1997 erzurum atlılar köyündeki garip olay

evet beyler anlatmaya başlıyorum birazdan fakat beni bile bilir ki sigara içmeden başlamam

sadece benim entryler için http://inci.sozlukspot.co...ki-garip-olay/@tapendadol

diğer hikayem için (bkz: bir milf yüzünden pgibolojim alt üst oldu)

up up up

evet beyler geldim

hikayem kısa olucak panpalar çünkü başımdan geçen bi olay değil. dedemin yaşadığı bi olay...

benim iki dayım da doktor biri nöroloji diğeri ise fizik tedavi uzmanı.. küçük olan dayım (nöroloji uzmanı olan) tıp fakültesini bitirdikten sonra malumunuz zorunlu göreve gidiyo... bizim ailede herkes birbirine çok düşkündür kimse kimseyi şehir dışına o zamanlar yalnız göndermek istemez... ananemde tutturmuş dedeme çocuk oralarda yalnız bırakılmaz biz de gidelim o okur biz de onla kalırız ne kadar kalıncaksa demiş... bizimkiler apar topar bavullar falan erzuruma gittiler...

tabi tayinin çıktığı yer erzurum merkez falan değil atlılar adlı bi köyü... ama ne köy amk... ananemlerin anlattığına göre köye belli bi mesafede olan yerde otobüs bırakıyomuş aşırı kardan dolayı atların sırtına binip köye 5 saatte gidiliyomuş... bi şekilde köye yerleştiler fakat köy çok taktan resmen ilkçağ gibi amk... elektrik yok su bazen geliyo bazen kesiliyomuş... dayım yaklaşık iki hafta kaldıktan sonra hafif bi bunalıma girmiş... biraz tuhaflıklar başlamış ananemler üzülmesin diye kendini tutuyomuş onlar yattıktan sonra kitap okucam bahanesiyle evin dışına çıkıp saatlerce ağlıyomuş

zaten köyde sözde doktorluk yapacak ama bırak hastayı falan insan yok dıbını gibtiminin yerinde dayım toplasan 20 kişi ya var ya yok diyo... zaten çoğu da yaşlıydı bi tedaviye ihtiyac duymucak kadar hastalanıyo ve ölüyolardı diyo... günler böyle geçerken ananem sabah namazına kalktığı bi gece dayımı dışarda hıçkırıklarla aglarken ve sigara içerken yakalamış... çekmiş köşeye dayım ananemi görünce hepten salmış olmucak gitmicek bu böyle anne dönelim iyi değilim demiş...

bunu demekle de kalmamış... ben istifa edicem demiş... ananemle dedem yalvarmışlar o kadar okudun sabahlara kadar kitaptan başını kaldırmadın tam doktor olcakken yapma etme demişler... dayım biraz sakinleşmiş ama sonradan anlattığına göre aglamadığı bi gece bile olmamış... işin garibi bi kaç ay sonra başlamış dayım gece 3 4 sularında dışarı sigara içmeye çıkınca gündüz gözüyle dağlık olarak bölgede ışığı yanan evler gördüğünü anlatmış ananeme ama sabah yani gündüz bakıyolarmış orda ev falan yok normal dağlık arazi...

artık bu olaya alışmışlar hatta bazı geceler ananemle ikisi evin dışına çıkıp gece gözüken o ışıklı evlere bakıp hakkında konuşuyolarmış. hava hafif aydınlanmasıyla beraber sıçtın mavisi anında o ışıklar kayboluyomuş... artık çok önemsememeye başlamışlar...

bigün dayıma bi çocuk getirmek istemişler... çocuk köydeki hafize adlı bi kadının oğluymuş 25 yaşındaymış ögretmenmiş... çocuk yaklaşık 1 ay önce gayet düzgün sıradan bi insanken akşamları ben turlucam hava alıcam diyip dışarı çıkmaya başlamış... önceleri bi saat falan takılıp döndükten sonra işin dozu artmış çocuk gece 2 de 3 de eve gelip kimseyle konuşmadan direk yatıp uyuyomuş sabah zor şer bişeyler yiyip yine kimseyle konuşmayıp akşamın olmasını bekliyomuş...

annesi artık durumdan iyice işkillenmeye başlamış çocuğun babasını peşine takmış... çocuk her zamanki gibi akşam 5 6 gibi ben hava alıcam diye evden çıkmış babası da çaktırmadan peşine takılıyo... çocuk köyden biraz uzaklaşıp dağa doğru giden yokuşa doğru hızlı hızlı yürüyo... babasının anlattığına göre çocuk bi kayanın dibinde kara gömdüğü ufak bi aynayı alıp koşa koşa dağdaki oyuk bi alanın ucuna diz çöküyo ve aynayı koyuyo.. bunda sonra çocuk gülüyo şarkı söylüyo konuşuyo babası bu sahneyi görünce ağlamaya başlamış oğlum napıyosun hadi gidelim demiş... çocuk baba beni çocuklarımla yalnız bırak karım ve çocuğumla vakit geçirmem lazım git git diye bagırmış çocuğu bagırış çığrış eve getirmiş

dayıma çocuğu getirmişler... yani ananemlerin kaldığı eve çocuk eve girerken eliyle işaret yapıp gelin gelin falan demiş... hatta ananem annesine çay getirirken çocuk bağırmış ananem halının yanından geçme orda kızım oynuyo diye... dayım adamı muayne ettikten sonra hastaneye zütürmenizlazım şizofreni gibi duruyo tam patlak verme yaşları demiş... bi iki tane yeşil recete ilaç vermiş göndermiş...

türk kahvesi alıp geliyorum hemen

tabi bu sıralarda bazı enteresan olaylarda yaşanmış... bi gün ananem evdeyken kapıyı biri çalmış ananem açmış kapıyı bi tane orta yaşlı bi kadın ve elinden tuttuğu erkek cocuğu kapıda dikimişler... ananem noldu kızım demiş... teyzecim kurban kestik sizede etten biraz getirdik demiş ananem allah kabul etsin diyip kapatmış kapıyı.. daha sonra eve dayım gelmiş tam o et nerden çıktı dicekken bi daha kapı çalmış... kapıyı açmışlar bi tane adam ama baya yaşlı ananeme o gelen eti yemek sakın o ineği kuduz köpek ısırdı o et zehirli demiş... ananem sizi köyde hiç görmedik nerdensiniz nasıl biliyosunuz eti demiş adam biz dagdan geldik orda yaşıyoz demiş ananem bunu duyunca tam adama dağdaki ışıkları sorcakken dayım içerden anne kim gelen diye bagırınca içeri bakmış ve dönmüş adam arazi... biraz şaşkınlık biraz korkuyla kapatmış kapıyı eti de çöpe atmışlar...

bu olayı baya düşünmüş ananemler et nerden geldi o kuduz oldugunu iddia eden adam kimdi falan diye... dedeme camiye gidince sor soruştur bakalım demiş ananem... dedem camide lafı açmaya çalışmış zaten bi avuç insan... "ee allah kabul etsin kurban kesmişsiniz" demiş.. kimseden ses yok... ne kurbanı süleyman demişler bayram değil bişey değil... dedem demiş ee kesmiş işte biri benim hanım açmış kapıyı but getirmiş dediysede herkes kafasını önüne eğip susmuşlar...

asıl olay ise nisan ayında yaşanıyor... bilenler bilir erzurumda nisan gelse bile karlar hala kalın katmanlar hala da durur... bu et olayından sonra bi daha pek bi garip olay yaşanmıyor... bir nisan gecesi dedem sabah namazını kılmaya köyün camisine gitmiş camide imam ve kendisiyle beraber sadece 6 7 kişi varmış heralde uyanamadılar diye düşünmüş...

normalde her sabah namazzı kılındıktan sonra imam cemaate dönüp oturarak amener rasulu falan okuyomuş fakat o gece namaz biter bitmez tesbih çekip dua bile etmeden toparlanmış imam dedem demiş ne bu acele sohbette mi etmicen demiş... dedeme dönüp bu gece pek hayırlı değil eve gidip kapıları kitleyip yatmak lazım demiş.. dedem hayırdır köyde hırsız falan mı var demiş imam hadi süleyman hayırlı sabahlar diyip gitmiş...

camiden eve dönerken yollar karlı ve kaygan oldugu için dedem ağır adımlarla geliyomuş ama hava hala karanlıkk... güneş doğmaya başlamamış bile... dedem o gece eve dönerken nasıl olduysa yolu bulamadım bi türlü hep gittiğim yol halbuki ama patikaya saptım diyo... demiş neyse zaten küçük köy illa her yol bi yere çıkıyodur diyip devam etmiş

dedem o patika yoldan giderken biri ses duydum ama bi insan gibi değil birden çok kişi varmış gibi ses... her kafadan bi ses çıkıyodu ağıt yakıyodu türkü mü okuyodu bi türlü anlayamadım ama biraz yürümemi yavaşlattım hafiften korktum diyo... ama bakmış başka çare yok tek yol patika yavas yavas ilerlemiş ilerledikçe sesler artıyomuş dedem içinden dua dua okuya okuya yürümeye devam... en sonunda karanlıkta çok seçemiyodum ama yıkıntı ve ağaç dallarının oldugu bi alanda çocuklar gördüm ses onlardan geliyodu diyo... çocuk oldugunu görünc biraz rahatlamış ilerlemiş

sonra gördüğü manzara karşısında korku şaşkınlık her duyguyu bi anda yaşamış... gördüğü çocukların bazısı yerde çömelmiş bazısı agacın dallarında oturuyomuş bazısı taşların arasına girmiş... hızlılardı sanki uçup kaçıyolardı ordan oraya diyodu... ayaklarım kaskatı kesildi gitsem mi dönsem mi bilemedim diyo... bu şekilde onları izlerken dalların altından bi tane kadın çıkmış dedeme uzun uzun bakmış saçları çok uzundu nasılki gelinlik yerlerde sürüklenir ya bu saçlarda öyle sürükleniyodu diyo dedem... kadın dedeme doğru "süleyman gel düğünüme katıl" demiş... dedem adını bilmesine daha çok şaşırmış o korkuyla patika yolda bi tane ağacın altına çöküp oturmuş

dedem "belki bana uzun gelmiştir ama sanki saatlerce sürdü o sesler diyo" hava aydınlanınca hemen hızlı hızlı evine dönmüş... camide ögle namazında imamı köşeye çekmiş demiş dün gece namaz dönüşü böyle böyle bi durum oldu baya korktum falan... imam demiş sana onun için evine dön kapını kitle dedim..her sene bi kaç kere bu olayı yaşıyoz biz alıştık artık ama yeni gelenler korkuyo biraz... artık sezebiliyoruz hayvanlar huysuzlandı mı anlıyoruzki toplanıcaklar... pek dışarı çıkmıyo köy halkı o gece onlara müsade tanıyoruz demiş...

evet beyler hikayem dediğim gibi bu kadar sizlere senelerdir dedemin anlattığı ailede dilden dile gezen bu vakayı paylaşmak istedim dinlediğiniz için teşekkürler sorular varsa alırım...