-
1.
+8 -2dominate-hükmetmek
compel-zorlamak, mecbur etmek
confession-itiraf, günah çıkarma
urge-ısrar etmek, sıkıştırmak
repent-pişman olmak
evacuate-boşaltmak, tahliye etmek
resent-kızmak, darılmak, gücenmek, içerlemek
regret-pişman olmak
nuisance-dert, sıkıntı, tasa, keder, başbelası, musibet
mayor-belediye başkanı
constrain-zorlamak, mecbur etmek
diligent-gayretli, çalışkan
industrious-gayretli, çalışkan
sour-ekşimek, bozulmak
bachelor-bekar erkek
spinster-bekar kadın
restless-huzursuz, sakin olmayan, yerinde durmayan, amansız
cough-öksürmek
striped-çizgili
bear in mind-unutma
contest-çekişme, mücadele
preceded-öncelikli
contestant-yarışmacı
conceivable-makul
hostage-rehine
profound-derin
tackle-çözmek, halletmek
grant-bahşetmek, vermek, bağışlamak
indispensable-vazgeçilmez
slide-usulca süzülmek
swamp-bataklık
marsh-bataklık
peel-kabuğunu soymak
bake-pişirmek
nominate-görevlendirmek, atamak
designate-görevlendirmek, atamak
maid-kadın hizmetçi
drag-sürüklemek, çekmek
drug-ilaç
betray-ihanet
litter-çöp
rubbish-saçma sapan, boş, zırva laf
puppet-kukla
conquest-fetih
conquer-fethetmek
liver-karaciğer
lung-akciğer
nobel-soylu, asil
by far-kat kat, büyük bir farkla
polio-çocuk felci
fever-ateş
cold-nezle
flu-grip
toothache-diş ağrısı
ailment-ciddi olmayan rahatsızlık(nezle, grip, başağrısı gibi)
disease-ciddi hastalık(kanser, çocuk felci gibi)
downtown-şehir merkezi, çarşı
jail-hapishane, cezaevi
prison-hapishane, cezaevi
privilege-ayrıcalık, imtiyaz
polish-cilalamak, parlatmak
range-sıra, dizi, silsile
lucrative-karlı, kazançlı
lubricate-yağlamak
luggage-bagaj, yolcu eşyası
checkers-dama oyunu
measles-kızamık
smallpox-çiçek hastalığı
chicken pox-su çiçeği
mumps-kabakulak
blunt-kör, keskin olmayan, iş görmeyen(bıçak, makas gibi)
cattle-büyükbaş hayvan, sığır
castle-kale
precaution-önlem, tedbir
premises-konut alanı(konutu da içine alan)
pliers-pense
persecute-eziyet, işkence etmek, zulmetmek
torture-eziyet, işkence, zulüm
eligible-uygun, gerekli nitelikleri taşıyan
wound-yaralamak
shoplift-alışveriş eder gibi görünüp çalmak
quarrel-tartışma, münakaşa
vaccine-aşı
annual leave-yasal, maaşlı, yıllık izin
hardly-hemen hiç
shortly-az sonra
stuff-şey, madde
staff-personel
enroll-yazılmak, kaydolmak
applause-alkış
applaude-alkışlamak
turn pale-sararıp solmak, rengi değişmek, benzi atmak
dissertation-tez
aunt-hala, yenge, teyze gibi bayan akrabalar
assure-söz vermek, vadetmek, garanti etmek
glorify-Allah'ı övmek, şükretmek, hamdetmek
faint-bayılmak
curious-acayip, garip
burst into tears-gözyaşlarına boğulmak
lager-bir tür hafif bira
indecent-açık saçık, edepsiz
obscene-açık saçık, edepsiz, müstehcen, ayıp, iğrenç
lawn-çim
prosperous-başarılı, zengin, müreffeh, gelişmiş
puncture-tekerleğin, lastiğin patlaması
simply-sadece, yalnız
merely-sadece, yalnız
allege-iddia etmek, kanıt göstermeden ileri sürmek
innocent-suçsuz, masum
clash-anlaşmazlık
accuse-suçlamak, itham etmek
charge with-suçlamak, itham etmek
haphazard-rastgele, gelişigüzel
pursuit-ilgi alanı
apprentice-çırak
expel-işten kovmak, çıkarmak, atmak
sack-işten kovmak, çıkarmak, atmak
dismiss-işten kovmak, çıkarmak, atmak
fire-işten kovmak, çıkarmak, atmak
lay off-işten kovmak, çıkarmak, atmak
discharge-işten kovmak, çıkarmak, atmak
fortune-servet
bride-gelin
bridegroom-damat
conjuror-sihribaz, hokkabaz
vanish-ortadan kaybolmak
dreadful-korkunç
plumber-tesisatçı
stubborn-inatçı
obstinate-inatçı
mule-katır
acknowledge-itiraf etmek, doğrulamak
advocate-lehine konuşmak, savunmak, desteklemek
contemplate-uzun uzun ve ciddi bir şekilde düşünmek
detest-iğrenmek, tiksinmek
disgust-iğrenmek, tiksinmek
envisage-zihninde canlandırmak, tahayyül etmek
fancy-sanmak, zannetmek
justify-haklı göstermek, haklı çıkarmak
recollect-hatırlamak
recall-hatırlamak
resume-yeniden başlama
consent-kabul etmek
endeavour-çaba, gayret
pledge-yemin
resolve-karar vermek, aklına koymak
venture-göze almak, cüret etmek
notify-bildirmek, haber vermek
tempt-aklını çelmek, ayartmak, baştan çıkartmak
beg-dilemek, rica etmek, yalvarmak
syllabus-ders programı
from down to dusk-sabahtan akşama kadar, bütün gün
curfew-sokağa çıkma yasağı
steward-erkek kamarot
stewardess-kadın kamarot, hostes
utterly-tamamen
devoid-yoksun
deprive -yoksun
common sense-sağduyu, aklı selim
wicked-aşağılık, bayağı
bound-olacağı belli, muhakkak
apt-eğilimli, meyyal, müsait
liable-muhtemel, eğilimli
at once-şimdi, hemen, derhal
triumphant-muzaffer, galip
ablaze-yanmakta, tutuşmuş, alev almış durumda
averse-hoşlanmamak
adjacent-bitişik, yan yana, çok yakın
conducive-neden olan, yardım eden
fond-düşkün, çok seven
prone-eğilimli, yatkın, mütemayil
susceptible-duyarlı, hassas
reconcile-aralarını bulmak, barıştırmak
involved-karmaşık
intricate-karmaşık, karışık, grift
martial-savaş ile ilgili
pear-armut
ripe-olgun
cliff-uçurum
steep-dik
humble-alçak gönüllü, mütevazi
modest-alçak gönüllü, mütevazi
trivial-önemsiz, basit, ufak tefek, değersiz
commute-her gün işten eve, evden işe otobüs, tren gibi toplu
taşıma araçları ile gidip gelmek
devise-düşünüp bulmak, icat etmek
fat-şişman
dependable-güvenilir, emin
turmoil-karışıklık, hayhuy
particularly-özellikle, bilhassa
notably-özellikle, bilhassa
essentially-aslında, esasen
evidently-besbelli
exclusively-özellikle, sadece
fairly-hakça, adilane
prejudice-peşin hüküm, önyargı
bias-peşin hüküm, önyargı
predominantly-ağırlıklı olarak
thorougly-tamamen
immensely-son derece, pek çok
all but-hemen hemen, neredeyse
-
2.
0rez amk rez
rez puta madre
rez motha fucker -
3.
+1virtually-hemen hemen, neredeyseTümünü Göster
practically-hemen hemen, neredeyse
nearly-hemen hemen, neredeyse
absolutely-tamamen, kesinlikle
vigorously-gayretle
drawback-dezavantaj
setback-gerileme, kötüleme
obstacle-engel
tribunal-belli konuları ele almak için
oluşturulmuş özel bir mahkeme, kurul
transplant-organ nakli
resort-tatil beldesi, sayfiye yeri
glitter-parıldamak, ışıl ışıl parlamak
desert-ayrılmak, terketmek, bırakmak
unrest-kargaşa, karışıklık, huzursuzluk
abandon-terketmek, bırakmak, vazgeçmek
palace-saray
from cradle to grave-beşikten mezara
orator-hatip
eloquent-belagatli, güzel ve etkili konuşabilen
actually-aslında, esasen
strike-vurmak, çarpmak
sphere-küre
hemisphere-yarımküre
impede-engel olmak, kesintiye uğratmak, sekte vurmak
hinder-engel olmak, kesintiye uğratmak, sekte vurmak
hamper-engel olmak, kolayca hareketini güçleştirmek
pea-bezelye
flavor-tat, lezzet
taste-tat, lezzet
obscure-anlaşılması güç, muğlak, belirsiz
indistinct-anlaşılması güç, muğlak, belirsiz
misty-sisli, puslu
ambiguous-anlaşılması güç, muğlak, belirsiz
subtle-anlaşılması güç, muğlak, belirsiz
vague-anlaşılması güç, muğlak, belirsiz
emit-ses, gürültü çıkarmak
exhale-ısı, ışık, koku yaymak
reptile-sürüngen
horn-boynuz
curb-frenlemek
scholar-bilgin, alim
prospect-beklenen şey, umut
absurd-saçma, anlamsız
ridiculous-saçma , anlamsız
contention-çekişme, mücadele
admit-içeri girmesine izin vermek, kabul etmek
treaty-ülkeler arasında yapılan yazılı anlaşma
ant-karınca
fungi-mantar
hospitality-konukseverlik, misafirperverlik
hostile-düşmanca, saldırgan
hostility-düşmanlık, kin, husumet
adherence-taraftar olmak, sadık olmak, bağlanmak
souvenir-hatıra eşya
tough-sert
flat-patlak(lastik)
avert-olmasını önlemek
first prize-birincilik ödülü
inasmuch as-madem ki, çünkü, -dığı için
audible-duyulabilir, işitilebilir
snake-yılan
crocodile-timsah
lizard-kertenkele
desperately-umutsuzca
angle-melek
parade-geçit, yürüyüş
paradise-cennet
heaven-cennet
power cut-elektrik kesintisi
lest-olmasın, etmesin diye
pension-emekli aylığı
but for-eğer olmasaydı
sparingly-tedbirli olarak, dikkatli kullanarak
scold-azarlamak, paylamak
admonish-uyarmak, hafifçe azarlamak, kulağını bükmek
rebuke-azarlamak
dazzle-gözünü kamaştırmak
temperamental-çabuk kızıveren, öfkesi burnunda
charge account-veresiye hesabı
impair-bozmak
rust-pas
dust-toz
must-küf
strenuous-büyük çaba ve gayret isteyen, güç, ağır
adjourn-ertelemek, tehir etmek
immune-bağışık
postpone-ertelemek
put off-ertelemek
immunity-dokunulmazlık, muafiyet
inedible-yenmez
spill-kaza ile dökmek
rug-küçük halı, kilim, seccade
pitch dark-zifiri karanlık
stroll-dolaşmak, gezinmek
barely-ancak, ucu ucuna, kıtı kıtına
altitude-deniz seviyesinden yükseklik, irtifa
ascend-yükselmek, tırmanmak
descend-alçalmak
oath-yemin
insane-deli, akli dengesi yerinde olmayan
cave-mağara
oak-meşe ağacı
acorn-meşe palamudu
seize-kapmak, yakalamak, tutmak, kavramak
snatch-kapmak
awe-korku ve hayranlıkla karışık saygı duygusu
petition-dilekçe
lip-dudak
hip-kalça
pupil-gözbebeği
open market-semt pazarı
gift-doğuştan sahip olunan, Allah vergisi hüner, kabiliyet, yetenek
devastate-yakıp yıkmak, enkaz haline getirmek, harabeye çevirmek
destroy-yok etmek, mahvetmek, yıkmak
itinerary-yolculukta izlenecek yol, plan, program
pastime-hoşça vakit geçirmek için yapılan bir şey, eğlence, oyun
ingenuity-maharet, yaratıcılık
long-çok istemek, arzulamak
insect-böcek
vowel-sesli harf
in succession-art arda, üst üste
consecutive-art arda, üst üste
civil servant-devlet memuru
decorate-nişan, madalya vermek
cottage-kır evi
bow-eğilmek
appal-şoke etmek, derinden sarsmak
groceries-bakkaliye, bakkaldan alınan şeyler
wreck-kaza geçirip hasara uğramış bir uçak veya bir araç
vessel-gemi
vest-yelek
fog-sis, duman
mist-sis, duman
slacks-bolca ve rahat pantolon
socks-çorap
jealousy-kıskançlık
envious-kıskanç
persistence-inat, ısrar
corruption-bozulma, çürüme
bribe-rüşvet
glimpse-bir anlık görüş, görüverme, gözüne ilişme
drown-suda boğulmak
detriment-zarar, ziyan, hasar
sullen-somurtkan, küskün
prolong-uzatmak
drought-kuraklık, susuzluk
famine-açlık, kıtlık
abdominal-mideyle ilgili, karna ait
tenacity-azim, kararlılık
collide-çarpışmak
content -hoşnut, memnun, mutlu
recklessly-pervasızca, düşüncesizce
congestion-aşırı kalabalık
jam-sıkışıklık, tıkanıklık
bet-bahse girmek, iddiaya tutuşmak
outlook-görünüş, manzara
stingy-cimri, hasis
mean-cimri, hasis
generous-cömert
embarrassed-mahcup
timid-ürkek, çekingen, sıkılgan
shy-ürkek, çekingen, sıkılgan
solitude-tek başına, yalnız
halt-durmak, durdurmak
solidarity-dayanışma
unprecedented-daha önce hiç olmamış, eşi emsali görülmemiş
I'd just as soon-isterim, isterdim
prosecute-birisi aleyhine, bir suç sebebiyle dava açmak
homesick-evini, vatanını özleyen
reprehensible-azarlanmayı hak eden, suçlanabilir
orbit-yörünge
unanimous-oy birliği ile verilmiş, alınmış
impulse-dürtü, güdü
burst -patlamak
epileptic seizure-sara nöbeti
pill-hap, tablet
arrogant-kibirli, kendini beğenmiş
vain-kibirli, kendini beğenmiş
legend-efsane, destan
legacy-miras
ground glass-buzlu cam
digest-sindirmek, hazmetmek
intestine-bağırsak
stomach-mide
advent-geliş, varış
snobbish-züppe, özenti
mend-onarmak
moth-güve
mouth-ağız
invade-istila etmek
evade-kaçmak, baştan savmak
eel-yılan balığı
evasion-kaçma, baştan savma
orphan-öksüz, yetim
blond-sarışın erkek
blonde-sarışın kadın
brutal-acımasız, zalim
berry-çilek, böğürtlen gibi ufak, yuvarlak bir meyve
owl-baykuş -
4.
0talon-yırtıcı kuşların tırnağıTümünü Göster
prey-av
cease-durdurmak, kesmek
pretend-yalandan yapmak, yapar gibi görünmek,
numara yapmak, bir şey süsü vermek
slice-dilim
notwithstanding-rağmen
curtail-azaltmak, kısmak sınırlandırmak
disguise-tebdili kıyafet
counsel-öğüt, nasihat, tavsiye, salık
incomprehensible-anlaşılmaz, anlaşılması imkansız
juvenile-çocuk, genç delikanlı
juvenile delinquency-çocuk tarafından işlenen suç
delinquent-mükerrer suç
depict-tanımlamak, tarif etmek
virtous-faziletli, erdemli
virtue-fazilet, erdem
minute-küçük, ufacık, minnacık
incur-kayba uğramak
lead-kurşun
unleaded-kurşunsuz
jeer-alay etmek, eğlenmek, yuhalamak
incidentally-bu arada, sırası gelmişken
praise-övmek, methetmek
boost-övmek, methetmek, rekldıbını yapmak
compliment-övgü, iltifat
surrender-teslim olmak, teslim etmek
painstaking-özenli, itinalı
on earth-Allah aşkına
pursue-kovalamak
deportaiton-sürgün
exile-sürgün
revelation-açığa vurma, ifşa
reveal-açığa vurmak, ifşa etmek
pitch -ses düzeyi
prevalent-hüküm süren, geçerli olan, cari
mosquito-sivrisinek
genuine-orijinal, hakiki, gerçek
authentic-orijinal, hakiki, gerçek
squeeze-sıkmak, sıkıştırmak
resonant-yüksek, berrak ses
peculiarity-acayip, tuhaf, garip
artisan-zenaatkar, usta
craftsman-zenaatkar, usta
coward-korkak, ödlek
tradesman-esnaf
charm-alımlı, sevimli, çekici
mess-incinlık
untidy-incin
upset-alabora etmek, devirmek
call off-iptal etmek
decay-çürümek, bozulmak
rot-çürümek, bozulmak
decompose-çürümek, bozulmak
cabbage-lahana
superficial-yüzeysel
magic-büyü, sihir
miracle-mucize
marvel-mucize
magnify-büyütmek
enlarge-büyütmek
magnitude-büyüklük
supreme-yüksek, yüce
stretch-germek, uzatmak
extend-uzatmak, genişletmek
clown-soytarı, maskara, palyaço
erect-inşa etmek, dikmek, yapmak
confine-sınırlamak
adapt-uyum sağlamak
adopt-kabul etmek
take after-benzemek
suck-emmek
revoke-yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, feshetmek
annul-yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, feshetmek
repeal-yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, feshetmek
surpass-aşmak
transcend-aşmak
outstrip-aşmak
preserve-doğayı, hayvan ve bitkileri korumak
cram-tıka basa doldurmak
alleviate-yatıştırmak
moderate-yatıştırmak
relieve-yatıştırmak
temper -yumuşatmak
astonished-şaşkın, hayretler içinde
amazed-şaşkın, hayretler içinde
disappointed with-hayal kırıklığına uğramış
eradicate-yok etmek, kökünü kazımak
reproach-sitem etmek, serzenişte bulunmak
restrain-engellemek, alıkoymak
inhibit-engellemek, alıkoymak
allocate-ayırmak, tahsis etmek
allot-ayırmak, tahsis etmek
endorse-onaylamak
principal-okul müdürü
nourishment-besin, gıda, yiyecek
compound-bileşik
property-mal, mülk
poverty-yoksulluk
misery-sefalet, perişanlık
delicate-narin
aptitude-yetenek, kabiliyet
competence-yeterlik, ehliyet
evolution-evrim, gelişim
revolution-devrim, ihtilal
accelerate-hızlanmak
dense-sık (orman), koyu (sis), yoğun (yağmur)
dear-pahalı
adjust-uyum sağlamak
look like-benzemek
resemble-benzemek
absorb-emmek
preliminary-ön
eager-istekli
knock-vurmak, çarpmak
knock down-yıkmak, devirmek
sound-sağlam
robust-sağlam, kuvvetli
affluent-zengin
drowsy-uykulu
thrifty-tutumlu, idareli
frugal-tutumlu, idareli
spacious-geniş, ferah
redundant-gereksiz, lüzumsuz
versatile-elinden her işe gelen, çok yönlü
fertile-bereketli
pest-baş belası
clerk-yazıcı, katip
deliberately-mahsus, kasti
hasty-alelacele
rash-alelacele
appealingly-yalvararak
abruptly-birdenbire, aniden
flagrant-apaçık, bariz, gün gibi ortada
fatal-ölümcül
mortal-ölümcül
combat-dövüş
grimly-vahşice
malignant-ölümcül
moist-nemli, hafif ıslak
mild-kibar, mülayim
stern-sert, acımasız
soot-is, kurum
cling-yapışmak, sarılmak
expedite-çabuklaştırmak
expedition-uzun yolculuk
voyage-uzun deniz yolculuğu
stimulate-teşvik etmek
stipulate-şart koşmak
simulate-taklit etmek
render-sağlamak, sunmak
hatred-nefret, kin
imperative-şart, gerekli
discord-anlaşmazlık, uyuşmazlık
extinguish-ateşi söndürmek
put out-ateşi söndürmek
put up with-katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
stun-şaşırtmak, afallatmak
perplex-şaşırtmak
accomodate-sığdırmak
put up -ağırlamak
infuriate-çileden çıkarmak, çok kızdırmak, sabrını taşırmak
erupt-yanardağın püskürmesi
roar-kükreme, gürleme
citrus-turunçgiller, narenciye
commence-başlamak
commemorate-anmak
precious-çok değerli, kıymetli, az bulunur
revere-saygı duymak, hürmet göstermek
esteem-saygı duymak, hürmet göstermek
facility-kolaylık
insurmountable-başa çıkılamaz, yenilemez
insuperable-başa çıkılamaz, yenilemez
nest-kuş, böcek yuvası
exert-güç, kuvvet sarfetmek, kullanmak
plausible-mantıklı
perpetual-ebedi
permanent-sürekli, daimi
puzzle-şaşırtmak
perilous-tehlikeli
comprehensive-kapsamlı, geniş
ignorant-cahil, bilgisiz, habersiz
literate-okumuş, bilgili
alert-uyanık, tetikte, alarmda
intelligible-açık, anlaşılır
convention-toplantı, kongre
keen-hevesli, istekli, meraklı
pungent-keskin kokulu
dull-bulutlu, kapalı(hava); tatsız, yavan, can sıkıcı(gün); neşesiz,
durgun(insan); boğuk(ses); donuk, sönük(renk); hafif(ağrı); kör(bıçak)
boast-övünmek
clumsy-beceriksiz, sakar
awkward-beceriksiz, sakar
conceal-gizlemek, saklamak
marvel at-şaşmak, hayret etmek
rest with you-sana kalmış
lie with you-sana kalmış
hay-saman, kuru ot
barn-ahır, ambar
grumble-yakınmak, söylenmek, homurdanmak -
5.
0grumble-yakınmak, söylenmek, homurdanmakTümünü Göster
sob-hıçkıra hıçkıra ağlamak
entail-gerektirmek
console-teselli etmek, avutmak
assent-kabul etmek, olur vermek
indebted-borçlu
preposterous-saçma
nonsense-saçma
disgrace-utanç, ayıp
pointless-anlamsız, maksatsız
destine-nasip etmek, alnına yazmak
deficient-yetersiz, ekgib, noksan, zayıf
fortunate-minnettar, müteşekkir
sanitary-temiz, sağlıklı
respiration-solunum
haven-liman, barınak, sığınak
shelter-barınak, sığınak
inhale-nefes almak, içine çekmek
ornamental-süsleyici
ransom-fidye
eye witness-görgü tanığı
the red crescent-kızıl haç
kidnap-adam kaçırmak
bitterly-acı, keskin
overlook-farkına varmamak
dissolve-sıvı içinde erimek
dispose-sona erdirmek, bertaraf etmek
vein-toplardamar
artery-atardamar
matter-madde, cisim
substance-madde, cisim
perspiration-terleme
bush-çalı
inspect-denetlemek, teftiş etmek
mistake for-başkasıyla karıştırmak, başkası sanmak
crossroads-kavşak, dört yol ağzı
grain-hububat
powder-pudra, toz
dexterity-ustalık, beceriklilik
demolition-yıkma, tahrip
pace-adım, hız
trace-iz, eser
strike-birden aklına gelivermek
dye-boyamak
suspend-asmak, sallandırmak
dry-kurumak
overdue-vadesi geçmiş(borç)
slam-çarparak kapatmak(kapı)
slap-tokat, şamar
slapdash-baştan savma
cursory-baştan savma
rough-pürüzlü(yol); dalgalı(deniz); zahmetli(yolculuk);
tırmalayıcı(ses); kaba(davranış)
moody-kaprisli, saati saatine uymaz
moodily-huysuz, karamsar biçimde
endow-(para) bağışlamak
endure-katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
abide-katlanmak, çekmek, tahammül etmek
bear-katlanmak, çekmek, tahammül etmek
reside-bir yerde oturmak, yaşamak
inhabit-bir yerde oturmak, yaşamak
drip-damlamak
impart-haber, bilgi vermek, söylemek, bildirmek
impartial-tarafsız, önyargısız
doorway-antre
implant-(düşünce) aşılamak, aklına sokmak
immerse-(suya, işe, düşünceye) dalmak
bucket-kova
soak-sırılsıklam olmak
assert-kesinlikle belirtmek
divert-yönünü değiştirmek, saptırmak
distort-(aslını) bozmak, değiştirmek, çarpıtmak, tahrif etmek
refute-(birisinin) yanılmış olduğunu kanıtlamak
condemn-mahkum etmek
condemned-ölüm cezasına çarptırılmış, idam edilecek
aggravate-(durumu) ağırlaştırmak, kötüleştirmek
fission-atom çekirdeğinin parçalanması
epidemic-salgın
inherent-aslında ve tabiatında var olan, kalıtsal
detain-göz altına almak
rub-ovmak
retain-alıkoymak
velocity-hız, sürat
decent-oldukça iyi, şöyle adam gibi
acute-şiddetli, kuvvetli, derin
chest-göğüs
inhabitant-(bir yerde) oturan, yaşayan
resident-(bir yerde) oturan, yaşayan
census-nüfus sayımı
recipe-yemek tarifi
bill of fare-yemek listesi
concurrent-aynı anda
spot-nokta, leke, benek
patch-yama
plot-komplo
conspiracy-komplo
excursion-(seyahat firmalarının organize ettiği) gezinti
amenity-hayatı daha zevkli bir hale getiren, insanın da tadını
çıkarabileceği bir şey, bir durum
tide-gelgit, metcezir
gaze-uzun uzun gözünü dikerek bakmak
stare-uzun uzun gözünü dikerek bakmak
genius-deha, dahi
ingenious-zeki
decisive-kesin, kati, tartışılmaz
limestone-kireç taşı
recreational-eğlencelik
trait-ayırdedici nitelik, kişisel özellik
flock-sürü sürü gelmek
thorough-tam, ekgibsiz
tender-körpe, taze
legal tender-yasanın öngördüğü geçerli para
instictive-iç güdüsel
rod-çubuk, değnek, sopa, asa
curtain-perde
carpet-halı
foremost-en önemli
docile-uysal, yumuşak başlı
volatile-uçucu
slippery-kaygan
muddy-çamurlu
delightful-hoş, güzel
rash-atılgan, sabırsız
rush-hızla hareket etmek
heed-kulak asmak, aldırış etmek, önem vermek
incredulous-inanmaz, kuşku duyan
spark-kıvılcım
spark plug-buji
segregation-sosyal ayrımcılık
run into-rastlamak, karşılaşmak
come across with-rastlamak, karşılaşmak
stir-harekete geçirmek
revive-canlanmak
weave-dokumak
eyelid-göz kapağı
swell-şişmek, kabarmak
limb-kol, bacak
bring about-neden olmak, meydana getirmek
entangle-(engele) takılmak
indiscretion-boşboğazlık, patavatsızlık
discretion-sağduyu, basiret
induce-neden olmak, sebep olmak
inducement-teşvik
swing-sallamak, sallanmak
now and then-bazen
loan-fazili borç para
allowance-ödenek, tahsisat
provision-hazırlık
provisional-şimdilik, geçici
compensate-telafi etmek
compensation-tazminat, bedel
make up-telafi etmek
offset-telafi etmek
deplete-tüketmek, bitirmek
lofty-yüce, yüksek
legible-okunaklı
inquisitive-meraklı
tentative-deneme niteliğinde, kesin olmayan, geçici
burden-ağır yük, ağır yükümlülük
agitate-kamuoyunda tartışmak, savunmak
agitator-kışkırtıcı, tahrikçi
lodging-pansiyon
smash-paramparça olmak, etmek
shatter-kırmak, tuzla buz etmek
breed-hayvanların yavrulaması, üremesi
inquire-soruşturmak, aramak
query-soru
magnificent-mükemmel, muhteşem
portray-canlandırmak
suburb-banliyö, dış mahalle
drain-lağım
strain-germek
transpire-ortaya çıkmak, belli olmak, anlaşılmak
fatigue-bitkinlik
fallacy-yanlış düşünce, inanç, fikir
fare-bilet ücreti
stray-konudan uzaklaşmak
sprawl-yayılıp oturmak
straggle-gruptan ayrılmak, geri kalmak
scatter-saçmak, serpmek
disperse-dağıtmak
contemptible-aşağılık, adi, rezil
wretch-aşağılık
miserable-bedbaht
erroneous-yanlış, hatalı
shallow-sığ, derin olmayan
crude-kaba, ham
coarse-kaba
fetch-gidip almak, alıp getirmek
amphibian-hem karada, hem suda yaşayabilen, hareket edebilen
account for-açıklamak
foster mother-süt anne
fulfill-tatmin etmek
settle-çözmek, halletmek
decline-daveti, teklifi, isteği reddetmek, geri çevirmek
relative-karşılaştırmalı
correspond to-tekabül etmek, eşiti, benzeri
contract-daralmak
undergo-tecrübe etmek
expend-harcamak
ash-kül -
6.
0arise-baş göstermek, ortaya çıkmak, meydana gelmekTümünü Göster
arouse-uyandırmak, kaldırmak
entice-ayartmak, baştan çıkarmak, kandırmak
damp-nemli, rutubetli
abound-büyük miktarlarda bulunmak
exploit-(şirket, maden vs.) işletmek
abide by-yasaya, anlaşmaya uymak
stick to-yasaya, anlaşmaya uymak
conform-yasaya, anlaşmaya uymak
comply-yasaya, anlaşmaya uymak
proclaim-ilan etmek
scrutinize-iyice, dikkatlice incelemek
far and wide-yurdun her yerinde, dünyanın dört bucağında
far-fetched-gerçek, ihtimal dışı
prompt-teşvik etmek
deduce-sonuç çıkarmak
flourish-hayvanın, bitkinin büyümesi
contend with-mücadel etmek
contender-yarışmacı
persevere-sebat etmek
undermine-zayıflatmak
commitment-söz, vaat, taahhüt
ascribe-bir şeye bağlamak, atfetmek, yormak
attribute-bir şeye bağlamak, atfetmek, yormak
tissue-ince ve hafif kağıt
paper tissue-kağıt mendil, tuvalet kağıdı
extract-çekmek, çıkarıp almak
pull out-çekmek, çıkarıp almak
offence-suç, cürüm, tecavüz
prescription-reçete
tribe-kabile, aşiret, boy
emerge-ortaya çıkmak, görünmek
emigrate-göç etmek
migrate-göç etmek
immigrate-göç etmek
verify-doğrulamak, kanıtlamak
disrupt-bozmak
disturb-bozmak
territorial-kara, toprak ile ilgili
thrive-gelişmek
unilaterally-tek taraflı olarak
bilaterally-çift taraflı olarak
discern-farketmek, anlamak
perceive-algılamak
merit-meziyet, erdem, fazilet
appraise-değerlendirmek
incite-körüklemek, kışkırtmak, tahrik etmek
augment-parayı, malı mülkü çoğaltmak, büyütmek
dwell upon-bir konu üzerinde durmak
pertain-bir şey ile ilgili olmak
relate-bir şey ile ilgili olmak
sustain-sürdürmek
abuse-yolsuzluk, suistimal, kötüye kullanma
preclude-engel olmak
jeopardise-tehlikeye atmak
endanger-tehlikeye atmak
imperil-tehlikeye atmak
extol-övmek, methetmek
offset-telafi etmek, dengelemek
reiterate-defalarca söylemek, yapmak
devour-kıtlıktan çıkmış gibi yemek
abate-rüzgar, ağrı, yağmur, gürültü dinmek, yatışmak
subside-rüzgar, ağrı, yağmur, gürültü dinmek, yatışmak
aspire to-can atmak, şiddetle arzulamak
crave-can atmak, şiddetle arzulamak
resolution-azim
tenant-kiracı
evict-hukuk yoluyla tahliye ettirmek
impose-vergi koymak
sanction-izin, müsaade, onay
cage-kafes
shuttle-mekik dokumak
space shuttle-uzay mekiği
peninsula-yarımada
acquaint-yakından tanımak
assault-saldırı, tecavüz
refrain-kaçınmak, sakınmak
abstain-kaçınmak, sakınmak
acclaim-alkışlamak
fade-renk solmak
harden-katılaşmak, sertleşmek
allude-ima etmek
constrict-sıkmak, sıkıştırmak
dwindle-küçülmek, azalmak
indulge-kapılmak, kendini vermek
relinquish-vazgeçmek
remedy-ilaç, çare
cure-ilaç, çare
hint-ipucu
clue-ipucu
convict-mahkum etmek, suçlu bulmak
trigger-kışkırtmak
tongue-dil
ape-maymun, goril, şampanze, orangutan, şebek
chin-çene
hollow-içi boş, oyuk
relief-rahatlama, ferahlama
rescue-kurtarma
menace-tehdit
threat-tehdit
treat-iyileştirmek, tedavi etmek
impetus-etken
stimulus-etken
defiance-hiçe sayma, karşı gelme, meydan okuma
quest-arama, araştırma
guest-misafir
moan-inilti, inleme
groan-inlemek
anguish-çok büyük acı ve ızdırap
agony-çok büyük acı ve ızdırap
sorrow-çok büyük acı ve ızdırap
swift-hızlı, süratli, çevik, seri, atak
conduct-davranış
scope-bir şeyin ulaştığı yer, derece
gratification-memnuniyet, zevk
discrepancy-farklılık, çelişki
verse-şiirde mısra, dize, kıta
dilemma-çıkmaz, açmaz, ikilem
predicament-çıkmaz, açmaz, ikilem
epoch-devir, çağ
age-devir, çağ
era-devir, çağ
calamity-büyük ve korkunç kaza,
büyük talihsizlik, bela, musibet, felaket, afet
catastrophe-felaket, afet
trial-deneme
compromise-uzlaşma, taviz
zeal-azim
zenith-gökyüzü
zest-azim
summit-doruk, zirve
now that-çünkü, -dığı için
drastic-radikal, etkili
liable for-sorumlu
overall-toplam
peculiar to-has, özgü
obsolete-modası geçmiş
outdated-modası geçmiş
old-fashioned-modası geçmiş
distinct-açık,net
miscellaneous-çeşitli
adverse-karşı, aleyhte
mandatory-zorunlu, mecburi
subsequent-sonraki, takibeden
compulsory-zorunlu, mecburi
obligatory-zorunlu, mecburi
favorable-olumlu
irrevocable-dönüşü olmayan
irreversible-dönüşü olmayan, geri alınamaz
harmonious-uyumlu
compatible-uyumlu
concrete-somut
uneasy-huzursuz, rahatsız
bold-cesur
daring-cesur
reciprocal-karşılıklı
mutual-karşılıklı
baggy-gevşek
loose-gevşek
slack-gevşek
tight-dar, sıkı, yapışık, gergin
prominent-ünlü, seçkin, önemli
eminent-ünlü, seçkin, önemli
reputable-ünlü, seçkin, önemli
commensurate-eşit, orantılı
proportional-orantılı
nasty-kötü, çirkin, iğrenç
vacant-boş
vacate-otel odasını boşaltmak
vacancy-açık kadro
vacation-tatil
just-adil, doğru
lasting-kesin
long lasting-uzun süreli
bury-gömmek
burn-yakmak, yanmak
ample-yeterinden, gereğinden fazla, büyük
suppress-bastırmak
rebellion-isyan, ayaklanma, başkaldırma
subordinate-ast, ikincil
impending-olması yakın, eli kulağında
imminent-olması yakın, eli kulağında
viable-uygulanabilir, mümkün
meticulous-titiz
miserly-pinti
adept at-bir işte usta, erbap
adroit-bir işte usta, erbap
concise-kısa, açık seçik, çok şey anlatan
thrilling-çok heyecanlı, pek zevk verici
indignant at-kızmış, içerlemiş
austerity-ekonomik kriz, durgunluk
futile-beyhude, boş, nafile, faydasız
frugal-tutumlu
extravagant-müsrif
prolific-çok eser veren, verimli
prospective-müstakbel
legitimate-yasal
compliant-itaatkar
masculine-erkeğe ait
feminine-kadına ait -
7.
0reserved
-
8.
0redeem-kurtarmakTümünü Göster
abolish-yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, feshetmek
deterrent-caydırıcı
detrimental-çok zarar ve ziyan veren
double agent-iki tarafa da çalışan casus
perpetrate-kötü bir şey yapmak
retreat-geri çekilmek
infallible-yanılmaz
contagious-bulaşıcı
infectious-bulaşıcı
frivolous-uçarı, havai
supercilious-kibirli
literally-harfi harfine
ardent-coşkun, heyecanlı, ateşli
ardous-zor, güç, çetin
medieval-ortaçağla ilgili
grace-nezaket, zarafet, incelik
predispose-kafa olarak hazırlamak
sparse-seyrek
repel-püskürtmek
repulse-geri püskürtmek
acquit-suçsuz bulmak, beraat ettirmek
alienate-yabancılaştırmak, düşman haline getirmek
span-zaman bakımından iki şey arasındaki ara, mesafe
escalate-şiddetlendirmek, tırmandırmak
hoard-istif etmek
soar-süzülmek, yükselmek
baffle-aklını karıştırmak
confuse-aklını karıştırmak
bewilder-aklını karıştırmak
fierce-şiddetli, hiddetli
violent-şiddetli, hiddetli
severe-şiddetli, hiddetli
cruel-acımasız, gaddar, zalim
ravenous-kurt gibi acıkmış
crutch-koltuk değneği
despair-umudunu yitirmek, umutsuzluğa düşmek
offspring-çocuk, döl, zürriyet
sluggish-ağır, yavaş, tembel
secluded-sessiz, tenha, ıssız, kuytu, gözlerden saklı
seclusion-inziva
suffice-yeterli olmak, kafi gelmek
contemporary-çağdaş
surplus-fazla, artan
excess-fazla, artan
falter-sendelemek, bocalamak
flounder-duraklamak, tereddüt etmek
strawberry-çilek
remorse-vicdan azabı
chill-üşütmek
conscience-vicdan
conscious-bilinç
flaw-defo, özür
defect-defo, özür
germination-filizlenme
cultivate-yetiştirmek
sow-(tohum)ekmek
stain-rengini değiştirmek
back up-desteklemek
wrestle-güreşmek
dubious-şüpheli
articulate-açık seçik ve etkili biçimde ifade etmek
sceptic-şüpheci, kuşkucu
elicit-bilgi edinmek
elude-yakasını kurtarmak, atlatmak, sıyrılmak
wrangle-kavga etmek, münakaşa etmek
tranquility-sakinlik, huzur, sükun, rahat
apathetic-ilgisiz, kayıtsız
indifferent-ilgisiz, kayıtsız
discard-atmak, ıskartaya çıkarmak
retarded-geri zekalı
retard -geri bırakmak, geriletmek
hold back-geri bırakmak, geriletmek
intimidate-gözdağı vermek
flee-(hırsız, düşman)kaçmak, kaçırmak
flounder-zorlukla ilerlemek
abbreviate-kısaltmak
twist-bükmek
gist-ana fikir, öz
hinge-menteşe
hinge on-bağlı olmak
depend on-bağlı olmak
hoe-çapa
hoax-aldatmak
treacherous-hain, kalleş
intrude-davetsiz girmek
solidify-sağlamlaştırmak, katılaştırmak
tacit-sözle değil hal ile ifade edilen, anlaşılan
retrieve-yeniden elde etmek, geri getirmek
fold-(ikiye, üçe) katlamak
folding money-kağıt para, banknot
bill-kağıt para, banknot
compress-sıkıştırmak, basmak, bastırmak
outset-başlangıç
provoke-sinirlendirmek
shot-atış
pour-boşaltmak
abhor-tiksinmek
sneeze-hapşırmak
doze-kestirmek, şekerleme yapmak
snore-horlamak
penetrate-delip geçmek
liability-sorumluluk
wary-dikkatli
take for granted-farzetmek, varsaymak, öyle kabul etmek
assassinate-katletmek, suikastta bulunmak, öldürmek
inaugurate-törenle göreve getirmek
subterranean-yer altı
coral-mercan
vestige-işaret, eser, iz
prudent-basiretli, tedbirli, akıllı
sinister-uğursuz
enigma-muamma
enmity-kin, nefret, düşmanlık
elegant-şık, zarif, kibar
ratify-onaylamak
nullify-iptal etmek, geçersiz saymak
vegetate-ot gibi yaşamak
appeal-bütün samimiyetiyle istemek
appealing-çekici
collaboration-işbirliği
amount-bir miktara ulaşmak
affirmation-doğrulama, tasdik
laundry-çamaşırhane
entitle-(bir şey yapma) hakkını vermek
embark-(yolculuğa çıkmak üzere gemiye, uçağa) binmek
inflict-zahmet vermek, eziyet vermek
dissuade-caydırmak, vazgeçirmek
incongruous-aykırı, zıt
incorporate-birleşmek, katılmak
yield-teslim olmak, boyun eğmek
confide-iş, görev vermek
part with-ayrılmak, vazgeçmek, gözden çıkarmak
reason with-ikna etmek, inandırmak
poke-dürtmek
exile-sürgüne göndermek
spider-örümcek
perturb-tedirgin etmek, kaygılandırmak, endişelendirmek
distract-dikkatini dağıtmak, başka yöne çekmek
forgery-kalpazanlık
dismay-korkulu bir umutsuzluk
dispatch-göndermek, yollamak, sevketmek
dispense-ilaç hazırlayıp vermek, satmak
dispense with-vazgeçmek, bir kenara atmak
disperse-dağıtmak
exult-sevinçten uçmak, kabına sığmamak
preoccupy-kafasını kurcalayıp durmak, zihnini meşgul etmek
implicate-(bir olaya) karıştırmak, bulaştırmak
obsess-kafasına takılmak, hiç aklından çıkmamak
intrigue-ilgi veya merakını uyandırmak
troop-topluluk
indignity-küçük düşme, aşağılık muamele
vulnerable-kolayca incinir
susceptible-duyarlı, hassas, alıngan, kolayca etkilenen
means-araç, vasıta, yol
by all means-elbette, hayhay
irrespective of-bakılmaksızın, dikkate alınmaksızın
breast-(kadın) meme, göğüs
furious-kızgın, öfkeli
subject-uyruk, teba
particular-titiz, zor beğenir
fussy-titiz
congenial-cana yakın, kafa dengi
destitute-muhtaç, yoksul
rabbit-tavşan
turtle-kaplumbağa
reminiscent of-hatırlatan, anımsatan
predator-yırtıcı, etçil hayvan
abortion-kürtaj
miscarriage-çocuk düşürmek
state-run TV-devlet televizyonu
statesman-devlet adamı
marked-aşikar, belirgin
invert-başaşağı çevirmek, tersyüz etmek
apprehend-yakalamak, tutuklamak
apprehension-(geleceğe yönelik) korku, endişe
out of hand-kontrolsüz
conceive-düşünmek, aklına gelmek
delude-yanlış yola yöneltmek
fosterhome-öksüzler yurdu
underrate-hafife almak, küçümsemek
underestimate-hafife almak, küçümsemek
undertake-üzerine almak, sorumluluğu yüklenmek
overturn-devirmek, devrilmek
parcel-paket, koli
outweigh-daha önemli, kıymetli olmak
toll-(yol, köprü) geçiş ücreti
overcome-üstesinden gelmek
act-yasa
fraction-küçük parça, kısım, bölüm
clot-pıhtılaşmak
contradict-aksini iddia etmek, tersini söylemek
contend-iddia etmek, ileri sürmek
pose-poz
come up with-iddia etmek, ileri sürmek
script-el yazısı
trailer-römork
associate-aralarında ilişki kurmak, çağrışım yapmak
tap-musluk
faucet-musluk -
9.
0nephew-erkek yeğenTümünü Göster
niece-kız yeğen
diet-diyet, perhiz
besiege-kuşatma, muhasara
strive-uğraşmak, çabalamak, mücadele etmek
subsist-yaşamak, geçinmek, varlığını sürdürmek
resort-her şeyi deneyip de artık başka çare kalmayınca
kullanmak, yararlanma, başvurmak
revert-geri gitmek, dönmek
quote-alıntılamak
backbone-belkemiği
affair-olay, vaka
set out for-yola çıkmak
course-yön, istikamet
fishery-denzide balıkların bol olduğu yerler
withhold-kendine saklamak, vermeyi reddetmek
withstand-başarıyla karşı koymak, direnmek, dayanmak
asylum-akıl hastanesi
ask for asylum-sığınma talep etmek
scare-korkmak
fate-kader
destiny-kader
fateful-felaket getiren, can alıcı
presume-farzetmek, varsaymak
footprint-ayak izi
fingerprint-parmak izi
retaliate-misilleme, kısas yapmak
recede-geri çekilmek, geride kalmak, uzaklaşmak
liken-benzetmek
deft-becerikli
artillery-savaş topu
refugee-mülteci
warrant-yetki vermek, hak kazandırmak
repudiate-reddetmek
recount-söylemek, anlatmak
substantiate-kanıtlamak, ispatlamak
frustrate-amacına engel olmak
frustration-boşa çıkma, hüsran
blackmail-şantaj
culprit-suçlu, sanık
appease-(istenileni vererek) yatıştırmak, tatmin etmek
deteriorate-bozulmak, kötüleşmek
expose-karşı karşıya bırakmak
withdraw-savaşta geri çekilmek, uzlaşmak
detach-ayırmak
detached-duygularını açığa vurmayan, yansız, tarafsız
maintain-bakmak, geçindirmek
maintenance-bakım
alimony-nafaka
reckon-tahmin etmek
the day of reckoning-kıyamet günü, hesaplaşma günü
supersede-yerini almak, yerine geçmek
superstition-batıl itikat, boş inanç
confer-görüşmek, konuşmak, müzakere etmek
outclass-üstün olmak, sütün gelmek, geçmek
grasp-(elle) tutmak, kavramak(anlamak)
grasping-açgözlü, haris
domineer-ezmek, baskı yapmak, zulmetmek
enforce-yasayı uygulamak
broadcast-radyo, TV yayınlamak
forecast-hava tahmini
abstract-soyut
abstracted-düşünceye dalmış, zihni meşgul
publish-gazete, dergi, kitap yayınlamak, basmak
bend-eğmek, bükmek
ignite-ateşlemek
thread-iplik, tel
sew-dikmek
stitch-dikmek
impel-mecbur hissetmek
porter-hamal
defer-erteleme, tehir
signify-belirtmek, ifade etmek, açıklamak
concede-isteksizce kabul etmek
sue-dava açmak
ensue-neticesi ortaya çıkmak
yearn-çok özlemek, göresi gelmek
wisdom-akıl, akıllılık
figure-önemli bir kişi
figurehead-kukla
figure out-anlamak
credibility-güvenilirlik
autonomy-özerklik, kendi kendini yönetmek
retention-muhafaza etmek, tutmak
urine-çiş, sidik, idrar
kidney-böbrek
agenda-gündem
memorandum-resmi olmayan iş mektubu
prerequsite-ön koşul
rage-öfke, hiddet
casualty-bir kazada, savaşta ölen, yaralanan kimse
victim-kurban
exploit-cesur bir eylem, kahramanlık, yiğitlik
arid-kurak, çorak
aridity-kuraklık
ore-maden cevheri, filizi
utilize-faydalanmak, kullanmak
utility-fayda, yarar
alliance-anlaşma, ittifak
allied-müttefik
cessation-durma, durdurma
dwell -ikamet etmek, oturmak
dwelling-ikametgah, ev
account-yazılı, sözlü rapor
asset-erdem, beceri
commodity-alınıp satılan, ticari mal
proceeds-kazanç, hasılat
proceedings-mahkemedeki yasal işlemler
attribute-nitelik, özellik, vasıf, hassa
pretext-sözde neden, kulp, bahane
breathtaking-nefes kesici
attitude-tutum, tavır, tarz
shortcoming-kusur, noksan, ekgiblik
phenomenon-olay, olgu
sincere-samimi, yalandan uzak, gerçek
bulk-birşeyin büyük kısmı
gravity-yer çekimi
propensity-eğilim, temayül, yatkınlık
inclination-eğilim, temayül, yatkınlık
discretion-karar verebilme yeteneği, muhakeme gücü
insight-gerçek anldıbını, iç yüzünü kavrama yeteneği
token-işaret, alamet
proponent-bir fikrin aktif destekçisi
eclipse-(güneş, ay) tutulmak
grip-kavramak, sımsıkı tutmak
layman-meslekten olmayan
sentimental-aşırı duygusal, fazla hassas
sentence-yargı, hüküm, karar
address-konferans, nutuk, konuşma
restitution-tazmin, zararı ödeme
remuneration-işin, zahmetin karşılığını ödeme
documentary-belgesel film
instigate-kışkırtmak, teşvik etmek
precedent-örnek, emsal
innovation-yenilik
invention-icat
novel-yeni, alışılmamış, değişik
deadline-iş, ödev, görevin teslim süresi sonu, gün ve saati
condense-(gazdan sıvıya) yoğunlaşmak
gratuity-emekli ikramiyesi
subsidy-sübvanse etmek
standstill-durmuş, sekte yemiş, işlemez halde
hijack-yolculuk halindeki vasıtayı yolcularıyla kaçırmak
terrace-birbirine bitişik bir dizi ev
dismantle-sökmek, söküp parçalara ayırmak
oversight-dikkatsizlik, yanlışlık, hata
remnant-artık, kalıntı, bakiye
trangress-yasayı, kuralı çiğnemek, ihlal etmek, bozmak
knack-beceri, hüner, marifet, ustalık
intact-zarar, ziyan görmemiş
respective-kendi, her biri kendisinin olan
respectively-sırasıyla
rudimentary-temel, ilkin öğrenilen
potent-güçlü, etkili
sheer-çok ince, şeffaf
counteract-etkisizleştirmek, etkisini azaltmak
razor blade-jilet
razor blade-ustura, traş makinesi
premature-vakitsiz, erken
faintest-en ufak, hiç
feeble-cılız, zayıf
flimsy-dayanıksız, çürük
dissident-karşıt görüşlü, muhalif
lenient-yumuşak, merhametli, hoşgörülü
limp-gevşek, laçka
lax-gevşek, dikkatsiz, dalgacı, ihmalci
clay-kil, balçık, çamur
sand-kum
soil-toprak
raid-ani saldırı, baskın, taarruz
superfluous-fazla, gereksiz, lüzumsuz
redundant-fazla, gereksiz, lüzumsuz
swindle-dolandırmak, dolandırarak elinden almak
staple-bir ülkede, bölgede üretilen, satılan başlıca ürün
unscrupulous-vicdansız, insafsız, zalim, gaddar
gasp-solumak, nefes nefese kalmak, nefesi kesilmek
swallow-yutmak, yutkunmak
virile-erkeğe ait
unscathed-sağ salim, yarasız beresiz
reimburse-harcamasına karşılık geri ödemek, giderini karşılamak
furnish-döşemek
cater-sağlamak, sunmak
choke-boğulmak, nefesi tıkanmak
spoilt-şımarık
verdict-resmi karar, hüküm
uproot-kökünden sökmek, söküp çıkarmak
denote-göstermek, belirtmek, ifade etmek, anldıbına gelmek
lame-topal
lame duck-yardım edilmezse varlığını sürdüremeyecek
groom-seyis
neat-tertipli, düzenli
naked-çıplak
nude-çıplak
indelible-silinmez (yazı)
creep-sürünerek, yavaş ve sessizce ilerlemek
at a snail's pace-kaplumbağa, salyangoz hızıyla, çok yavaş
wit-akıl, fikir, zeka
skid-patinaj yapmak, kaymak
glide-kaymak, kayıp gitmek, süzülmek
heyday-en güçlü, başarılı ve zirvede olunan zaman, altın çağı -
10.
0archaic-geçmişe ait, eski, artık kullanılmayan, modası geçmişTümünü Göster
stale-kullanımdan düşmüş, eski (para)
stagnant-durgun, akmaz, hareketsiz (su,iş)
exasperate-çileden çıkarmak, sinirlendirmek
exacerbate-kötüleştirmek, ağırlaştırmak
headmistress-okul müdiresi
headmaster-okul müdürü
eject-dışarı atmak, fışkırtmak
recourse-yardım için başvurulan kişi, kuruluş
rebuff-yardım, dostluk teklifini kaba biçimde reddetmek
call on-ziyaret etmek
run out-bitmek(su, petrol, para)
put across-açıklamak
break out-başlamak
takeoff-(uçak) havalanma, kalkış
put forward-önermek, teklif etmek
go off-(saat) çalmak
see to-bakmak, meşgul olmak, gözkulak olmak
breakup-(arkadaşlık, evlilik, birlik) sona erme
crop up-birden ortaya çıkmak, başgöstermek
wipe out-yok etmek
do away with-yürürlükten kaldırmak, durdurmak
affect-etkilemek
effect-etki, sebep
bear-kaldırmak, taşımak, zütürmek
beside-yanında
besides-ayrıca, bununla birlikte, ilaveten
credulus-saf, her şeye kanan
enquiry-soruşturma
inquiry-soruşturma, araştırma
credible-inanılır, güvenilir
exhaustive-ayrıntılı, etraflı, enine boyuna, ekgibsiz
exhaustion-yorgunluk, bitkinlik, tükenmişlik
found-kurmak, yapmak, inşa etmek
hang-(tablo, adam) asmak
historic-tarihte önemli, etkili
imaginative-hayal gücü fazla
imaginary-hayali, gerçek dışı
ingenuous-saf, toy, deneyimsiz
ingenious-becerikli, usta, ustaca yapılmış
former-önceki
latter-sonraki
lonely-yalnız ve mutsuz, kimsesiz
alone-tek başına, yalnız
wave-el sallamak
raise-kaldırmak
lift-kaldırmak
rise-yükselmek, artmak
go up-yükselmek, artmak
sensible-mantıklı
sunset-gün batımı
sunrise-gün doğumu
pervade-her tarafa yayılmak
dispel-dağıtmak, defetmek, gidermek(korku, tasa)
captive-esir
captor-esir alan
leap-sıçramak, hoplamak, zıplamak
recur-tekkerrür etmek
recurrent-yinelenen
illicit-yasaya aykırı
velvet-kadife
momentous-çok önemli, ciddi
momentary-bir anlık, geçici
appreciable-hissedilir, fark edilir, kayda değer
appreciative-minnettar, değer bilen
judicious-makul düşünebilen
judiciary-adliye, yargıçlar
judicial-adli, hukuki
immigrate-göç etmek
emigrate-başka bir ülkeye göç etmek
migrate-(iş, okul amaçlı) kısa süreli, dönme niyetli
yerleşmek, göç etmek
protrude-çıkıntı yapmak, fırlamak(diş)
senseless-baygın
sensory-beş duyu organı ile ilgili
lie-yatmak, uzanmak
lay -put
blow-vuruş, darbe
club-sopa
club together-masrafı paylaşmak
stimulant-uyarıcı ilaç
stimulus-dürtü
toad-kara kurbağası
sight-seeing-görülmeye değer yerleri gezmek, dolaşmak
hold-up-gecikmeye neden olan bir şey
testify-doğrulamak, teyit etmek, kanıtlamak
testimony-kanıt, ispat
testimonial-tavsiye mektubu, bonservis, referans
scarf-atkı, kaşkol, eşarp
onlooker-(olaya katılmadan) izleyen kimse, seyirci
spectator-seyirci(spor, tiyatro, sinema)
watch your step-ayağını denk al
in time-zamanla
on time-vaktinde
at times-bazen
in good time-tam vaktinde
in no time-hemen
flat rate-tek fiyat
flat -daire
apartment-daire
decline-kibarca geri çevirmek
widow-dul kadın
widower-dul erkek
divorcee-boşanmış
offshore-kıyıdan az uzakta
cruise-zevk için deniz seyahati, gezisi, dolaşması
get off-dokunma!
aspect-görünüş
respect-ayrıntı
joy-sevinç, neşe, mutluluk
tent-çadır
receipt-makbuz, satış fişi
outbreak-patlak vermek, başgöstermek
receipts-hasılat
skate-paten
slip-kayıp düşmek
testament-vasiyet
will-vasiyet
heredity-soyaçekim, kalıtım
heritage-miras
inheritance-miras
bequest-miras
dowry-drahoma(gelinin damada verdiği para, mal, mülk)
after all-her şeyden öte
amidst-ortasında, arasında
... and... alike-her ikisi de
as regards-ilgili
as of -itibariyle, itibaren
apart from-bunun dışında, bundan başka
aside from-bunun dışında, bundan başka
in addition to-bunun dışında, bundan başka
as such-sadece, yalnızca
as opposed to-aksine
contrary to-aksine
in opposition to-aksine
in contrast to-aksine
at all costs-ne olursa olsun
at the expense of-kayıp, zarar pahasına
at his disposal-istediğini yapmakta serbest
by heart-ezbere
by no means-bir şey değil
anyway-herşeye rağmen, yine de
in any case-herşeye rağmen, yine de
due to-çünkü
on account of-çünkü
as well as-bununla birlikte, bunun yanında, ilaveten
fall short of-istenilen hedefe, neticeye, standarda ulaşamamak
for -çünkü
for good-sürekli, daimi, ebedi
ground-sebep, haklılık
in advance of-öncesinde
ahead of-öncesinde
ignoring-yokluğunda, yok sayarak
in favor of-lehine
in connection with-ilgili
in relation to-orantılı olarak
in proportion to-orantılı olarak
much less-nerdeee
of his own accord-gönüllü olarak
on behalf of-faydasına, lehine
once and for all-son kez
under no circumstances-hiçbir şekilde, kesinlikle
not for any reason-hiçbir şekilde, kesinlikle
on no account-hiçbir şekilde, kesinlikle
on the point of-eşiğinde
on/under the pretext of-bahanesiyle
on the verge of-eşiğinde
on the brink of-eşiğinde
out of question-imkansız
pros and cons-avantaj ve dezavantajlar
relative to-göre
save for-dışında
viewpoint-bakış açısı
standpoint-bakış açısı
subject to-tabi tutmak
susceptible to-kolay etkilenen, etki altında kalan, dayanıksız, hassas
depending on-güvenmek, bel bağlamak, bağlı olmak,
ihtiyaç duymak, göre değişmek
take advantage of-faydalanmak
to the contrary-aksine
on the contrary-aksine
to the point-çok alakalı
thanks to-yardımıyla
owing to-yardımıyla
thereby-böylece, dolayısıyla
vice versa-diğer söyleyiş de doğrudur, aynı yere çıkar
and the other
way round-diğer söyleyiş de doğrudur, aynı yere çıkar
via-yoluyla
walk of life-meslek, unvan, uzmanlık
whereby-yardımıyla
would-be-sözde, sözüm ona, geçinen, güya
cooky-kurabiye
ladder-merdiven
clause-yasa maddesi, benti, fıkrası
in case of-durumunda
in the event of-durumunda
ins and outs-bir işin bütün ayrıntıları, girdisi çıktısı
in due course-zamanında, sırası gelince
elapse-(zaman) gelip geçmek -
11.
0for the sake of-uğruna, aşkına, amacı için, hatırı içinTümünü Göster
sonnet-14 dizeli bir batı şiir biçimi
viewer-TV izleyicisi
entrust-emanet etmek
entreat-yalvarmak, yakarmak, rica etmek
good terms-dostane ilişkiler
catch eye-dikkat çekmek
stage-sahne
the stage-tiyatro
lad -erkek çocuğu, delikanlı
pocket money-harçlık
chase-kovalamak, takip etmek
trail -izlemek
procession-tören alayı
i.e.-yani, eşittir
dash-tire
flesh-et
commonplace-olağan, sıradan
company-topluluk, grup, bölük
annihilate-imha etmek
genocide-soykırım
crevice-duvardaki çatlak
conspicuous-bariz, kolayca görülen, göze hemen çarpan
glamorous-göz alıcı
humorous-gülünç, komik
commendable-övgüye değer
tedious-sıkıcı, bıktırıcı
invincible-yenilmez
admirable-övgüye değer
unbeatable-yenilmez
diversion-eğlence
pastime-eğlence
diverse-değişik, farklı, birbirine benzemeyen
distinct-farklı, ayrı
discrete-farklı, ayrı
reprimand-paylamak, azarlamak, haşlamak
fugitive-kaçak
dent-(otomobil kaportası)çöküntü, göçük
lever-kaldıraç
temple-mabet
confident-kendinden emin
warm-ılık
cross-kızgın, öfkeli
reserved-çekingen
modify-ufak değişiklik, tadilat yapmak
jog-yavaş yavaş koşmak
joke-şaka, fıkra
cheer-çığlık atmak, alkış tutmak
revise-gözden geçirip düzeltmek
sculpture-heykel, heykelcilik
greet-selamlamak
blow-esmek
at a blow-bir vuruşta
lick-yalamak
manner-biçim
tip-uç, burun
appetite-iştah
tutor-özel öğretmen
hug-kucaklamak, sarılmak
back gammon-tavla
syllable-hece
letter-harf
scholarship-burs
scholastic-okullar ve öğretimle ilgili
rhetoric-belagat, konuşma sanatı
rhapsody-aşırı övgü
stool-tabure
plague-veba
plaque-plaka, levha
smuggle-kaçakçılık yapmak, gümrükten kaçırmak
sting-(böcek) iğne
bruise-yara bere, ezik çürük
sheet-yatak çarşafı
shake-sallamak, sarsmak
hold on-telefonda biraz beklemek
charter-patent, imtiyaz, berat
chartered-lisansı olan(avukat, doktor, mühendis, sporcu)
charter flight-programlı seferlerden ayrı özel sefer
surgery-ameliyat
surgeon-cerrah
hole-delik, çukur
tin-teneke kutu, konserve kutusu
can-teneke kutu, konserve kutusu
mantelpiece-şöminenin üstündeki raf
torch-meşale
sweep-süpürmek
sweepstake-kazanınca verilen büyük para
mow-biçmek
well-kuyu
numerate-matematikten anlar, sayılara aklı erer
nurse-hemşire
suckle-emzirmek
nursery-kreş
nursery school-anaokulu
kindergarten-anaokulu
freelance-serbest yazar, ressam
cork-mantar
notice-dikkat, ilgi
greenhouse-sera
glasshouse-sera
sweat-ter
wrap-sarmak, paket yapmak
abbey-manastır, keşişhane
spectacular-fevkalade
bare-çıplak
wilderness-ıssız yer
hedge-çit
moor-fundalık
rhino-su aygırı
poacher-yasak bölgede avlanan
pneumonia-zatürree, tehlikeli akciğer iltihabı
gamekeeper-av hayvanı bakıcısı
towel-havlu
tower-kule
goat-keçi
goose-kaz
geese-kazlar
depressing-iç karartıcı, kasvet verici
pigeon-güvercin
provincial-taşra ile ilgili
pottery-topraktan çanak çömlek
copper-bakır
cop -polis memuru, aynasız
tangerine-mandalina
peach-şeftali
chickpea-nohut
chestnut-kestane
melon-kavun
watemelon-karpuz
fig-incir
maize-mısır
corn-mısır
broom-saplı süpürge
donate-bağışlamak
denote-anldıbına gelmek
exclamation mark-ünlem işareti
colon-iki nokta üst üste
stylish-zarif, modaya uygun, şık
texture-doku, yapı
rectangular-dikdörtgen şeklinde
triangular-üçgen şeklinde
curved-eğri
straight-doğru
engaged-meşgul
tram-tramvay
streetcar-tramvay
board-(uçak)binmek
lodging-pansiyon
lounge-tembel tembel oturmak
lounge suit-gündelik kıyafet
entity-varlık, mevcudiyet
entrails-iç organlar
bench-sıra, bank, kanepe
marginal-ufak, önemsiz
fabric-kumaş
fabricate-uydurmak, atmak, yalan söylemek
knob-tokmak, topuz, sap
spit-tükürmek
bow tie-papyon
fence-çit, parmaklık
sponge-sünger
blink-göz kırpmak
courteous-kibar ve nazik
smooth-kibar ve nazik
hiccup-hıçkırık, hıçkırmak
yawn-esneme, esnemek
knit-örgü örmek
carve-kesmek, dilimler halinde bölmek
draft-taslak, müsvedde
collapse-çökmek, yıkılmak
collapsible-açılır-kapanır, portatif
graze-otlamak, otlatmak
drill-matkap
ranch-çiftlik
on the whole-genellikle
tense-gergin
storey-(bina)kat
clink-şıngırtı, tıngırtı
click-şıkırtı, tıkırtı
leap year-artık yıl
idiom-deyim
proverb-özdeyiş
saying-atasözü
shed-kulübe, baraka
constable-en düşük rütbeli polis memuru
hexagonal-altıgen
con-en düşük rütbeli polis memuru
seed-tohum, çekirdek
seedy-pejmurde
stem-ağaç gövdesi
lining-astar
pin-toplu iğne
tack-raptiye
wander-başıboş dolaşmak
distract-dikkati, zihni başka tarafa çekmek
argue-kuvvetle savunmak
argument-sebep, neden, iddia
peg-askı, kanca
peg leg-takma bacak
string-ip, sicim -
12.
0gut-bağırsakTümünü Göster
frame-çerçeve, iskelet, yapı
dumb-dilsiz
deaf-sağır
cardigan-uzun kollu hırka
spank-çocuğu arkasına vurarak cezalandırmak
charge-saldırı
come/be of age-reşit olmak
pen knife-çakı
pocket knife-çakı
pen name-takma ad
a slip of the pen-kalem hatası, ufak yazı hatası
penny-100 penny=1 sterling (GB pound)
cent-100 cent=1 US dollar
penniless-beş parasız
cock-horoz
rooster-horoz
canvas-çadır bezi, yelken bezi, branda bezi
bossy-emretmekten hoşlanan
unveil-peçesini, örtüsünü açmak
ceasefire-ateşkes
dice-oyun zarı
henpecked-kılıbık
macho-maço
bowl-kase, tas, çanak, kap
lid-kapak
handle-sap, kulp, tutacak yer
spout-fışkırmak, fışkırtmak
strait-(deniz) boğaz
noted-tanınmış, ünlü, meşhur
clog-tıkamak, tıkanmak
ironic-alaylı, alaycı
flatter-pohpohlamak, dalkavukluk etmek
startle-korkutmak
snack-hafif yemek
retort-sert bir şekilde cevap vermek, cevabı yapıştırmak
vindictive-intikam güden, kinci
fool-ahmak
shabby-eski, yıpranmış
fizzy-köpüren
hangover-içkiden sonra sabaha karşı meydana gelen başağrısı
smart-şık, zarif
checkout counter-yazar kasa
rhyme-kafiye
rime-kafiye
dandruff-kepek
hornet-eşek arısı
rehearsal-prova
warm up-(maçtan önce) ısınma
subtitled-(film) alt yazılı
dubbed-(film) dublajlı
badge-nişan, rozet
stale-bayat
at stake-tehlikede
correspondent-muhabir
reporter-muhabir
crossword-çapraz bulmaca
puzzle-bulmaca
layout-plan, düzen, tertip
rinse-durulamak, çalkalamak
stroke-darbe
diaper-bebek bezi
nappy-bebek bezi
onslaught-şiddetli saldırı, hücum
nightgown-gecelik
strap-kayış
strapping-iri yarı ve güçlü
sigh-iç çekmek, iç geçirmek
tread-yürümek
recite-ezbere okumak
wrist-bilek
wristlet-bilezik
ankle-ayak bileği
knee-diz
elbow-dirsek
chin-çene
metaphor-mecaz, benzetme, teşbih
simile-mecaz, benzetme, teşbih
redundancy payment-işten çıkarma tazminatı
swap-değiş tokuş, trampa etmek
swop-değiş tokuş, trampa etmek
exchange-değiş tokuş, trampa etmek
prescribe-emretmek
prescription-reçete
turnover-ciro
pulse-nabız
palm-avuç içi, aya
soothe-yatıştırmak
leprosy-cüzzam
whooping cough-boğmaca
vaccination-aşı, aşılama
jaundice-sarılık
javelin-cirit
rabies-kuduz
patio-iç avlu
replenish-eklemek, takviye etmek
reverie-düş, hayal
improvise-birdenbire, düşünmeden, irticalen söylemek
shuffle-ayak sürüyerek, yavaş yavaş yürümek
swan-kuğu
insulate-yalıtmak
prairie-geniş kır
tame-evcil
breeze-meltem
scream-çığlık atmak, feryat etmek
monster-canavar
short sighted-miyop
far sighted-hipermetrop
midwife-ebe
attic-tavan arası
landing-merdiven sahanlığı
aerial-anten
antenna-anten
tulip-lale
daffodil-nergis
quarry-taş ocağı
cast iron-döküm
peasant-köylü
sink-(mutfak) lavabo
wash basin-(banyo) lavabo
tile-pişirilmiş kil
implement-alet, araç
vineyard-(üzüm) bağ
vine -asma
rib-kaburga kemiği
nucleus family-çekirdek aile
vomit-kusmak
hay fever-saman nezlesi
malaria-sıtma
toe-ayak parmağı
waist-bel
sore throat-boğaz ağrısı
dizziness-baş dönmesi
nausea-mide bulantısı
cutback-(maaş) kesinti
almighty-kadiri mutlak (Allah)
draper-manifaturacı, kumaşçı
recess-mola, tenefüs
coconut-hindistan cevizi
lagoon-deniz gölü
vegetation-bitki örtüsü
gloomy-kasvetli, iç karartıcı
premise-farz, varsayım
cracked-çatlak
filthy-çok pis
comedown-önemini kaybetme, düşüş
replica-tıpkı, örnek, kopya
plaster-sıva
sacrifice-kurban etmek, feda etmek
fuss-gereksiz telaş, yaygara, velvele
brother in-law-kayın birader
step mother-üvey anne
hoover-(elektrik süpürgesiyle) süpürmek
bat-sopa
ox-öküz
oxen-öküzler
love-(spor) sıfır
nil-(spor) sıfır
glance-göz gezdirmek
blossom-çiçek açmak
bloom-çiçek
amiable-sevimli, tatlı
lodge-kır evi
patriot-vatansever
patrol-devriye gezmek
incident-olay, hadise
occurence-olay, hadise
incidental-ek, ilave
supplement-ek, ilave
incidental expense-zorunlu olmayan, ihtiyari masraf
incidence-yinelenme, tekrarlanma oranı
stereotype-tipik örnek
empirical-teorik olmayan, deney ve gözleme dayalı
medicine-ilaç
medication-ilaç
disseminate-(haber) yaymak, dağıtmak, duyurmak
rubric-kurallar ve emirler dizisi
therapy-tedavi, iyileştirme
realm-krallık
domain-beylik arazisi
diarrhoea-ishal, amel
the runs-ishal, amel
constipation-kabızlık
condone-affetmek, bağışlamak, göz yummak
flap-çırpmak
bowel-kalın bağırsak
affiliate-yakın ilişki kurmak
duration-süre, müddet, devam
assortment-karışım
probe-araştırmak
tenet-inanış
illuminate-aydınlatmak
cynical-alaycı
corroborate-doğrulamak, teyit etmek
collaborate-işbirliği yapmak
spur-mahmuzlamak, dürtmek
spur of the moment-birden, düşünmeye gerek duymadan
on the spot-hemencecik, derhal, oracıkta
enact-yasa çıkarmak, yasayı kabul etmek
stance-duruş biçimi -
13.
0blatant-pervasız, utanmazTümünü Göster
elaborate-özenle hazırlanmış
strangle-boğmak
coeducation-karma eğitim
coercion-zorlama, baskı
mercury-civa
straw-kamış
fin-yüzgeç
attenuation-zayıflama
salient-çarpıcı, belirgin
abstract-soyut
acquire-elde etmek
allocate-tahsis etmek
ambiguity-belirsizlik
analogous-benzer
arbitrary-keyfi, ihtiyari
ascribe-atfetmek
assertion-iddia
assess-tayin etmek
asset-mal
association-kurum, cemiyet, birlik, şirket
assumption-farz, zan, tahmin
attrition-sürtünme, yıpranma, aşınma
availability-hazır bulunma, elde mevcutluk
cite-bahsetmek, zikretmek
clump-yığın, küme
coarse-adi, bayağı, kaba
coherent-uygun, ahenkli
collide-çarpmak, çarpışmak
collusion-hile, tuzak
collision-çarpışma
commitment-vaat, taahhüt
compatible-uygun, münasip
compromise-uzlaşma, uyuşma, anlaşma
condense-yoğunlaştırmak
conflict-çekişmek, zıtlaşmak, ihtilafa düşmek
conformity-uygunluk, benzeyiş
confront-karşı durmak, göğüs germek
constitutional-anayasal
contention-kavga, çekişme, mücadele, münakaşa
contraction-çekilme, büzülme, kısalma
correspondence-uygunluk
cross-sectional-kesit, profil
deliberate-kasti
denote-delalet etmek, göstermek, belirtmek
derive-çıkarmak, almak
designate-göstermek, işaret etmek, belirtmek
destine-tahsis etmek, tayin etmek, ayırmak
diffuse-ayrıntılı
dilation-(vücut organları) büyüme, açılma, genişleme
discriminate-ayrım yapmak, fark gözetmek
distinctive-diğerlerinden farklı,
hemen göze çarpan özel bir niteliğe sahip
distribution-dağıtım
distortion-çarpıklık, çarpıtma
domain-krallık, memleket, ülke
dynamics-değişime sebep olan güçler
eclecticism-seçicilik
elaborate-özenilerek hazırlanmış, ayrıntılı
encroach upon/on-tecavüz etmek, el atmak
engender-neden olmak, yol açmak
ethereal-dünyevi olmayan, uçuk
enthusiasm-şevk, istek, gayret
ethical-ahlaki
evaluate-değerlendirmek
facilitate-kolaylaştırmak
feasible-mümkün, yapılabilir, uygulanabilir
flourish-büyümek, gelişmek, serpilmek
forgo-vazgeçmek, gözden çıkarmak
foster-gelişmesine, büyümesine yardım etmek
highlight-en çok ilgi çeken, ışıktan en çok etkilenen kısım
imbue with-doldurmak, telkin etmek, aşılamak
imply-dolayısıyla anlatmak, ima etmek
impose on-vergi koymak
incorporate in/into-birleşmek, katılmak
incur-kayba uğramak, borca girmek
indefinite-süresiz
innate-doğuştan
inoculate -aşılamak
inquiry-soruşturma, araştırma
instantaneous-hemen, derhal, anında, çok hızlı
interaction-karşılıklı etki
interchange-birinin yerine ötekini koyarak değiştirmek
integrate-bütünleştirmek,
bir kimseyi bir toplumun ferdi haline getirmek
interpretation-yorumlama, yorum
intersection-kavşak, kesişme noktası
invert-başaşağı çevirmek, tersyüz etmek
irrelevant-konu ile ilgisi olmayan, konu dışı
issue-sorun, mesele, tartışılan konu
lay down-yere bırakmak
odour-koku
onset-başlangıç, ilk ortaya çıkış
opaque-ışık geçirmez, arkasını göstermez
outnumber-sayıca üstün olmak, geçmek, fazla gelmek
peer-eş, akran, emsal
persecute-eziyet etmek, zulmetmek
plane-çınar
precursor-haberci, müjdeci
predispose-yatkın, hazır, meyilli, eğilimli hale getirmek
probe-iyice araştırmak
prominently-kolayca görülebilir şekilde
propensity-doğal eğilim, yatkınlık
proper-uygun, doğru, münasip
proposition-teklif
rage-öfke, hiddet
passion-önüne geçilemeyen duygu, hırs, ihtiras, tutku, aşk
ratio-oran
race-ırk
random-rastgele, tesadüfi, gelişigüzel
register-kaydetmek
relapse-iyileşmeden sonra tekrar fenalaşma
reminiscence-geçmişi zevkle, özlemle anmak
restriction-sınırlama, kısıtlama
rule-kanun, kural
reproductive-kopyacı
scarce-az, kıt, seyrek, nadir
slope-yamaç, bayır
sample-örnek, numune
secrete-salgılamak, salmak
solidarity-dayanışma, birlik
solitary-yalnız
specification-özellikler, şartname
status quo-statüko
stature-boy, pos, endam
stir-harekete geçirmek, canlandırmak
subdue-boyun eğdirmek, itaat altına almak, bastırmak
subordinate-ast, aşağı
subsidiary-yardımcı, ek
successive-art arda, üst üste gelen
surmise-tahmin etmek
susceptible-duyarlı, hassas
symptom-belirti, işaret
swelling-şiş, şişkinlik
tangible-somut, gerçek
territory-bir hükümet tarafından yönetilen toprak, bölge
trivial-önemsiz, değersiz
ultimate-son, nihai
undue-aşırı, uygunsuz, gereğinden fazla, haksız
vanish-ortadan kaybolmak
validate-doğrulamak
violation-sözü tutmamak
volatile-uçucu
withdrawal-geri çekme, geri alma, geri alınma
context-genel durum
represent-temsil etmek
staff-personel
long range-uzun menzil
concerning-hakkında, ilgili
corruption-yolsuzluk, çürüme
constitute-oluşturmak, kurmak
permeate through-sızmak, nüfuz etmek
ingredient-karışımı oluşturan madde
through-içinden, arasından
throughout-baştanbaşa, başından sonuna kadar
host-ev sahibi
invasion-akın, saldırı, istila
layer-tabaka, kat
substance-madde, cisim, materyal
tissue-doku
viral-virüsle ilgili
inhibit-tutmak, dizginlemek, engellemek
inhibited-çekingen, utangaç
weapon-silah
combat-mücadele etmek, savaşmak
present-armağan, hediye
converse-konuşmak, sohbet etmek
inflame-tutuşturmak, alevlendirmek
inflammation-iltihap, yangı
wound-yara, yaralamak
vessel-kap
clot-pıhtı, pıhtılaşmak
scab-yara kabuğu
contract-sözleşme, kontrat, sözleşme yapmak
mild-yumuşak başlı, iyi huylu, uysal, kibar
hallmark-altın, gümüşte ayar damgası
attenuate-zayıflatmak, şiddetini azaltmak
claimant-talep sahibi, davacı
remark-söylemek, belirtmek
remarkable-dikkate, söz etmeye, kayda değer
gaze-gözünü dikerek bakmak
vantage point-herşeyin görülebileceği iyi bir yer, stratejik nokta
peculiar-acayip, tuhaf, olağandışı
cynical-iyiliğe inanmayan
idiosyncratic-kişisel özellik
delusion-aldatma
infant-küçük çocuk, bebek
newborn-yeni doğan
turmoil-kargaşa, karışıklık, telaş
tabulate-cetvel haline koymak, çizelgelemek
undergo--e uğramak, çekmek, geçirmek
contaminate-bulaştırmak, kirletmek, pisletmek
examine-incelemek, gözden geçirmek, yoklamak, muayene etmek
at first sight-ilk bakışta
the very method-yok daha neler
deduction-kesinti, indirme, azaltma
induction-tümevarım
meeting point-buluşma noktası, ortak nota
preoccupy-zihnini meşgul etmek, kafasını kurcalamak, düşündürmek
vary in emphasis-önem açısından değişmek -
14.
0warm, lovingTümünü Göster
relationship-sıcak, sevecen bir ilişki
fiddle-keman, keman çalmak
mankind-insanlık, insanoğlu
human being-insanlık, insanoğlu
endowment-bağış
and so forth-ve bunun gibi
characterize-nitelendirmek, tanımlamak
banish-sürmek, sürgün etmek
aftermath-kötü sonuç, kötü yan etki
all but-neredeyse, hemen hemen
above all-herşeyden en önemlisi
after all-şu da unutulmamalıdır ki
affluent-zengin, varlıklı, hali vakti yerinde
woeful-kederli, hüzünlü, üzücü
princely-güzel, görkemli, değerli
ore-maden cevheri
after careful thought-iyice düşündükten sonra
arid-kurak, çorak
ardently-ateşli, gayretli, coşkulu, hevesli
vigour-güç, kuvvet, dinçlik
conflict of interest-menfaat çatışması
medieval-ortaçağa ait
sheer-katıksız, saf
sway-sallamak, sallanmak
stream-akarsu, çay, dere
ornament-süs, süs eşyası, süslemek
admiration-takdir, hayranlık
glorious-şanlı, şerefli
dome-kubbe
vivid-parlak, canlı, güçlü
carve-oymak
beneath-altta, altında
mob -çete, serseri grubu, gürültücü kalabalık
myriad-çok, sayısız
jigsaw-makinalı, oyma testeresi
by and large-genellikle, genel olarak
devout-dindar
ascendancy-üstünlük, nüfuz, güç
dialect-lehçe
at the expense of-pahasına
nomad-göçebe
pasture-duruş
stirrup-üzengi
steppe-bozkır, step
horde-kalabalık, sürü
populace-halk, ayak takımı, avam
missionary-misyoner
convert-değişmek, değiştirmek, dönüşmek, dönüştürmek
stray-serseri
henceforth-bundan böyle, şu andan itibaren
infidel-kafir, imansız
inhabit-yaşamak, oturmak
furnace-ocak, fırın
clump-küme, yığın
void-boş, boşluk
fragment-parça, kırıntı
whirlpool-girdap
compel-zorlamak, zorunda bırakmak, gerektirmek
frugality-tutumluluk
vow-ant, ant içmek, yemin, yemin etmek
abuse-küfür, küfretmek, sövüp saymak,
çirkin sözler söylemek
outrageous-terbiyesiz, ahlaksız,
çirkin, öfke uyandırıcı, şok edici
grievance-yakınma, şikayet, dert
superficial-yüzeysel, üstünkörü, yarım yamalak
artificial-yapay, suni
obsess -hiç aklından çıkmamak,
kafasında yer etmek, kafasına takılmak
obsession-takıntı, saplantı, sabit fikir
reminiscent-hatırlatan, benzeri
notorious-kötü tanınmış, adı çıkmış
attrition-yıpranma, yıpratma, aşınma, aşındırma
retention-(akılda) tutma
embrace-kucaklamak, bağrına basmak, sarılmak
flounder-çırpınmak, batmamak için çabalamak
turncock-musluk, vana
payroll-ücret bordrosu
thrive-iyiye gitmek, iyileşmek,
başarılı olmak, büyümek, serpilmek
veteran-kıdemli, eski, deneyimli, emektar, gazi
recite-ezberden okumak
mortgage-rehin, ipotek
stepson-üvey oğul
premise-dayanak noktası
premises-bina ve müştemilatı
egalitarian-eşitlikçi
dignity-değer, saygınlık
paramount-üstün, yüce, en büyük, en önemli
amenity-rahatlık, konfor
grievance-yakınma, şikayet, dert
cascade-çağlayan
rigorous-sert, şiddetli
forethought-ileriyi görme, öngörürlük, basiret
persistence-ısrar, inat, sebat
stringent-(kural) uyulması zorunlu, sıkı, katı
bitter-acı, keskin, sert
inception-başlangıç
decent-terbiyeli
probation-deneme, tecrübe, staj
bolt-cıvata
mentor-akıl hocası
superintendent-yönetici
prevail-yenmek, üstün gelmek, baskın çıkmak
prominent-çıkık, çıkıntılı
affirmative-olumlu
stipulate-şart koşmak
preach-vaaz etmek, öğüt vermek
rely on-güvenmek, itimat etmek, bel bağlamak
resolution-kararlılık, azim
indispensable-vazgeçilmez, gerekli, zorunlu, kaçınılmaz
complacency-kendi kendine yetme, halinden memnun olma, gönül rahatlığı
albeit-gerçi, her ne kadar, ise de, rağmen
amenable-uysal, yumuşak başlı
proprietary-mücessel, birinin malı olan, tescilli, patentli
abhor-nefret etmek, tiksinmek
adamant-dik başlı, sert, inatçı
grill-sorguya çekmek
probe-sonda, araştırmak, yoklamak
win a reversal-rövanşı almak
focal point-merkez noktası, ilgi merkezi
outrage -nefret uyandırıcı hareket, zulüm, büyük öfke, nefret,
öfkelendirmek, nefret uyandırmak
cumbersome-biçimsiz, hantal, kullanışsız, taşıması zor
at odds-arası açık olmak
delinquency-görevi ihmal etme
scrutiny-dikkatli inceleme, araştırma
agility-çeviklik, atiklik
ostensible-görünüşte, sözde, gerçek olmayan
pose-poz vermek, poz, duruş, yapmacık tavır
articulate-açık seçik, anlaşılır
underlie-altında yatmak, temelinde olmak, temelini oluşturmak
reciprocal-karşılıklı, iki taraflı
ingrained-kökleşmiş, yerleşmiş
discretion-naziklik, akıllılık
perquisite-ek ödenek, ikramiye, yan ödeme
strained-yapmacık, zoraki, sahte
crown-tac
deed-iş, hareket, eylem
enamoured of/with-düşkün, hayran
furlough-yıllık izin
corroborate-kanıtlarla desteklemek,
doğrulamak, onaylamak
wallow-yuvarlanmak, debelenmek
broadcast-radyo, TV yayını
consent decree-izin, rıza kararı, hükmü, emri
graceful -zarif, hoş, güzel, çekici, nazik
dignity-değer, saygınlık, ciddiyet
embrace-kucaklamak, bağrına basmak, benimsemek
meddle-karışmak, burnunu sokmak
nuts-deli, kaçık, çatlak, üşütük
dawn-şafak, tan
roll-yuvarlamak, yuvarlanmak
stumble-tökezlemek
from womb to tomb-beşikten mezara
ladder-merdiven
pitch-derece, düzey
quirky-acayiplik, garip davranış
from stratch-tırmalayarak, iğneyle kuyu kazarak
colonel-albay
major-binbaşı
amicably-dostça
tenfold-on katı
dread-korku, dehşet
concession-ödün, taviz
leapfrog-kurbağa zıplayışı
obsessive-saplantısal
nail-mıhlamak, çivilemek, çakmak
toss out-atmak
bone-chilling-iliklere işleyen soğuk
relish-hoşlanmak, zevklenmek, haz almak
skirmish-çatışma, çarpışma, çekişme
plead-suçlamak
late nights and
weekends-gece gündüz
hoard-istiflemek
aisle-geçit, arayol, koridor
couch-divan, kanape
buck-bir amerikan doları
farewell-allahaısmarladık, veda, elveda
glitter-parlamak, parıldamak
devastate-harap etmek
savvy-(davayı) çakmak
apprehensive-korkulu, endişeli, kaygılı
grind-öğütmek
wit-akıl, zeka
tribute-takdir, övgü
meritocracy-yeteneğe göre mevki verme sistemi
stretch-zor, gerici
runway-uçak pisti
candor-içtenlik, açık yürekililik, dürüstlük, samimiyet
envy-gıpta etmek, imrenmek, kıskanmak
agile-atik, çevik, hareketli
blip-bip sesi
grip-tutmak, kavramak, yapışmak, yakalamak
severance pay-işten çıkarılma tazminatı
abrasive-kaba, kırıcı
humiliate-gururunu kırmak, utandırmak, rezil etmek, aşağılamak
candid-içten, samimi, dürüst -
15.
0fotoğraf entry uyumu
-
16.
0shrugg off-omuz silkmek
persevere-sebat etmek, azimle devam etmek
payroll-ücret bordrosu
counsel-avukat
bizarre-acayip, garip, tuhaf
litigation-dava
demeaning-küçük düşürücü, alçaltıcı -
17.
02408 den azda olabilir hakkınızı helal edin
-
18.
0ingilizce am günü yağ
-
19.
0rez faydali baslik sukunu al bende kalmasin baslik harbi cok yararli tesekkur ettik panpa
-
20.
0Reserved