-
26.
0Ses gelmedi 1 saniye sonra ise kahkaha sesleri tüm güverteyi sarmıştı. Devasa ayaklı adam bana dönüp "Islak barutun alev aldığını nerede gördün? Johanna istemese çoktan ölmüştün" dedi. Ardından iğrenç bir kahkaha attı. Johanna da kim dedim kendi kendime ama fazla düşünecek vaktim olmadı. Kollarımdan tutup geminin kıç tarafındaki kamaraya sürüyerek zütürdüler ve kapıyı kapadılar. Sandalyede 40’lı yaşlarda bir adam oturuyordu yüzü bembeyazdı ve gemideki herkesten farklı olarak gözleri çekikti. Ne yani sırf Çinli olduğum için mi beni öldürmemişti. Neden öldürmediği umrumda değildi aslında, kafama taktığım şey bu yüzü hatırlıyor oluşumdu. Yanımdaki devasa ayaklı adam "Johanna istediğin gibi onu diri olarak getirdik ama neden zincirleyip köle pazarına uygun hale getirmiyoruz?" dedi. Johanna ise "Bu seni hiç ilgilendirmez koca ayak şimdi git" dedi. Adamın lakabını tahmin etmeye çok yaklaşmıştım ve tüm bu umutsuz durumun içinde bu beni mutlu etmişti. Johanna bana döndü ve "Lafı uzatmayacağım ben senin amcan Kim Yong Hu'yum ve eğer gemide miçom olmayı kabul edersen yaşarsın etmezsen köle olarak satılacaksın" dedi. Düşünmeden boynuna sarıldım, boğmaya çalıştım, yumrukladım ama fayda etmiyordu tek bir harekette beni yere serdi. Ona dönüp neden babamı, annemi, kız kardeşimi öldürdüğünü sormak istedim ama sormadan o cevap verdi "Aileni zevk için öldürdüm ve ölülerini parçalara ayırdım denizlerin dört bir yanına attım parçalarını. Yakalanmamak içinde korsan oldum ve bir gemiyi idare edecek kadar yükseldim" dedi. Bir şey yapamadan kocaayak geldi ve beni geminin alt tarafına zütürüp zincirledi. Elindeki kütük ile beni 10 dk dövdü sonunda acıdan bayılmıştım. Gözlerimi açtığımda ise yürüyen tahtadan bir hapishane gibi bir yerdeydim. Burası köle pazarıydı.
-
27.
0Yanımdaki köleden çat pat Hintçem ile mısırda olduğumuzu öğrendim, devasa piramitler vardı. Kocaayağın ayakları bile bu piramitlerin zemininden küçüktü. Köle olarak satılıp hayatımın sonuna kadar sefillik içerisinde yaşayacağımı bilmeme rağmen espri yeteneğim sayesinde gülebiliyordum. Tek tesellimde buydu galiba. Amcam yanıma gelip “Şanslısın ilk sen satılacaksın” dedi. Tabii ya şanslıyım bir köle pazarında yarı çıplak bir halde, zincirlenmiş şekilde duruyorum. Üstelik satılmak üzereyim ne şans ama!Tümünü Göster
iki adam geliyordu. Belli ki onlarda köleydi. Yaklaşık 35-40 yaşlarındaydılar ve tenleri adeta bir hayvanın ayaklarına dönmüştü. Kim bilir belki kırbaçtan belki de sahiplerin uyguladığı farklı fantaziler. Çok geçmeden alanın ortasındaki platformdaydım. Beni orada döndürdüler. Kaslarımı sıktılar. Birkaç kere de kırbaçla vurdular. Galiba benim için alıcı çıkmamıştı insanlar aralarında anlamadığım bir dilde konuşuyor, tartışıyordu. Sonunda bir kadın çıkıp ”Eahsela Aleyh” tarzı bir şey söyledi. Sonrasında ise beni arabasına bindirdiler. Arkada zincirli bir şekilde tahta parmaklılar arasında oturmaktan çok ön tarafta kadınla sohbet etmeyi yeğlerdim. Gerçi kadının dilini bile bilmiyordum ama içimde garip bir şeyler olmuştu. Galiba aşık oluyordum. Kısa süre sonra kadının malikanesine gelmiştik. Çok büyük olmasına rağmen bahçesi mütevaziydi. Malikane tamamen beyaza boyanmıştı. Kadının misafirleri boşalmak için içeri girmeyi bekleyememiş duvarları nasıl silecekler acaba diye düşünüyordum. Kapı açıldı. Zenci bir adam bana “lilhuriji minel kafsi” diye bağırdı. Diğer köle bana çince kafesten in olarak çevirdi. Burada her milletten, her dilden insan vardı. Kafesten indim ve diğerleriyle birlikte malikanenin yolunu tuttum. Sahibem önümde yürüyordu. Muhteşem bir kadın diye düşündüm bu sefer aşık olduğuma gerçekten karar vermiştim. Malikaneye girince yatacağım odayı gösterdiler. Ben böyle bir şey beklemiyordum. Yanımdaki Çinli köleye dönüp “Neden böyle bir odam var ve bana nazik davranılıyor bende sizin gibi birer köle değilmiyim” dedim. “Hayır sen köle değilsin sahibe seni yanına aldı çünkü senden bir çocuğu olsun istiyor. Onun ailesinde bir kehanet vardı burada kehanetler önemlidir. Kehanet ise bir sahibenin bu yıl içinde köle pazarında omzunda ejderha dişi izi olan bir çinliyi görüp onu satın alacağı ve ondan hamile kalacağı söyleniyordu. Çocuğu ise firavunu öldürecek böylece mısır imparatorluğu huzura kavuşacak dedi. Şaşırdım ama bir şeyden emindim sırtımdaki izi ağları temizlerken bıçak ile yaptığımı söylememeliydim. Bana dönüp bu malikane ve bahçe içinde özgür olduğumu her zaman her şeyi yapabileceğimi ancak burayı terk edemeyeceğimi söyledi. Başımı sallayıp odadan çıkmasını sağladım yatağıma yattım ve düşündüm. Daha sonra ise beklemeye başladım neyimi bekliyorum? Gece olmasını.
Okuyan belli etsin devamı geliyor. Asla yarıda bırakmam hikayeyi. -
28.
0eheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuheeheuheuheheuheuehuheuheuehuhe
-
29.
0destan mı yazdın
-
30.
0Şimdi cezamı verecek derken Hoşgeldin! diye karşıladı ve biraz tercüman aracılığı ile sohbet ettikten sonra bana olayı anlattı:
“Senin öldürdüğün kadını ben öldüremezdim çünkü halk ayaklanırdı. O kadın beni öldürüp tahta geçmek istiyor ve nankör halkım da ona destek veriyor! Atalarının kehanetinden de güç alıyor. O kadını öldürdüğüne göre son sahibe öldü ve kehanetinde gerçek olmadığı ortaya çıktı. Benim yanımda çalışacaksın eğer dışarı çıkarsan halk seni tanır ve bana neden seni cezalandırmadığımı sorar , isyan çıkartırlar. Benim yanımda kalırsan yaşarsın dedi tamam dedim ve 3 yıl onun yanında çalıştım. Sadece yanında geziyor ve ona yoldaşlık ediyordum. Onun yanında iken diplomasi için latince , arapça , farsça dillerini ve onu korumak için arap , türk , roma savaş biçimlerini öğrendim. Artık en güvendiği kişi bendim. Bir gün yatağımda uzanmış düşünürken 3 yıl önce beni firavuna tanıtan tercüman geldi ve şöyle dedi:
“Kehanet yanlış veya yalan değildi. Senin annen sahibe baban ise çinli köleydi. Yıllar önce annen babanla evlenmiş ancak çocukları olmamıştı. Firavunun baskıları yüzünden çine kaçtılar. Sen onların çocuğu olmalısın. Yani firavunu öldürmesi gereken çocuğun babası değilsin sen firavunu öldürmesi gereken çocuksun. Bir plan yapıp onu öldürmen lazım. Ama ilk önce omzundaki izi görmeliyim” dedi ve omzuma baktı.”Evet kehanetteki gibi yara bıçak yarası”dedi. Ona dönüp kadının bana yaranın ejderha dişi tarafından yapılması gerektiğini söylediğimde ise kehanet çince idi tercümanlar o kısmı yanlış çevirmiş anlaşılan gerçeği parşömende yazılı ve oda bizde dedi. -
31.
0Tamam deyip firavunu öldürmek konusunda plan yaptım. Firavunu öldürmek istememin nedeni kehanetler değildi. Aslında kehanet umrumda değildi. Tek isteğim ortalığı karıştırıp buradan gitmekti. Sabah kalktım ve firavunun odasına gidecek şarapların bulunduğu mahzene gittim. Tüm şaraplara zehir koydum. Daha sonra firavunun yanına gidip bu akşam benim evleneceğimi ve onun odasında bunu onla birlikte gerçekleştirebileceğimi sordum. Ayrıca Mısırın tüm soylu ailelerini de onun aracılığı ile çağırmış olacaktım. Tamam dedi. Bana ne kadar güvendiğini ve ne kadar sevdiğini anlamıştım. Akşam olunca tercümana durumu anlattım. Sözde düğünde şaraplar gelecek ve o herkesin içmesini sağlayacaktı. Bende sarayın kapısına yakın bir yerde giyiniyor numarası yapacak ve firavunun ölümünden dolayı kargaşa çıkınca limana kaçıp tercümanın ayarladığı gemiye binecektim. Düğün saati geldi. Ben giyiniyor numarası yapmaya başladım. Kapıdaki nöbetçi askerler yukarı firavunun odasına çıkınca planın işlediğini anladım ve limana koştum. Geminin adı sağ tarafında yazıyordu. Gemilerin sağ taraflarına bakındım. Son geminin sağ tarafına bakınca Nabu’a yani kehanet yazdığını gördüm. Bu bineceğim gemiydi. Tercüman resmen benim sabrımı sınıyordu benim kaderimi çizen kelimenin adının konduğu gemiyi nasıl bulabildi bu yavşak diye düşündüm ama zaman kaybetmeden gemiye atlamam gerekiyordu öylede yaptım. Gemide beni uzun boylu iri kaslı bir adam karşıladı ve bana şimdi denize açılacaklarını söyledi. Öylede yaptılar Mısır sahillerinden ayrılmaya başlamıştım. Firavunun öldüğüne de sahildeki esnafın sevinç naralarından anlıyordum. Yorgundum uyumaya başladım. Tahminen yaklaşık 1-2 saat sonra bağırışlar ile uyandım korsanlar gemiyi basmıştı. Gemiyi talan ediyorlardı. Mahzendeki yerimde bekledim yukardan mahzeni kontrol edeceğim diye bir ses duydum. Kapı açıldı elimde kırdığım şarap şişesi öylece bekliyordum. Adam merdivenden aşağı indi ve “Yeğenim nasılsın son zamanlarda görüşemiyoruz üzgünüm ama seni yeniden satmak zorunda kalacağım” dedi. Evet bu amcamın sesiydi.
Devamı için biraz bekleteceğim devamı daha güzel olacak -
32.
0Rez güzel hikaye devam
-
33.
0Devam lan rez cabuk yaz
-
34.
0Kışlanın iç bölümünde ikimize birer oda verildi. Kapıdan gelen asker bugün dinlenin yarın görevlerinizi alacaksınız dedi. Çıkınca bende kapıdan çıkıp Alpin odasına gittim. Onunla biraz sohbet ettik. Ona güvendiğim için tüm geçmişimi, cinayetlerimi anlattım. Ama o söze başlayınca benim ağzım açık kaldı.
“Casca o arenada işkence yapılan kardeşim için savaşıyordum eğer galip gelirsem kardeşimi öldüreceklerdi o da bu işkence acısından kurtulacaktı. Tek galip ben olmadım. Bu yüzden kardeşim acı çekecekoraya girmemin imkanı yok ama bana yardım edersen birlikte imparatoru öldürürüz ben intikamımı alırım sende romayı özgür kılmış olursun zaten bana anlattıklarına göre ölmek istiyorsun bari bu halkı özgürlüğüne kavuşturup intihar et” dedi düşünmem gerektiğini söyleyip odama çekildim.Tek düşündüğüm kardeşinin neden ölmesini istediğiydi imparatoru zaten öldürecektim. insan öldürmek benim için bir rutin haline gelmişti arkadaşlarımla kolezyumlarda buluşup günlük 3 cinayet işlemezsem canım sıkılırdı. Güldüm, bunca olaydan sonra espri yapıp gülebiliyordum. Daha sonra 2 şey anladım.
1-işkence odaları kışlanın yanındaydı.
2-Gelen çığlıklardan Alpin neden kız kardeşini öldürmelerini istemesi
Artık bir üstad kadar bilgiliydim uyudum sabah kalktığımda neşeliydim gözlerimden şu kelimeler okunuyor olmalıydı.
“Hey Yaşasın dostum! Bugün Roma imparatorluğunun koruyucusu ve yöneticisi Büyük bir imparatoru öldüreceğim çok neşeliyim.”
başlık yok! burası bom boş!