-2
mutsuzluk içerisinde olan, hayattan şartlar nedeni ile sıkılan bıkan, intihar edeceğim ulen, gibim küçük tipsizim diyen panpalarım için, gecekondu mahallesinden çıkıp üst düzey yöneticiliğe yükseldiğim ciks dolu hayatımı tek nefeste özet geçiyorum, belki faydam olur;
izmirin gecekondu semtlerinden birinde doğdum, sokaklarda bayram harçlıkları ile kumar oynayıp, kavga ederek büyüdüm.
çıplak ayakla gezer, pullarla süslediğim telli arabamı dolaştırırken belimden mantar tabancamı, cebimden kızkaçıranı ekgib etmezdim.
ilkokul 5te fatih kolejini kazandım. malülen işçi emeklisi babam, beni okutabilmek için sabah 9:00 gece 01:00 arası tekel bayii işletti.
kolejde zengin binlerinin arasında, çok kavga ettiğim için lakabım kürt etietieti idi (babam boşnak, anam bulgaristan göçmeni 1970 öncesi gelmişler).
beden derslerinde soyunurken etietieti çıkarttı yine çakma nayklarını dediklerinde ne demek istediklerini dahi anlamıyordum.
millet o dönem 501 leri, loft ları giyerken ben alpin'den annemle kavga ederek kot aldırıyordum.
şişkoydum ve kemik gözlüklerim vardı. sınıfın en komiği olduğum için çok olmasada bir kaç çirkin kız arkadaşım oldu. o dönemde en fazla bacak ve meme elliyor, amatörce apartmanların merdivenlerinde sevişiyorduk. ancak haftasonu gidilen gündüz diskolarında o tiple dansa kaldırdığım tüm kızlar beni red ediyordu.
lisede travmatik çok zor bir aşk hayatım vardı. param hiç yoktu.
playmen, nadiren hustler gibi dergilere bakarak, son dönemde betamax vhs lerden izlediğimiz ferrelardan oluşan 31 partilerinde gazete kağıtlarına boşalmalardan başka bir ciks hayatım yoktu. kerane maceram hayalkırıklığı ile sonuçlanmış, arkadaşın evine attığımız 40 yaşındaki huur ayşe abla macerası ise ayşe ablanın pipimi elime aldığı anda üzerine boşalmam ve kendisinin beni terlikle dövmesi ile bitmişti.
üstelik gibim küçük, kafası ise normalden büyüktü. ve artık gibimin şeklinden dolayı "mantar etitetieti" ye dönüşen lakabım yüzünden toplu 31 partilerinden de kaçmaya başlamıştım. lise sonda artık ciks hayatım sadece odunlu termosifon ile ısınan küçücük bir banyoda üst üste çektiğim 31ler de düşündüğüm okulun popüler kızlarından oluşuyordu.
lise sonrası yıldız makinayı kazandım ve istanbula gittim. avcılar ve aös yurtlarında kaldım. yurtlarda komunist oldum. ancak bir arkadaşımın vasıtası ile okurken korsan rehberliğe başladım. yine yurttan bir arkadaş ile beraber sabahlara kadar doktora öğrencilerine çeviriler yaptım.
hayat burada dönmeye başladı.
rehberlik ve çevirilerden ciddi paralar kazanmaya başladım. hatta aileme geri ödeme yapmaya başladım. çirkin kızlarla dolu komunist grupları bırakıp, shp ye geçtim.
yine de hala şişkoydum. okuldaki, shp de ki kızlar hala benimle ilgilenmiyor, gittiğim okul partilerinden hep boş dönüyordum.
ancak lens takmaya başlamış gözlüğü atmıştım.2. sınıfta üsküdarda kuzenle bir eve çıktım.
paranın verdiği özgüven ve rehberlik mesleğinin karşıma getirdiği fırsatlar ile gelen gruplardan karıları ayıklamaya başladım. aşk değil ama ciks hayatım hızlanıyordu.
başlarda çok kötü idi, erken boşalıyordum ve performansım çok düşüktü. turizm şirketimin getirdiği gruplardaki tecrübeli ve yaşça benden büyük ingiliz, fin, fransız belçikalı karılara takıldım. bana iyi ciks yapmayı onlar öğrettiler.
bu işte paşa diskoyu, ortaköy sis bar ve guleti, taksim kemancıları bahşişlerimle çok iyi besledim. artık gerçek 501 lerim ve gerçek nike larım vardı.
bu arada eve ilk rus karıyı attım. ona aşık oldum. çok güzel, gençti ve rehberlik yaptığım yaşlı karılardan çok farklı idi. 3 ay ona takıldım. anamı gibti. ama gerçek aşk acısını öğrendim. şiirler ezberledim, aşk mektupları yazdım. gözlerinde eridim, kokusunda uyudum, saçlarında aşk ile inledim, teninde ağladım.
çok geç olmadan anamı gibtiğini fark edip uyandım ve onu gibtir ettim.
4. sınıfta tamamen kendi kazandıklarım ile kendime kırmızı bir fairway araba aldım. bu arada rehberlik ve çeviriyi bırakıp doğalgazda çalışmaya başladım. kısa bir sürede yabancı bir şirkette satış mühendisliğine başladım.
param vardı, arabam vardı, kendi evimde kalıyordum, rus ve türk edebiyatını iyi biliyor, marx ve engelsi, sosyal demokrasiyi tanıyor, o yaş için iyi mekanlarda tanınıyor ve iyi derecede ciks yapıyordum ve komiktim. seviştiğim kadınları ayak parmaklarına, züt deliklerine kadar iğrenmeden yalıyor, vücutlarını keşfetmelerine katkıda bulunuyordum.
türk kızlarının cinsel hayatları değişmiş gelişmiş ve rahat gibiş dönemleri başlamıştı.
türk kürt çerkez laz demeden karı gibiyordum artık.
sonra başka bir şehirde, kendi işimi kurdum aynı yıl evlendim. 23 yaşındaydım.
işler iyi başlamıştı ancak sonrasında deprem, devalüasyon, anayasıyı fırlatma vs derken battım. o kadar çok borcum vardı ki özele ve devlete. icralar, mahkemeler.. hayatım gibilmişti. karım ise beni bırakmıyor, çalışarak destek oluyordu. evde elektrik kegib, su kegib, doğalgaz kegibti. kaçak kullanıyordum. ama depresyondaydım.
intihar tek çareydi.
bir arkadaşımın vesilesi ile namaza başladım. huzur buldum. nefis bir tedaviydi. allahı buldum. onu bulan ne kaybeder, onu kaybeden ne bulur ki.
kendi işimi bıraktım. tekrar yabancı bir şirkete kapağı attım.
babama sahip olduğu tek evini sattırıp özele tüm borucumu ödedim. aflardan faydalanıp bu süreçte vergi borçlarımı ödedim.
genç yaşta kazandığım şirket ve satış tecrübesi ile çalışmaya başladığım yabancı şirkette ilk müdürlüğümü aldım.
yurtdışlarında toplantılar, müşteriler ile beraber dünyanın en güzel şehirlerine geziler esnasında her fırsatta karı gibtim. tüm dünyayı gezdim.
millet koleksiyonu yapıp, 40 milletten karı gibtim.
işte başarılarım devam etti. ve nihayet şimdi konusunda dünya lideri yabancı bir şirketin yönetim kurulundayım.
3 ülkeyi direk yönetiyorum ve civar ülkelerin yöneticileri bana raporluyor. makam arabam 5 20i, karım ise land cruiser a biniyor. bu arada bir kızım ve bir oğlum var.
montblanc, maurice lacroix gibi markalı saatlerim, hugo boss takımlarım, armani donlarım, dunhill cüzdanım var. rotaryanım, eğlence ortamlarının vazgeçilmez adamıyım.
fırsat bulduğumda canlı rulet, live texas holdem oynuyor, en kral ortamlarda en kral karıları gibiyorum.
hala şişkoyum ve kemik ama ferre gözlüklerim var.
kısacası panpalarım,
hayat inişli çıkışlı..
yarın ne olacak bilmiyorum ama yine dibi boylamayacağımın garantisi yok..
ancak biliyorum ki he rinişin bir çıkışı, her çıkışın bir inişi var.
umudunuzu sakın kaybetmeyin ve hayatın size getireceği fırsatları iy değerlendirin.
sakın vazgeçmeyin ve inancınızı kaybetmeyin.
bu arada rabbinizi bulun. onu bulmanız sevişmeyi bırakacağınız anldıbına gelmiyor.
sevgiyle