-
6876.
0tamam abi bekliyoruz
-
6877.
0bekliyoruz komutanım
-
6878.
0arkalardan bi rezerv
-
6879.
0rezerve
-
6880.
+8başlıyorum beyler.
-
6881.
+47uzun bir aradan sonra tekrar 1995 senesine dönüyoruz beyler. tüm kaybettiklerimiz için gelsin, bizim oralardan bir parça gene;Tümünü Göster
http://www.youtube.com/watch?v=fkfAf_vIDQw
hayatın en zor anları bir gün karşına çıkacak oğlum.
öyle zor anlar ki bunlar,
şu yaşında bunu anlamanı beklemiyorum elbette.
büyüyeceksin,
o zaman hayat daha da zorlanacak.
o an geldiğinde, yani sevdiklerine en ihtiyaç duyduğun anda bir bakacaksın ki yoklar.
tek başınasın.
işte o anda güçlü olmak zorundasın.
küçük yaşta sana bunları söylüyorum kızanım ki, iyi oku derslerine iyi çalış, o an geldiğinde ayakta kalabilesin.
derdi dedem, ders çalışmaktan gına geldiği zamanlarda. sıkıldığımda ders çalışmayı bıraktığımda.
korkmaya başlardım bende,
ne? tek mi?!
niye tek kalacakmışım ki annem babam var, sen varsın babanem var, halam var. halam atina da ama giderim yanına ne olmuş?
ama ondan bahsetmemişti dedem. sonra farkediyor insan.
yanlız olduğumuz bir gün olacak.
ayakta durmamız gerektiğini anladığımız anlar.
ama eminim dedem bile bu anın bu şekilde geleceğini tahmin etmemişti.
yavuz abim bir daha sevdiklerinin yanına dönemedi.
hep bestlerde kaldı.
hala daha oradalar hepsi.
inanın buna.
ben inanıyorum. hala daha intikaldeler, nöbetteler. ama akılları hala sevdikleri insanlarda. o yüzden gözleri açıktı hepsinin. benim düşüncem bu.
çok zor anlar geçirmiştik her birimiz.
özellikle ben insan hayatını derinden etkileyecek şeyler gördüğümü düşünmüştüm.
kızmayın ama ara ara ulan dönünce anlatacak ne hikaye birikti haa dediğim bile olmuştu bahadıra.
ama bunu hiç beklemiyordum beyler açık söyliyim.
herşeye alıştım orada.
patika yollara, dağlara, kayalıklara, yamaçlara, oyuklara, barut kokusuna, yeşil renge, sıcağa ve soğuk havaya,
nedendir bilmiyorum, yavuz abinin ölümü çok derinden çizik atmıştı kalbime ve beynime.
yavuz abinin hikayesini yazdıktan sonra uzun bir süre çeşitli nedenlerden dolayı yazmadım biliyorsunuz.
şöle bir rüya gördüm o arada beyler. bu hafta içerisinde. bilmem siz nasıl yorumlarsınız.
askerdeyim gene. şırnak tayım ama şırnak a hiç benzemiyor, ağaçların arasında bir ev. yanımda babam ve halam var. yavuz abi de var.
üzerim sivil. elimde bir bıçak. etrafta örgüt mensupları geziniyor ama yani nasıl diyim, bir sıkıntı yok öyle takılıyorlar, bizde yavuz abinin yanına gitmişiz. dışarıda teröristler geziniyor ama bende de bir tedirginlik yok sanki normal bir şey gibi. yavuz abinin yanına gidiyorum o son gördüğüm gibi aynı. aslan gibi. sonra ne oluyorsa artık yavuz abi bana geliyolar geliyolar olum geliyolar diye tedirgin bir şekilde konuşuyor. elimde bıçak var üstümde üniformam bir anda geriliyorum ama nasıl gerilmek elim ayağım titriyor, sonra bir anda benim ve yavuz abinin boğazını kesiyorlar. böyle bir rüya gördüm. bu rüyadan sonra da açıkcası işim çıkmasada biraz ara vermek niyetindeydim hikayeye.
bunu paylaşmak istedim.
neyse dönelim tekrar konumuza.
yavuz abimi ve kardeşlerimizi memleketlerine gönderdikten sonra, boş boş oturmaya başladık. o kadar zaman şırnak ta bir asker olarak görev yaptığımız halde, en azından ben kendi adıma söyleyebilirim. oda da sigara içerken ilk defa ölüm anı, ölmek, vurulmak, ailene haber verilmesi, tabuta konulmak, gömülmek, şehit haberinin verildiği ilk an falan bunları düşünmeye başladım.
nasıl oluyor falan diye,
ben hiç şehit haberinin verilmesine şahit olmadım beyler. ailenin o oğlunuz şehit oldu başınız sağolsun lafları ilk duyduğu anda neler yaşadıklarını hiç bilmiyorsunuz sizde eminim.
allah kimseye yaşatmasın zaten.
merak edenler buradan bakabilirler.
http://www.youtube.com/watch?v=1EhPSr30x60
bakın kendi adıma konuşayım.
hayatımda askerden önce askerdeyken ve askerden sonra pek çok zor anla karşılaştım. kötü haber ölüm haberi bile vermek zorunda kaldım. ama şu videoyu çocuğun annesi ağlamaya başladıktan sonra izleyemiyorum.
muhtemelen,
yavuz abinin ve diğer şehit kardeşlerimizin aileleri o ilk haberi aldığında neler yaşıyor az çok tahmin edebiliyorsunuz.
o gözlerin komutanlara bakışlarını görebiliyorsunuz heralde.
belli anlıyor zaten pek iyi bir haber değil ama bir umut işte.
kapınıza bir yada iki askeri araç, polisler ve ambulans yanaşır önce.
iki subay ve bir bayan astsubay veya subay, ambulanstan çıkan sağlık görevlileri gelirler yanınıza.
anlarsın çocuğuna, eşine veya her kimse amk işte, anlarsın bir pislik var.
ama bırak oğlum şehit oldu galiba lafını dillendirmeyi, oğluma bişey mi oldu? diye soramazsın bile,
düşünün şu hayatta ki en büyük korkunuz ne ise, he işte bu sorunun cevabı sizi öylesine korkutur ki en büyük korku falan kalmaz.
düşünmek bile istemezsiniz bırakın sormayı. ama sonrasında o anla yüzleşmek zorunda kalırsınız.
hani dedem demişti ya
o an geldiğinde ayakta durmak için şimdiden çok çalışman lazım derslerine iyi çalışman lazım
ben şimdiye kadar hiç bir diploma ya da makamın veyahut paranın bu anı göğüslemeye yardım ettiğini görmedim.
boğaziçiliydi işte yavuz abi. diplomaysa kralı amk.
varsa gören bizi aydınlatsın. -
6882.
0Hoşgeldin reis.
-
6883.
0devam reis
-
6884.
0hoşgeldin komutanım beklemedeyiz
-
6885.
0rezerved
-
6886.
+36daha önce de bahsetmiştim size beyler.Tümünü Göster
muhaciriz biz,
dedemin babası selanikten gelmiş edirneye,
sonra dedem istanbul yolunu tutmuş.
bir zaman sonra halam selanik e geri döndü, evliliğinden dolayı. enişte de mühendis atina dalar şu anda.
he bu arada,
bu mübadele zamanlarında,
babanemin annesi vefat edince hayrabolu da yaşayan bir adam babanemi evlat edinmiş,
bir subayda babanemin kız kardeşini evlatlık edinmiş onlarda izmire gitmişler,
babanenin babası nerede diye soracak olursanız makedonya dağlarında çeteci kovalarken şehit olmuş.
yıllar sonra birbirlerini buldular kız kardeşler.
fakat babanemin kız kardeşinin torunları buldular babanemi, vefat etmiş büyük babane yani.
kısmet mi artık kadermi bilemem.
anlayacağınız benim hayatım istanbul, edirne, hayrabolu, izmir, selanik ve atina gibi yerlere gidip gelmekle geçti.
bunu şimdi ne diye anlatıyosun amk diyenler olabilir.
hem kendimi biraz daha tanıtmak istedim, hemde şırnak ve o bölgeyle alakası olmayan bir adamın oraya adapte olurken ne gibi sıkıntılar çektiğini anlamanızı istedim.
oraya ilk gittiğinizde aşırı derece yabancılık çekiyorsunuz tahmin edebileceğiniz gibi.
ki size telsizden falan ve bir çok şekilde işgalci lafı geliyor.
bunu bilerek yapıyorlar zaten.
ben ve benim gibi çocuklar daha da yabancılaşsın diye.
alışmakta epey bir zorlanıyorsunuz anlıyacağınız.
farklı bir kültür, farklı bir ortam ve bunu asker olarak alışmanız gerektiği için oraları hep başka bir gözle görüyorsunuz.
geri dönebilenler ise orada ki anılarını anlattığında, buradakilerde daha bir ön yargılı oluyorlar o tarafa karşı. kısacası önyargılı olmayın orada ki insanlara karşı. eğer olursanız o zaman kaybederiz işte.
neyse.
yavuz abim ve kardeşlerimizin şehit olmasının ardından, olay pek büyümeden üstesinden gelindi.
fakat o kadar şehit verilmiş arkadaş.
bu kadar basit bitmedi elbette.
yüzbaşının kelleyi alıp sürdüler.
nası sürgünse amk. daha ötesi yok ki zaten.
heralde en güzel sürgünlerden biridir.
şırnak veya hakkariden daha ilerisi yok zaten.
e tahran a sürülecek hali de yok adamın amk.
geri hizmete alındı başka bir bölgede diyelim.
ardından binbaşıda kıdem tenzili yedi yanlış hatırlamıyorsam.
yeni bir yüzbaşı geldi beyler.
adı savaş.
adam ağır pgibopat.
bir söylenti çıktı zaten dedikodu diyelim.
doğruluğu yok yani.
en azından dedikodudan öteye gidemedi zihinlerimizde.
savaş yüzbaşı, bosna da bulunmuş diyenler oldu, orada bulunan bm gücünde çalışırken bosna lı polislere eğitim verilmiş gizliden gizliye. hatta sırp avlamış falan denildi.
arkasından biri çıktı yok efendim azerbeycan da bulunmuş karabağ da bulunmuş dendi. ermenilere karşı çarpışmış azeri ordusu bünyesinde.
neler neler yani.
adamın pgibopatlığını tescillemek için bir çok dedikodu.
zaten bu laflarada gerek yoktu.
bir görseniz bu dedikoduları doğru çıkaracak şekilde bir fizik mevcut.
1.90 a yakın bir boy, belkide 1.90 tam bilemiyorum.
hafiften saçlar dökük.
cildinden midir bilmiyorum sanki devamlı biraz kirli sakal mevcut yüzünde.
gırtlar kanseriymiş gibi bir ses tonu.
donuk bir bakış.
eller arkada ağa gibi dolaşan bir adam.
bazı binbaşıların abi çektiğini gördüm bu adama.
oda kıdem tenzili yememiş ama lise ve akademiyi epey bir geç bitirmiş, çift dikişçi anlıyacağınız.
aslen devreleri binbaşı olmuşlar bu yüzbaşı henüz.
komando ama anadan doğma amk.
doğarken ağızda kasaturayla doğmuş, kendi göbek bağını kendi kasaturasıyla kesmiş sanki o derece=)
şehit çocuğu bu savaş yüzbaşı.
o yüzden ne kadar sıyrık bir tip olsada döve döve sopa yiye yiye bitirtmişler lise yi ve akademiyi.
bi hikayesini anlatmıştı bizzat kendi;
ingilizce dersinde liseyi söylemiyim şimdi ama kuleli değil.
ingilizce dersine sivil bir bayan girermiş beyler. bu da zaten sayko bir tip olduğu için sabıkalı anlıyacağınız.
ilk ders ingilizceydi, bende sınıfın en arkasına karton serer uyurdum amk, delirtirdim kadını demişti.
mezuniyet gününde kapıda hatıra fotosu çektiren üst devrede ki yaşıtlarına çatıdan balona su doldurup atan bir tip.
hatta akademiye geçtiğinde 1. sınıfta okurken, 3.sınıfta ki çocuklar bundan küçük beyler. düşünün amk ne kadar kalmış.
bir gün bahçede yaka açık geziniyormuş bizim ki, üst sınıftan bir çocuk(ama yaşı küçük bizimkinden) zemin katta ki bir pencereden buna seslenerek
sen benim önümden geçerken niye selam vermiyorsun lan? gibi bişey söylemiş.
tahmin edebileceğiniz gibi savaş yüzbaşıda çenesini söküp eline vermiş çocuğun.
savaş yüzbaşı aynen şunu demişti,
çocuğu camdan aldım, yakasından tutup camdan aşağıya aldım ve ağzını burnunu kırdım.
böyle bir adam gelmişti işte başımıza.
tam bahadırın kalemi anlıyacağınız=) -
6887.
0
-
6888.
0harbi ulan millet senelerce zütünü yırtarak okuyo , hele boğaziçini kazanıp bitirmek ayrı bi dert tam okul hayatı bitiyo artık para kazanıp aile kurucam diyosunuz bi bakmışsınız şırnakta ölümle burun burunasınız iyide sen bunun için yıllarını harcamadınki bunun için eğitim almadın , şu zamana kadar yaptığın tek şey kitaptakileri ezberleyip sınavlara hazırlanmaktı kaldıki bide orda şehit olmak var tamamen sararıp solan bi hayat daha evlenemeden çocuğunu kucağına alamadan emekli olup artık çalışmicam keyfime bakıcam amk diyemeden oracıkta şehit düşmek :'(
-
6889.
0abi bişey sorucam ben denizcilik fakültesinde okuyorum, askerliği denizci olarak mı yapacam ?
-
6890.
+1devam reis 10'a kadar seni okuyacam sonra gidip çizim yapacam
-
6891.
+4galiba bu dediğim mümkün olmayacak
-
6892.
0beklemedeyiz reyiz
-
6893.
0rezerved
-
6894.
0buradayız
-
6895.
+36savaş yüzbaşı gelir gelmez çözdük zaten adamı,Tümünü Göster
eller arkada, gözde güneş gözlükleri.
buraya geldiği için bir mutlu bir mutlu anlatamam.
yıllardır bu anı bekler gibiydi sanki.
topladı boşta ki bütün subay, astsubay ve uzmanları,
hem muhabbet etti hem de bilgiler edindi, hem bölge hakkında hem de bizi tanımak adına.
artvinliymiş kendisi, harbi laz yani.
bunu duyunca aha dedim gibi avuçladık.
adam laz lan.
bıraksan askerlik boyunca dağda tutar bizi.
zaten ne denli dengesiz bir adam olduğu bize ilk öğütlerinden ortaya çıktı.
şu tarz şeyler söylemişti;
komando tugayda dururmu?, komando nun yeri dağ. komando koğuşta yatmaz. arazide yatar. sizin ne işiniz var burada? pusu mu atıyorlar size? giberim pusuyu. komando pusu musu dinlemez yarar geçer. bundan sonra istirahat haricinde hastalık haricinde kimse tugayda durmayacak. ben bizzat raporumu hazırlayacağım. devamlı gece gündüz hareketli olacağız. devamlı gezeceğiz. kahvaltımızı akşam yemeğimizi dağda yiyeceksiniz. durmadan yürüyeceksiniz. bende bizzat sizinle geleceğim. burada durduğumuz sürece bunlar gelir bizi vurur. arazinin hakimi olmak istiyorsak devamlı arazide olmak zorundayız. ananızı babanızı kim arayacaksanız arayım. askerlik bitene kadar aramak yok. yeriniz burası değil arazi
tabi bu çok özet hali.
hatırladıklarım.
1 buçuk saat bu tarzda bir konuşma yaptı.
bide bunları konuşurken bizim züt üsteğmenin yutkunduğunu hatırlıyorum.
o yutkundukça zütü tutuştuğunu anladığım için biraz hoşuma gidiyor ama bir yandan da bu durumun beni de kapsadığından ötürü tırstım ne yalan söyleyeyim.
yanlız bahadır ın savaş yüzbaşıya hayran hayran baktığını ve savaş yüzbaşının dağda yatacaksınız yılan yiyeceksiniz domuzu iki elinizle ikiye ayırıp çiğ yiyeceksiniz tarzı konuşma yaptıkca bahadırın daha da gaza geldiğini gördüm.
adam harbiden dengesizleşti beyler.
yani bir saf bir pgibopat.
şimdi gidin bakın karısının dizinin dibinde kedi misali kıvrılıp yatıyordur.
ama o zaman görseniz dağ adamı amk.
o da daha önce bu tarz bir ortamda bulunmadığı için dengesizleşti.
ben, ilker, feyzullah ve rahmetli yavuz abi falan biraz daha mülayim bir alışma süreci geçirirken (bu manyağa göre tabii),
bu dengesiz artık kendi içinde nasıl bir alışma süreci geçirdiyse, dağlarbaşı baho lakabını alacak kadar işi büyüttü.
ileride anlatacağım zaten, bizim baho ve koray asteğmen savaş yüzbaşının en has adamı oldular amk.
bu üçüde 3.dünya savaşını tek başlarına çıkaracak kıvama geldiler.
mesela, geçirilen onca anı ve badireden sonra, özellikle kendi adıma konuşuyorum. pek normal bir insan olmadığımı ve geri döndüğümde, çok kötü bir pgibolojide olacağımı düşünüyordum.
artık rahatlıkla insanın midesinin kaldıramayacağı şeyler görmeye alışmış bir bünyem vardı bana göre.
bir gün tugay da ilker beni ve bahadırı dışarı çağırdı abi gelin şuna bakın diye.
çıktık,
baksanıza şuna dedi ilker,
duvarın dibinde bir kedi ölüsü, ama amk havyan gibi, dedim lan bune böle kedinin ne işi var burada?
ilker dedi abi kedi değil o fare.
ananı avradını gibiyim,
zaten fareye karşı artı bir korku besliyorum,
karşımda roberto carlos un baldırı kadar fare yatıyo orada,
başında bir iki asker,
hayatımda o büyüklükte bir fareyi görmediğim için ne kadar tiksinsemde biraz daha yakından bakmak istedim.
bizim tugayın köpeği boğazlamış amk fareyi.
yatırmış.
biraz yaklaştım yüzünü gördüm kuyruğu falan (ulan şu anda bunu yazarken bile titriyorum amk tiksindim resmen)
daha fazla yaklaşamadım.
resmen midem bulandı.
o anda ampul çaktı kafamda, aha dedim aga pgiboloji pekte bozulmamış, hala miden yerinde iğrenç şeyleri kaldıramıyosun,
bu iyi bişey dedim.
bahadırda (yemin ediyorum benden daha hassas bir çocuktu) gitmiş yanına kadar, askerler var, aynen şunu dedi
la muğagoduğum kaldırsanıza şunu lağn dedi,
çaaaat bir tekme attı hayvana zütü başı dağıldı.
ben direk uzaklaştım oradan amk,
midem daha fazlasını kaldıracak durumda değildi yani.
ama bahadırın ne derece hayvanlaştığını anlayabildiniz sanırım.
ben 5 metre yakınına yaklaşamıyorum tüylerim diken diken olurken adam topa vurur gibi vurdu resmen.
gram midesi bulanmadı heralde.
çok değişmişti beyler bahadır çok.
velasıl beyler,
savaş yüzbaşı gerekli yazışmalar falan yapıldıktan sonra, tugayda ki her timi bir yere gönderilmesine karar verdi.
4 tim olarak bir bölgede belli karakollara bağlı olarak intikal yapacaktık.
özellikle tehdit alan karakolların olduğu bölgelerde.
devamlı intkal halinde kalacaktık.
sabahın köründe çıkacak akşama kadar belli aralıklarla dinlenip yaklaşık 10 ve 20 km çapında bir bölgede hareketli unsurlar olarak dolaşacaktık.
amacımız terörist bulmaktan ziyede, alan hakimiyeti sağlamak ve bu muallaklerin manevrasını sıfıra indirmekti.
zaten belli bir zaman sonra bunlar yer değişikliği yapmak için devamlı bir timimize denk gelip çatışmak zorunda kaldı.
zütlerini kıpırdamaz hale gelmişlerdi.