230 milyon yıl önce yediği eti plastike benzeten koca hayal güçlü adam yaz bakalım

230 milyon yıl önce sıcak bir yaz sabahıydı. doğrusu gün kavrdıbını bilmiyordum sonradan öğrendim. dünyaya adımımı atmıştım tek başımaydım koca yerde kıtalar daha ayrılmamıştı bile bunuda yaptıgım keşifler ve büyük yardımı dokunan anazon la öğrenmiştim.
etraf yemyeşildi, koca koca dinazorlar dolaşıyordu etrafımda dinazorlar... otobur olanlar ve etobur olanlar. çırılçıplaktım kimse olmadıgı için rahattım uçsuz bucaksız bir vadide yürüyordum alp-himalaya orojenizi daha yeni yeni oluşmaya başlamıştı. ara ara sarsılıyorduk ve yeni yeni dağlar çıkıyordu ortaya. gene bir sarsıntı oldu bir obrugun içine düştüm göz gözü görmüyordu. karnım acıkmıştı ama yemek nasıl yenilir bilmiyordum kocaman beyaz birşey gördüm gittim inceledim bu ne diye tam 3 taneydi, kokladım pis kokuyordu biraz. salladım 2 kere çıt diye ses geldi kırıldı içinden bir et parçası çıktı tırnaklarımı geçirdim, et geldi parmagıma korktum başta bu ne noluyoz diye. aldım ağzıma çiğnedim tadı güzeldi ama plastik gibiydi, yemegimi bir güzel yedim. yine acıkırım diye yanıma aldım 1 tanesini epeyde ağırdı ama taşıdım yorulmuştum barınacak biyer lazımdı

elimde ağırlıkla obrugun içinden kurtulmaya çalıştım. obrugu biraz takip ettim ileride bir ışık belirdi ve su sesleri işittim. gittim ışığın kaynagına bir kaynak suyu akıyordu. dikkatlice indim aşağı doğru. su epey soğuktu hemen çıktım boyları 50-60 metreye ulaşan ağaçlardan birisini gözüme kestirdim ağacın gövdesinde kocaman bir delik vardı. girdim içeriye biraz ışık alıyordu . yanımda getirdiğim beyaz şeyi etrafı kolaçan ettikten sonra rahat biyere yerleştirdim. bende yorulmanın etkisiyle biraz şekerleme yapayım dedim. uyumuşum.. zaman geçti hava kararmıştı aniden bir sesle irkildim uyandım etrafa baktım 1 tane etobur dinazor otobur birşeyi yakalamış tamda barınagımın 30 metre ilerisinde yiyordu ama korkutucuydu o sesler. inceledim biraz nasıl yiyor napıyor diye. epeyce bir müddet izledim. karnı doymuş olacak ki yemeğini bırakıp koşar adım gitti oradan ohh dedim iyiki beni görmedi.

gece dışarı çıkmak riskli olacagından sabahı bekledim gün ağardı havada koca koca varlıklar uçmaya başladı. biraz inceledim bunları agızlarından ateşler çıkarıyorlardı. yerdeki düşmanlar bitti bide havada mı çıktı amk diye söylendim kendime. hemen gece dinazorun yediği leşe doğru koyuldum. çok birşey kalmamıştı geriye ama incelediğim kadarıyla yenilebilecek düzeydeydi. hemen ellerimi daldırdım kopara kopara yedim. yakındaki su kaynagına gidip birazcıkta su içeyim dedim. suya baktıgımda ufak balıklar gördüm. iyi dedim. barınagıma yakın biryerde besin kaynagımda vardı ama bu balıkları nasıl tutacaktım biraz düşünmeye koyuldum...

ağacıma gittim girdim deliğin içine. sıcaklar bastırmıştı yine güneş tam tepedeyken dışarı çıkmak mantıksızdı hem düşmanlarımda gündüz daha fazlaydı. ama riski göze alarak bir plan yaptım. hemen gittim yediğim leşin yanına kemiklerindeki son etleri sıyırdım. aldım elime birkaç parça gittim suya balıklar etçil mi diye suya birkaç tane et parçası attım. evet! balıklar etçildi! çok mutlu oldum kolay olucak bu iş dedim. suyun sığ tarafına birkaç et daha attım. 2 tane balık geldi. hemen bir tanesini yakaladım iyide hızlıydım diye kendime hak verdim. diğeri kaçtı ama olsun bir tane yeterdi bana. hemen balıgı dışarı çıkardım biraz çırpındı sonra öldü. barınaga zütürdüm balıgı. hemen zulaladım aç değildim sonra yiyecektim balıgı. kendimi savunacak bişeyler bulmam lazımdı. geceki leşin yanına gittim epeyde işime yarıyordu bu leş benim için büyük bir şans. yerdeki taşlarla kaburgalarını kırdım elime kemikleri aldım taşlarla güzelce yonttum. artık bir bıçağım olmuştu kendimi güvende hissetmeye başladım. bu arada beyaz şey yani yumurta kıpırdamıştı . çok korktum bu ne amk diye. geri pek fazla sallamadım. ama hareketler gittikçe artıyordu...

beyler dinliyomusunuz amk hiç aksatmadan yazıcam hayal gücümü sonuna kadar kullanıyorum amk

Dinliyomusunuz beyler dağa taşa anlatmayalım

Sonunda ölüyorsun

hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı ama yiyecek bulmam ve kendimi güvene almam lazımdı bir tane sürüden ayrılmış yavru bir otobur dinazor gördüm avlayabilirmiyim acaba diye bıçağımı kontrol ettim. riski almaya değerdi çünkü tek kendimi değil, dinazorumuda beslemem lazımdı. hemen pusu kurdum ağaçların arasına otobur bana doğru geliyordu ufak birşey di zaten kolay olabilirdi yakalaması. iyice yakınıma geldi nefesimi tuttum. ya hak diye ileri atıldım. tuttum boynundan dinazoru debelendi biraz ama hemen kemikten yaptıgım bıçağımı bogazına sapladım işini bitirdim orada. kan kokusunu alan diğer etoburların gelmesi an meselesiydi sürükleye sürükleye barınagımın kapısının önüne koydum çünkü içeri koyarsam yavru dinazorum yiyebilirdi. şimdi sıradaki iş ağaçların dallarına bakıp halat kıvamında dallar bulmaktı yavru dinazorumu bağlayabilmek için. ileride söğüt ağaçları vardı suyun kenarında. gittim ağaca yere değen parçalarından kopardım 4-5 dal alıp barınagıma doğru yürümeye koyuldum. tam o sırada arkadan çokta uzagım olmayan bir mesafeden ses geldi . aman tanrım o ne korkunç sesti öyle arkamda kocaman bir dinazor beni kovalıyordu sprinter koşucuları gibi depara kalktım elimde dallar.. hemen barınaga girdim önüne koydugum etimide almayı unutmadım. girdim içeriye benim yavru dinazordan ses seda yoktu öylece oturuyordu galiba bana alışmıştı. beni kovalayan dinazor geldi yuvamın önünden koşarak geçti. gerizekalı beni görmedi diye sevindim ama asıl şokla yerle bir oldum o dinazoru kovalayan koca bir T-rex! oda onun arkdasından koşarak gitti hayatımda gördüğüm en büyük dinazordu. şoku atlattım biraz dinlendikten sonra işe koyuldum önce dallarla yavru dinazorumu bağlamam için bir şeyler yapmam lazımdı...

hareketler gittikçe artıyordu.. bu ne diye düşünürken birden kabuk çatladı içinde bişey debelenmeye başladı. korktum hemen delikten dışarı çıktım içeriyi izliyorum dışarıda düşmanlar içeride ne idüğü belirsiz bir nesne.. adrenalin pompalanıyordu vücuduma... yumurtanın içinden canlı bir varlık çıktı sesler cıkardı ciyak ciyak. çok fazla hareket etmiyordu kendimi sağlama alıp, cesaretimi toplayıp içeri girdim incelemeye koyuldum. dışarıdaki dinazorlara çok benziyordu. galiba onların yavrularının bir tanesini gasp etmiştim. epey de ses çıkardı muallak başıma bir iş gelmesinden korktum. gittim elimi sürdüm üstüne, çevik bir hareketle az kalsın elimi kapıyordu oç. etçil mi diye düşünürken aklıma zulaladıgım balık geldi. balıgı çıkardım önüne attım. bir bana baktı birde balıga hemen balıgı tek hamlede ağzına aldı parçalamaya başladı. balıgı 5 dakika içerisinde bitirdi. yannanı yedik barınagın içinde etçil bir hayvan ve ben.. hemen gittim yavru dinazoruma yiyecek aramaya başladım ama et yoktu balık tutamazdım, bunun için açık arazide etrafımda düşmanlar yiyecek aramaya koyuldum...

Hava kararırken az zamanım kalmıştı çünkü dışarda geceleri hangi dusmanlarimin ne olduğunu tam bilemiyodum. Yavru dinazorum etin kokusunu almış olacak ki hareketlenmeye başladı yoksa yemeğimizin hepsini yiyebilirdi oc. Hemen dallarda bir ilmik hazırladım biraz zaman aldı ama yaptığıma değdi.
Dalların ucunu ağacın içerisindeki başka bir dala sabitledim artık güvende sayilirdim. Dinazorumu bağladıktan sonra aciktigimiz için sabah tuttuğum diğer otobur dinazoru yemeye basladim. yavru dinazorumada et vermeyi ihmal etmedim. benden fazla yiyordu oç. Hava kararınca yağmur yağmaya başladı, gökte değişik ışıklar ve sesler duydum bunlar ne diye düşünmeye koyuldum. Tam o sırada büyük bir gurultuyle yakınıma yıldırım düştü. Düştüğü yerde büyük bir ateş kütlesi olustu. Ben bunların hepsini barinagimin içinden yavru dinazorumla izliyodum. Bisey farkettim. Dışarda dolaşan yırtıcı dinozorlar atesin etrafına gelmiyordu. Hemen ateşe doğru yola koyulup incelemeye karar verdim. Uygun anı bekliyordum..

toplanmışız beyler devam ediyorum uplamayı şukulamayı unutmayın : )

up up up

up up up up up

Okumadim

beyler mobilden yaziyorumbeklettigim için k.bakmayın---+++

Evet uygun an geldi. Yağmur yavaşladı ama ateş hala son surat yanıyordu. Gittim ateşin oraya yıldırım başıboş gezen bir dinazora düşmüştü . dinazorun eti resmen kavlamisti. Çok güzel kokuyordu eti. Ağzıma aldım bir parça aman tanrım oda ne çok güzel bir tat. Çok beğendim artık etlerimi ateşle pişirip yemeye karar verdim ates hem beslenmemi, hem de guvenligimi sağlayacaktı. Ama durup yıldırm duşmesini bekleyemezdim. Kendi ateşimi kendim yapmam lazımdı . bunları kurgulayarak hafif çiseleyen yağmur altında barinagima ve yavru dinazorum anazonun yanına geldim. Evet anazon ismini anazon yapmıştım .
ileriden haykırarak gelen dinazor sesleri ve yıldirımlar esliginde Uykuya daldim. Yarın uzun olacaktı. Sabah Havada ejderhaların sesiyle uyandım muallakler önlerine küçük yavru bir ejderhayı almışlar ağızlarından ateş çıkararak etrafi yakiyorlardi. Gitmelerini bekledim. Karnimi dünkü hala bitmeyen leşle doyurdum anazonuda beslemeyi unutmadim. Yemeğimiz bitiyordu. Bugün yapacaklarımı
yemek bulma (1)
Ateş çikartacak maddeler bulma (2)
Olarak ayarladım ikindiyi bekledim sıcakların dinmesini

up up up

Leşin kemiklerindeki. Son et parçalarınıda sıyırdım bicagimla gene su kenarına gittim. Balıklara et attım geldi yine birkaç balık birtanesini sığ biyere çekip bıçagımı attım ustune. Bıçak tam isabetle saplandı. Suya kan yayıldığını gören balıklar hızlıca hücum ettiler kanın olduğu yere. Galiba bu balıklar piranaydı ama büyüğünü düşünün . bırıne attıgım bıçağı hızlıca çekip diğerine attım. Ve elimde bol sayıda balık vardı. Hepsini dikkatlice toplayıp barınagıma gittim. Anazonun ulaşamayacağı bir yere zulaladım balıkları. Şimdi dogruca gidip ateş kaynağı bulmam lazımdı elime yerdeki çakıl taşlarını aldım can sıkıntısından etrafa fırlatıyordum. Tam o sırada attiğım taşlardan birisi diğer taşa isabet edince çıngıl çıktı evet dedim şansım vardı. Hemen gidip taşları elime alıp sürtmeye başladım alevler çıkarıyorlardı . aldım elime taşları barınağa doğru yola koyuldum . bugünkü işlerim bitmişti. Ateş yakmayıda öğrendim. Barınağa gidip dinlecektim

O beyaz şey yarak cikar diye okumuyorum

Beyler bir doğum günü kutlaması var bana biraz sure verin gece sizinleyim