" (: "
dikkat ettiyseniz ters gülücük yaptım, düz değil. çünkü içlerinden bazılarına göre msn/skype vb. ortamlarda yapılan ifadeler bile onlar için statü göstergesi. ":)" normal insan işi; ters gülücükse "aşmışlık" belirtisi olabiliyor. maalesef bu seviyeye kadar getirdiler yani rezilliklerini. şahsıma direkt olarak zararları dokunmasa dahi ister istemez tiksinti uyandırmayı başarabiliyorlar icraatlarıyla. hani bazı insanlar olur, tanımasan da sebepsiz uyuz olursun, bir türlü sevemezsin. aynen öyle ulan.
elimden geldiğince sıralamak istiyorum bu kafaların genel özelliklerini:
•
başlıklara anlamsız ve gereksiz bir şekilde capslerini koyarlar.(ben amlıyım demek için amk)
•
en başta facebook'ta zaman geçirmeye bayılırlar. zira kültürlü olduklarını, sanattan anladıklarını elâleme gösterecekleri ve bu sayede egolarını okşatacakları en uygun yer facebook... burada renk tonlarıyla oynanmış, üstünde bol tişört, yarı çıplak kadın fotoğrafı ekler; hemen altına da terkedilmişlikle, ayrılıkla ilgili küçük yazılar serpiştirirler. "giderken kokunu unuttun yatağımda, acılarımı tazeleyen o aşk kokusunu." gibi. bunu yapmazlarsa kaliteli olamazlar, tekdüze olurlar.
•
kırmızı ruj hastalıklarını siyah-beyaz fotolara yansıtır, bunu sigarayla kombine ederek bilimum sitelerde sergilerler.
•
ford ka, nissan micra, honda jazz tipi arabaları vardır. gözlüksüz araba kullandıklarını görmedim.
•
diğer sözlükleri de takip ederler. hatta bir çoğunda daha yazardırlar. entel olabilmek için sözlük okumak şarttır onlara göre.
•
mutlaka twitter hesapları bulunur. daha çok komikçe tespitler yapıp takipçilerini güldürmeyi amaçlarlar.
•
kahve kupalarını pencere kenarına koyup "canon" ile fotoğraf çekerler. bu işlem bittikten sonra kupasına sıcak su ve nescafe ilave eder, pencere kenarında bulunan koltuğuna oturup yarım kalmış kitabına devam ederler. kitap muhtemelen elif şafak'ın herhangi bir eseridir.
•
haftanın 3 günü okan'ı izlerler. kitap okumaya ara verdikleri zamanlarda cnbc-e, e2 gibi kanallarda o an neşesini yerine getirecek bir yapım arar gözleri. bulduğundaysa, üzerinde "hello kitty" resmi bulunan pembe kahve kupasına koyduğu bitki çayını, bağdaş kurarak içmeye ve dizisini izlemeye başlar. üzerinde yine pembe-beyaz kombiniteli pijaması vardır.
•
sweet november, 500 days of summer, eternal sunshine of the spotless mind, p.s: i love you gibi filmler baş tacıdır onlar için. mutlaka izlenmesi gerekir. her ay içlerinden birini izleyip tekrar tekrar ağlarlar.
•
acı çekmeye bayıldıkları için frida kahlo'nun eserlerine daha bir saygıyla, hayranlıkla bakarlar. sırf muallaklik olsun diye frida'nın kaşları hakkında yapacağınız en ufak komiklikte, "ama o öyle değil bak. frida bir aztek kadınıdır. azteklerde kalın kaş ve bıyık gücün timsali oldu... bikbikbik." öter dururlar. neden? çünkü biz cahiliz, onlar aşmış.
•
terkedildikten veya aldatıldıktan sonra o çok şikayet ettikleri adamın biletini keser, gider ilginçlikler adamıyla beraber olurlar. hala onu seviyordur ama ilginçlikler adamı da çok fazla iyidir. bu adamın gayet kibar, entelektüel ve kadın ruhundan anlıyor oluşu onu cezbeder. bu yüzden bir süre daha vermeye devam eder ve daha sonra ilişkiyi bitirme kararı alarak tekrar melankolik takılırlar.
•
yann tiersen, apocalyptica, edith piaf, yasemin levy dinlemezlerse ölebilir, kansere yakalanabilirler. türkiye`de ise onları en iyi anlatan yasemin mori, bülent ortaçgil, ezginin günlüğü, umay umay, mira ve şebnem ferah'tır. bunlara timur selçuk'u da ekleyebiliriz aslında.
•
bir erkeğin, herhangi bir kadınla olan cinsel yakınlaşmasını ifşa edişine, o erkeği aşağılar biçimde tepki verirler; lakin bunu bir gay yaptığında, yani başka bir erkekle yakınlaşmasını en çıplak haliyle dile getirdiğinde, "ayy ne kadar hoş, kırmış zincirlerini, aşmış abiee (:" (ters gülücük yaptım dikkat) gibi gayet hümanist bir tepki verirler. modernistlerdir aynı zamanda, her görüşe, her cinsel kimliğe saygıları vardır. olmazsa entel olamazlar.
•
hepsinin viyana, barcelona, venedik, roma gibi tarihî ve kültürel zenginliği olan şehirlerde bir kafede de olsa çalışma, orada yaşdıbını sürdürme gibi s*kindirik hayalleri vardır. türkiye'de asgari ücretle çalışmayı eleştirip, orada tok karnına çalışmayı seçerler.
•
iş yerinde veya ikili ilişkilerindeki herhangi bir başarısızlık sonrası kendilerine garip cezalar verirler. mesela o gün arabası olmasına rağmen dolmuşa binip eve giderler, ders olsun diye.
•
eski sevgili yüreğini ve aklını meşgul ettiği esnalarda cem adrian dinleyip, şarap içerler.
•
kendilerine zaman ayırmaya bayılırlar. hiçbir insanın başaramayacağı derecede barışık gözükürler benlikleriyle. şizofrendirler biraz. günün nasıl geçti, diye sorduğunuzda "bugün o kadar yoğunluk arasında bir çılgınlık yapıp kendime istiklal'de/ tunalı'da bir kahve ısmarladım. bu küçük aktivitenin bana ne kadar iyi geldiğini bilemezsin." diyebilirler. hayır deli değiller. kişilikleri öyle.
•
ahşap dekorlu bir kafede aileleriyle birlikte kahvaltı yapmaya bayılırlar. ay ne tatlı amk(!)
•
evlilik onlar için o kadar da gerekli bir müessese değildir, olmasa da olur. birlikte yaşarken de aynı zevkleri tadabilecekken, bunu resmiyete dökmenin ne gereği vardır? onların birbirini sevdiğini, devletin onaylamasına ihtiyaçları yoktur, bu çok çağ dışı bir uygulamadır esasında. evlenmeye karar verirlese de bu aile ortamında, gayet sade bir biçimde gerçekleştirilir. öyle kimseyi ayağa kaldırmaya gerek yoktur.
•
düğününde gelinliğin altına "converse" giyme hayaliyle yanıp tutuşur. ne kadar klişe olduğunun farkına varsa eminim bu fikirden hemen uzaklaşır.
•
bu kızlara "yüzyıllık yalnızlık"ı okuyup okumadıklarını sormayın! size, kaç defa okuduklarını unuttuğunu söyleyip, gülümserler. aynen böyle: "(:"
•
birçok farklı görüşe, kimliğe, kültüre ait olan arkadaşlara sahiptir. faşist olmadıklarını "benim gay, türbanlı, zenci, komünist ve aynı zamanda sanskritçe konuşan arkadaşlarım da var." gibi cümlerle belli etme ihtiyacı hissederler.
•
her haftasonu kızlarla bir evde toplanıp(en fazla 4 kişi), şarap içerek sohbet ederler. başlıca sohbet konularıysa, felsefe, dinler tarihi, astroloji, ciks, biraz siyaset ve tabiki "erkekler ne kadar öküz yaaa"dır.
•
deviantart hesapları mutlaka bulunur. facebook'a koydukları o üzerinde bol tişört bulunan siyah külotlu yarı çıplak kadın fotoğraflarının kaynağı burasıdır. upload ettikleri fotolarla melankolinin dozunu hiçbir şekilde düşürmez, dahası artırırlar.
•
hmm unutmadan, sahilde kitap okumaya bayılır bunlar. denizde 10 dakika vakit harcadıktan sonra, ayva göbeğinden süzülen tuzlu suları temizlemek için hemen duşa girer ve vücudunu tuzdan arındırtıktan sonra gölgeliğin altındaki havlu serili şezlonguna uzanıp, yine elif şafak'ın o dönemki meşhur olan kitabını okumaya koyulur. çok cooldurlar. kendisini dikkatle süzen erkeğin farkında olmasına rağmen tek bir kez olsun dönüp bakmaz. ama hoşuna gider bu bakış. tabi erkeğin adonis kası varsa. göbekliyse tiksinir ondan.
not: şimdi bazılarımız "iyi de anacım, bu saydıklarını yapmayan kız yoktur türkiye`de. çerçeveyi çok geniş tutmuşsun, olmamış." gibisinden düşünecektir. farkındayım güzelim, uyarmana gerek yok. elbette her kadının, hatta her insanın zaman zaman yapmaktan zevk aldığı şeyler var orada; ama asıl görülmesi gereken, entel olmaya çalışan kızların bu sıraladığım aktiviteleri entelektüel olma yolunda bir basamak olarak görmesi. yani bunları uygulayarak gerçekten her şeyi bitirdiğini, ortamdaki en orijinal insan olduklarını düşünmeleridir beni ve birçok kişiyi uyuz eden. yoksa yapsın tabi kültürlensin, okusun, takip etsin. kim karışır? ama bunu içi boş şekilde satmaya kalkmasın millete, yemiyoruz çünkü. hatta ısrar ederlerse bu hareketlerinde, yediriyoruz.
acil edit sizi boş yere ümitlendirmek istemem beyler; kadın
değilim.