1. 3.
    +5 -1
    Mesela, Fenerbahçe’nin son kongresinden sonra, Aydınlar’ın listesinden aday olan Hamdi Akın’a neden tepki gösterildiğini anlamayanlar, 3 Temmuz günkü Zaman gazetesinin manşete taşıdığı röportaja bakabilirler. Operasyondan önce yapılan ve 3 Temmuz günü gözaltılar başladığı sırada yayınlanan röportajın bir bölümünde H. Akın, “Aziz Yıldırım’ın süresinin artık dolduğunu ve başkanlığı bırakması gerektiğini” söylerken, daha o günlerde Aydınlar’ın son kongrede çıkardığı listeyi tarif ederek yeni yönetimin nasıl olması gerektiğini anlatıyordu. Röportajın yayınlandığı gün operasyonun başlamasını “tesadüf” olarak görmek yaşadığımız coğrafya için fazla iyimserlik olurdu. Tıpkı, şimdilerde birbirlerine hakaret yağdıran ama o zamanlarda “iki silahşorlar” misali bavul üzerine bavul taşıyan Rasim Ozan Kütahyalı ve Mehmet Baransu’nun, aynı dönemlerde spor programlarının müdavimi olmalarının tesadüf ile açıklanamayacağı gibi. 10 Temmuz günü Bağdat Caddesi’nde yürüyen binlerce Fenerbahçe taraftarının hedefinde “cemaat” ve hükümetin olması kimsenin yönlendirmesiyle olmadı, aksine yaşadıkları gerçeklerin, bu odaklara yakın “medya” organlarında nasıl çarpıtıldığını ve yalan haberler yapıldığını görenlerin doğal tepkisi olarak ortaya çıktı.
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    adam haklı amk
    ···
  3. 1.
    +6 -2
    “Cemaat” ile hükümet arasında dershaneler üzerinden şiddetlenen gerilim her alanda yansımalarını sürdürüyor. “Cemaat”e yakın Aksiyon dergisinin bu hafta ibrahim Akın ile yaptığı röportaj “3 Temmuz” süreciyle ilgili bazı açıklamaları da içeriyor. Akın’ın söylediklerinde, süreci yakından takip edenler açısından yeni bir şey yok. Ancak söylendiği yer ve zamanlama açısından açıklamalar dikkat çekici. ibrahim Akın’ın söylediklerine geçmeden önce biraz geriye gitmekte fayda var. 3 Temmuz sabahı, gözaltıların başlamasından kısa bir süre sonra, Fenerbahçe camiası haksız olarak gördüğü “operasyonun” faturasını “cemaat” ve hükümete kesmişti. Sonradan çeşitli yorumcular camiayı “cemaat”e karşı Aziz Yıldırım’ın yönlendirdiğini iddia etseler de, Aziz Yıldırım’ın ağzından daha tek kelime çıkmadan çok önce Fenerbahçe camiası “cemaati” ve hükümeti hedef tahtasına koymuştu. Haksız oldukları da söylenemezdi. internet ortamında hâlâ mevcut olan o günün gazete arşivlerine yüzeysel bir göz atmak bile, Fenerbahçe camiasında bu “algının” nasıl oluştuğunu anlamaya yeter. 3 Temmuz sürecinin bilgi kirliliğinin yaratılmasında, manipülatif ve çarpıtmaya dayalı haberlerin yapılmasında, “cemaat” ve hükümete yakın medya organları ve kalemler yarış içindeydi. insanların kendisini savunamadığı bir ortamda, sonradan çoğunun gerçek olmadığı ortaya çıkan, suçlamalar havada uçuşuyor adeta bir “şeytanlaştırma” operasyonu adım adım inşa ediliyordu. Zaman gazetesinin “Şikeyi itiraf ettiler”, “Etkin pişmanlık istediler” manşetleri ile Taraf gazetesinin “Ergenekon Fenerbahçe’de” manşeti hâlâ unutulmazlar listesindedir.
    ···