Burdayiz panpa aglatiyon

devam et beni depresyona sokup sokup cıkartıyosun amk seni devam

bunun hatıraları vardı ben de mk. özenle sakladım. yurttaki dolabımda dururdu. her gün açıp onlara bakıyordum mk. gözlerim doluyordu. nasıl sevmişim diyordum kendi kendime. ender diyorum, bıraksana en başta. kız seni sevdiğini söylemiyordu mk. daha ne uzatıyorsun. bırak işte tamam de gitsin. en başta kes at. ama yok mk yok. ender mal biraz. dedim ya deve diken ilişkisi diye. bana öylesi yaraşır. tabii ender kim ki sevilsin. günlerim okul-yurt evreninde geçmeye başladı. tabii ben ne ders dinliyorum ne ders çalışıyorum. öyle sigara içiyorum aq. memlekete de gitmiyorum. hatıralarım canlanmasın diye gitmiyordum.
gel zaman git zaman 2 ay geçti. ben memlekete gittim. bunun hatıraları hala bende. bir küçük poşet karanfil, üstünde adımız yazan çay kaşığı ve mihrabın en değerli bilekliği. annesinin ameliyatta ona aldığı bilekliği. sonradan onun da ne kadar gereksiz olduğunu öğrenecektim.

devaaaaaaaaam rez

https://www.youtube.com/watch?v=kJU0VG6S_zM

günler günleri kovalarken benim aklımda varsa yoksa mihrap. mihrap ne yapar, mihrap ne yer, mihrap kimle çıkar, mihrap kimin elini tutar, mihrap kimlerle öpüşür, mihrap kimlerin arabasına biner, mihrap kimlerin gözüne bakıp belki gerçek belki yalan kaç tane daha yalan söyler, mihrap kimlerle ev-yuva-çocuk hayalini kurar. mihrap kimlerle aynı yatağı paylaşır. mihrap enderi hiç mi sevmedi, mihrap neden hep sevilen kişi olur da ender hep sevilmeyen kişi olur, ender allahın belası sevilmeyen bir yaratık mı... günlerimiz benle beni kavga ettirmekle geçiyordu...

Panpa hikayeni en başından okudum bir saatte buraya geldim. Anlıcağın bu hikayenin sonunu okumadan gitmem amk buraya kadar boşuna mı okudum. Yaz pampam yaz

şu hatıralar. durmadan her okuldan yurda dönüşümde açıp onlara bakıyordum. bileklikte mihrabın parfüm kokusu vardı. içime çekerdim bir daha vermeme pahasına. tek içime çektiğim onun kokusu olsaydı keşke. atmosferi oksijen yerine mihrabın kokusuyla doldurmayı istiyordum. onun kokusunu, onu istiyordum. hiç kimseyi bu kadar istemedim ki mk. bir arkadaş yanıma geldi lan sen zaten çirkindin mk. hep çirkin kalacaksın. sana bakar mıydı o kız? hukuk okuyor, sınıfında teklif eden var, sana mı kaldı lan o? kendine gel lan artık. bak etrafına kaldır da kafanı. sen bu işe başlarken yalnız değil miydin lan? ne değişti ha? bir şey değişmedi sen sadece kendini kandırıyorsun olan oldu dedi. bir sigara yaktım. zor duruyordum ağlamamak için. ender çirkin ya bu onun tek suçuydu.

https://www.youtube.com/watch?v=GjJlWEDj0a8

memlekete gidecektim. yanımda da yârimin hatıraları var. yârim derdim mk. yârim... gidip memlekete hatıralarını verecektim. ama onunla yüzleşecek cesaretim yoktu. onu bir daha görürsem yine aynı şeyleri yaşarım diye korkuyordum. hafif hafif eski yalnızlığıma alışıyordum. sabahları bir günaydın mesajı gelmiyordu belki ama yatarken ben hep ona iyi geceler diyordum. onsuz geçen günler ekgibti mk. ekgib. tıpkı hayatım gibi. bileti aldım. otobüse bindim. kayseri terminalinde indim. her şeyin başladığı yere gittim. gökhanın beni araması, annesinin kanser olduğunu söylemesi, mihrabın üzüldüm dediği yere gittim. tam burada dedim mk. tam burada başladı her şey. sanki dünya bu noktada dönmeye başlamıştı.

ender caps at amk neymiş bu kadar çirkin olan shrek mirek mi çıkıcaksın amk

zayıflamıştım mk. zaten zayıftım iyice zayıfladım. eve gittim annem, oğlum ne oldu yüzün kararmış dedi. elim yüzüm dertten kararıyordu mk. yüzüm de asık. o günden sonra bir kere olsun gülmedim. gittim biraz laptopta takılıp yattım. ertesi sabah erkenden kalktım. s3 mininin kutusu vardı onu aldım. biraz da şu ahşap kapıların su geçirmemesi için yapılan ahşap renkli bantlardan vardı. onları da aldım. uhu, makas her şeyi aldım. arabaya atladım. parka gittim. parkta kocaman mk. inönü parkı. oturdum bir masaya. telefon kabını açtım. içine hatıralarını koydum sığıyor mu diye test de ettim. tam oturuyordu. yarım yamalak bir işçilikle (el işim pek iyi değildir mk) ama çok da kötü olmayan bir işçilikle kutuyu kamufle ettim. hediye paketi tarzında süsledim. vermesem mi lan acaba dedim. içimden verme mk. kalsın sen de diyordu.

devam allahsız aglattın mk

https://www.youtube.com/watch?v=owdaJcCRayM

arabaya atladım. gökhanı aradım. nerdesin felan derken çarşıda buluştuk. biraz dolandık, gezdik, dertlendik. ben kısa parlement aldım. almaz olaydım mk. 2014 bandrollüsü berbat olmuştu. filtreyi değiştirmişler tek çizgi yapmışlardı. yıllardır içtiğim sigaradan sadece acı ama çok acı tütün tadı geliyordu. o gün içemedim mk o sigarayı. 2014 yılında hep aqua içtim. night blue tadını bozmuştu. bir sigaram vardı o da gitti dedim mk. neyse yemek yedik. tavla oynadık derken saat 6 oldu. bilerek 6 yı bekledim. çünkü yurdu saat 7 de kapanıyordu.

panpa parlament aqua nın o mentolune hastayım mk mentos tadı geliyo elim gibimde iciyorum neyse sen devam

yurdun önüne geldik arabadan indim. birer sigara yaktık. hala kararsızım mk. kutu elimde. gökhana bakıyorum. verecek misin diyor? bilmiyorum diyorum. kutuda sanki inciler, altınlar, kolyeler, değerli her şey var mk. ondan bana kalan sın şey mk. hele o bileklik. parfüm kokusu. onun kokusuydu mk bu. açtım kutuyu. içine baktım. kolyesine, o karanfile, kaşığa... her şey tekrar gözümün önüne geldi. sigaramdan çok uzun bir nefes çektim. yurduna baktım. kaçıncı katta, hangi tarafta oturuyor bilmiyordum. beni bir kere görmesi için nelerimi vermezdim mk.

https://www.youtube.com/watch?v=-_t6UCPujS4

istemeyerek de olsa kutuyu gökhana verdim. ben mi vereceğim dedi. cevap veremedim mk. Gökhan benim kararsız kaldığı zamanlar hep kendi karar verirdi. aldı kutuyu arkasına bakmadan döndü. yürüdü yurda girdi. arkasından bakakaldım mk. koşup dur lan dur deyip ağlamak geldi. içim yanıyordu mk. içimden sanki son parçamı da alıp zütürüyorlarmış gibi hissettim. off ulan dedim. bağırarak offfffffff ulaaannnnn dedim. sigaramın dumanına gömülüyordum sanki. arabaya yaslanıp gökhanı beklemeye başladım. 5 dk sonra Gökhan görüldü. yürüdü. tamam dedi. ne oldu dedim. orada duran güvenlikçiye kızın adını söyledim. o da ileteceğini söyledi. lan içimden bir şey boşaldı mk. şu sol yanım var ya. bıçak girmiş gibi oldum. hadi dedi Gökhan. arabaya atladık. sıladan yukarıda linkini verdiğim şarkıyı açıp bağıra bağıra eşlik etmeye başladım. bir yanım acıyor, gözlerim doluyordu.

bir çay bahçesinin önünde durduk. Gökhan, oğlum üzülme lan dedi. boşver dedi. biz yalnızken daha mutluyuz. baksana etrafına. onlar çok mu mutlu sanıyorsun dedi. tam o anda yanımızdan el ele tutuşmuş bir çift geçiyordu. mihrapla o an geldi aklıma. bir kere bu yanlış metrobüse binmiş mk. yarı yolda geri dönmüş. tek başına saat 9 da ipeksarayın kenarındaki ıssız parkta bekliyor. yanlarında da erkekler varmış. beni aradı. ender gel beni al, yanlış metrobüse bindim dedi. yanına gittiğimde koşa koşa bana gelip sarıldı. çok korktum ender, sen olmasan burada böylece kalırdım. taksi numarası da bilmiyorum dedi. beni yurduma bırak dedi. mk o koşup gelip sarılması, ağlaması.. korktum demesi. lan dün gibi aklımda mk.

burda mısınız mk? çok yalnızım lan.

lan yaz yaz amk efkarlandım yaz

takıldım gökhanla gece saat 1-2 de eve dönüyordum. talaşta seyire gidip paso manzara iziyorduk. dertleşiyorduk. beni bir Gökhan anlıyordu mk. hatta bütün bu yaşadıklarımı anlatınca ağladı mk. benimle birlikte ağlayan bir tek dostum olmamıştı o güne kadar. Gökhan adamdı adam. allah başımdan ekgib etmesin onu mk. dalga geçerdi benimle. ender, ben de bıraksan seni ne yaparsın lan derdi. mk kimsem yok zaten. bir Gökhan var arkadaşım. o da giderse tam kafayı yerdim galiba mk. onun desteği çok önemliydi benim için.

Panpa zaten efkarliydim iyice dibina koydun