+287
-49
Üst Edit: Destekleriniz için sağolun.
Sadece 29 Ekimi değil Atamızı her zaman ziyeret etmeyi unutmayın çomarlara inat için değil vatana Atamıza destek için yapın 29 Ekim de herkesi Anıtkabire bekliyorum gelin Atamıza karşı bir selam durun dua edin bu toprakları bize armağan ettiği için Atamıza, vatan için savaşıp ölen atalarımıza, Cumhuriyetin diğer kurucuları için dua edin. Unutmayın ki çomarların en büyük korkusu biziz biz varsak asla ama asla emellerine ulaşamayacaklar.
Atatürk’ün eserini ortadan kaldırdılar, anısını da yok etmek istiyorlar
Ankara Valiliği aldığı bir kararla 17 Ekim ile 30 Kasım 2016 tarihleri arasında bütün yürüyüş, etkinlik ve mitingleri yasakladığını duyurdu.
Gerekçe ne olursa olsun, bu yasağın asıl nedeni ortada: 29 Ekim ve 10 Kasım’da milyonların Anıtkabir’e gidişini engellemek.
AKP iktidarı ilk gününden beri “Atatürk Cumhuriyeti’nden intikam” hareketidir. ilk günden beri tam da Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde anlattığı “en kötü senaryo”yu devreye soktular:
Tersanelerimize bile girildi.
Ordumuz tasfiye edildi.
“Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere” “iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde”ler.
“Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin (işgalcilerin) siyasi emelleriyle tevhit (işbirliği) edebilirler.”
Hatta ve hatta “Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.”
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra yaşananlara baktığımızda, OHAL rejiminin tam da Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde ortaya koyduğu tabloyu gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Ve şimdi son olarak bu adımı da attılar: Anıtkabir’e gitmek yasaklandı. Atatürk’ün eserini ortadan kaldırdılar, anısını da yok etmek istiyorlar.
AKP’deki Atatürk korkusu
AKP Atatürk’ün anısından neden bu kadar korkuyor dersiniz? Korkunun asıl nedeni başka: Aslında yeni Atatürk’lerin ortaya çıkmasından korkuyorlar. Türk milletinin, özellikle Türk gençliğinin, Atatürk’e sarılmasından, Atatürkleşmesinden korkuyorlar.
Çünkü Atatürkleşmek, gerektiğinde istibdada karşı ayağa kalkmaktır.
Atatürkleşmek, gerektiğinde apoletlerini sökerek “sine-i millet”e dönmektir.
Atatürkleşmek, gerektiğinde memleketin dört bir köşesinde direniş komiteleri örgütlemektir.
Atatürkleşmek, gerektiğinde memleketi yönetenler işi ihanete vardırdığında isyan etmektir.
Atatürkleşmek, gerektiğinde tek kurtarıcının “Türk milleti” (“bu millet” değil!) olduğunu bilmektir.
Atatürkleşmek, gerektiğinde “uzlaşmak”, “tavizler koparmak” değil bilfiil isyan etmek ve Türk milleti tamamen özgür olana kadar Kurtuluş Savaşı vermektir.
Atatürkleşen bir millet hırsızlık rejimine de, istibdat rejimine de, işbirlikçi dış politikaya da asla izin vermez.
Yani korktukları Atatürk’ün anısının kendi iktidarlarını sona erdirmesidir. Çünkü Atatürk’ün anısı hem bize yol gösteriyor, hem de başarılı bir deneyim olarak tarihte yer alarak cesaretlendiriyor.
Atatürk’ün anısı, “evet, yapabilirsiniz” diyor.
Atatürk’ün anısı, istiklal Marşımız’ın ilk kelimesi gibi “korkma” diyor.
Atatürk’ün anısı, Bursa Nutku’ndaki gibi Türk gençliğini “devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisi” olmaya çağırıyor.
Atatürk’ün anısı, Sivas Kongresi’ndeki gibi “manda ve himaye kabul edilemez” diyor.
Atatürk’ün anısı, Lozan Antlaşması’ndaki gibi emperyalistlere yalvarmadan, emperyalistlerle uzlaşmadan, çatır çatır mücadele ederek sadece ve sadece Türk milletinin çıkarlarını savunmayı emrediyor.
Evet, yapabiliriz.
Korkmuyoruz.
Devrimlerin ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisiyiz.
Manda ve himaye kabul etmiyoruz, sadece ve sadece Türk milletinin çıkarlarını savunuyoruz, savunacağız.
Tayyip’teki
Atatürk kıskançlığı
Atatürk’ün anısı, AKP için nasıl bir korkuysa, Tayyip’in şahsı için de kıskanılacak bir değer.
“Dünya lideri” olma heveslisi bir insanın, ölümünden 75-80 yıl sonra bile milyonlarca insanın Atatürk’ün naaşına koşturup saygısını sunmasını kabullenmesi beklenemez.
Düşünün, Tayyip’in devrildiğini ya da öldüğünü… Bırakın 75-80 sene sonrasını, ertesi güne bir tane “Tayyipsever” kalır mı sanıyorsunuz?
Bunu Tayyip de gayet iyi biliyor. Dağıtılan rantla, bağlanan aylıklarla, verilen maaşlarla mitinglerde verilen sucuk-ekmekle, 50 TL’lerle bir kalabalık topluyor. “Bu değirmenin suyu nereden geliyor” demiyorum, bu su kesildiğinde ne olacak? Bunu da gayet iyi biliyor.
Bir lideri “reis” yapan, yandaşlarını zengin edip karşıtlarını sindirerek meydanlara hakim olmak değildir. Bir lideri “reis” yapan, karşıtlarının bile saygısını kazanan icraatlar gerçekleştirmektir.
Bakın 1. Meclis’e. Neredeyse tamamı Mustafa Kemal’in karşıtıydı fikirsel olarak. Her kritik dönemeçte Mustafa Kemal, muhaliflerin bozgunculuğu ve ümitsizliğiyle mücadele etmek zorunda kalıyordu. Büyük Taarruz’un hemen öncesinde dahi…
Ama Mustafa Kemal, aynı meclisle Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandırmayı başardı. Ve aynı meclisin tamdıbının desteğini kazanarak Cumhuriyet’i kurup Cumhurbaşkanı oldu…
Hani soruyorlar ya öğretmen adaylarına mülakatta: “Reis deyince aklınıza kim geliyor” diye… Bu yüzden Türk milletinin çoğunluğunun aklına Mustafa Kemal geliyor. Bir avuç korkak ve işbirlikçi dışında kim niye başka bir yanıt versin?
işte bu yüzden Atatürk kıskanılacak bir liderdir diktatörler için… Dünyada başka bir örneği var mı, ölümünden 75-80 yıl sonra bile bu denli sevilen/sayılan Atatürk gibi… Yok…
Eminim, Tayyip, 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda milyonlar Atatürk sevgisi/saygısıyla Anıtkabir’e koşturdukça kıskançlıktan çatlayacak gibi oluyordur.
Hatırlayın, karşısında sigara içti diye bir vatandaşı azarlamıştı… Kim bilir, belki de 10 Kasım’larda saat 9’u 5 geçe ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunan milyonlar gelmiştir aklına. Sinir olmuştur içten içe…
Halbuki saygı zorla kabul ettirilemez. Hele sevgi… Parayla satın alınamaz.
işte bu yüzden kıskanıyordur Atatürk’ü…
Tayyip Atatürk’ü kıskanmasın da ne yapsın
Kim bilir, belki de AB Türkiye’yi her üye olarak kabul etmediğinde, aklına Atatürk döneminde Türkiye’yi üye yapmak için ayağımıza kadar gelen ve her şartımızı kabul etmek zorunda kalan Milletler Cemiyeti geliyordur aklına.
Kıskanıyordur…
Ya da Musul operasyonunda “illa ben de olacağım” diye ağlaşırken… Hani iyi futbol oynayamadığı için kenarda bırakılan, maça sokulmayan çocuklar vardır ya… Gözlerinde yaş izlerler maçı… Onlar gibi…
Aklına Sadabat Paktı, Balkan Antantı geliyordur. Türkiye’nin Atatürk döneminde bölgesinde nasıl da lider olduğunu düşünüyordur.
Ve kıskanıyordur…
Ya da Araplardan akan ne karşılığı geldiği belirsiz altınlara muhtaç kırılgan ekonomimizin, iktidarı boyunca dolar karşısında 3 kat değer kaybeden Türk lirasının, her geçen gün artan dış borcun ve yabancı sermayeye muhtaç üretimimizin haline bakıp Osmanlı borçlarını bile ödeyebilen Atatürk ekonomisin hatırlıyordur.
Kıskanıyordur…
3 yıldır “yerli otomobil üreteceğiz” diye bağırıp çağırıp hâlâ emperyalist tekellerin işgali altındaki otoyollarımıza bakıp Atatürk döneminde kurulan uçak ve lokomotif fabrikaları geliyordur aklına…
Kıskanıyordur…
Tüm dünyada “diktatör” olarak tanınmasına, IMDb gibi sinema internet sitelerinde bile “diktatör” olarak tanıtılmasına içerleyip Atatürk’ün 4 yıl savaştığı Yunan lider Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesini düşünüyordur.
Kıskanmasından da ne yapsın!
Bu halkın Atatürk sevgisi boş bir sevgi değildir. Birazcık aklı çalışan, vicdanını kiralamış her Türk insanı, yaşı kaç olursa olsun, Atatürk’e sevgiyle bağlıdır. Açın Youtube’u, “Türk’üm doğruyum” diye andımızı okuyan 2 yaşındaki bebelerin videolarıyla doludur.
O kaldırdığı, unutturmak istediği “Andımız” 2 yaşındaki bebeklerimizin masum haykırışlarında kabusu olmuştur…
Kıskanıyordur.
Bakın, Anıtkabir yasağı bu kıskançlığın eseridir. Terör falan, bahane…
Atatürk’ün Harbiye’sini kapattınız,
sıra Anıtkabir’de mi?
Atatürk’ten miras ne varsa “özelleştirme” diye sattılar. Peşkeş çektiler.
Yetmedi Atatürk’ün mezun olduğu Harbiye’yi bile kapattılar.
O da yetmedi son hedefleri Anıtkabir… Atatürk’ün anısına saygısızlık için Anıtkabir’e çocuk parkı bile yaptılar. Hatta futbol sahası inşa ettiler!
Bırakın Atatürk gibi ülkemizin kurucu liderinin mezarını, herhangi bir mezarlığımıza çocuk parkı yapıldığını düşünebiliyor musunuz? Ya da futbol sahası inşa edildiğini?
imkansız değil mi? Düşünemiyoruz bile…
Yer yerinden oynar…
Savunduğumuz Anıtkabir değil, Atatürk’ün anısıdır. Ülkemizi yoktan var eden, Türk milletini yok olmaktan kurtaran kurucu iradeye saygıdır…
Elbette sahip çıkacağız…
Önümüzdeki 29 Ekim ve sonraki onlarca, yüzlerce 29 Ekim’de akacağız Anıtkabir’e…
ÖZET: ampul NE YAPARSA YAPSIN ATAMIZA OLAN AŞKIMIZI BiTiREMEYECEK. .
Tümünü Göster