1. 1.
    +5 -2
    Şu ana kadar etkileyici bir hikaye yok beyler, ve benim mesajıma kadar olan kısmı gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz. Ama ben de başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum, ve evde yalnız olanlara tavsiye etmiyorum okumalarını:

    1999 senesinin Mayıs ayında, ki o zaman lise 3'deydim, bir gece, mahallemizdeki çok eski ve terkedilmiş bir konağa girdik 3 arkadaşla. Aslında daha önce de çok gitmişliğimiz vardı oraya, ama hiç akşam vakti gitmemiştik. O ara Sivas'ta bir kaç deprem olmuştu, gece uyku tutmuyordu, bir de öss sınavına gireceğimiz için ailelerimiz serbest bırakıyordu bizi. Her neyse, o akşam da sigara içmek için konağa gittik. Her yeri dökülen pejmürde bir yapıydı, kerbinten kaplaması yer yer dökülmüş, çürümüş ahşaptan pencerelerinde cam kalmamıştı. Daha önceden de gittiğimiz için, göz aşinalığımız vardı. Çakmakların ışıklarıyla, zar zor çıktık kırık dökük merdivenleri, üst kattaki klagib yerimize geçtik. Sigaralarımızı yaktık. Bizi aydınlatan tek ışık, pencereden çok az sızan sokak lambasının ışığından başka, bu sigaraların ucundaki ateşleriydi, o derece karanlık. Hatta iyi hatırlıyorum, eski bir gaz lambası vardı, onu yakmaya çalışmıştık da becerememiştik. Yakamayınca da "zaten ışığı görüp gelen olur" felan deyip, sigara içtiğimiz öğrenilmesin diye vazgeçtik. Muhabbet ettik felan biraz, "deprem olursa ilk burası yıkılır" diyip gülüşüyorduk. Ve herşey işte o anda başladı...

    Aşağı kattan öyle bir çığlık geldi ki, dört arkadaş öylece donduk kaldık. Bütün konak inledi çığlıkla. Ne erkekti çığlık atan, ne kadın. Belki 10 saniye sürmüştü, ama bize herhalde 10 saat gibi gelmiştir. Çığlık kesildi. Bizden çıt çıkmıyordu, dördümüz de gözümüzü odanın kapısına dikmiştik, sanki oradan aşağı katı görecekmişiz gibi. Uzun süre hiç ses çıkarmadan öylece kalakaldık, kulak kabartmış aşağı katı dinliyorduk. Aklımdan o an neler neler geçiyordu; "herhalde birisi bizi gördü, korkutmaya geldi" ya da "mahallede deliden çok ne var, kesin onlardan birisidir" diyordum kendi kendime. Ama bu korkunç sesin ne bir insana, ne de bir hayvana ait olmadığını da biliyordum. Uzun sessiz bekleyişten sonra, sonunda nefes almaya başladık. Hatta gözlerimizi kapıdan da alabildik, birbirimize bakıp sırıtmaya başladığımız anda merdivendeki ayak seslerini duymaya başladık. Aşağıdaki şey bize doğru geliyordu. Ve işin aslı, tek çıkışımız da yine o merdivenlerdi...

    Ayak sesleri bende soğuk duş etkisi yaptı, "kesin deli Eyüp geliyo olm" dedim, Eyüp'ü Divriğili olanlar iyi tanır, ilçenin delilerinden birisidir. Daha önce bize tornavida çekmişliği de olmuştu, o yüzden ben hemen karanlıkta ellerimi gezdirdim, elime bir yerlerden sökülmüş bir tahta geçti büyükçe. Ben bizimkilere fısıldayarak "bişey yapmazsa atlamayın adamın üstüne" felan dediğimi hatırlıyorum. Merdivendeki şey artık üst kattaydı, arkadaşlardan biri, yerdeki iki eski bira şişesini almıştı eline. Öbür iki arkadaşsa oturduğumuz tozlu kanepenin arkasına doğru geçip saklandılar, kanepenin üstünden kapıya bakıyorlardı. Ayak sesleri koridor boyunca devam etti, ve tam odamızın kapısının önüne kadar geldi sonunda. Ve odaya girdi...

    Oradaydı. O, ışığın ulaşmadığı eşikteydi, hatta odanın içindeydi artık. Dört aklı başında gencin gözlerinin önünde duruyordu. iki adım daha attı bize doğru. Sonra o müthiş çığlığını attı yine, ben olduğum yere yığıldım bir parça et yığını gibi. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Sağır olduk sanmıştık. O korkunç haykırış, ve sonrasındaki ızdırap dolu inilti bütün bedenimizi adeta olduğu yere çivilemişti. Gözlerimizin önünde hiç bir şey yoktu! Bir adım daha attı, artık aramızda sadece metreler vardı. Ama halen onu göremiyorduk, çığlık atan havanın kendisiydi sanki. Elinde şişe olan arkadaşım, şişelerden birini tam "o şey"in olduğu yere fırlattı. Şişe kapıdan dışarıya gitti, ve duvarda parçalandı. Tam herşeyin bir hayalden ibaret olduğunu düşündüğüm o anda, "o şey"in yüzünü ve bedenini gördük...

    Birden gözümüzün önünde belirdi. Çırılçıplaktı. Vücudu morgdaki bir ceset gibiydi, beyaz, gri, hatta bazı yerleri morlaşmış gibi. Yüzü olağanüstü derecede sadeydi. Sanki bayağı paintle çizilmiş gibi. Kaşları ve saçları yoktu. Yuvarlak yeşil gözleri vardı. Göz kapakları da yoktu, sadece yuvarlak yüzündeki yuvarlak gözleri... Burnu yoktu, daha doğrusu tek hamlede kesilmiş gibiydi, sadece burun kemiği ve iki tarafta büyükçe delikleri vardı. Ağzı küçük, dudakları gayet kırmızıydı. Boyu 1.70 kadardı. Sanıyorum erkekti, çünkü bacak arasından yere kadar ip gibi bir şey sarkıyordu, iğrenç bir şeydi her neyse. Çok zayıftı. Vücudunda deri yoktu neredeyse hiç. Gözlerini şişe fırlatan arkadaşım Hüseyin'e dikmişti. Birden hızlı adımlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Hüseyin geriye doğru adımlar atmaya başladı ki, ben de aslında "şey"in de geriye doğru adım attığını gördüm. Çünkü ayakları tıpkı o aptalca hikayelerde anlatıldığı gibi ters idi. işte o anda anladım zaten onun ne olduğunu...

    Elimdeki koca tahtayı (sanırım kapının bir kısmıydı) var gücümle fırlattım. Tutturamadım tabi, pencereye doğru gidip duvara çarptı. Vuramadım, ama dikkatini çektim "şey"in. Olduğu yerde durup gözlerini bu kez de bana dikti. Birden anlayamadığımız hareketler yapmaya başladı. Titriyordu, eğilip kalkıyordu. Tıkır tıkır sesler geliyordu boğazından, dans ediyordu sanki. Ben o an, kapıdan biraz daha uzaklaşsın istiyordum sadece, var gücümle kaçacaktım. O çelimsiz haliyle yetişemezdi bize. Garip dansını bitirdiği anda, ummadığımız bir şey oldu. Ben de tam kanepe arkasındaki iki salak arkadaşıma "kaçın" diyecekken, merdivenden yine ayak sesleri gelmeye başladı; bir şeyler geliyordu yukarıya doğru...

    Mecburen kapıdan uzaklaşan ben olmuştum. Salonun arka duvarına doğru sıkışıyorduk seslerle. Sonunda kapıda beliren "şey"lerle, kabusun yeni başladığını anlamıştık. Bunlar, diğerinden çok farklıydı, neredeyse insanlardı. Bir tanesi çok yaşlıydı, beyaz sakalları, beyaz çarşaf gibi bir elbisesi vardı, yenlerinden, dal gibi kurumuş kolları ve kemikli bilekleri fırlıyordu. Beyaz elbisesinin, göbek ve bacak arası tarafları koyu renkteydi, karanlıkta tam anlaşılmıyordu ama sanıyorum belden aşağısı tamamen kan içindeydi. Onun da göz kapakları yoktu, kocaman mat gözleri vardı. Boyu belki 3 metre kadardı, tuhaf bir şekilde ayakta duruyordu. Beli kırılmış gibi öne doğru katlanmıştı. Onun da o devasa ayakları yine ters duruyordu. Diğer şey ise en az görünendi ama en korkuncu oydu. Vücudu tamamen yanmıştı, hatta halen yanıyordu. Ama siyah bir ateşle yanıyordu. Çıkan dumanların altında yanmış derisi görünüyordu, kollarının bazı yerlerinde sadece kemikler vardı. Şimdi bütün bunları düşündükçe halen çok saçma geliyor hepsi, sanki rüyaymış gibi. Ama o yanık et kokusu halen bugün bile burnumdadır. Yaşlı adam konuşmaya başladı, hiç bir şey anlamıyordum dediğinden. Birden bizim saloların camdan fırladıklarını farkettim, odada tek kaldım dediğim anda birisi kolumu sıkıca kavrayıp çekmeye başladı. Baktım ki hüseyin! Hemen ben de camdan fırladım, yandaki çatıya, oradan karşı taraf koridoruna, oradan da bahçeye atlayıp var gücümüzle koştuk, nefes dahi almadan ağlaya ağlaya koştuk. Mahalleye girdiğimizde, babamlar dışarıda okey oynuyorlardı komşularla. Onlara çaktırmadan dört arkadaş bizim apartmanın yan tarafına oturup sessizce bir yandan gülüyor, bir yandan ağlıyorduk. Anlattıklarıma isteyen inanır, isteyen inanmaz. , zaten Kültür-Bilim bölümünden bilen de bilir. O "şey"lerin ne olduğu konusunda halen kararsızım, ama insan ya da hayvan olmadıklarına eminim.

    edit:99 doğumlu değilim

    edit2:okuyan okur okumayan okumaz amk

    edit3:özet falan yok amk
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    pek ınandırıcı degıl panpa
    ···
  3. 3.
    +1
    şu dan sonrasını okumadım
    ···
  4. 4.
    +1
    Yazısı okunmaya değer bir yazar Bence okuyun
    ···
  5. 5.
    +1
    gece yaz bunu yarram şimdi tutmaz
    ···
  6. 6.
    0
    up up up up up
    ···
  7. 7.
    0
    okudum ama inanmadım
    fakat güzel senaryo
    ···
  8. 8.
    0
    okursam allah da benim belamı versin.
    ···
  9. 9.
    0
    ki'den sonrasını okumadım
    ···
  10. 10.
    0
    @1 ha bide nickinden işkillendim amk
    ···
  11. 11.
    0
    @1 nerden aldın lan bu hikayeyi başka hikayelerde yaz
    ···
  12. 12.
    0
    nick entry uyumu diye buna denir
    ···
  13. 13.
    0
    hepsini okudum zaten kısa yazmıssın
    ···
  14. 14.
    0
    olm neden korktun onu anlamıyorum amk ,

    ulan bi tanesi denk gelmez ki bana
    ···
  15. 15.
    0
    voldemort olmasın panpa o burunsuz saçsız sakalsız olan şey
    ···
  16. 16.
    0
    kısa ve açıklayıcı olsun yoksa giberim ananı
    ···
  17. 17.
    0
    biz onları sönmüş ateşten yarattık
    ···
  18. 18.
    0
    okudum etkiledim sallamaysa bu eğer dallama giberim seni.
    ···
  19. 19.
    0
    okudum
    ···
  20. 20.
    0
    up up up up up
    ···