Yıl 1971, son Mayıs günü.
Elbistan'da bir grup genç savaşcı dolaşıyor.
Başlarında Sinan Cemgil.
Sinan, elinde bir Kalaşnikof taşıyor, AK-47 modelinden.
Diğer gerillalarda ise piyade tüfeği var.
16 Mart'ta Gemerek'te Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan yakalandı. 23 Mart'ta ise Hüseyin inan ve Mehmet Nakipoğlu Kayseri Pınarbaşı'nda yakalanıyor.
THKO-1 Davası'nda idamla yargılanıyorlar.
O zamanlar dünyanın dört bir yanında kağıttan kaplana başkaldırılar gerçekleşiyor.
işte THKO'da, bu başkaldıranlardan.
THKO'nun üst düzey iki yöneticisinin (Deniz ve Hüseyin) yakalanmasının ardından THKO'nun geriye kalan tek lideri Sinan Cemgil yakalanmadan Kürecik'e ulaşıyor. Burada 20 kişilik bir gerilla grubu 2'ye bölünüyor. Gruplardan birinin komutanı Sinan Cemgil.
Sinan Cemgil komutasındaki grup Kürecik Radar Üssü'nü basmaya gidiyor. Amacı, Amerikan askerlerini rehin alıp Türk askerlerini bıraktıktan sonra arkadaşlarının idamlarını engellemek.
Önden Hacı Tonak'ı gönderiyorlar. Hacı silahsız sivil giysiyle kasabaya iniyor.
Ama, kağıttan kaplanların kuklaları da boş durmuyor. Bu umut dolu gençler ihbar ediliyor. Komutan asker sayısı az olduğu için "eli silah tutan köylüleride" alıp yola düşüyor.
Ve bir çukurluk alanda pusu atan askerlerin tuzağına düşüyor THKO savaşçıları.
Çatışma başlıyor, üç tohum toprağa düşüyor.
Biri Sinan oluyor, ölüyor doğuyor ve Silahını ardındakine bırakıyordu,
Biri Alpaslan oluyor, o aslan yüreğiyle kağıttan kaplanları parçalıyordu,
Ve biri de Kadir oluyor, yıllarca onlar için çarpıştığı işçi-köylünün omzunda yükseliyordu.
Sinan yoldaş aslında orada yoldaşı için kendi hayatını feda etmişti. Çatışma başladığında Sinan, Kadir ve Alpaslan'a göre daha yukarıda ve güvenli bir alanlaydı. Önce Alpaslan şehit düştü. Sonra faşizmin kuvvetlerinin kahpe kurşunları Kadir'i vurdu.
Kadir vurulduğu an şehit düştü ve kalbimize gömüldü. Ama Sinan, Kadir yoldaşın şehit düştüğünü bilmiyordu. Yaralandığını sanmıştı. Kendini kurtarabilecekken mevzisini bıraktı ve Kadir'i kurşun yağmurundan uzak tutmaya çalıştı. Yoldaşını kurşunların önünden çekmeye çalışırken o da şehit düştü.
Ve 31 Mayıs 1971'den bu yana, Nurhak'a güneş, bir daha doğmadı...
Bu yiğitler karşısında acizleșen faşist güçler onları yarı çıplak sergileyerek halkı sindirmeye çalıştı.
Ama faşistler başaramadı, Nurhak şehitleri halkımızın koynuna gömüldü.
Ve her Mayıs'ın son gününde sıkılan yumruklarımıza ışık oldular.
Peki bu kağıttan kaplanlara hizmet eden alçaklar cezasız mı kaldı? Hayır. Kahyalı Köyü Muhtarı Mustafa Mordeniz bu hizmetkârlardan biriydi. Suçu, Halk Kurtuluş Ordusu savaşçılarını ihbar etmekti. Bu yüzünden savaşçılar Kürecik'i terk etmek zorunda kaldı ve Nurhak'ta katledildi. Bu alçak bununla da yetinmedi, kahvehanelerde orada burada devrimcilere hakaret ederek sınıf düşmanlığını ortaya koydu. Kürecik halkından gelen talep üzerine ve siper yoldaşlığı adına, bir komünist önder tarafından 18 Mayıs 1972 Perşembe günü kağıttan kaplanların kuklası bu alçak infaz edildi.
Bu komünist önder iBRAHiM KAYPAKKAYA'dan başkası değildi.
Gülüşün unutulmayacak, halkımın ölümsüz önderi.