Az hızlı yaz amk

ayaklarımın dibine oturdu. biraz durdu önce 'ya nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama' dedi bana baktı. 'sözlükte sana ilk mesaj atan bendim' dedi. ben susmuş dinliyorum devam et der gibi ilgiliyim. 'seninle yazışıyorduk, kız olduğumu belli etmiyordum. arada esin de okuyordu gülüyorduk eğleniyorduk. sonra 2-3 ay sonra yavaş yavaş esin aldı elimden seni, önceleri sadece bir şeyler ekletiyordu bana, sonra hepsini kendisi yazmaya başladı sonra da beni tamamen dışarıda bıraktı sahiplendi seni' dedi.

kafamda kuruyorum şimdi, muhabbetin en eğlenceli olduğu zamanlar ilk 2-3 aydı zaten. sonra bi tavır değişmişti hakikaten diye. lan dedim nasıl bir tongaya düştük. deniz'e 'bi önemi yok benim açımdan ya, bi şeyi değiştirmez ki bu' dedim.

'esin sana söyledi mi bunu' diye sordu cevabını bildiğini belli ederek. 'yoo' dedim. 'e yalan söylüyor işte, bu senin için önemli değil mi' dedi. 'sana ne anlattı bilmiyorum da o kadar yakın değiliz ki' dedim. 'yani bana nasıl yalan söylersin kaltak! diye tokat atıp evi terk edecek seviyede bi ilişkimiz yok şu an' diye ekledim. sessizce güldü.

bakın bunlar hep gece yatakta bir kızla olmanın getirdiği cümleler. bütün yüklemler tümleçler zarflar deniz'e 'esin'in amk ya banane esin'den' diyor. bildiğin yürüyorum kıza. ama sıfır bilinç.

derler ya sevgilinize önemli bir mesaj atacaksanız ya da arayacaksanız önce bi 31 çekin sonra yapın. anca kafa toplanıyor çünkü. işte tam bu olayın 31'den önceki kafasında konuşuyorum yatakta.

Böbreği çaldırcak rez

Seri yaz

Hikayenin sonunda esinle deniz buna Double Penetration yapmazsa adam değilim.

devam et lan

elinde akrep mi var aq sırf bu hikaye için giriş yaptım

rezerved

bir de karakter olarak biraz anlamışsınızdır hafif paranoyaklık mevcut bende. diyorum ki saçma sapan bi kız evi şakası olmasın bu amk. esin löp diye çıkıp vay hain diye sıçratmasın beni olduğum yerde. sonra gerçeğe dönüyorum yok lan diyorum gecenin bu saatinde uğraşırlar mı herkes yorgun argın yatmış.

deniz 'neyse ben seni rahatsız etmeyeyim daha fazla' dedi kalkmaya çalıştı. bi eli baldırıma denk geldi kaydı eli, ilk seferde kalkamadı. bir daha aynı şeyi yapıp aynı eli baldırımın yine aynı yerine gelince dedim ki burada bilinçli bir hareket var aga! lak diye dimdik oldu tabi bizimkisi yine.

bunun tartışılacak bir tarafı yok çünkü. iki ihtimal var: ya bu kız böyle fiziksel temasları hiç gibine takmayan, kanka azdım ya bi el atsana dediğinizde ayıp ediyosun kanka ya diye bi yandan candycrush oynarken bi yandan handjob yapan tipte bi kız (ki milyonda birdir bu), ya da o da insan, gece olmuş hormonlar tavan, çaktırmadan baldırlarıma dokunuyor beni tahrik etmeye çalışıyor.

ben kararı ikinci ihtimalden yana kullandığımdan 'gitme ya uykum kaçtı zaten az daha çekiştirelim şu esin'i' dedim. kalkmıştı geri oturdu.

bu arada benim üzerimde hala yorgan var, o yorganın üstünde oturuyor.

Artık bitir şunu ağam

Rezerve

Rezervasyon

ReZerve

rezzzzzzz

ilk yazışmalarımızdan konuştuk, sen öyle demiştin ahaha ben böyle yazınca sen ne sanmıştın hihihi ya ben seni baya baya erkek sandım ya hohoho derken saatler geçmiş. yaklaşık gece 3,5-4 gibi sözlerle anlatılamayacak bir yakınlaşma oldu aramızda. hani klişe olsun diye demiyorum. tarif edemem onu yani, şöyle oldu da oldu diyemem. bi şey oldu, ben uzandım yapıştım bunun dudaklara. önce hafif hafif ben öpüyordum o tepki vermiyordu sonra (başka kızlarda da buna çok rastladım) bir anda kafasını bana doğru itti, nefes alışverişleri hızlandı öpüşmeyi ufak çapta bi yiyişmeye çevirdi.

hiç ama ortamın kafasına gelemiyorum. hep kafamda 'lan öpüşürüz birazdan orasını burasını ellerim az, gider sonra, ciks yapamayız ki, içeride esin var, bende prezervatif yok, evde var mıdır acaba, sessiz olsak aslında ciks de olur ya' gibi yüzlerce düşünce var. ara sıra bi kaptırıyorum 2 saniye kadar sonra yine.

öpüşürken dudaklarımız ayrılmadan sağ taraftan yorganın altına girdi bu. ben sol omzumun üzerinde o sağ omzunun üzerinde yüz yüze yatarken öpüştük biraz da. aşağıdan da çaktırmadan değdiriyorum ama bilmeden yapıyormuşum gibi yapıyorum kendimce.

vur bari malafatı karının suratına da öyle bitir dayı ne diyim

hayatta en nefret ettiğim duygu kontrolsüzlük duygusudur. nasıl örnekleyeyim size, mesela çok sarhoş olmayı sevmem, ne bileyim aşırı hızlı araba sevmem. kontrolün bende olmasını severim.

o yatakta deniz'le öpüşürken hiçbir kontrolüm yoktu. cinsel olarak haz alsam da zihinsel olarak eziyet çekiyordum o yüzden. derken içeriden kapı sesi geldi. anasskkmm diye ayrılıp arkamı döndüm hemen, uyuyo numarası yapacam güya. kız yanımda dıbına koyim napıyorsun sen. hayır bi de bizim çeyrek altın da aşağıda nöbette yine. afrikada arazide su içen ceylan çaresizliğinde ayak sesi duymamayı ümit ederek kulak kesildim koridora.

deniz de zaten altına sıçtı anlıyorum. o öyle korktukça ben esin'in neler yapabileceğini tahmin ederek daha çok korktum. neyse ki kimse gelmedi. nefes nefese birbirimize baktık. 'gideyim ben artık' dedi sapsarı suratıyla. müthiş bir fikir bu demedim. o kafamı ferre endüstrisinde yüzyılın en büyük starı yapsınlar, ne kadar erkek ünlü zenci ferreci varsa kafamla 1080p konulu filmler çeksin, sıradan geçirsinler, deniz bence de git artık demedim.

REZERVASYON

Rezerrrrve

Rezerve