Kur-e Shin, üs bölgesi ve imkânlar bağlamında doğudaki en çetin yerdir. Hakkari ve Şırnak'taki hemen her üs bölgesinden daha yüksektedir.

http://snag.gy/KZTtF.jpg

http://snag.gy/bPVdP.jpg

Böyle bir yerde kış mevsiminde üs bölgesi açmanın bir anlamı var mı sence? Askere eziyetten başka bir şey değil bana göre.

Ortaköy ise dediğin gibi bela bir yer. Köyün tamdıbına yakını PKK yanlısı. Düğünlerinde "biji gerilla" naraları ile halay çekiyorlardı. O kansızların çocuklarına acıyorum. Büyüyünce kendilerine benzetecekler onları da. Tavşan gibi ürüyorlar bir de. Olan çocuklara oluyor. Tüm bunlara rağmen arada elimi kolumu sallaya sallaya köyün bakkalına abur cubur almaya giderdim. Komutanlar da kıl olurdu bana bu yüzden.

Yakın temasta (90 metre içinde) topçu desteği istemek aşırı risklidir. Çünkü top atışlarının da bir sapması vardır. Toplar nokta atışı yapamaz. Dost ateşi yüzünden kayıp verme olasılığını göze alamadıkları için topçu desteği çatışmalarda tercih edilmez. AH-1W Super Cobra gibi saldırı helikopterleri tercih edilir.

Bir anımı anlatayım...

Evrik Üs Bölgesi'ndeyken gündüzleri Nikon (20 kat büyütmeli saha gözetleme dürbünü) ile Kur-e Shin'e bakıyordum çatışma gününden önce. Üs bölgesinin kuzeydoğusunda 75 - 100 metre uzağında nöbet tutulan bir yer vardı. Çatışma gecesi topçu desteği istedi bizimkiler. Andaç'tan 155 mm kundağı motorlu obüsle atış yaptılar. Sözünü ettiğim nöbet tutulan yere top mermisi düştü. Büyük bir gürültü... Devasa bir parlama... Tüfeküstü termal nişangâh sistemi (Engerek 3+) ile patlamanın olduğu yere baktım. Bembeyaz bir toz bulutu gözüküyordu. O an kendi topçumuz yüzünden kayıp verdiğimizi düşündüm. Gözlerim ağlamaklı oldu. Nikon ile baktığım ve karınca gibi gözüken askerlerin topçu ateşi ile şehit olduğunu sandım. Daha sonra anladım ki nöbet tutulan o yer sadece gündüzleri kullanılıyormuş. Güneş batınca Kur-e Shin'e geri dönüyorlarmış askerler. O gece o top atışı o kadar yakına düştü ki bir daha topçu desteği istemedi bizimkiler. Bunu da çatışmada bulunan asteğmen arkadaşımdan öğrendim. Siper olarak kullanılan kum çuvalları bile devrilmiş patlamanın etkisiyle.

G3 tüfeğimdi.

Eğitim atışında kullandıklarım:

AK-47 piyade tüfeği
MG-3 makineli tüfek
PKM makineli tüfek
Dragunov keskin nişancı tüfeği
Accuracy International keskin nişancı tüfeği
12.7 mm .50 kalibre uçaksavar
T-40 bombaatar
MKEK altılı bombaatar
60 mm komando havanı

Normalde takılmıyor; fakat ben takıyordum. Eğer teröristler pusu kurduysa ilk rütbelileri vurmak isteyeceklerdir. Sebebi budur.

Üs bölgelerindeki rütbe büyüklüğü asker sayısına göre değişir. Üsteğmen olabilir; yüzbaşı olabilir; binbaşı olabilir. Eğer bir bölük söz konusu ise yüzbaşı vardır. Takım söz konusu ise üsteğmen... Karargahta ise binbaşı, yarbay veya albay olmak üzere üstsubaylar bulunur. Bazı üstsubaylar karargahta kalmaktansa üs bölgesinde olmayı tercih eder. Örneğin; benim görev yaptığım Kur-e Shin Üs Bölgesi'nde bir piyade bölüğü olmasına rağmen tabur komutanı vekili binbaşı da vardı. Çatışma gecesi de üs bölgesindeki en rütbeli kişi albaydı. Daha sonra o albay gitti; sadece binbaşı kaldı üs bölgesinde.

Hayır.

lan askerlik mi yaptın şimdi sen, namik denilen yazarın bile zütü yusuf yusuf demiş

Ölmenin nasıl bir şey olduğunu doğal olarak bilemem.

iki gün üst üste çatışma gördüm; ama içinde bulunmadım. 13 Mayıs'ı 14 Mayıs'a bağlayan gece Kur-e Shin Tepesi'ne saldırdı PKK'lı teröristler. Kur-e Shin Tepesi'nin kuzeyindeki Evrik Üs Bölgesi'ndeydim çatışma gecesi. Aktütün Baskını'ndan daha büyük bir kuvvetle geldiler. Kayıp vermediğimiz için çatışmanın büyüklüğü basına yansımadı. Sadece TSK operasyon yaptı şeklinde uydurma haberler yaptılar. Gerçekte operasyon yapılmamıştı. Üs bölgesine sızma girişiminde bulunulmuştu. Tepeyi Bolu Dağ Komando Tugayı'na bağlı bir takım ve bir piyade bölüğü savundu. Hem komandolar sayesinde hem de hâkimde olduğumuz için kayıp vermedik.

15 Mayıs sabaha doğru batımızdaki başka bir üs bölgesine tekrar saldırdılar. Bu çatışmada da kayıp vermedik. Teröristler doçkalar ile mahkumdan, bizimkiler ise 12.7 mm uçaksavarlar ile hâkimden ateş ediyordu. izli mermilerin aşağıdan yukarı - yukarıdan aşağı gidişi ve telsiz konuşmaları hâlâ aklımdadır.

iki çatışmada da 7 teröristin etkisiz hâle getirildiğini açıkladı Genel Kurmay Başkanlığı. Gerçekte kayıpları daha fazlaydı katillerin. Çünkü çatışma alanında ceset bırakmama öğretisi ile eğitilmişlerdi. Ayrıca çatışmaya katılmış askerler ile yüz yüze de görüştüm.

sana 10 olur.

atış standartlarını soruyorsan yazayım: nefes verdikten sonra üç saniye içinde ateş etmelisin. tutunca değil.

Yarısı Türkiye'de diğer yarısı Kuzey Irak'ta kalan 2,457 metre rakımlı tepe

Askerî haritadaki adı Kur-ē Shīn

Hiç ceset görmedim. Buna rağmen çatışmaya katılmış askerler tarafından çekilmiş ceset fotoğrafları gördüm.

Şuna benziyordu:

--- +21 ---

http://www.liveleak.com/view?i=938_1438809723

--- +21 ---

Not: Eğer bu tür paylaşımlar yasaksa modlar yorumumu editleyebilir.

Duyduğum bir hikâye var konuyla ilgili. Çatışma sabahı hayatta kalan terörist var mı diye bölgeyi kontrol eden komandolar ölmek üzere olan bir terörist buluyor. Telsizle karargâha haber veriyorlar. Özetle "Ne yapalım bunu?" konuşması geçiyor karargâh ve komandolar arasında. Karargâh "kafasına sıkın" emrini veriyor. Komandolar da kafasına sıkıyor teröristin.

Çatışmadan bir hafta sonra olanlar ise hayatımda gördüğüm en iğrenç anlardan biriydi.

Komutanım bu videolar facede youtubede orda burda dolaşan videolar herhangi bir sıkıntı çıkmaz.