-
176.
0Rezervasyon
-
177.
0Güzel gidiyo pnp
-
178.
+2ORTA ASYA VE UYGUR TÜRKLERi ARASINDAKi iLiŞKiLER
Beyler kıta sular altına gömülmeden önce burdaki uygarlıklar zaten göç edip koloni kurmaya başlamışlardı. Yazdıklarımdan da anlayacağınız üzere bir kısmı Amerika kıtasına, bir kısmı mekgiba tarafına ve en büyük kolonilerden biride TAM DA UYGUR iMPARATORLUĞUNUN OLDUĞU YERE gitmeye başlıyorlar.
J.churcward ın kitabından ve Atatürk ün de altını çizdiği yeri paylaşıyorum :
UYGUR iMPARATORLUĞU MU'NUN EN BAŞTA GELEN KOLONi iMPARATORLUĞUYDU VE DOĞU YARISI TEVRAT'TA SÖZÜ GEÇEN "TUFAN" SIRASINDA MAHVOLMUŞTU ! -
179.
0Ana vatanımız bildiğim kadarıyla (orta asyadan önce )
-
180.
0Okuyacağım.
-
181.
0Rezerved
-
182.
+3"UYGUR iMPARATORLUĞUNUN PASiFiK iN KARŞI TARAFINDAKi ORTA ASYA'DAN UZANAN GÜÇLÜ KOLLARI HAZAR DENiZi ÜZERiNDEN DOĞU AVRUPAYI SARMIŞTI. BU, BRiTANYA ADALARI KITA AVRUPASINDAN KOPMADAN ÖNCEYDi.
imparatorluğun güney sınırı KOÇiN ÇiNi , BURMA , HiNDiSTAN, VE iRAN IN KUZEY SINIRLARIYLA KOMŞUYDU ve bu da Himalayalar ve Asyanın diğer dağları henüz yükselmeden önceydi."
KUZEY SINIRI SiBiRYA iÇLERiNE DOĞRU GiTMiŞTi, FAKAT BUNU AÇIKLAYAN BiR BELGE OLMADIĞI iÇiN NEREYE KADAR GiTTiĞiNi BiLMiYORUZ. SiBiRYANIN GÜNEYiNDE BAZI UYGUR ŞEHiRLERiNiN KALINTILARI BULUNMUŞTUR.
SONUÇ OLARAK ÇOK ESKi ÇAĞLARDAN KALMA BiR HiNDU BELGESiNDE DE SÖYLENDiĞi GiBi UYGURLAR , HAZAR DENiZiNiN BATI VE DOĞU KIYILARI ÜZERiNDEN AVRUPANIN iÇLERiNE DOĞRU YAYILMIŞLARDIR" -
183.
0reserved
-
184.
0Rezervasyon
-
185.
+1Burda da bir ekleme yapayım. "Batı merkezli tarihte avrupanın içlerine kadar gelen UYGURLULARI "ARiLER (ARi IRKI) olarak anlatıyorlar tabi UYGUR TÜRKLERi demek yemiyor tabi yer yerinden oynar çünkü
-
186.
0Reserved
-
187.
0Rezervesyo
-
188.
0iyi olur tarih sınavından yüksek alırım aq
-
189.
0Bi bakmak lazım
-
190.
+1Gelelim KIZILDERiLiLERE
Kızılderililerinin Amerika ya Orta Asya dan BERiNG Boğazı yoluyla gittiğini söyleyende var, Mu batmadan hemen önce gemilerle direkt olarak göç ettiklerini söyleyenlerde var. Kesin olan şu ki onlarla akrabayız beyler onlarda bizlerde 'MU'NUN ÇOCUKLARIYDIK' -
191.
+2ABD TAM 70 MiLYON KIZILDERiLiYi KATLETTiTümünü Göster
Dünyada en büyük soykırımı suçlusu Amerika Birleşik Devletleri'dir. Tam yetmiş milyon kızıl deriliyi katl ettiler
ABD TAM 70 MiLYON KIZILDERiLiYi KATLETTi
70 milyon insanı gözü kırpmadan, 65 milyon bizonuda sırf kızılderililer yiyor, yemesin aç kalsın diye ÖLDÜREN Bir inanç sistemi Tüm Dünyaya kendini demokrasi havarisi diye tanıtırken, kendisine karşı olan Her iNANCI da terörist olarak yaftalıyor...
KATLEDiLEN KIZILDERiLiLER GÖMÜLÜYORLAR
Tarih boyunca kendisine ait olmayan coğrafyalar üzerinde sayısız savaş ve çatışmanın mimarı olan ABD, kendi kanlı tarihini ve soykırımlarını unutmuş gibi görünüyor. Ama tarih unutmuyor. Bu kanlı tarihin sayfalarını açtığımızda, karşımıza ilk olarak Kızılderili katliamı çıkıyor. Kristof Kolomb’un 1492 tarihindeki keşfinden hemen sonra başlayan Kızılderili katliamı, yerli halkın tabi tutulduğu soykırımın adıdır. O tarihten 1886 yılına kadar süren katliamda, 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı.
ilk biyolojik silah
ABD’nin resmi devlet politikası olan Kızılderili soykırımı, Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan soykırımdan çok daha büyük bir soykırımdı. ABD’nin resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödemişti. Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolmuş taşmıştı. ilk biyolojik silah, Kızılderililer üzerinde uygulanmıştı. Sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda insanın öldürülmesi sağlanmıştı. Kızılderililerin açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan ölmesi de, soykırım yöntemlerinden biri olmuştu. Ancak ABD’liler, soykırım için son derece ilginç bir savunma yapıyor: “Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!”
Sığır gibi vurdular
’Yaralı Diz Katliamı’, Lakota Siuları ile Amerikan askerleri arasındaki son büyük çatışma olarak tarihe geçmişti. 29 Kasım 1890’da Birleşik Devletlerin beş yüz kişilik 7. Süvari alayı Minneconjou Lakota yerlilerinin kamp yerlerini çevirmiş ve çıkan çatışmada, Kızılderili şefi Koca Ayak’ın da aralarında bulunduğu 62’si kadın ve çocuk toplam 153 Siu öldürülmüştü. 1890’da Wounded Knee’deki Siu katliamı Kızılderili özgürlüğünün sembolik olarak sonu oldu.
Katliamı yaşayanlardan biri olan Gelincik Louise’nin şu sözleri vahşeti anlatmak için yeterli: “Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. “
BURAYI ALDIM ZATEN ÇOĞUNUZ BiLiYORDUR
http://www.bilimvetarih.com/node/71 -
192.
0Rezzzzzzzzzzzzz
-
193.
0Vay amk
-
194.
0dur burda okurum
-
195.
+2ABD ile yapılan eğitim anlaşamsını soranlar olmuş beyler buyrun ;Tümünü Göster
Eğitim Sistemini ABD‘mi Kontrol Ediyor?
27 Aralık 1947′de imzalanan "Fulbright Antlaşması" ile Türk Eğitim Sisteminin ABD tarafından kontrol edildiği ortaya çıktı.
Büyük yapısal sorunlarla boğuşan Türk eğitim sistemini 64 yıldır ABD'lilerin kontrol ettiği ortaya çıktı. Milli Eğitim'de 27 Aralık 1947′de imzalanan "Fulbright Antlaşması" ile oluşturulan komisyon Türk eğitim sistemini şekillendirmiş. Anlaşma gereği komisyonun başkanlığını ABD'nin Türkiye'deki Büyükelçisi yapıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, 1947 yılında yapılan anlaşma ile "Fulbright komisyonu" olarak bilinen komisyona bağlanmış. Fulbright Anlaşması'nın 5. Maddesine göre komisyon 4 Türk, 4 ABD'li 8 üyeden oluşuyor. Oylamalarda eşitlik olursa, nihai karar ABD'nin Türkiye Büyükelçisi tarafından veriliyor. Fulbright komisyonu, ilkokuldan imam Hatip'e kadar, tüm eğitim müfredatını belirleyebiliyor. Yarısı ABD'lilerden oluşan komisyona ABD'nin Türkiye büyükelçisi başkanlık ediyor. Komisyonda ABD'li uzmanların yer almasına tepki gösteren Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı ismail Koncuk, eğitim sisteminin yabancılara ihale edilemeyeceğini söyledi.
'HASTALIKLI BiR BEYiNiN ÜRÜNÜDÜR'
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı ismail Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı'nda yapılan anlaşmalar kapsamında ABD'li pek çok uzmanın görevlendirildiğini hatırlattı. Yıllardır uygulanan bu usulün son derece yanlış bir yaklaşım olduğunu belirtti. Türkiye her alanda insan yetiştirme başarısını yakalamış bir ülke olduğunu dile getiren Koncuk, "ABD'li uzmanların Türk Milli eğitim sistemine en küçük bir katkıları olduğunu kimse söyleyemez. Türkiye'nin meselelerine ve eğitim öğretim meseleleri yabancılara ihale edemez. Bu anlayışın hastalıklı bir beyinin ürünüdür. Türkiye'de görev yapan ve alanında uzmanlaşmış on binlerce eğitimcilerimize de hakaret olarak algılanır" ifadesini kullandı.
'BAKANLAR KURULU ABD'LiLERDEN OLUŞSUN'
Koncuk, "Ülke insanlarını yok sayarak, ABD'li uzmanlardan fayda sağlamak bize göre kompleksli bir anlayıştır. O halde bende Türk Eğitim-Sen Başkanı olarak şunu teklif ediyorum ki, Bakanlar Kurulu'nun yarısı ABD'lilerden oluşsun. Bu doğru bir teklif olur mu? Peki, Türk eğitim sistemine yapılanın benim bu teklifimden ne farkı var. Ben bu anlayışı kınıyorum" şeklinde konuştu.
KABUL EDiLEMEZ BiR UYGULAMA
Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi, Türk Milli Eğitim sisteminin 1947 yılında yapılan anlaşmadan bu yana ABD'liler tarafından denetleniyor olmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti. "Bu tamamen resmi ideolojinin ürünüdür. Türk Milli Eğitim sisteminin artık yalnızca adı milli" diyen Tanrıverdi, "Türkiye'de eğitim sistemi, bu topluma ait olan değerlerden oldukça uzaktır. Türk eğitim sisteminde ABD etkisini görüyoruz. Örneğin hiçbir kitapta başörtülü anne ve sakallı baba figürü, resmi göremezsiniz. Bu ülkenin kültürünü yansıtmaz" dedi
Tanrıverdi, "Türk Milli Eğitim sistemini ABD denetliyorsa ortaya çıktıysa, bu ülkenin üniversiteleri, eğitim fakülteleri ne iş yapıyor? Eğitim fakülteleri ne amaçla çalışıyorlar?" şeklinde konuştu.
FULBRiGT KOMiSYONU NEDiR?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde devlet kademelerinde yabancı uzman ve danışmanlara kapılar ilk olarak Milli Eğitim'de 27 Aralık 1947′de imzalanan "Fulbright Antlaşması" ile aralandı. Fulbrigh denilen Amerikalının hazırladığı bu anlaşmanın asıl adı "Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Anlaşma. Türkiye'deki bütün eğitim aşamalarının müfredat ve kitaplarının tespit edildiği, tüm eğitim sisteminin biçimlendirildiği bir komisyon. 1947 yılından beri, Türkiye eğitim sistemi bu komisyonun denetiminde. Bu komisyon, ilkokuldan imam Hatip'e kadar, tüm eğitim müfredatını belirliyor. Bu anlaşma ile Türkiye Milli Eğitimi 4'ü Amerikalı ve 4'ü Türk, 8 kişiden oluşan bir komisyonun idaresine bırakılmıştı. Bu komisyonun başkanlığını ABD'nin Türkiye'deki Büyükelçisi'nin yapması kabul edilmişti.
http://www.egitimajansi.com/haber-yazdir/7835
başlık yok! burası bom boş!