+1
-2
italyan spor yazarı adorlee lauren, 2004-2005 senesinde kadıköy de oynanan fenerbahçe – galatasaray derbisinde yaşadıklarını ntvspor'da anlattı.
‘o sözlerinin özeti’ :
dünyanın önemli futbol derbilerinin hepsinde yer aldım…
futbolu bir izleyici olarak çok severim…
çeşitli ülkeleri gezmek ve oralardaki futbol müsabakalarını takip etmek kadar hayatta hiçbir şeyden inanın zevk almıyorum…
arjantin, ispanya, ingiltere, fransa vb…
dünyada gitmediğim sayılı dünya derbisi futbol maçı yok !
yalnız ben açık sözlü olmayı seven bir insanım. bu yüzden böyle sayılı müsabakalarda takımların taraftarları her şeyden daha çok dikkatimi çeker.
ateşli ve korkusuz taraftarlara bayılırım…
özellikle en sevdiğim iş yanımda gelen birkaç arkadaşım ile bu maçlarda çıkan olayları gazetemde yazmaktır…
arjantin ve brezilyada bu tip olaylar çok görülür…
saklamama gerek yok zaten gazetemde çoğu kez bahsetmiştim. bu tip olaylar güzel değil fakat futbolun olmazsa olmazlarından bir tanesidir…
bu düşüncemden dolayı italya da çok tepki alıyorum ama dediğim gibi ben açık sözlülüğü seven bir insanım…
hangi ülke olursa olsun, takımını çok seven taraftarlar kesinlikle tuttukları takıma laf söyletmezler…
abartılı olmadan karşılıklı atışmaların olması, yada birkaç olay yaşanması, mesleğimiz açısından bize de maddi gelir sağlıyor…
insanlar bu tür büyük maçlarda yaşanan bu tatsız olayları oldukça yakından takip ediyor…
bunları futbol ile yakından ilgilenen hemen hemen herkes biliyor…
tabi şuan da bulunduğum ülkeniz türkiye’nin güzel şehri istanbul’a da, birkaç sene öncesinde dünyanın sayılı derbilerinden biri olan fenerbahçe-galatasaray mücadelesini izlemek için gelmiştim…
benimle beraber toplam 4 kişiydik. ben ve 3 arkadaşım…
arkadaşlarımın birisinin elinde kamera, diğer arkadaşımın elinde mikrofon vardı…
yedek kamera ise diğer arkadaşımda duruyordu…
sabahtan başlayıp gün boyu derbinin oynanacağı yer olan kadıköy’ü gezdik…
saatler ilerledikçe fenerbahçeli taraftarların fazlalığı bizleri de ürkütmeye başlıyordu…
mayıs ayıydı…
hava çok sıcaktı.
işin kötü yanı ise benim üzerimde kırmızı bir elbise vardı…
fenerbahçeli taraftarların bana pek hoş bakmadığı çok net belli oluyordu…
diğer arkadaşlarımla karar alıp fenerbahçe ürünlerinin satıldığı yere doğru ilerledik…
oradan hepimiz birer fenerbahçe forması aldık…
üstümüze giydik ve kadıköy de binlerce fenerbahçeli taraftarın arasına karıştık…
fenerbahçeli taraftarlar ile yaptığımız röportajlar beni ve arkadaşlarımı ciddi anlamda ürpertiyordu…
fenerbahçeli bir taraftara şu sözü sordum: ‘galatasaray taraftarları biraz sonra şuan bulunduğunuz yere gelecek ve polisin yeterli önlem almadığını görüyoruz. bu aranızda ki ebedi dostluğu ispatlamak için mi? eğer böyleyse gerçekten dünyaya çok anlamlı bir mesaj’…
fenerbahçeli taraftardan aynen şu cevabı aldım: ‘ha ha ha, dostluk mu? üstelik galatasaray ile mi? siz ne söylediğinizin farkında değilsiniz… normal karşılıyorum çünkü bu ülkede oynanan bu derbinin önemini bilmiyorsunuz. son 2 senedir polis bu tür derbilere ciddi önlem almadı. fakat tatsız olaylar yaşanmadı… oysa bu maçın tansiyonu son derece yüksek. stada gelmelerine az bir zaman kaldı… onları öldüreceğiz’…
tüylerim diken diken olmuştu… fenerbahçeli taraftarların insanı korkutan o bakışları ve iddialı sözlerinden sonra arkadaşlarımla beraber daha da çok onların arasına karıştım…
bizi o semtte bir tek fenerbahçeli taraftarlar koruyabilirdi…
onlardan da bunun sözünü aldık!
zaman git gide daralıyordu…
iskele yakınlarında çok az bir polis ve neredeyse 35 bin kişiden fazla fenerbahçe taraftarı vardı…
tanrım! böyle bir şey görmemiştim…
aldığım duyumlara göre her sene iskelede en fazla 9-10 bin kadar fenerbahçe taraftarı olurmuş…
bu sefer ki insan sayısı bir vahşetin perde arkasıydı…
çekim için arkadaşlarımız ile beraber hazırlıklarımız son bulmuştu…
artık galatasaray taraftarının gelmesini bekliyorduk…
3 vapurun arka arkaya kadıköy’e geleceği söylentilerini duyduk…
yani galatasaray taraftarı kadıköy’e, bir başka değişle 35 bin kişiden fazla bir savaş alanına sadece 3 vapur ile gelecekti…
toplasanız 2.500 kişi var yada yok !
arkadaşlarımdan birisi bana dönerek şu sözü söyledi: ‘louren! galatasaray taraftarı çıldırmış olmalı… tanrım inanamıyorum! inanmak istemiyorum! hepsi ölecek’..!
bu kadar tatsız olaylardan zevk alan benim, korkudan gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı…
galatasaray taraftarına acıyordum…
polislerden bir tanesine giderek, azıcıkta olsa bildiğim diliniz türkçe ile şöyle söyledim: ‘ ne yapıyorsunuz? vahşet bu! güvenliği sağlayacak polislerin sayısı 1000 kişi bile değil! galatasaray taraftarı buradan çıkamaz! gelecek olan vapurları geri dönderin’..!
polis bana bakarak gülümsedi ve; ‘ olay çıkmayacak ’ dedi…
inanılır gibi değildi…
galatasaray taraftarı linç edilecek, fakat kimsenin umrunda bile değildi…
o sıra fenerbahçeli taraftarların sayısı gittikçe artıyordu…
bir çoğunun elinde kesici aletler, bir çocuğun elinde insanların yemek yediği çatal gibi tehlikeli demir parçaları bulunuyordu…
artık benim için önemi kalmamıştı bile…
galatasaray taraftarına kızıyordum içimden…
nasıl olurda bile bile ölüme gelinir? bu soruyu kendi içimde galatasaray taraftarına soruyordum. isyan ediyordum. en önemlisi de içinden çıkamıyordum…
o sıra denizin görülmeyen yerinden bir ses geldi…
binlerce fenerbahçe taraftarı ile birlikte oraya doğru bakıyor fakat hiç bir şey göremiyorduk…
sadece anlaşılmayan bir ses vardı ve denizin en son görebildiğimiz yerinden geliyordu…
birden bir hareketlenme yaşanır gibi oldu…
3 cisim belirdi…
evet evet ! dedi yanımda ki arkadaşlarımdan bir tanesi…
geliyorlar ! dedi…
kim kim? diyerek arkadaşlarıma soruyordum…
onlar işte! galatasaray taraftarları! diyerek cevap verdiler…
o an tanrıya son kez olarak yalvardım: ‘ tanrım sen buradaki herkesi lütfen koru ’…
nerden bilebilirdim ki tanrının koruması gerekenlerin fenerbahçe taraftarı olduğunu?
bilemezdim!
nerden bilebilirdim ki yan yana gelen 3 tane vapurun adeta bir çıkarma gemisi olduğunu?
bilemezdim!
ve nerden bilebilirdim ki, sayıları en fazla 2.500 olan galatasaray taraftarının, 35 binin üstündeki fenerbahçeliyi biraz sonra burada yok edeceğini…
bunuda bilemezdim!
3 vapur yan yana geliyordu…
sanki bir an sadece 3 tane vapurun, sabahtan beri yanlarında bulunduğum, sayıları 35 bin kişiden fazla olan fenerbahçe taraftarından daha fazla olduğunu gördüm…
tanrım! inanılır gibi değildi…
nasıl benzetme yapsam bilemiyorum…
hani 50 tane insanın üstüne 1 tane aslan koşar ve tüm insanlar nefes nefese dağalır ya, işte aynen ona benziyordu…
vapur yaklaşmıştı!
vapur yaklaştığı için de fenerbahçeli taraftarların sayısı biraz olsa da azalmıştı…
galatasaraylı taraftarların son kez haykırdığı sözler, şu an bile gözlerimin önünden geçiyor…
koskoca bir semti tezahürat ile inletiyorlardı...
ne söylediklerini daha sonra öğrendim ama şu an yanımda yazmış olduğum kağıttan okumak istiyorum...
şöyle diyorlardı:
ali şen’i başkan! aziz yıldırım’ı asker!
kadıköy’ü, sami yen! yapmaya geldik..!
analar babalar, bebekler çocuklar olsun şahit !
hepinizin canını, almaya geldik..!
ölümün ne demek olduğunu bilmiyorlardı…
çünkü ölümden korkmadıkları ortadaydı…
fenerbahçeli taraftarların ise değil ölüm, galatasaray’ın 2.500 taraftarından nasıl korktukları da ortadaydı…
o sıra gemide ki pankartı okuyordum…
‘u’ laaa’ uttaaaa’, hayır hayır! öyle değil! dedi birden yanımdaki arkadaşlarımdan bir tanesi…
peki ya ney? diye sordum…
ultraslan! dedi…