+2
-1
Sene 2007 Sonbahar Kış zamanları. O zamanlar 11.sınıfa gidiyorum Izmir Itk'da. Okul o sene Izmir'in bi dağ köyünde ormanlık alanda kamp yapacak 4-5 günlük. Bizde 6-7 kişilik bir grup "kızlı erkekli" bu kampa katılmaya karar verdik. Gerekli işlemleri hallettik , yanımıza baya bolca eşya alarak katıldık. Başta herşeyin çok güzel olacağını düşünüyordum. Hatta sevdiğim bi kız "Miray" da katılıyordu. Belki ona açılma fırsatı bile bulabilirdim. Her ne kadar itk'da olsamda diğerlerine göre çok içine kapanık ve sessizdim. Baya bir yol gittikten sonra ücra bir yerleşkede mola vermiştik "Kamp yapacağımız alana varmadan ki son köy".Köyün kahvehanesine doluşmuştuk. Hava rakımdan dolayı baya soğuktu. 25 kişinin yaşadığı bir köy olduğunu söylediler ve yaşayanlarda gidecek başka bir yeri olmayan yaşlı insanlar. Birkaç hane ev bir yıkık dökük cami ve bir kahvehane. Kahveci diğer insanlara göre daha gençti "tahminlerim 45-50 yaşlarındaydı". Oraya ilk gittiğimiz andan itibaren içimde kötü bir his vardı ve bir nedenden sürekli saçma fısıltılar duymaya başlamıştım. Merak ediyordum , neden bu insanlar buraki topraklarını bırakıp gitmişlerdi? Buraya sonradan gelen yabancı insanların bile evlerini yaptıktan sonra gittiklerini söylüyordu kahveci abi. 1-1,5 saat sonra tekrar yola koyulmuştuk. Saat öğlen 2 gibi kamp alanımıza varmıştık. Bulunduğumuz yer beni gerçekten ürkütüyordu ama aralarından birine bunu söylesem o zengin züppeler benimle dalga geçeceklerdi. Çadırları kurmaya ve etrafı keşfe başlamıştık. "Bu arafa çadırlarımız 3 kişilikti ve ortasından boşluk olacak şekilde kurduk ve orta kısmada ateş yakabilmek için taşlarla daire içine aldık". Ormanı ve çevreyi keşif için dağıldık. Ben 2 arkadaşım ve onların sevgilileri beraber geziyorduk. Yanımda , o zamanlar yeni çıkan 4mp casio kameram vardı. Etrafın fotoğrafını çekiyordum. Yürüyüş esnasında bir gölet farketmiştik. Suyu ciddi derecede bulanıktı ama işin ilginç tarafı suyun etrafındaki kurbağa leşleriydi. Bu kadar kurbağa nasıl oldu da öldü? Arkadaşlarım buraya gelen kampçıların suya attıkları yüzünden ölebileceklerini söylediler. Gölet bulanıktı ama hiçbir çöp gözükmüyordu. O günün akşamında her kampta olduğu gibi yemekler pişirildi ve kamp ateşinin etrafında toplanıldı. O akşamki yemek belkide bu güne kadar yediğim en güzel yahniydi "yada sanırım yemeğin adı yahni değil, içinde patates et filan vardı işte yahni herhalde demiştim bende". Bizim itk züppeleri aldılar tabi gitarları ellerine "kızlara hava atıcaklar ya" başladılar hepbir ağızdan akdeniz akşamları vs " hiçde sevmem o akdeniz akşamlarını, şarkıdan sırf bunlar yüzünden nefret ediyorum" Yanımdakilere yatıcam ben dedim. Ve çadırıma doğru gittim. O zamanlar yine casio siyah bi saatim vardı. Asker saati derler . Saate baktığımda 10'a geliyordu. Yatmadan önce dualarımı okudum ve her zaman yanımda taşıdım kolyemi çıkartıp uyumaya çalıştım"Korkuyordum, insanlar birçok şeyden korkarlar , ben korkuyordum ama neden korktuğumu bilmiyordum" Zar zor uykuya dalmıştım. Gece saatlerinde birden uyandım. Üstümde katkat kıyafet ve tulum olmasına raģmen üşüyordum ve yine o lanet olası fısıltılar"kulak çınlaması gibi ama daha ince bir ses ve başladığı zaman 2-3 dakika boyunca bitmeyen fısıltılar". Arkadaşlarım yanıma gelmemişlerdi yatmak için. Çişim gelmişti ve dışarı çıkmaya gerçekten çok korkuyordum. Çadırın yanına yapıveririm ne olacakki dedim ve o korkuyla çıktım çadırdan. Neyseki daha uyumayanların sesleri geliyordu. Çadırın hemen çıkışına işemeye başladım. Orman fazla sessiz ve karanlıktı "herzaman ki gibi". Ben takıntılı bir insanım. Işimi gördükten sonra ellerimi sabunlayarak yıkama gereği hissettim"hay ben kendimin , ıslak mendille sileversene işte". O esnada sevdiğim kızı "ismi miray'dı" yanında bir kız arkadaşı daha ve 2 erkek birlikte ormanın içine gitmeyr başladılar. Aklımdan o an neler geçiyordu bilmiyorum. Onları takip etmeye başladım. Korkuyordum hala korkuyordum. Bu şerefsizler gecenin bi vakti ormanın içine dalıyorlar korkmuyorlardı ben korkuyordum. Onları takip ettim ve beklediğim hazin sonla karşılaştım. ilişkiye gitmeye başladilar "grup değil sapıtmayın hemen". O an içimdeki korku yerini öfkeye bıraktı. Gidip miray denen huuryla ilişkiye giren ite saldırmaya başladım"bunlar tabi daha öpüşme safhasındaydılar diğer kızla oğlan ötedeydi". Sana ne lan sen kim oluyosun ? Demeye başladı. Birden bi çığlık sesi geldi"O çığlık sesi kampı bırak o köye kadar giderdi ama kamptakiler bile duymamışlar". O çığlık sesi gelmeseydi belki de o çocuğu orada öldürebilirdim. Hemen kavgayı bırakıp sesin geldiği yere koştuk. Ve ordaki kız bir adam silueti gördüğünü ve adamın boynunda ip olduğunu söyledi . Artık tamamiyle paranoyaklaşmıştım. Kampa kadar nasıl koştuğumu hala hatırlamıyorum. Kampa gittiğimizde ortalık sessizdi , sanki hiçbirşey olmamış gibi. Bizi nöbet bekleyen bir hoca gördü" herşeyin başlangıcında ortalıkta yok şimdi çıkmış meydana" . Ben durumu anlatın hocaya alalım herkesi gidelim şu lanet yerden dedim. Bunlar hemen değişti "zengin züppeler, şunuda söyleyim beni birkaç hayırsever burslu okutuyordu ve okulda fakirim filan diye beni fazla takmıyorlardı" . Yok ya halsünasyon filan görmüştür dedi anlatmadılar olayı. O gece tekrar çadıra girdiğimde benim o 2 arkadaş dediğim elamanlar gelmişler beni bulamayınca hocaya filan haber vereceklermiş artık. Nerdesin demişlerdi , siz nerdeyseniz bende ordaydım dedim ve girdim tuluma saatime baktım 3 buçuktu sanırım. Sabaha kadar uyuyamadım. Ertesi sabah kahvaltı ediyoruz bana düşmanına bakar gibi bakıyorlar. " Bozuldu ya cinsel planları, zaten o an sildim o kızı da ; bu yaşıma geldim daha da kendime göre bulamadım". Hep birlikte doğa yürüyüşü yapmaya başladık, gezdik dolaştık ve hep içimden geçiriyordum burda kötü birşeyler var diye. Akşam oldu yine... "Hep olur ya korku filmlerinde 2 dk gündüz 30 dk gece" Yedim yemeği yattım. Benim arkadaşlar kaldırdılar beni. Korkmuyorsan bizimle gelirsin ormana dediler. Hayır siz gidin diyicem kızlar bile gidiyorlar. Bana iyice acırlar diye tamam dedim. Kampta 60-70 kişi var . biz 5-6 kişi ormana gidiyoruz. O miray denilen kız nuşvetteside var içlerinde. Bunlar göletib oraya gittiler. Ruh çağıralım dediler. "Çoğu ateist vb. Zaten inanmıyorlar korkmuyolar da. " Ben yapmam yapmayın dedim. Bunlar yaptı birkaç şey söylediler. Birşey olmadı bak gördünmü dediler.Bir anda fısıltalar yine başladı. Bu sefer kulağım gerçekten patlayacak gibiydi. Ve ağlamaya başladım. Ağlıyordum. Bunlar geldiler bir tanesi dalga geçmeye çalıstı ne oldu korktun mu gibisinden. Hayır birşey yok dedim. Birden fısıltıda ne dediğini anladım. Biri bana beni kurtar diyordu. Nolur beni bu azaptan kurtar. Burnum hassastır dokunsam bile kanar ama hiçbir müdahele olmaksızın burnum da kanamaya başladı. Birden bi adam silueti gördüm. Yüzü yara bere içindeydi boynunda bir ip vardı. Sadece ben değil yanımdakilerde gördüler. Birden yanımıza gelip kızlardan birini "miray olan" alıp göletin içine sürükledi. Ben yüzme bilmiyordum. Diğer iki arkadaş atladılar kurtarmak için ama kızı bulamadılar. Bunlar gerçek olamazdı. Kesinlikle bir kabus olmalıydı. O kız nasıl? O adam nasıl? Ordan uzaklaşıp kampa gittik ve olan biteni anlattık. Hocalar hemen "orada telefon az çok çekiyordu" jandarmayı aradılar. Miray'ı aldı suyun içine zütürdü bulamadık dedik. Sonra çadırından miray çıktı geldi yanımıza, hepimizin ağzı açıktı. Kız ben sizinle gelmedim ki dedi. O an ki korkum tarif edilemez bir korkuydu. Hüngür hüngür ağlıyordum. Jandarmalar geldi tabi sabahlar oldu. Herşeyi, duyduğum fısıltıdan kızın ormanda gördüklerine kadar herşeyi. Daha sonra göletden boynunda ip olan bir ceset çıkarılmış. 2 yıl sonra o köye gittiğimde anlatılanlar. O kisi ve yakın bir arkadaşı dediğim köyde yaşıyormuş. "Turgutlar köyü , şuanki nüfusu 7 olması lazım ; tabi yabancı yerleşimciler hariç". Bu iki arkadaş aynı kızı seviyormuş. Bir gün o gölete gitmişler. Birisi boynundan ipi geçirmiş diğerini suyun içine atmış öldürmüş. Daha sonra adam cinnet geçirmiş sevdiği kızı ve o kızın kardeşini öldürmüş ve en son kendini vurmuş. O günden sonra "çeşitli nedenlerde vardır tabi" köyden göçler başlamış. Hatta her yıl 27 yada 26 Mayıs "hangisi pazar gününe denk gelirse" O köyde mevlitler yapılıyor. izmir Menemen'den insanlar mevlide zütürülüyor. Şöylede birşey söyleyim 2 yıl sonra o köye ve o ormana tekrar gittiğimde huzur buldum, gölette balıklar bile vardı. Mutlu oluyordum. Neden mutluyum bilmiyordum ve son kez bir fısıltı duydum "Teşekkür Ederim".
Tümünü Göster