-1
@1 tedavi olmalısın :
eşcinselliğin tedavisi ve homofobi
Çok duyulan bir kavram olan eşcinsellik, kişinin duygusal ve/veya cinsel arzularının kendi cinsiyetinden birine yönelmesi yaşantısıdır. Burada kişinin mantıksal bir tercihinden değil duygusal bir erişim arzusundan bahsetmiş oluruz.
“Fobi” kavramı, tanımı açısından rasyonel (mantıklı ya da gerçekçi) olmayan ve yüksek düzeyli ürkme, korkma ve kaçınma davranışlarına neden olan yaşantıları tarifler.
Bir kavram olarak homofobi ise, eşcinsellerden korku duyulması anlamında kullanılsa bile herhangi bir kişinin, kendisinin ya da bir başkasının eşcinsel duygular hissedebilmesi durumunda yaşadığı derin korkuyu tanımlar.
Bir insanın fobi geliştirmesi durumu, klinik anlamda, tedaviye duyulan ihtiyacı da devamında getirir. Çünkü fobi geliştirmiş olan insanlar yaşamdaki işlevsellikleri bozulacak düzeyde tepkiler geliştirirler. Örneğin yükseklik fobisi olan bir insan hiçbir yaşamsal tehlike olmamasına rağmen balkonlara çıkamaz ya da kapalı yerde kalma korkusu geliştiren insanlar asansör ya da uçağa binemezler. Zaman zaman fobileri nedeniyle sokağa çıkamama tepkileri verebilirler ve bu nedenle, örneğin, bir işte çalışamazlar.
Fobiler, nedenleri ve tedavi edilmeleri amacı ile ruh sağlığı alanında önemli bir yer tutar. Çünkü sağlıklılık tanımı “uyumlu ve aksamayan” bir işleyişi de kapsar.
Homofobi ruh sağlığı alanında önceleri her hangi bir fobi gibi ele alınmış ve tedavi edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmalar homofobiyi bireysel düzeyde ele almış ve her hangi bir fobinin tedavisi gibi çözmeye çalışmıştır.*
Oysa sosyal pgibologların ve konu ile ilgili çalışan bilim insanlarının ilerleyen süreçlerdeki çalışmaları homofobinin, sadece bireysel bir korku olmaktan öte toplumsal bileşenleri olduğunu da gündeme getirmiştir.* Örneğin bir toplumda etkin olan sistemler her hangi bir yaşantıyı, kötü, günah, ayıp gibi değerlendirmelerle ele alıyorsa, insanların bu davranışları yaparken kendileri ile çatışmaya girmeleri, dışlanmak veya cezalandırılmaktan korkmaları ve bu korku ile başa çıkamayacaklarını anladıklarında kaçınma ve ürkme davranışları geliştirmeleri kolaylıkla gözlenebilen bir süreçtir.
Ruh sağlığı alanındaki en temel güçlüklerden biri kavramların netleştirilmesidir. insan davranışlarından bahsettiğimiz zaman siyah-beyaz gibi net bir ayrıma gidemeyiz. Çünkü davranışlarımız insanın kişiliği dediğimiz ve sadece ona ait olan özellikleri de barındırır. Her insanın kişiliği, tıpkı yüzü ya da parmak izi gibi, diğer insanlarla benzerlikler gösterse bile onu diğerlerinden ayıran nitelikler taşır. Bu nedenden dolayı insan davranışları hakkında konuşurken mutlak olan değerlendirmeler yapmamız imkansızlaşır.
Bu çerçeveden hareketle homofobi kavrdıbını anlamaya çalışırken keskin genellemeler yerine kendi içinde geçişleri de barındıran bir yelpazeden bahsetmek bizleri daha netleştirici olacaktır.
Homofobi, heterociksüel yönelimli bir kişide olabileceği gibi farklı cinsel yönelimi olan kişilerde de görülebilir. Kadın ya da erkek bir eşcinsel, bir biciksüel, bir travesti, transciksüel ya da aciksüel bireyler de homofobi geliştirmiş olabilirler.
Bir tutumun homofobik olduğunu söylediğimizde, eşcinsel insanlar hakkındaki önyargıların ve/veya ayrımcılığın varlığından bahsetmiş oluruz. (Benzer bir şekilde transciksüel insanlara dönük önyargı ve ayrımcılık da transfobi olarak tanımlanır.) Bu durumda homofobiyi anlamak için önyargı ve ayrımcılık kavramlarına kısaca değinmek gerekecektir.
Önyargılar ortak bir niteliği bünyesinde barındıran bir insan topluğu hakkındaki düşünce kalıplarımızı anlatır. Örneğin Çingenelerin hırsız ya da sürekli dans eden, sarışın kadınların aptal, türbanlı kadınların bağnaz, italyanların ciksi, gözlük takanların çok kitap okuyan insanlar olduğunu şeklinde bir kalıp yargımız varsa bunlar birer önyargıdır.
Önyargılar olumlu ya da olumsuz olabilirler. insanlar, olumlu ya da olumsuz olan bu önyargıları, karşılaştığı insanların gerçek özelliklerini anlayana kadar referans olarak kullanır. Ve çoğunlukla önyargı kalıpları yeni tanıdışılan insanı temsil etmez. Örneğin hangi şehirde doğduğunu öğrendiğimiz bir insanı, o şehir hakkındaki yargılarımızdan hareketle sahip olduğumuz bir önyargı ile karşılarız ve bu önyargı kalıbının bizlere emrettiği tutumları sergiler: ona gerçekçi olmayan bir yakınlık ya da mesafede dururuz.
Önyargılar tıpkı bir gözlük camı gibi görüşümüzü değiştirir ve güçlü önyargılarımızın olduğu bir konuda yeni öğrenmelere karşı daha kapalı, önyargılı düşüncelerimizde daha ısrarcı oluruz.
Homofobiyi anlamak için kullandığımız bir diğer kavram olan “ayrımcılık” ise kendi gurubunun avantajlarını ön planda tutma ve/veya diğer grubun dezavantajlarını görmezden gelme eğilimimizdir.* Örneğin kadınların gece sokağa erkekler kadar rahat çıkamaması –kadın olmanın değil- toplumsal olarak kadınlığın algılanışının bir dezavantajıdır. Birçok erkek kendi avantajlarını korur ve kadınlara getirilen kısıtlamaları görmezden gelir. Bu bir ayrımcılık örneğidir.
Ayrımcılık, bir gruba ait olarak algıladığımız insanlara karşı olan tutumlarımızda belirir. Oysa önyargı bir grup insana dair olan fikirlerimizdir. Buradan hareketle ayrımcılığı eyleme dökülen önyargı olarak tanımlarız. Örneğin Rum olan bir T.C. vatandaşı hakkındaki fikirler önyargı, devlet kademesinde kilit noktalara yükselmelerinin engellenmesi ayrımcılıktır. Başörtülü kadınlar hakkındaki fikirler önyargı, üniversite eğitim haklarının engellenmesi ayrımcılıktır. Travesti erkekler hakkındaki düşünceler önyargı, çeşitli mesleklerde istihdam edilme haklarının engellenmesi ayrımcılıktır.
Homofobiyi temelde, ister kişinin kendisinde olsun ister başka bir kişide rastlasın; sapık, günahkar, ahlaksız, kaçınılması ya da yok edilmesi gereken eşcinsellik algısı için kullanıyoruz. Dolayısı ile eşcinsellik bir normdan (geçerli kabul edilen bir doğrudan) sapma olarak algılandığında homofobi ortaya çıkar. Eşcinselliğin saptığı norm ise ‘heterociksüel olma’ normudur. Bu durumda homofobiyi anlamaya çalışırken heterociksizm adını verdiğimiz yeni bir kavrama başvuracağız.
Gordon Marshall, ‘Sosyoloji Sözlüğü’nde heterociksizmi, heterociksüelliğe atfedilen ayrıcalıklı konum ve toplumsal pratikler olarak tarifler. Bu tanım, heterociksüellerin toplumsal avantaj ve üstünlüklerine, heterociksüeller için kazanımları olan toplumsal uygulamalara yani bu konudaki olumlu önyargılara dikkatimizi çeker. Kuşku yok ki heterociksizm kavrdıbına duyulan ihtiyacın kaynağı, toplumun sadece heterociksüel bireylerden oluşmadığı gerçeği ama heterociksüel insanlardan oluştuğu ya da oluşması gerektiği ideolojisidir.
Heterociksizm kavramı doğal olarak heteronormatiflik dediğimiz normlarını (geçerli doğru kabul edilen kurallarını) heterociksüellikten alan bir diğer kavramla karşılaşmamızı sağlar. Heteronormatiflik, farklı cinsel yönelimi olan insanlara heterociksüel gibi davranmaları yönünde dayatılan kuralları tanımlar. ilginç olan heteronormatif dayatmalarının sadece farklı cinsel yönelimi olan insanlara değil heterociksüellere de dayatılmasıdır. Erkeklerin ağlamaması, kadınların tek eşli yaşamak zorunda olması gibi. Anadolu’da hala eşi ölen kadın yalnız ölmeye mahkum edilirken eşi ölen bir erkek en kısa sürede istemese de yeniden evlendirilir. Kadının tek bir erkeğin mülkü (helali) olması algısına oturtulan bu algı söz konusu kadınlar tarafından bile dillendirilemez. Çünkü buradaki heteronormatif kural kadının ve erkeğin ne yapması gerektiğini onlar doğmadan sınırlandırmıştır.
Özetlersek homofobi, diğer fobiler gibi bireysel bir korku olmaktan öte eşcinsellik hakkındaki önyargılı fikirler ve ayrımcı tutumlar nedeniyle insanların eşcinsellikten duyduğu korku olarak tanımlanabilir. Tarihsel kayıtlar, güncel araştırmalar ve farklı toplumsal yapılanmalara dair gözlemlerimizden hareketle söyleyebileceğimiz; tedavi edilmesi gerekenin eşcinsel olmak değil homofobi yani bu korkunun altında yatan toplumsal zemin ile bireysel farklılık arasında kurulan ilişkinin niteliği olduğudur. Çünkü insanlar önyargı ve ayrımcılığa maruz kalmadıkları takdirde heterociksüellik dahil tüm cinsel yönelimleri ile sağlıklı, mutlu ve üretken bir şekilde yaşayabilirler.
•
Prof. Dr. Melek Göregenli’nin notlarından
Psk. Mahmut Şefik NiL
* pgibiyatri ve homofobi - psk. mahmut şefik nil
* cinsel yönelim
Tümünü Göster