2034 yılında gözlerimi dünyaya açtığımda bedenim 26 yaşındaydı. "Birleşik Irklar Projesi" bünyesinde üretildim. Projenin herhangi bir gizli yönü olmamak ile birlikte 2029 yılında ırkların birleşmesi hareketi sonrasında ortaya çıkan bir projeydi.

2021 yılında, 2018 yılından beri haber alınamayan "Voyager 1" uzay keşif mekiği esrarengiz bir şekilde dünyaya dönerek atlas okyanusuna düştü. 2018 yılında keşif mekiği güneş sistemimizi çoktan terk etmiş, yıldızlararası denilen bölümde yol alıyordu. Ve Kasım ayının 12'sinde, 2019 yılına giriş hazırlığındayken, uydu ile iletişim aniden kesildi.

3 yıl sonra atlas okyanusuna bir cisim düştüğü belirtildi. Öncelikle, Çin uydusu olduğu sanılan gök cismi "Voyager 1" keşif mekiğiydi. Voyager 1, 1976 yılında fırlatıldıktan sonra 40 milyar km yol kat etmiş, 42 yılda gittiği bu mesafeyi 3 yıl içinde esrarengiz bir şekilde geri dönmüş, ve rotasından sapmadan dünyaya, atlas okyanusuna düşmüştü.

Nasa 4 ay sonra açıklama yaptı; "Voyager 1" üzerinde tüm dünya dillerinde mesajların ve çeşitli bilgilerin yer aldığı altın disk Voyager'da yoktu. Bunun yerine ilginç şekillerin yer aldığı, maddenin içeriğinin bilinmediği bir disk bulmuşlardı.

Bu dünyada geniş yankı uyandırdı. Bu dış dünyadan aldığımız ilk mesajdı..

11 kişiden 7sini 2019 öncesine yani Voyager'dan haber kesilmeden önceki tarihe yollamayı teklif ettiler.

Üstün insan üretimi hakkında tüm bilgileri aldıktan sonra geçmişe dönecek ve 2019 tarihinde üstün insan üretimine başlayacaktık. Voyager'ı durdurma ve geri döndürme şansımız yoktu. 1976 tarihine gidebilecek yeteneğimiz yoktu. Maksimum 20 yıllık zaman dilimi içinde hareket edebiliyorduk.

Bu yüzden 2019 dan itibaren üstün insan üretip, olası savaşa tam kapasite hazır halde girebilecektik.

Yeni üretilen üstün insanlar ile birlikte toplam sayımız 37 olmuştu.

Ve o gün aslında üretim amacımızı ve diğer tüm hazırlığın asıl sebebini öğrenmiştik.

11 Şubat 2023 tarihinde ziyarete gelenler, bizi olası bir saldırı için uyarıya gelmişlerdi. Saldırı için zaten bir grubun yola çıktığını haber verip bizi uyarmak istiyorlar ve yardım talep ediyorlardı. Yardım talepleri, karşılığında sömürge olma isteği sebebi ile red edildi.

Saldırı için yola çıkan grup ile dünya üzerinde bulunan zamanın akışı birbirinden çok farklıydı. Onların birkaç saati bizim birkaç yılımıza denk geliyordu. 2036 yılının haziran ayında dünyaya varmaları bekleniyordu.

Sayı olarak az olduğumuz için aynı anda farklı yerlerde olmak zorundaydık. Deney sonrası hiçbir deneme yapılmadan hazırlıklar tamamlandı.

Ve tam beklenen tarihte ilk temas Güney afrikada sağlandı. Bu olay sivil halktan gizli tutulmaya çalışıldı.

Üstün insanların aynı anda farklı yerlerde olmasını sağlayacak sistem ne yazık ki başarız oldu. 11 üstün insan ayrışma esnasında öldü. Geri kalan 26 kişiden 15i savaş sırasındaki saldırılarda öldü.

Saldırı yalnızda 109 dakika sürmüştü. Daha sonra esrarengiz bir şekilde geri çekildiler.

11 üstün insan kalmıştı. Geri geleceklerini biliyorduk..

O gün neler olduğu hakkında hiçbir zaman tam bir açıklama yapılmadı. Tek söylenen dünyayı 2036 yılında bir saldırı bekliyordu ve buna hazırlanmak için tüm insanlığın aynı çatıda mücadele etmesi gerektiği belirtildi. O günden itibaren askeri silahlanma çok daha hızlı bir şekilde ivme kazandı. 2027 yılına kadar dünya kendini savunma amaçlı yeni silah teknolojileri üzerinde yoğunlaştı. Birleşimin asıl amacı da zaten buydu. Fakat birleşme ile birlikte, teknolojik ve bilimsel araştırmalar tüm dünyanın tek bir noktaya odaklanması ile çok büyük bir hız kazandı.

2026 yılında DNA dışında, insanın embriyo halinde iken tüm özelliklerini belirlediği anlaşılan bir hücre bulundu. Adına 5YU-91 adı verildi.

2027 yılında bir grup bilim insanı silahlanmanın yetersiz olduğunu, saf bir ırk yaratılıp, üstün insanın oluşturulması gerektiğini savundular. Bu fikir 2 yıl boyunca geliştirildi. Irk ağacında bu güne kadar hiçbir karışım olmamış saf ırkta olan binlerce kişi 6 ırklık kategoriye ayrılarak bir takıp testlere tabii tutuldu.

Amaç en üstün özelliklere sahip kişilerden alınan 5YU-91 hücreleri sentezlenerek, yapay ortamda üstün insan üretilecekti. "Birleşik Irklar Projesi" adı verilen bu proje 2029 yılında başladı.

Yeni üstün ırkların üretimi ve eğitimi uzun zaman alıyordu. Dünyaya ilk saldırı ise Haziran 2036 yılında bekleniyordu. Yani bize gelen son görevden 9 ay sonra. Ayrıca saldırının hangi noktaya olacağı belli değildi. Herhangi bir saldırı anında üstün ırkın hızlı bir şekilde bölgeye sevki şarttı.

Deney başarılı olursa 9 ay içerisinde üstün ırk uzay-zaman ikileminini manipüle edebilecek ve belirlenen noktalarda aynı anda bulunabilecekti.

Deneyin detayları uzun olduğu için bu kısmı atlayacağım. Sonuç olarak deneyde başarılı denilebilecek bir sonuç alındı. iki kişi olarak katıldığımız deneyde, diğer üstün ırk kayboldu ve haber alınamadı. Ben başarılı bir şekilde deneyi tamamladım. Ve bu sonuç deneyi başarılı sayabilecek yeterli kanıt olarak kabul edildi.

Dünyanın savaşa girmesinden 47 gün önce tüm üstün ırklar bir araya çağırıldı.

Üçüncü 6 kişilik gruptan istenilen, yeni üstün ırk insanların üretiminde destek olunmasıydı. Böylece yeni üstün ırk çok daha güçlü ve zeki olacaktı.

ikinci grup yani beni de içinde bulunduran gruptan ise tüm şartlarımızı zorlayarak, üstün ırkın kapasitesini ölçmekti. Bu yüzden ikili gruplar halinde beş gruba bölündük. Diğer dört gruptan asla bilgi alamadık. Çeşitli askeri projelerde yer altık. Yeni üretilen üstün manevralı savaş uçaklarının testlerinde bulunduk. Normal askerlerin gravity force denilen G kuvvetine dayanıklığı 2-4 G arasıdır. Savaş uçağı pilotları 9G ye kadar dayanabilirken, biz 27G üzerine çıkabiliyorduk.

Yeni savaş taktiklerinin geliştirilmesi, ve silahların kapasitesinin arttırılması gibi projelerde yer aldıktan sonra 16 Eylül 2035 yılında çok farklı bir proje için görevlendirildik.

1943 yılında gerçekleştirilen Philadelphia deneyi tekrar gerçekleştirilmek isteniyordu. Teoride bir üstün insan bu proje uygulanırsa aynı anda iki yerde bağımsız olarak bulunabilirdi.

Değişim yalnızca 4 ay gibi çok kısa sürede tamamlandı. Mevcut ekonomik ve parasal sistemlerden vazgeçildi. Lenin ve Marx teorileri baz alınarak geliştirilmiş bir komünist sistem kuruldu. Mega 1 ve Mega 2 blokları önce içlerinde sistemi oturtacak, daha sonra Mega isimli tek blok haline gelecekti. ilk birkaç ay insanların büyük kısmı bu durumdan memnun kaldılar. Sınıf farkı yok denecek kadar azalmış, herkes aynı seviyeye gelmişti. Kuzey Kore, Vietnam, Ürdün gibi değişime ayak uydurmayı reddeden ve baş kaldıran ülkeler, gizlice işgal edildi.

insanların refah seviyesi ilk aylarda görünüşe göre ciddi şekilde artmıştı. Özellikle devletlerin gizli projeleri olarak görülen kanser tedavileri, alzheimer tedavisi vb. tedaviler halka açılıp, hastalar kısa sürede tedavi olunca, insanlar bu sistemi tümü ile kabul ettiler.

Fakat sürgün bölgelerinde ciddi anlamda askeri yapılanma, bloklarda yaşayan insanlardan gizli olarak, devam ediyordu.

Ülkelerin birleşmesi ile oluşan bu güç, başkaldırıları, isyanları çok kısa sürede bastırabiliyordu. insanların etkileşimini sağlayan araçlara kısıtlama geldi. Sosyal ağlar kapatıldı, internet devlet kontrolündeydi. Fakat insanlar mevcut şartlarda mutluydu. Ta ki 11 Şubat 2023 tarihine kadar..

Tüm dünya heyecan içindeydi. Nasa çeşitli bilim adamlarını toplayarak çoktan disk üzerindeki mesajları çözmüştü. Nasa'nın olayı gizlilikle devam ettirmek yerine, tüm dünyaya açıklama yapması öncelikle hiçbir şüphe uyandırmadı. Fakat 2022 yılında, keşif mekiği dünyaya döndükten tam bir yıl sonra, garip bir şekilde ülkeler kısmi olarak aralarındaki sınırları kaldırma kararı aldı.

Öncelikle Rusya ve Çin birleşerek doğu bloğunu oluşturdu. Daha sonra bu bloğa ortadoğu devletleri, tüm uzakdoğu devletleri ve Avustralya katılarak "Mega 2" isimli bloğu oluşturdular.

Avrupa ve Amerika ise "Mega 1" bloğunu oluşturdu.

Afrika'daki insanlardan sağlıklı olanlar seçilere Avrupa'ya gönderildi, sağlıksız olanlar ve güçsüzler kaderine terk edildi. Afrika sürgün ve izolasyon bölgesi haline geldi.

Dünya'ya bu birleşme, savaşları ve açlığı durdurmak için yapılan, dünya barışını sağlamak için oluşturulan, yeni dünya düzeni olarak tanıtıldı. Karşı çıkanlar Mega bloklar birliği tarafından Afrikaya sürüldü. Bu değişimin insanlara açıklanan amacı; hastalıkların bitirilerek insanların ömrünü uzatmak, politik anlaşmazlıkları bitirmek için tek devlet olmak böylece savaşların önüne geçmekti, açlık birkaç sene içinde sorun olmaktan çıkacaktı. Su sıkıntısı çekilmeyecekti. insanların eğitim seviyesi yükselecek ve dünya refahı en üst düzeye çıkacaktı.

Dünyaya gözlerimi açtığımda bedenim 26 yaşındaydı. 26 yaşında doğmuştum. Anne rahminde değil, yapay embriyo ünitelerinde geliştirildim. tam gelişim sürecim 14 ay sürmüştü. Benim ile birlikte 26 denek üretildi.

Tüm özelliklerimiz insanınkiler ile aynıydı. Fakat bizim birtakım üstün özelliklerimiz bulunmaktaydı. Ben 2034 yılında açtım gözlerimi. Geçmişe dair hiçbir hatıram yoktu. Ama tüm dünya tarihini, matematik ve fizik kurallarını biliyordum.

26 deneği 3 gruba ayırdılar. iki tane 10 kişilik bir tane 6 kişilik grup oluşturuldu. Ben 2. 10 kişilik gruptaydım. Denek kodum F68G0 olarak belirlendi.

ilk 10 kişilik gruptan, uzay araştırmalarında kullanılması için oluşturulacak kuantum bilgisayarların oluşturulmasında yardımcı olunması istendi. Normal bilgisayarlar 1 ile 0 kullanarak binary sistemde işlem yaparken, ilk 10 kişilik grubun oluşturduğu taslaktaki kuantum bilgisayarlar binary sistem yerine 5 olasılıklı yani 1, 0, 01, 10, void sistemi geliştirdiler. 1 ve 0 aynı anda işlenebiliyor ya da ikisi birden yok olabiliyordu. Fakat kuantum bilgisayarları kullanmak normal insanlar tarafından imkansıza yakın bir zorluk içerdiği için yeni üstün insanlar üretme kararı alındı.

2036 savaşında bize saldırdıkları teknoloji çok ilerideydi dakikalar içinde tüm sistemimiz çaresiz kalmıştı. Bizi yenebileceklerini anladıklarında geri çekildiler. Çünkü onlar savaş için değil keşif içinde gelmişlerdi.

Artık bizi yenebileceklerini biliyolarlardı. Bu yüzden diğerlerinide çağırmak için geri çekildiklerini anladık.

Teknolojilerini çözmek için daha çok üstün insana ihtiyacımız vardı. Bu yüzden geçmişe gitme projesine başladık.

Blok içerisinde yaşam şartları, değişim öncesindeki şartlardan çok farklıydı. insanlar gruplar haline bölünerek belirli görevleri yerine getiriyordu. Bunlar basit görevlerdi. MEGA blok konseyinin asıl amacı, insan ihtiyaçlarındaki çeşitliliğin en aza indirilerek, kısıtlanan üretim kapasitesini yeterli kılmaktı.

OHT yayınları ile insanlara mutlu olmaları yönünde telkinler yapıldı. Monoton iş hayatından kurtulanlar, borçları olanlar, yasal yükümlülükleri olanlar artık özgür kaldığı için blok sistemini desteklerken, yüksek serveti olanlar bu sisteme karşı çıkıyordu. Parasal sistemden vazgeçmiştik. Bankalar kapatılmıştı. insanların sahip oldukları paralar, bir süre sonra tekrar iade edilmek üzere toplanıp imha edildi. Verdikleri para karşılığında tüm insanlara bir kağıt parçası verildi. Para sistemine dönüş olursa, insanlar bu kağıt parçası ile paralarını iade alabilecekti.

Para sistemini ortadan kaldırmanın en büyük amacı, blok içerisinde sınırların kalkmasından sonra yaşanacak kültür çatışmalarınında etkisiyle artması beklenen suç düzeyini düşürmekti. Bu başarılı oldu. Suç oranı ciddi şekilde düştü.

ilk savaştan 87 gün sonra blok içerisinde eski Kazakistan - Almati şehrinin olduğu yere sabaha karşı konsey askeri birliği operasyon düzenledi. Büyük bir çatışma çıktı. 114 sivil öldürüldü. Bu daha sonra çıkacak kaos zincirinin ilk halkasıydı.

Bu esnada blok konseyi tv, basılı medya, internet, radyo vb. iletişim araçlarını yasaklamıştı. Bunun yerine OHT denilen bir sistem çıkarıldı. Bu sistem sanal gerçeklik içeren interaktif bir haberleşme sistemiydi. OHT merkezi blok konseyi tarafından kontrol edilen, insanların 3 boyutlu olarak evlerinde kullanabildiği, hologram teknolojisinin ilerlemiş versiyonunu kullanıyordu.

Evinizde OHT sistemini çalıştırdığınızda, haber yayını yapılıyor ve siz o haberin tam içinde olup, olaylara istediğiniz boyuttan bakabiliyordunuz. istediğiniz kişi sizi evinden çıkmadan ziyaret edebiliyor, sanki aynı odaymışsınız gibi sohbet edebiliyordunuz.

OHT yayınları yalnızca haber için değil, sinema, oyun vb. insanların eğlenceli vakit geçirebileceği yazılım ve içerikler de barındırıyordu. OHT yayını yalnızca blok konseyi tarafından yapılabiliyordu.

OHT yayınları ile dünyanın yakında uzaylı ilk misafirler tarafından ziyaret edileceği bilgisi insanlara yavaş yavaş verilmeye ve bu duruma alıştırılmaya çalışıldı. Devletin amacı, insanları ilk etapta korkutmadan bu düşünceye ısındırıp, sonra tehlikelerden bahsedip, gerekirse topyekün savaşa çağırmaktı.

ilk önce, uzaylıların geleceği için çok mutlu olduklarını ve heyecanlı olduklarını belirten devlet yayınları yapıldı. Böylece kaçak askerlerin çıkardığı spekülasyonlar engellendi.

Değişimin tamamlandıktan 6 ay sonra yani 11 Şubat 2023 tarihinde ilginç bir olay oldu. O gün dünya üzerinde olan milyarlarca kişi bu ana şahit olmada da, dünya ilk kez ziyaret edilmişti. Voyager 1'in taşıdığı altın plakada güneş sistemindeki yerimizi gösteren bir çizim yer alıyordu. Voyager 1 döndüğünde üzerindeki çizimde Atlas Okyanusu'nda Voyager 1'in düştüğü yeri gösteren ve ay, dünya ve güneşin diziliminden 11 Şubat 2023 olduğu anlaşılan bir tarihi gösteren çizim vardı.

Değişimden önce yörüngede 1013 adet uydu bulunurken, değişimden sonra fırlatılan askeri uydular ve yörünge dışı yapay zeka ile hareket eden uydular ile birlikte dünyamızın etrafında 1340 uydu bulunmaktaydı. 181 uydu nükleer başlık ile silahlandırılmıştı. 104 uydu askeri atak uydusuydu. Diğer tüm haberleşme ve diğer amaçlı uyduların tamamı askeri amaca hizmet edecek şekilde yapılandırıldı.

Ve ilk ziyaret, 11 Şubat 2023 yılında yerel saat ile sabaha karşı 02:06'da ilk ziyaretçiler yörüngemize girerek başladı..

ikinci sıçrama için hazırlıklar başladı, ilk sıçramadan 6 gün sonra ikinci sıçrama yapılacaktı. Bu sefer 14 saat kalacaktım ve Voyager 1 ile ilgili raporlara girmeyen bir detay olup olmadığını araştıracaktım.

Sahte kimliğim ve tüm hazırlığım tamamlandıktan sonra, sıçramayı gerçekleştirdik. Bu sefer tam istenilen tarihe yani 1 Ekim 2018'e sıçradım. Saat sabaha karşı 04.11'di. Amerika'da, Gakona, Alaska eyaletinde uyandım. Bulunduğum bölge, olmam gereken bölgeye çok yakındı. Amerika'nın değişim öncesi devam ettirdiği HAARP projesinin olduğu bölgeydi burası. Askeri alana giriş yapacak ve daha sonra 5 numaralı hangarda bulunan araca binip orada bekleyecektim.

Güneş doğmadan kimliğim ile askeri alana girip 5 numaralı hangarda bulunan siyah sedan aracın arka kolduğuna oturdum. Araç içerisinde kimse yoktu. içeriden dışarısı gözükmüyordu. Birkaç dakika sonra yanıma başka biri daha geldi, hiçbir şey konuşmadık. Aracın ön yolcu koltuğuna bir kişi daha oturdu. Ve araç hareket etmeye başladı. Standart güvenlik prosedürleri gerekçesi ile çalışma alanımıza direk giriş yapamıyorduk. Yalnızca bir gün önceden belirtilen hangarın içerisindeki araca biniyorduk. Camları tamamen kapalı olan bu araç, bizi gideceğimiz yere zütürüyordu. Araçlarda plaka, araç tipi belirten marka vb gibi hiçbir belirteç yoktu.

Konsey o güne kadar sivil toplumun yaşama alanında hiçbir askeri müdahale yapmamıştı. Çünkü askeri müdahale, savaşı anımsatıyordu. Bu değişimin insanlara aktarılan asıl amacından farklıydı. Bu yüzden askeri müdahaleye hiçbir zaman başvurulmamıştı.

Ama Kazakistan - Almati olayları normalden çok farklıydı. Almati olayı 87 gün öncesinde yani ilk saldırının olduğu gün başlamıştı. Savaş esnasında ayrışma yaşayan üstün insanlardan biri bilerek rotasını saptırmış ve yanında bulunan önemli bilgiler ile konseyden kaçmıştı.

87 gün boyunca ciddi anlamda kendisine destekçi toplayan kaçak üstün insan bölgede adeta yeni nesil peygamber gibi rağbet görüyordu. Konsey için çok ciddi tehdit olarak algılanan bu durum için, acilen operasyon yapılmıştı. ilk operasyon sonrası üstün insan ele geçirilemeyince, ikinci askeri operasyon yapılmış ve bölgede ciddi bir çatışma çıkmıştı. Kaçak üstün insan ölü olarak ele geçirildi.

Fakat şavaş esnasında, ayrışmada öldü olarak lanse edilen ve kaybolan diğer üstün insanlar hala tehdit olarak görülüyordu. Bu yüzden üstün insan projesinin askıya alınması gündeme geldi.

Bu yüzden sıçramayı gerçekleştirecek kuantum mekanizma test edilmeden ilk prototipi ile sıçrama yapılacaktı.

ilk sıçrayacak denek olarak ben seçildim. Görevim 2019 yılı öncesine dönmekti. Voyager 1 keşif mekiğinin kaybolmasından birkaç hafta öncesine dönerek gözlem yapmam isteniyordu. Amacımız ilk olarak bize saldıranların kim olduğunu öğrenmekti. Zamanda sapma olabilir ve birkaç günlük hatta haftalık sapmalar ile sıçrama olabilirdi.

Net tarih belirlendi. 1 Ekim 2018 yılına, yani Voyager ile iletişim kesilmeden 1 ay 12 gün öncesine dönecektim. Yaklaşık 1 aylık sapma olsa bile en kötü senaryoda, Voyager ile 12 gün daha iletişimde kalabilecektim.

ilk sıçrayış deneyi için 9 aya ihtiyaç vardı. Yalnızca 11 üstün insan kalmıştı. Bir kısmı zamanda geriye sıçrayabilmeyi sağlayacak kuantım bilgisayarı tamamlamaya çalışırken bir kısım yeni üstün insan üretimi ile ilgileniyordu. 7 kişilik sıçrama deneyi 3 kişiye indirilmek zorunda kalındı.

Bu arada sivil halkta bazı söylentiler çıkmaya başlamıştı. Askerlerden bazıları savaşın dehşetine şahit olmuş ve umutsuzluğa kapılmıştı. Geri kalan zamanlarını sivil hayatta geçirmek isteyenler gizlice birliklerinden kaçarak sivil hayata karışmış, bu durum istenmeyen söylentilere yol almıştı.

MEGA blok konseyi sivil halkın bulunduğu bölgenin askeri bölgeden tamamen izole edilmesi gerektiğini savundular. Bu mevcut şartlarda mümkün olmayacağından, askerlere gıda yoluyla gizlice nano-çipler yerleştirildi.

Saldırıda hiçbir işe yaramayan 1340 uydudan, saldırı sonrası 760 uydu kalmıştı. Bu uydulardan 400 adedi, nano çiplerden veri alıcak ve sivil sınıra geçmeye çalışan askerleri sınırı geçemeden vuracak şekilde programlandı.

MEGA Bloğu kaosu önlemek için sert kurallar almaya başladı. Değişim esnasında, blok dışında kalan 451milyon sivil ölmüştü. Blok konseyi kaosu önlemek için en ufak bir taşkınlık riskinde derhal imha yöntemine başvuruyordu.

Dinlemek isteyen olursa, Yarın devam edeceğim.

Süper gidiyor kardeşim. Çok sağlam yazmışsın herşey mantıklı

Görevim ECHELON'un dinlediği ham verileri bulmaktı. ECHELON aldığı verileri işledikten sonra geribildirim sağlıyordu. Fakat ECHELON dünya teknolojisi ile geliştirilen bir sistemdi. Dünya dışı bir bulgu sistem tarafından yorumlanamayacağı için gözden kaçabilirdi. Fakat ECHELON ham bilgiye erişime asla izin vermiyordu. Bu yüzden direk olarak ECHELON'a ulaşmak ve ham verileri elde etmek zorunda olduğumu anladım. ECHELON'un nerede olduğu sıçranan dünyada kimse tarafından bilinmiyordu. Geliştiren mühendisleri, çeşitli suikastlerde öldürülmüştü. ECHELON'un sadece kapatma fonksiyonunu elinde barındıran bir kasa vardı. Bu ise Beyaz Saray'da nükleer patlamaya bile dayanıklı alanda saklanıyordu.

ECHELON'un yerini tespit edebilmek için gerçek zamana dönüp kendi teknolojilerimizi kullanmamız gerekiyordu. Fakat geri dönüş için hala 10 saatim vardı. Bu yüzden yanımda getirdiğim veriler ile bilgisayardaki verileri karşılaştırmaya başladım.

Dönüş aynı şekilde aynı araçla hangar 5'e yapıldı. Önce ön koltuğa en son binen kişinin kapısının kilidi açıldı. O indikten 10 dakika sonra yanımda oturan kişinin kapısının kilidi açıldı. Ve daha sonra benimki..

Dönüş yaptığımda olanları anlattığımda, ECHELON'un asla bulunamadığı bilgisini aldım. Ben sıçrama esnasındayken MEGA konsey güçleri tarafından, kaosa sebep olmakla suçlanan 11.000 sivil daha öldürülmüştü.

ECHELON'un yerini asla bulamayacağımızı ya da bulacak kadar vaktimiz olmadığını farkettik. Üstün insanlardan biri kuantum bilgisayarlardan birini, sıçranan dünyaya zütürüp, ECHELON ile etkileşime sokabileceğimizi bildirdi.

Bu çok tehlikeliydi çünkü ECHELON kendisi ile iletişime geçmeye çalışan herşeyi yok etme komutu veriyordu. Yani kuantum bilgisayarı sıçranan dünyaya zütürürsem ECHELON ile Kuantum savaşı başlayabilirdi.

Ama başka çaremiz yoktu..