-
1.
0ssg zütvereninin incide açtığı hesaptır. olum kralınız buysa kralınızı gibim ekşiciler
-
2.
0upupupupup
-
3.
0konuşma lan yannankafalı. deşifre oldun amk. yeni nick al
-
4.
0vay dıbına koyim... beni çağrıştırıyor..
-
5.
0adam karakartal beyler.
-
6.
0fenerbahçe spor kulübü 1907 yılında i̇stanbul'da kurulan bir profesyonel spor kulübüdür. renkleri sarı ve laciverttir. özellikle futbol branşı ile türk sporunun önde gelen kulüplerindendir. futbol takımı i̇ç saha maçlarını uefa'nın beş yıldızlı stadları arasında yer alan ve 2007 yılında yenilenmesi tamamlanan fenerbahçe şükrü saracoğlu stadyumu'nda oynamaktadır. son kez oynan uefa kupası 2009 finali de bu stadyumda oynanmıştır. kulüpteki diğer branşlar basketbol, voleybol, atletizm, taks, kürek, yelken, eskrim, yüzme, masa tenisi, dağcılık, kriket ve atıcılıktır.Tümünü Göster
fenerbahçe atletizmde üç kere avrupa şampiyonu olmuştur, bu aynı başarıyı yüzme branşında tekrakladı ve burda iki kere avrupa şampiyonu oldu. ayrıca fenerbahçe taks branşında çeşitli sporcular çeşitli kategorilerde avrupa ve dünya şampiyonu olmuştur. fenerbahçe acıbadem sayesinde türk spor tarihinde ilk kez bir türk takımı şampiyonlar ligi'nde final oynamıştı
1899-1907
erken tarih
fenerbahçe'nin esas kuruluş tarihi 1899 [1]'lara dayanır.i̇lk zamanlar sadece futbol kulübü olan kulüp 1910 yılına kadar böylece kalmış, 1910'da kuşdili kulübü'nün kendisine katılımıyla spor kulübü haline gelmiştir. ii.abdülhamit döneminde müslüman türklerin herhangi bir derneğe üye dahi olmaları yasaklanmıştı. buna karşın gayrimüslimler dernek kurabilmekteydi. fuat hüsnü, eski hariciyecilerden reşat danyal ve mehmet ali'yle 1899 yılında black stocking fc [1] (siyah çoraplılar futbol kulübü)‘nü kurdular.
aradan geçen birkaç yıl içinde aynı gençler yeni katılanlarla birlikte kurbağalıdere köprüsü’nün yakınındaki hurşit ağa’nın kahvehanesinde toplanıyor ve 1901 yılında da, bu kez isim de değiştirerek kadıköy futbol kulübü[2] ismindeki bir yeni takımı daha kurabilmenin çalışmalarını yapıyorlardı. bunun sonucunda bu külübü 1902 yılında kurmuşlardır. fakat günlük yayınlanan fransızca servet gazetesi bu haberi hafiyelere sızdırmış ve durum ii.abdülhamit'in kulağına gitmiştir. böylece bir kez daha kadıköy'lü gençlerin kurduğu futbol takımı dağıtılıyordu.
1907-1923
resmî kuruluş
takvim yaprakları 1907 yılını göstermekteyken ii.abdülhamit döneminin son günleri yaşanmaktaydı. saltanatının son zamanlarını yaşayan ii.abdülhamit'in baskı rejimi her alanda azalmıştı.bu azalma futbola da yansımıştı. artık türk gençleri de açıktan futbol oynuyordu.
fenerbahçe müzesi'nden bir mumya
bu durumdan yararlanan kadıköy’lü gençlerden, hariciye nazırı asım ve server paşa’ların torunu londra sefareti başkatibi nuri bey’in oğlu ziya bey ile harekat ordusu feriki şevki paşa’nın oğlu ayetullah bey ve de ünlü edebiyatçı sami paşazade sezai bey’in yeğeni enver necip (okaner) bey, necip bey’in moda başpınar sokak 3 numaralı evde yaptıkları görüşme neticesinde kuracakları takım hakkında fikir yürütüyorlardı. görüşmeler sonucunda maddi destek sağlayan dönemin zenginlerinden saint joseph mezunu mühendis nurizade ziya bey’e kulübün kurucu başkanlığını, osmanlı bankası memurlarından ayetullah bey’e katiplik görevini, bahriye subayı necip bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevini verildi.[3].yine görüşmede varılan fikir birliği ile de ; kuracakları kulübün adını oturdukları semtten esinlenerek fenerbahçe yapacaklar, amblemlerini fenerbahçe burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise fenerbahçesi’ndeki papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.
kulüp kısa sürede bir kadro semtteki gençlerden oluşturmuştu.1908 yılında i̇kinci meşrutiyet'in ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği i̇stanbul’da birçok türk kulübünün kurulmasına vesile oldu[4].kulüp sayısındaki artış i̇stanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğurdu.bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan cuma günleri oynanacak bir lig olan, cuma ligi adıyla yeni bir lig kuruldu.
kulüp kuruluşunda sarı-beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı-laciverte çevirmiştir.1909-1910 sezonuyla birlikte de i̇stanbul futbol ligi'ne katılmıştır. fenerbahçe–galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet[5], ilk defa 17 ocak 1909 tarihinde galatasaray lisesi öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamıştır.bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki i̇stanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki türk takımı arasında paylaşılmıştır.
fenerbahçe kulübü’nün ilk amblemi olan fenerbahçe burnundaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu[3]. ancak, kulüp yöneticileri bunu tatminkar bulmadıklarından, ve içinde bulundukları monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında futbolcu solaçık hikmet’in çizdiği amblem herkesin beğenisini kazandı ve kabul edildi.
1910 yılında kuşdili kulübü'nün kulüp bünyesine katılımıyla fenerbahçe kürek, avcılık, kriket ve tenis sporlarına sahip olmuştur.
kadrosunu gençlerle güçlendiren bu fenerbahçe 1911 - 1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oldu. şampiyonluğun en önemli yanı ise, fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile i̇ngiliz ve rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona erdirmesi ve bu tarihten itibaren de türk futbolunda şampiyonlukların artık türk takımlarının olmasıydı. bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltti, imkanlarını arttırdı. altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ile üye sayısı çoğaldı.bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl fenerbahçe futbol kulübü adı , fenerbahçe spor kulübü’ne dönüştürüldu.
kulübün kuruluş günü olarak gazi mustafa kemal paşa'nın kulübü ziyaret tarihi olan 3 mayıs kabul edilir.
kuruluş amacı
kulübün amacı kuruluş tüzüğünün 2. ve 3. maddelerin şu şekilde belirtilmiştir: "kulübün takip ettiği amaç:memlekette bedenî ve fikrî terbiyenin yayılmasını sağlamak. vatan gençlerini vatanın korunmasına, zorluklara ve askerî seferberliklere hazırlamaktır." [6]
"kulüp, özellikle askerî beden eğitimlerinin yapılması, millî oyunların yaygınlaştırılması ve disiplinli bir hâlde geliştirilmesiyle uğraşacak. kaybolan tecrübelerin kazanılmasına uygun amatör şubeler kurulması ve açılmasına çalışacaktır."[6]
i.dünya savaşı
i.dünya savaşı başlangıcıyla genç nüfus silah altına alındı.i̇ngiliz takımları i̇stanbul'da yaptığı maçları bıraktı.1914-1915 yılında fenerbahçe ve galatasaray'ın arasında çıkan anlaşmazlıktan dolayı lig, iki ayrı küme halinde oynanmıştır.i̇stanbul şampiyonluğu ligi'ni kazanan fenerbahçe ile i̇stanbul futbol birliği ligi'nde birinci olan galatasaray takımları, gerçek i̇stanbul şampiyonunun belirlenmesi amacıyla 11 şubat 1916 günü i̇ttihatspor sahasında (bugünkü şükrü saracoğlu stadı) karşılaştılar. muzaffer’in golüne karşılık said selahaddin’in 2, galip kulaksızoğlu’nun da 1 golüyle ezeli rakibini 3-1 yenmeyi başaran fenerbahçe, hem 1914-15 sezonu şampiyonluğunu hem de i̇ngiltere’den özel olarak getirtilen ve 10 yılın sonunda en çok şampiyon olacak takıma verilecek olan tarihi şildi kazandı[7].
i.dünya savaşı sonrası kulübü ziyaret eden mustafa kemal paşa'nın stadyumdaki resmi
1910 yılında galatasaray'a kardeş kulüp olarak kurulan progress international, 1914 yılında altınordu spor kulübü adını almıştır. dahiliye nazırı'ni başkanlığa getirerek hem mali destek sağlamış hem de hükümetten destek alarak cepheye asker yollamayan tek kulüp olmuştur. mali olarak gelişmesine paralel olarak iyi futbolcuları kadrosuna katmıştır. bunlar içinde 7 tane fenerbahçeli futbolcu da bulunmaktaydı. fenerbahçe bunun üzerine genç ve hırslı futbolcuları kadrosuna katmıştır. genç fenerbahçe ilk lig maçına 17 kasım 1916'da anadolu üsküdar'a karşı oynamıştır. kulübün kurucusu ve başkanı olan burhan felek tecrübesiz,toy fenerbahçe takımına alınan 7-0'lık hezimetten sonra istifa etmiştir[8].
fenerbahçe, çanakkale savaşları boyunca birçok oyuncusunu kaybetmiştir. kulüp 3 mayıs 1918 tarihinde çok önemli bir misafiri ağırladı: mustafa kemal atatürk. atatürk kulübün kuşdili'ndeki lokaline ziyarette bulundu.bu tarih daha sonraları kulübün kuruluş günü olarak görülmüş ve kuruluş tarihi 3 mayıs 1907 olarak kabul edilmiştir. atatürk kulüp şeref defterine şunları not düşmüştür:
“ fenerbahçe kulübünün her tarafa mazhar-ı takdir olmus bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmiştir. takdirat ve tebrikatımı buraya kayd -
7.
0kurtuluş savaşıTümünü Göster
i̇stanbul, 16 mart 1920 günü işgal kuvvetlerince resmen işgal edilir. kurtuluş savaşı dönemi'nde işgal kuvvetlerine mensup özellikle i̇ngiliz ve fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, i̇stanbulhalkının büyük ilgisini çekiyordu. türk kulüpleri bu takımlarla 5 yılda 50’sini fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapmıştır.i̇şgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise türk takımlarını halkın gönülllerinde yüceltiyordu. türk takımlarının özellikle de fenerbahçe’nin, başta general harrington kupası (29 haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, milletin ve yaralı gönüllerine teselli veriyordu.[4]
fenerbahçe futbol sahalarında işgal kuvvetlerine karşı ardı ardına aldığı galibiyetlerle milli mücadelenin adeta i̇stanbul şubesi halini alıyordu.bu dönemde türk futbolu denince ilk akla gelen fenerbahçe oluyordu. kurtuluş savaşı cephelerinden gelen her yeni zafer halkın moralini yükseltirken, fenerbahçe'nin de aldığı galibiyetler bu morali daha da arttırıyordu.1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği fenerbahçe, 1919-1920 yıllarında 6-7 bin kişinin doldurduğu tribünlere oynuyordu.[4]
fenerbahçe takımı artık "kuva-i milliye" ruhunun halk içindeki sembolü olmuştu. bunun ilk sebebi işgal takımları ile oynadıkları toplam 50 maçtan, 41 kere galip gelmesi, altınordu ve galatasaray takımları bu başarıyı gösterememişlerdi. i̇kinci sebebi ise, kurtuluş savaşı'nın lideri olan mustafa kemal atatürk'ün fenerbahçeli olarak bilinmesiydi.[6]
1927–1947
kuşdili yangını
türkiye'nin birden fazla şube barındıran ilk spor kuübü olma başarısını gösteren fenerbahçe,1913 yılında geçerli olan nizamname ile atletizm, kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çayır hokeyi, taks, kriket gibi spor dallarıyla da meşgul oluyordu. bunlara daha sonra masa tenisi, eskrim, jimnastik, avcılık, su kayağı, bilardo, salon futbolu, otomobil, atıcılık, sutopu, bigiblet, halter, güreş, basketbol, izcilik, patenli hokey, voleybol, vs, gibi toplam 25 spor şubesi içeren 35 spor dalında birçok başarılara imza atılıyordu.[10]
bu branşlarda sürekli gelişim gösteren fenerbahçe, 25.kuruluş yılında 5/6 haziran 1932 gecesi meydana gelen bir yangın sonucunda kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş bütün maddi eser ve izlerini kaybediyordu.bu kötü durum bütün türkiye'de şok etkisi yarattı. fenerbahçe kulübü i̇dare heyeti bunun üzerine basına aşağıdaki tebligatı veriyodu:
sevgili yuvamız, 25 senelik spor hayatımızda elde ettiğimiz şeref ve galibiyet, hatıraları ile birlikte yanmıştır. bugün, maddi spor vesaitimizden de tamamen mahrum kalmış bulunuyoruz. yek değerlerimize karşı sarsılmaz itimat, muhabbet ve tesanüt (dayanışma) havası içinde, yıllarca süren müşterek emeklerimizin muhassalasının (elde edilmiş sonucunun) enkazı karşısında derin bir teessür (üzüntü) duymamak kabil değildir. mahvolan manevi kıymetlerin maattessüf (ne yazık ki) tamiri imkansızdır. şu kadar ki, 25 senedir kazandığımız muvaffakiyetlerin hatıralarını kalbimizde daha büyük bir vecd (heyecan) içinde yaşatmak, bu hatıraları fenerbahçe gençliğine kitap halinde hediye etmek gene mümkündür. hatta ilk vazifelerimizden biridir. kupalarımız, bayraklarımız yanmıştır. fakat yüreğimizdeki hatıralar canlılığını kaybetmeyecektir. başta ulu gazimiz olmak üzere; kulübümüzün mesaisini takdir eden kıymetli yazıları taşıyan hatıra defterimiz kül olmuştur. fakat bizim emeklerimizi takdir etmiş olan büyük şeflerimiz, memleketini seven memleketin idealine candan bağlı, çalışkan, tesanüt (dayanışma) ve muhabbet çerçevesi içinde türk gençliğini gene himaye edeceklerdir. hayatın mütemadi bir mücadele olduğunu, mücadelesiz, ızdırapsız, elemsiz, hayatta gerek ferd ve gerek millet itibariyle muvaffak olmak imkanı olmayacağını türk gençliğine hatırlatan büyük gazi'nin nasihatleri bu elemli günlerimizde, bizim için en büyük teselli ve kuvvet membaı olacaktır. fenerbahçelileri, kulübümüzün maruz kaldığı felaket nispetinde büyük olan vazifeye davet ediyoruz.
o günün fenerbahçe stadı'nın bugünkü hali
yangının ertesinde büyük gazetelerden milliyet ve cumhuriyet fenerbahçe’ye yardım ismi altında kampanya başlatmışdırlar. yeni bir kulüp binası ve kulüp sahası satın almak için yapılan ilk bağış ise 19 haziran 1932 tarihinde i̇ş bankası eliyle 500 tl. göndermek suretiyle atatürk yapmıştır.bu yardımların sonucunda ilk adı silahtar ağa sahası , sonraları papazın çayırı, union kulüp sahası, i̇ttihat spor sahası ve nihayet 25 ekim 1929 tarihinde de fenerbahçe stadı ismini alan 36 dönümlük stat , 6 temmuz 1932'de 9000 tl. karşılığında satın alındı. böylelikle fenerbahçe yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp oldu. ayrıca yapılan bu stad atatürk'ün büstlerinin konulmasına müsaade ettiği tek stat da olmuştur.[10]
1936 yılında ankara ve i̇zmir şehirlerinin takımlarının katılımıyla milli küme kuruldu. milli küme 1942,1948,1949 yılları hariç 1936-1950 yılları arasında yapılmıştır.1938 yılında kendi isteğiyle ligden çekilen fenerbahçe, bunun dışındaki tüm turnuvalara katılmış 1937, 1940, 1943, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında olmak üzere 6 kez kazanarak bu kupada en çok zafere ulaşan takım olmuştur[11].
1939 yılı türk futbolunda bir ilk gerçekleşti.9 eylül 1939 cumartesi akşamı 21.00'de, taksim stadı'nda fenerbahçe ile beyoğluspor ilk gece maçına çıktılar. i̇lk gece maçındaki ilk golü fenerbahçeli fikret kırcan atmış, fenerbahçe sahadan 4-2 galip ayrılmıştı[12].
politika ve futbol
bu zamanlarda politika çoğu sporda etkili olmuştur.1929-1930 yıllarında başlayan ve chp tarafından düzenlenen turnuvada| 10 yıl boyunca en çok şampiyon olan takım i̇stanbul şildi'ni kazanacaktı.7 yıl düzenlenen turnuvada fenerbahçe 4 kez kazanınca i̇stanbul şildi'nin sahibi oldu[13].
kulübe en uzun başkanlığı yapmış kişi:şükrü saracoğlu
1936 yaz olimpiyatları'na da politika damgasını vurmuş, berlin'de düzenlenen olimpiyatlar adeta adolf hitler'in gövde gösterisine dönmüştü.ii.dünya savaşı başlamadan önce devletler, başka devletleri kendi saflarına çekmek için uğraşıyorlardı.bu amaçla i̇ngiltere'nin profesyonel futbolcuları 1941 yılında türkiye'ye gelir.i̇ngilizler, ankara'da ve i̇stanbul'da olmak üzere fenerbahçe ile 2 maç yaparlar. ankara'daki ilk maç 2-2 berabere sona erer.i̇kinci maç i̇stanbul'da, eski adıyla fenerbahçe yeni adıyla şükrü saracoğlu stadyumu'nda oynandı.aç esnasında fenerbahçe aleyhine bir penaltı verilir. topun başına o güne kadar hiç penaltı kaçırmayan wodword geçer. kalede ise cihat arman vardır. vuruşu bir metre yükseklikten sol kale direğinin hemen yanından ağlarla buluşacakken, cihat arman hiç görülmemiş bir şekilde topu kornere çıkarır. i̇ngilizler donup kalmıştırlar. herkez şaşkınlık içindedir.i̇ngilizler sıraya girer ve bu olağandışı kurtarışı yapan kaleci cihat arman'ı teker teker tebrik ederler. hiç kimse bu olayı unutamaz.[14].
yine nazi almanyası'nın propagandasını yapmak üzere 31 mayıs 1942'de sk admira wien takımı türkiye'ye gelir. viyana ekibi beşiktaş'ı 3-2, galatasaray'ı 3-0 yener.son maçını fenerbahçe'ye karşı yapar ve 2-1 mağlup olur.
şükrü saracoğlu, bir siyaset adamıydı. bunun yanında sıkı bir fenerbahçeliydi. fenerbahçe'ye birçok faydası dokundu. hükümetlerde görevdeyken bile fenerbahçe başkanlığını sürdümüş, siyasetteyken, 1934-1950 yılları arasında görevde bulunmuştur. daha sonraları stada adı verilmiştir[15].
1947–1967
diğer sporlar
ii.dünya savaşı her şeyi de olduğu gibi fenerbahçe'yi de finansal olarak olumsuz etkiledi. buna karşın sportif anlamda başarılar devam etti. fenerbahçeli atlet ruhi sarıalp, londra'da düzenlenen 1948 yaz olimpiyatları'nda üç adım atlamada bronz madalya kazandı[16].bu bir türk'ün atletizm alanında kazandığı ilk madalyaydı.
1944'de fenerbahçe, ikinci resmi branşını basketbol alanında kurdu. böylece futboldaki fenerbahçe-galatasaray rekabeti basketbola da sıçradı. ekip ilk büyük başarısını 27 mart 1954'te elde etti[17].bu tarihte galatasaray'ı ilk kez yenerek ezeli rakibinin basketboldaki hegemonyasına büyük bir darbe vurdu. ekip ilk şampiyonluğuna ise 1957 yılında ulaştı[18].
fenerbahçe ve galatasaray ezeli rekabetini 1947 yılında bir başka sporda sürdürür:ragbi. yapılan ilk karşılaşma 18 mayıs 1947'de oynandı.bu ayrıca son karşılaşma da oldu. fenerbahçe karşılaşmayı 12-0 kazandı.bu sonuç karşısında galatasaray ragbi branşını kapatm -
8.
0lefter ve canTümünü Göster
30 mart 1947'de macar ignace molnar, futbol takımının başına getirilir. ignace molnar yönetiminde takım 1947/48 sezonunda i̇stanbul ligi'ni kazanır. lefter küçükandonyadis bu sezon takıma transfer olmuş ve şamoiyonlukta önemli katkıları olmuştur[20]. taksimspor'dan takıma dahil olmuş ve futbol oynadığı dönemde sihirbaz olarak tanınmıştı. birçok meziyetiyle ön plana çıkmıştı. fenerbahçe taraftarlarının kalbinde taht kuran lefter'e ver leftere, yaz deftere sloganı yazılmıştır. fenerbahçe'de bulunduğu zaman içinde birçok rekora imza atmıştır. lefter küçükandonyadis daha sonra 1951'de ac fiorentina'ya transfer olmuştur.
o günlerin ezeli rakibi fenerbahçe-galatasaray'ın son yıllardaki maçlarından biri
1950'de açılan adalet kulübü hızla gelişmek ister. kulüp, büyük takımın önemli oyuncularına hem önemli transfer ücretleri ödüyor hem de mensucat fabrikasında bir tezgah veriyordu. birçok futbolcu adalet'e geçti. bunlar içinde fenerbahçeliler de vardı[21].fenerbahçe beş futbolcusunu adalet'e kaptırır. bu beş futbolcunun dışında ,lefter i̇talya'ya gitmiş, cihat arman futbolu bırakmıştı. fenerbahçe zor bir döneme girdi. bunların yerine kulüp birçok genç oyuncu aldı.bu yeni takıma küçük şeytanlar adı verilmişti. küçük şeytanlar adaletle yapılan maçı 1–0 kazanmayı başardı. ayrıca bu genç takım 1952-53 sezonunda şampiyonluğa ulaştı.
bir ara fenerbahçe basketbol takımı'nda da oynayan can bartu daha sonra futbola geçti. bartu'nun idolü lefter'di.amacı bir gün lefter gibi avrupa'da oynamaktı. fenerbahçe, 1959'da düzenlenen lig'e iyi başladı ve beyaz grubu birinci tamamlayıp kırmızı grup birincisi olan galatasaray ile final oynamaya hak kazandı.i̇ki ayak üzerinden oynanan finalin ilk ayağında fenerbahçe galatasaray'a 1-0 mağlup oldu.4 gün sonrasında yapılan ikinci ayak maçında ise galatasaray'ı 4-0 yenen sarı-kanaryalar ilk kez düzenlenen lig'de şampiyonluğa ulaştı.
1959 yılında fenerbahçe şampiyon kulüpler kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. macar antrenör ignace molnar yönetimindeki fenerbahçe, macar şampiyonu csepel sc ile i̇stanbul'da can bartu'nun golüyle 1-1 berabere kaldı. fenerbahçe deplasmanda 3-2 kazandı ve bir üst tura çıktı..bu, türk takımları için ilkti çünkü ilk kez bir türk takımı avrupa'da bir üst tura çıkmıştı.
1967–1990
ünlü i̇simler
1968 yılında şampiyon kulüpler kupası'da fenerbahçe i̇ngiltere şampiyonu manchester city ile eşleşti. bundan iki yıl önce i̇ngiltere, dünya kupası'nı kazanmıştı. türkiye ve i̇ngiltere'deki herkes bu eşleşmenin favorisinin açık ara farkla manchester city olduğunu düşünüyordu.i̇lk maç manchester şehrinde oynandı ve özellikle kaleci yavuz şimşek'in güzel oyunu maçın 0-0 bitmesini sağladı[22].i̇kinci maç 2 ekim 1968'de i̇stanbul'da oynandı. manchester city maça baskılı başladı. ercan aktuna kaleci yavuz'a pas attı fakat pas kısa düşünce coleman araya girdi ve 12.dakikada durumu i̇ngiliz ekibinin lehine çevirdi.i̇lk yarı bu skorla tamamlandı.i̇kinci yarıda oyuna abdullah çevrim girdi ve hemen 46. dakika'da bir karambolde topu ağlara göndermeyi başardı:1-1.kalan dakikalarda skora göre turu geçen taraf olan i̇ngilizler defansa çekildi.76.dakikada ogün altıparmak'ın vuruşu gol olunca i̇ngilizler şoka uğradı. durum 2-1 e geldi.ve maç böyle tamamlandı. fenerbahçe,dönemin en güçlü ekiplerinden manchester city'yi elemişti. ertesi gün türkiye'deki gazetelerde şöyle manşetler atılacaktı: "dünya şampiyonlarının şampiyonunu yendik"
1972 yılında ilginç bir kişi fenerbahçe'de teknik direktörlük yaptı.1962 dünya kupası'nda brezilya'nın kupayı almasında pay sahibi olmuş valdir pereira takımın başına getirildi. valdir pereira'nin diğer ismi didi idi. fenerbahçe,didi yönetiminde üç yılda sekiz kupa kazanmayı başardı[23] .didi zamanında, cemil turan ve osman arpacıoğlu'lu takım 18 kez galatasaray'a karşı oynadı. fenerbahçe bu maçlarda 10 galibiyet 6 beraberlik alırken galatasaray 2 kez sahadan galip ayrıldı. fenerbahçe, didi'li yıllarda oldukça başarılı oldu ve popüleritesini arttırdı. milliyet tarafından yapılan anket sonuçlarına fenerbahçe o tarihte %60,56 ile en çok taraftara sahip kulüptü.[24].
alçaklar ve yüksekler
1980 yılında fenerbahçe, takımın başına eintracht frankfurt'tan alman bir çalıştırıcı getirdi. friedel rausch yönetimindeki fenerbahçe en dramatik sezonunu yaşadı. takım ligde büyük düşüşler yaşadı ve sezonu 10.sırada tamamlayabildi.16 takımın olduğu ve 14., 15., ve 16.'nın küme düştüğü ligde fenerbahçe 10.oldu. ligden düşen takımlardan çaykur rizespor ile aynı puandaydı. takım averajla ligde kalabilmişti[25].
fenerbahçe müzesi'ndeki fenerbahçe eski formaları
sarı-kanaryalar için 1985-1988 yılları arası da pek parlak geçmedi. takım iki kez beşincilik, bir kez de sekizincilik aldı.bu üç sezonda kulüp altı çalıştırıcı değiştirdi.bu, değişim için iyi bir zamandı. rıdvan dilmen ve aykut kocaman transfer edildi. kaleye almanya milli takımı kalecisi harald schumacher alındı. alman kaleci daha önce 1982 ve 1986 dünya kupalarında, batı almanya milli takımı'nda görev yapmıştı. harald schumacher dışında kadroda yabancı futbolcu yoktu. oldukça kaliteli bir kadro kuruldu.1988-89 sezonu takım için kırılması zor rekorlar yılı oldu. fenerbahçe 103 kez (maç başına 2,86) rakip fileleri sarsarak bu alanda lig rekorunu kırdı. kalesinde sadece 27 gol gördü. fenerbahçe 36 maçtan 29'unu kazanırken 6'sında berabere kaldı, birini kaybetti. toplayabileceği 108 puandan 93'unu topladı ve %86,11'lik bir başarı sağladı. başarı yüzdesi ve alınan puan alanında da rekor kırılmış oldu.gol kralı fenerbahçe'den çıktı. aykut kocaman 29 gol atmıştı. rıdvan dilmen ise tam 41 asist yapmış 19 kez de fileleri sarsmıştı.
diğer bir parlak başarı 3 mayıs 1989 tarihinde sağlandı.1988-89 sezonunda galatasaray ile türkiye kupası'nda karşılaşıldı[26]. maç ali sami yen stadı'nda oynandı. galatasaray ilk yarıyı tanju çolak'ın attığı üç golle önde kapadı. galatasaray üstün durumdaydı ve bazı spor yazarları ikinci yarıda farkın açılacağını, böylece galatasaray'ın tarihi bir zafer elde edeceğini düşünüyorlardı. devre arasında veselinoviç takımı çok iyi bir şeklide motive eder ve onlara : "onlar bize bir devrede üç gol atabiliyorsa, biz onlara beş tane atarız. sahaya çıkın ve ne kadar fenerbahçeli olduğunuzu onlara gösterin" der. i̇kinci yarıda aykut kocaman ve hasan vezir'in (3x) golleriyle fenerbahçe rakibini 4-3 devirir.
1990'dan günümüze
90'lar
1990-91 sezonunda fenerbahçe'nin başına hollandalı çalıştırıcı guus hiddink getirildi.o sezon fenerbahçe için oldukça kötü geçecekti. harald schumacher sarılık geçirdi ve futbola ara vermek zorunda kaldı. rıdvan dilmen'in peşini sakatlıklar bırakmadı. fenerbahçe sezona 1-6'lık aydınspor hezimeti ile başladı.bu, kulüp tarihinde ligde alınan en büyük yenilgiydi[27].sezon istenilen gibi gitmedi ve takım beşinci olarak ligi kapadı. buna karşın basketbol erkek takımı, tarihindeki ilk şampiyonluğunu bu sezon elde etti.
hollandalı çalıştırıcı guus hiddink
90'lı yıllar takım için pek parlak geçmedi.1990-2000 arasında sadece bir kez lig şampiyonluğuna ulaşıldı.1995-96 sezonunda takım lig şampiyonluğuna ulaştı. aynı yıl türkiye kupası'nda finale çıktı.i̇ki maç üzerinden oynanan karşılaşmalarda fenerbahçe, uzatma devresinde yediği golle galatasaray'a mağlup oldu. buna karşılık bu dönemde fenerbahçe 4 yıl lig gol kralını çıkardı.1991-92 sezonunda ve 1994-95 sezonunda aykut kocaman 25 ve 27 golle, 1992-93 sezonunda tanju çolak 27 golle, 1993-94 sezonunda bülent uygun 22 golle gol krallığına ulaştı.
tüm bunlara karşın kulüp 10 yıl boyunca ekonomik ilerlemeler kaydetti.ali şen ve aziz yıldırım gibi zengin başkanlar sayesindeki bu ekonomik ilerleme ile kaliteli futbolcular ve ünlü teknik adamlar takıma kazandırıldı. joachim löw ve carlos alberto parreira bunlardan ikisiydi. yine birçok ünlü yabancı futbolcu takımda oynadı : jay-jay okocha, elvir baliç, emil kostadinov,jes høgh...
yeniden yapılanma
tesisleşme -
9.
0stadyumdan bir görünüm
1998 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde aziz yıldırım, bir oy farkla başkanlığa seçildi. yıldırım, devamlı bir sportif başarı için, kulüp ekonomisinin sağlam temellere dayanması gerektiğini düşünüyordu. bu amaçla uzun vaadede planlar yaptı. fenerbahçe stadyumu olarak anılan stadyumun adını şükrü saracoğlu stadı olarak değiştirdi. 28.000 kişilik bu stadyumun 1982 yılında projelendirilen kapasite arttırma çalışmalarına başlandı.1999-2000 sezonunda yeni açık diye adlandırılan, kurbağalıdere tarafındaki tribün yıkılarak inşaata başlandı. sponsor olarak migros ile anlaşıldı. 2000-01 sezonunun ilk maçı geldiğinde kapasite 30.000 çıkarılmıştı. sezon içinde diğer kale arkası tribün yıkıldı ve inşaasına başlandı. sponsor olarak telsim ile anlaşıldı ve 6 mayıs 2001'deki fenerbahçe-galatasaray maçına yetiştirildi. bu tribünler ile birlikte stadın kapasitesi 42.000'e ulaştırılmıştı. bu maç ile i̇stanbul seyirci ve hasılat rekoru kırıldı[28].
daha sonra maraton trübün yıkıldı. i̇nşaat hızla bitirildi, 16 şubat 2002'de oynanan yine bir fenerbahçe-galatasaray maçıyla tribün açılışı yapıldı. maçı 45.000 civarında taraftar izledi.
2005 yılının mart ayında numaralı tribün hızla yıkıldı. 8-9 ay gibi kısa sürede yeni tribün yapıldı. bu tribüne fenerium tribünü adı verildi. 2006-2007 sezonunda stada ısıtma sistemi eklendi[29].
tüm bunların yanında kulübe önemli tesisler kazandırılmış, altyapı çalışmaları hızlandırılmıştır. samandıra tesisleri 2000 yılında hizmete girmiştir. altyapıya hizmet veren fikirtepe tesisleri 1999 yılında açılmıştır. dereağzı tesisleri 2003 yılında suni çimle kaplanmıştır. faruk ilgaz tesisleri 2004'te, modernize edilmiş şekilde hizm -
10.
0@1 adam haklı beyler
-
11.
0saol kardeşim
-
12.
0huur çocuğu
-
13.
0adamım
-
14.
0bambaşka bir pekekent
- 15.
-
16.
0ünlü biri olacağa benziyor.
-
17.
0bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor a kegibmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar a ; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor a, sonra komalık. ankara da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel huur. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, nasıl? diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak... işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. naptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır a, zagor un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.Tümünü Göster
-
18.
0sadece huur çocuklarına nick altı girerim.
-
19.
0sadece huur çocuklarına nick altı girerim.
- 20.