapmyalaım dedi. Mahallenin hocasını getirdi. Peygamber soyundandı bu adam. Seyidti. Bi süre dua okudu. Kurtu kıbleye yatırıp gömdü. Kalanları yaktı.
iyi lan bitti şükür dedim. Olayı hiç anlamamıştım ama kurtulmak sevindiriciydi. Babamla eve döndük. Selengeye sarıldım. Bitti abicim dedim.
Ama ertesi gece üstündeki buğuda böri yazılı olan cam tuzla buz olacaktı. Sanırım kurtulmamıştık.

akşama doğru gelirim gençler. yarın bitiriz sanırım uzamaz fazla

@53 ulan zorla mı inandırıcam amk.

titreyrak kardo. belki duygularımı tam anlatamamışımdır ama o an iyi korkmuştuk. baya sövmüştüm babamın yanında. birde sövdürme kardeş kendine kardeşimin capsini isteyerek.

soound kardo başıyorum hemen.

O gece bir rüya gördüm. Benim bedenimle o arkamızda biten bana benzeyen adamın vücutları birleşiyordu önce. Yüzüm felan tak oluyordu resmen. iyice çirkinleşiyordum. Kıllı bir yaratığa dönşüyordum. Daha sonra emrimdeki düzinelerce kurtla beraber evimi korumaya çalışıyordum. Sarıyorduk böyle evin etrafını. Birilerinden korumaya çalışıyorduk ama düşmanımızın kim olduğunu göremedim. Uyandığımda terin içinde yüzüyordum. Atletimi değiştirip dışarı çıktım. Gece boyunca uyumadım 1 paket sigara bitirdim herhalde dışarda. Sabah olurken içeri geçtim. Nerdeyse 3 gündür adam akıllı uyumuyordum ve göz altlarım torbalanmıştı, yüzüm sapsarıydı dudaklarımdan tüm kan çekilmiş beyazlamıştı. Baya çirkinleşmiştim 3 günde. Sabah annemler selengeyle beni almadan bayramlaşmaya gitti. Eve gelene şeker verirsiniz dedi. Ama rüyayı şu seyit olan amcaya sormam lazımdı (adamın ismide seyit. Hatta ailedeki erkeklere seyit ismini veriyorlar sanırım) ama şimdi gidicem selenegeyi yalnız bırakmam gerekecek evde. Bişey olursa aramam için tembihledikten sonra seyit amcaya gittim.

Anlattım rüyamı. Zaten senle konuşmam lazımda karabudak oğlum dedi. Başladı anlatmaya.

Benim babam ve senin deden buraya gelince çok zorluk çekmişler. Sadece maddi anlamda değil. Evlerden uzun süre ölü sıçanlar çıkmış, oyuncak bebekler çıkmış, çıkmışta çıkmış. Biri bizimkilere fena büyü yapmış oğlum. Dedeninde cin arkadaşları vardı. Benim babamla senin deden bir gün o yolda yardım eden cinleri çağırmışlar. Büyü bulmalarını isteyip önlerine mahallenin krokisini koymuşlar. Cinler tüm büyülerin yerini göstermiş. Bununlada yetinmeyip büyüleri koyanıda göstermişler. Kafilenin içinden biri. Silik biriymiş konuşmazmış kimseyle. Babamın söyledğine göre Müslümanda değil şamanistmiş. Gel benle dedi ve bir arabaya atladık. Uzak bir yere gitmeye başladık.

Vay amk. Adam güzel güzel anlattı. inandırıcı gelmemişti aslında. Ama o anda selenge aradı.
-abiiiiiiiii çabuk eve gel.

Arabaya nasıl atladım da nasıl eve gittik hatırlamadım bile. Beyler nasıl dua ediyorum arabada. Ünide am üstünde züt giben ben imam oldum amk arabada. Başımıza her şey gelsin ama ailemizin sağlığıyla imtihan olmayalım gençler çok zor. Eve geldim selenge nasıl terlemiş yapış yapış amk. Abi o geldi dedi. Kim lan? O adam mı hani ters duran. Hayır abi kurt geldi bahçeye. Kapının önünde durdu durdu gitti. Çok korktum abi dedi sarıldı. Kapının önüne gittiğimde yine yerde kanlı peçete gördüm.
Seyit amcayla başka odaya geçtik. Anlatmaya devam etti. Kurtlardan biri savaşta öldü. Diğeriniyse şamansit uygur hapsedip buraya gömdü. Babamla deden durumu farkedince cini kurtarmak için şamana işkence ettiler. Şaman işkencelre dayanamayıp öldü. Cinlerse intikam almak için babamı öldürdü. Dedene ilişmediler. Senin rüyanda bilinçaltın değil evlat. Büsbütün bir savaşın ortasındasın. Cinler savaşıyor. Ölen arkadaşları yerinede bizden bir asker istiyorlar.
-isimleri var mı peki bu cinlerin?
Ahmet ölen ile hasan ise hayatta olan.
-ne? Nasıl lan baya insan ismi bunlar.
-farkeden bir şey yok. Onlarda Müslüman. Savaştıkları cin ise medüz. Ahmeti öldüren. Sonra selengeyle bana muska yazdı gitti. 1 hafta öncesine kadar basit bir hukuk öğrencisyken geldiğim noktaya bak amk.

Babam kırılan camın yerine yenisini taktırdı. Birde demir parmaklık yaptırttı dışardan. Ama o gece uyurken demir parmaklığın arasında bir insan odaya atladı. Kedi zor geçer amk insan atladı içeri. Selengeye zarar vermesin diye saldırmak istedim ancak yerimden kalkamıyordum. Usulca yaklaştı. Yüzü gözükmüyordu ama saçından tanıdım. Hasandı bu. Göğüs kafesimin üstüne oturdu. Nefes alamıyordum.
-zamanında biz yardım ettik sıra sizde.
Cevap vermek istiyordum ancak dilim tutulmuştu. Konuşamıyordum.
Ahmet öldü, bana iyilik borcun var. Değirmeni yok et. Değirmendeki düşmanlarımızı yok et…
Uzun süre üstümde oturdu. Gerçi zaman kavramım yok olmuştu o yüzden ne kadar oturduğu söylemem güç. Acak geldiği gibi sessizce geri gitti.
Değirmen ne lan? Değirmen mi vardı. Sabah kahvaltıya selenge kaldırdı.
-abi sana noldu?
-nolmuş lan.
-abi kurt felan dedikte iyice kurt olmuşsun.
Aynaya koştum. Sakallarım ta gözümün altından çıkmaya başlamıştı. Gözlerim uykusuzluktan kırmızıydı. Göz altlarım mordu. yanaklarım sarkmıştı. Büsbütün kurta benzemiştm amk :D

Değirmeni babama sorunca nerden biliyon lan değirmeni dedi. Baba defterde yazıyodu dedim. Bilmiyorum yazıp yazmadığını belkide yazmıyordu amk. Hatırlamıyodum. Meğer annemin dedesinden kalma değirmenimiz varmış bizim hisarcıkta (kayserinin mahallesi) kardeşimide alıp arabayla seyit amcaya gittik. Anlattım mevzuyu. terk edilmiş binalar, tuvalet ve banyolar, iki dağın arasındaki vadiler, mağaralar cinlerin yuvalarıdır. Onlar rahatsız edilmekten hoşlanmaz dedi. Demekki bu değirmende cinlerin yuvasıydı. Hasan dediyse bir bildiği vardır hadi gidelim dedi. Selenge’nin asetonunu da yanıma aldım. Kocaman bir şişeydi böyle. Değirmene gitmeye başladık. Aseton deli yanar lisede çok yakardık.

Değirmene arabayla gidilemiyordu. inip incecik duvarların üzerinden yürüyerek değirmene ulaştık. Onlarca yıldır kullanılmıyordu. Hafif yıkılmıştı zaten. Bende cin olsam bende burda yaşardım amk dedim kendi kendime. Yürüdük yürüdük. Kuru otlar vardı. Onları yakardık. Tahta kolonlarada aseton dökersek tamamdı. Bu iş. Ben tam kuru otları tutuşturdumki arkamızda köpek havlaması duyduk.
Arkamızda 4 köpek ve önümüzde 4 köpek( boyumuz kadarlardı amk kocaman sokak köpeği.) etrafımızı çevirdiler. Kuyrukları yoktu. Seyit amca dua okumaya başlayınca böyle çekildiler biraz. Otlarda iyice alev almıştı ama içerdeki tahta kolonlara ulaşmıyordu ateş. Derken köpeklerden biri konuştu.
-seyit! Al bunları git burdan. Dokunmayacağız. Seyit amca cevap vermeden devam ediyordu duaya. Selengeyi arkama saklıcaktım ama arkamdada köpek var amk. Yerden büyükçe bir sopa aldım. işe yarayabilirdi.
iyice köşeye sıkşmıştıkki 3 kurt geldi. Öndeki hasandı. Tanıdım onu. Köpekler havladı kurtlar uludu. Ve hepsi birden aynı yöne yürümeye başladı. iyice uzaklaşınca değirmeni ateşe verip arabaya koşmaya başladık. Değirmenin yıkılışını gördüm. Görev tamamdı.

yarın devam ederiz beyler yeter bugünlük. okuyanlara teşekkürler.

birazdan başlıyorum gençler. toplanın hele çevremde.

Lan deli koşup arabaya bindik seyit amca hala dua okuyor. Lan yaşlı başlı ama nasıl koştu nasıl dua okudu amk. züt korkusu başa bela işte beyler. Lan saigarayı bırakma kararı aldım o gün. Ertesi gün geri başladım neyse işte amk :D
Sürdüm arabayı evin oraya gelince durmadım devam ettim. Bizimkilerin şaşkın bakışları altında seyitin beni zütürdüğü o ağaca gittim durdurdum arabayı. Selenge’ye arabada kalmasını söyleyip seyitle dışarı çıktık.
-seyit amca bana söylemek istediğin bir şey var mı?
-ne gibi karabudak oğlum?
-o cin seni nerden tanıyordu seyit amca, seyit bunları al git dedi. Duydum.
-o 3harfli oğlum bilir o.
-ya seyit amca yeme beni. Bildiğin önceden tanışıyoruz havası vardı.
Söylemek istemedi ama 5 dakika ısrar ettim. Söylemese yerden taşıp beynini yaracaktım artık o kadar sinirlendim. En sonunda söyledi.

O iblis hasan ve Ahmet o iblis medüz ile savaşırken bizde boş durmadık. Bizde savaştık.
-nasıl lan? Nasıl savaştınız?
-onlara hizmet eden insanları öldürüp, yaşadıkları yerleri yaktık. Meduz bu yüzden bize düşman. O gelen köpekler ise medüzün son adamları.
-seyit amca. Neyden bahsettiğini bilmiyorum ama ben bu savaşta yokum. Banane lan benim savaşım değilki bu.
-senden önce. Atalarının ta doğu türkistanda başlattığı bir savaş bu.
-atalarım bir tak yemiş. Banane lan. Banane. Banane.
Seyiti orda bırakıp selenge’yle eve döndüm. Ne olursa olsun karışmayacaktım bu savaşa. Deli mi gibti olum cinle savaşılır mı lan?

Ertesi gece pencerenin parmaklığından yine hasan atladı. Geldi yine üstüme oturdu. Ben yine konuşamıyorum bu anlattıkça anlatıyor. Seyit amca’nın anatııkarını bidaha anlattı. Bilmiyorum artık seyit te konuşuyor mu bunla ama sözleri benziyordu.
Hasan keçi sakalıyla oynadı başta. Sonra elini benim keçi sakalıma atıp sakalımı çekti. Kafam kalkmıştı. –bu gün medüzün son adamları da öldü. Ancak medüz kaçtı. Ben onu durdurmazsam durmayacak. Tüm mahalleyi yok edecek.
Cinlerin böyle yetenekleri yoktu ki. Var mıydı lan yoksa. Bence yoktu. Muhtemelen hasan yalan söylüyordu beni kendi safına çekmem için. Hasan bir meditasyondan bahsetti. Seyit biliyor, yardımızıa ihtiyacım var dedi. Sonra iğrenç yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Dişlerini çıkardı. Lan kocaman dişleri vardı amk ağzına sığmıyor öyle. Dişlerini yüzüme sürüp gitti.

O gidince üstüme bir ağırlık çöktü. Sabah 10 gibi uyandım. Bir durum değerlendirmesi yapmam gerekiyordu. Selenegeye bahsetmemek istediysem de artık o da bu işteydi. Haberinin olması gerekiyordu.
-bak kuzu. Eğer hasan’a yardım edersek medüz bizi öldürecek, etmezsek hasan öldürecek. Ne diyon bu işe?
-selenge tahmin ettiğimden daha iyi kontrol etmişti duygularını. Tırnaklarını yemeye başladı sadece.
-abi madem dedelerden kalan bir savaş bu. Hasan’a yardım etmek zorundayız.
Yarım saat kadar tartıştık. Evet hasan’a yardım ediyorduk. Selenge ile konuşmamız bittiği anda elif aradı. Elif kız arkadaşım. Pek iyi gitmiyordu ilişkimiz. Elifle konuşmak için dışarı çıktım.
-alo, elif naber?
-iyi, karabudak…
-efendim.
-karabudak biliyorum ilişkimiz iyi gitmiyor ama 5 gündür konuşmuyoruz. Mesaj attım cevap bile vermedin. (harbiden atmış, unutmuşum). istemiyorsan yani…
-hayır hayır aşkım. Tabi ki devam etmeliyiz. Ben şey, çok yoğundumda bu ara. Bi sürü iş vardı başımda.
-ne vardı karabudak allasını seversen.
Elif bunları söylediği anda karşıdan seyit gözüktü.
-elifcim, bitanem. Ben seni akşam arayayım mı.şu an acayip bir tak batağındayım.

Seyit geldi, başlıyor muyuz dedi. Vay amk hasan’la baya kankaydı herhalde bunlar. Başlayalım dedim. Bunun evine doğru yürümeye başladık. Ben gerekli olan şeyleri topladım dedi. Napıcaz dedim? Cin çağıracağız dedi.
Kafamda supernatural vari bişeler canlandı. Yere bişeyler çizeceğiz. Ot yakıcaz felan. Kısmende öyleydi.
Tüm perdeleri çekili karanlık bir odaya geçip mumları yaktık. Hep filmlerde olur zannerdim amk bunları. Bu bişeyler hazıramış zaten. Şimdi tam hatırlayamaıyorm ama kağıtla kalem vardı, değişik bir tahta vardı. Üzerinde harfler yazılıydı. Birde sakatat vardı. Köpek sakatatıymış sonradan öğrencektim bunu.
Bu anlamadığım dilde bişeyler söyleyip meduz dedi sonundada. Mumların biri hariç hepsi söndü. iyice karanlık odlu etraf. Nefesimin ve kalp atışımın sesini duyabiliyordum amk. Öyle sessiz.
Sonra tahta kağıdın üstünde kaymaya başladı kendiliğinden hareket ediyor sonra bir harfin üstünde duruyordu. Sonra başka harfe gidiyordu. Kalemle elime üstünde durduğu harfleri yazmaya başladım.

birazdan başlıyoruz gençler.

ben meduz. Seyit’te konuşmaya başladı.
-hoş geldin meduz.
-düşmanına hoş geldin mi diyorsun.
-konuşarak bu sorunu çözebiliriz meduz.
-çocuğumu öldürenlerle masaya mı oturacağım?
Çocuğunu öldürenlerle mi? Gayri ihtiyari ağzımdan dökülen bu cümle medüzü kızdırmıştı.
-ona söylemediniz mi? Dedenle şunun babasının benim oğlumu çağırıp sonra hasanla ahmetin önüne attığını sana söylemediler mi. intikamımı alağım seyit. Alacağım.
Sonra dört tarafı kapalı odanın içinde rüzgar esti ve son mumda söndü. El yordamıyla kapıyı bulup çıkınca seyit amca bana
-sana söylemeliydik oğlum dedi.
-söylemeliyin tabi dıbınoğlu! Nerdeyse babam yaşında adama dıbınoğlu diyerek iyi mi ettim bilmiyorum ama kapıyı çarparak çıktım. Eve doğru koşmaya başladım. Eve geldiğimde annemler çay koymuş bir şey atıştıryordu.

-karabudak nerdesin oğlum?
Geldim be anne. Gidip selengeyi öptüm babamla sarıldık felan. Babama göz kırparak her şey yolunda dedim. Akşamda elif’i aradım.
-nasılsın tatlım?
-annemle babamın deli gibi kavga ettiğini ve sevgilimin beni unuttuğunu yoksayarsak güzel.
10 dakika kadar gönlünü almaya çalıştıktan sonra neden bu kadar yoğun olduğumu sordu. Söylediğim ilk yalana. Karabudaaaaaaak diye sitem ettikten sonra gerçeği söylemek zorunda kaldım.
-meduz isminde bir cinle savaşıyoruz çünkü dedemler vaktiyle o cinin çocuğunu öldürmüş. Bize yardım eden hasan ismin başka cin var. O selenge seyit bide ben meduz’un mekanını bastık yoksa o bizi öldürecek. Değirmeni yakıp adamlarını öldürdük ama meduz kaçtı. Şimdi o bizim peşimizde.
Dada sonra elif pgibolog olan ablasını bana yönlendirdi :DDDDD
O gece selenge haykırarak uyandı, hatta öyle uyandıki başını ranzanın üst tarafına vurdu. Bende haliyle irkilerek uyandım. Hasan bu gece gelmemişti. Noldu kuzuu diyerek aşağı ranzaya indim.
-abi çok kötü bir rüya gördüm. Meduz seni parçalıyordu, sonra beni, seyiti babamı annemi…
Sus lan tamam ben yanındayım. Uyu hadi diyip su içirdim önce. Sonra sarıldım. Uyuttum kardeşimi. Tüm direnmelerime rağmen bende uyuyakaldım. sarılarak uyuduk beraber.

O gece meduz mahelledeki tüm uygurların rüyasına girmiş. Hepsine sevdiklerinin ve kendilerinin ölümünü göstermiş. Mahalle kafayı yemek üzereydi. iyiki bunun sorulusunun ben olduğunu bilmiyorlardı yoksa giber atarladı öyle sinirliydi millet. Bu arada benim bayram tatilim bitmiş ancak okulda devam zorunluluğu olmadığından kayseride kalmaya devam ediyordum. Elif arayıp duruyordu neden gelmiyorsun diye. Hem olayların ankaraya sıçramaması hemde ailemin ve mahallenin güvenliği için gitmemem grekiyordu. 2. Gecede benim ve seyitin dışında herkes aynı rüyayı görmüştü. Mahalle uykusuzluktan iyice zombiye bağladı. Sokaklar the walking dead tadındaydı lan. Hatta millet mahallede sıkıntı olduğunu düşünerek akrablarının yanına gitmeye başladı. Seyit ve hasan’la mecbur iş birliği edecektim.

Ertesi gün sabah 5-6 gibi evden gizlice çıkıp seyite gittim. Sabah namazını kılıyordu. Kapıyı açtı. Özür dileyip elini öptüm o da özür diledi felan. Hasan’ı da çağırabilir misin konuşmamız lazım dedim. Zaten burda dedi. içeri giricekken seyit engelledi. Hasan’ın gerçek halini görmen dengeni bozabilir. Bekle biraz dedi. Sonra bahçenin kapısından içeri küçük bir kurt girdi. Baya küçük bir hayvandı ama kurt denemezdi bile. Ayrıca kafasının sağ tarafının 3 de biri nerdeyse yoktu. Bir gözüde ekgibti.

-hasan bu işi çözmemiz lazım dedim. Meduz’le nasıl savaşmalıyız?
-bir cini ancak bir cin öldürebilir. onla teke tek savaşmalıyız. Ancak onu savaşmayı kabul edeceği bir yere getirmeliyiz dedi.
Planları yaptık. Olayın başladığı yerde urumiçi’de (doğu türkistan’ın başkenti) savaşı yapmak zorundaydık. Babama orda kalan akrabaları ziyaret etmemiz gerektiğini ayrıca orda kalan son evi arsayı felanda satmamız gerektiğini söyledim. Başta mırın kırın etti ama vizeyi felan aldık seyitle beraber önce pekin’e uçtuk ordan da urumiçiye gittik. Bu arada vizealırken okula gittim elifle arayı düzelttim. Son öpücüğümüde alıp çine gittim.
Urumiçi’deki büyük mağaralardan birinde ben seyit ve bir şaman. (çinde şamanlar hala var) ayin yaparak meduz’u davet ettik. Evet meduz geldi. Hemde tek başına mağaranın girişinde hasanla birbirilerine iğrenç iğrenç baktılar. Sonra beraber uzaklaştılar oradan.