1. 6101.
    0
    sonra bir ingiliz bir fransız bir de temel gelmez mi
    ···
  2. 6102.
    0
    ingiliz ve fransız gibişmeye başladılar
    ···
  3. 6103.
    0
    bunu gören japon
    ···
  4. 6104.
    +1
    yeter dıbına sokiyim yatın lan artık
    ···
  5. 6105.
    0
    Temel yannanını bir çıkardı
    ···
  6. 6106.
    0
    o da ne!
    ···
  7. 6107.
    0
    dedi bu ne aq
    ···
  8. 6108.
    0
    tam dediği sırada uçak düşmeye başladı
    ···
  9. 6109.
    0
    gibicem ananızı
    ···
  10. 6110.
    0
    diye tepki verdi
    ···
  11. 6111.
    0
    diye bağıran temel uçağın el freninin üzerine düşmez mi birde
    ···
  12. 6112.
    0
    ucak ters takla atmaya basladı bırden
    ···
  13. 6113.
    0
    laaaps diye bir ses çıkmasın mı ?
    ···
  14. 6114.
    0
    daha önce böyle birsey görmedim !
    ···
  15. 6115.
    -1
    Cass, beş kızkardeşinin en küçüğü ve en güzeliydi. Kasabanın en güzel kızıydı Cass. Yarı Kızılderili. Esnek ve tuhaf bir vücudu vardı, yılanvari ve şehvetli; gözleri ise vücudu ile son derece uyumlu. Sıvı halinde akan bir ateşti. Girdiği şekle sığmayan bir ruh. Uzun, parlak, ipek gibi saçları her hareket ettiğinde sağa sola dalgalanıyordu. Ya çok neşeliydi ya da hüzünlü. Arası yoktu Cass'ta. Onun için deli diyenler vardı. içi ölmüş olanlar. Onlar anlayamazlardı. Erkeklerin umurunda değildi deli olup olmadığı. Bir ciks makinesiydi Cass onların gözünde. Cass onlarla dans eder, flört eder, ama bir iki istisna dışında iş yatmaya gelince bir yolunu bulup başından savardı.

    Kızkardeşleri onu güzelliğinden yararlanmamakla, aklını yeterince kullanmamakla suçlarlardı. Oysa hem akıl vardı Cass'ta hem de ruh. Resim yapar, dans eder, şarkı söyler, alçıdan heykelcikler yapar, birileri ruhen ya da bedenen incindiğinde içinde duyardı acılarını. Pratik bir zekası yoktu işte, farklı çalışırdı beyni. Kızkardeşleri önce onu kendi sevgililerini cezbettiği için kıskanırlar, sonra da sevgililerinden yararlanmadığı için kızarlardı. Çirkin erkeklere müşfik davranır, yakışıklı erkeklerden iğrenirdi. "Hayat yok onlarda." derdi."Mükemmel kulaklarından ve burunlarından başka bir tak düşünmezler. Yüzeyseldirler. içleri yoktur... "

    Deliliğe yakın bir mizacı vardı, mizacına delilik diyenler de.

    Babası alkolden ölmüş, annesi başkası ile kaçıp kızları kaderlerine terketmişti. Kızlar önce bir akrabalarının yanına sığınmış, akraba da onları bir manastıra yerleştirmişti. Manastır berbat bir yerdi. Özellikle Cass için. Diğer kızlar onu kıskanmış, kızların hemen hepsi ile dövüşmüştü. Sol kolu baştan aşağı jilet izleri ile kaplıydı. Sol yanağında da bir iz vardı, ama bu onu daha da güzelleştiriyordu.

    Manastırdan ayrıldığının ertesi günü Batı Yakası Barı'nda tanıdım onu. En küçükleri olduğu için kızkardeşlerinden sonra ayrılmıştı manastırdan. Tek kelime etmeden gelip yanıma oturdu. Kasabanın en çirkin adamıydım; bu yüzden seçmişti beni belki de.

    "içki?" diye sordum.

    "Tabii, neden olmasın?"

    Kayda değer fazla bir şey yoktu konuşmalarımızda. Öyle bir havası vardı Cass'ın. Beni seçmişti, o kadar basitti onun için. Rahattı. içkiyi seviyor, fazlaca içiyordu. Yaşı tutmadığı halde bara girmeyi başarmıştı. Sahte bir kimliği vardı belki de, bilmiyorum. Her neyse, her tuvaletten dönüp yanıma oturduğunda erkeklik gururum kabarıyordu. Sadece kasabanın değil, ömrümde gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. Kolumu beline dolayıp öptüm onu.

    "Güzel buluyor musun beni?" diye sordu.

    "Evet, ama başka bir şey var sende... görünümünle ilgili değil."

    "insanlar beni güzel olmakla suçluyorlar, gerçekten güzel miyim sence?"

    "Güzel sözcüğü yeterli değil."

    Cass elini çantasına soktu. Mendilini alacağını sandım. Uzun bir saç iğnesi çıkardı. Davranmama fırsat tanımadan iğneyi yandan burnuna geçirdi, burun deliğinin hemen üstünden. Korku ile karışık bir bulantı hissettim. Bana bakıp güldü.

    "Hala güzel buluyormusun beni?"

    iğneyi çekip mendilimi kanayan burnuna tuttum. Barmen ve çevredekiler yediği haltı görmüşlerdi. Barmen yanımıza geldi.

    "Bana bak," dedi Cass'a, "bir daha sapıtırsan kendini dışarda bulursun. senin oyunlarına ihtiyacımız yok!"

    "gibtir git,lan!" dedi Cass.

    "Ona hakim ol," dedi barmen bana.

    "Sorun yok," dedim.

    "Burun benim, ne istersem yaparım burnuma," dedi Cass.

    "Yapma," dedim. "Canım yandı."

    "Ben burnuma iğne sokunca senin canın mı yanıyor?"

    "Evet. Gerçekten."

    "Peki, bir daha yapmam. Neşelen biraz."
    Tümünü Göster
    ···
  16. 6116.
    -1
    cass, beş kızkardeşinin en küçüğü ve en güzeliydi. kasabanın en güzel kızıydı cass. yarı kızılderili. esnek ve tuhaf bir vücudu vardı, yılanvari ve şehvetli; gözleri ise vücudu ile son derece uyumlu. sıvı halinde akan bir ateşti. girdiği şekle sığmayan bir ruh. uzun, parlak, ipek gibi saçları her hareket ettiğinde sağa sola dalgalanıyordu. ya çok neşeliydi ya da hüzünlü. arası yoktu cass'ta. onun için deli diyenler vardı. içi ölmüş olanlar. onlar anlayamazlardı. erkeklerin umurunda değildi deli olup olmadığı. bir ciks makinesiydi cass onların gözünde. cass onlarla dans eder, flört eder, ama bir iki istisna dışında iş yatmaya gelince bir yolunu bulup başından savardı.

    kızkardeşleri onu güzelliğinden yararlanmamakla, aklını yeterince kullanmamakla suçlarlardı. oysa hem akıl vardı cass'ta hem de ruh. resim yapar, dans eder, şarkı söyler, alçıdan heykelcikler yapar, birileri ruhen ya da bedenen incindiğinde içinde duyardı acılarını. pratik bir zekası yoktu işte, farklı çalışırdı beyni. kızkardeşleri önce onu kendi sevgililerini cezbettiği için kıskanırlar, sonra da sevgililerinden yararlanmadığı için kızarlardı. çirkin erkeklere müşfik davranır, yakışıklı erkeklerden iğrenirdi. "hayat yok onlarda." derdi."mükemmel kulaklarından ve burunlarından başka bir tak düşünmezler. yüzeyseldirler. içleri yoktur... "

    deliliğe yakın bir mizacı vardı, mizacına delilik diyenler de.

    babası alkolden ölmüş, annesi başkası ile kaçıp kızları kaderlerine terketmişti. kızlar önce bir akrabalarının yanına sığınmış, akraba da onları bir manastıra yerleştirmişti. manastır berbat bir yerdi. özellikle cass için. diğer kızlar onu kıskanmış, kızların hemen hepsi ile dövüşmüştü. sol kolu baştan aşağı jilet izleri ile kaplıydı. sol yanağında da bir iz vardı, ama bu onu daha da güzelleştiriyordu.

    manastırdan ayrıldığının ertesi günü batı yakası barı'nda tanıdım onu. en küçükleri olduğu için kızkardeşlerinden sonra ayrılmıştı manastırdan. tek kelime etmeden gelip yanıma oturdu. kasabanın en çirkin adamıydım; bu yüzden seçmişti beni belki de.

    "içki?" diye sordum.

    "tabii, neden olmasın?"

    kayda değer fazla bir şey yoktu konuşmalarımızda. öyle bir havası vardı cass'ın. beni seçmişti, o kadar basitti onun için. rahattı. içkiyi seviyor, fazlaca içiyordu. yaşı tutmadığı halde bara girmeyi başarmıştı. sahte bir kimliği vardı belki de, bilmiyorum. her neyse, her tuvaletten dönüp yanıma oturduğunda erkeklik gururum kabarıyordu. sadece kasabanın değil, ömrümde gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. kolumu beline dolayıp öptüm onu.

    "güzel buluyor musun beni?" diye sordu.

    "evet, ama başka bir şey var sende... görünümünle ilgili değil."

    "insanlar beni güzel olmakla suçluyorlar, gerçekten güzel miyim sence?"

    "güzel sözcüğü yeterli değil."

    cass elini çantasına soktu. mendilini alacağını sandım. uzun bir saç iğnesi çıkardı. davranmama fırsat tanımadan iğneyi yandan burnuna geçirdi, burun deliğinin hemen üstünden. korku ile karışık bir bulantı hissettim. bana bakıp güldü.

    "hala güzel buluyormusun beni?"

    iğneyi çekip mendilimi kanayan burnuna tuttum. barmen ve çevredekiler yediği haltı görmüşlerdi. barmen yanımıza geldi.

    "bana bak," dedi cass'a, "bir daha sapıtırsan kendini dışarda bulursun. senin oyunlarına ihtiyacımız yok!"

    "gibtir git,lan!" dedi cass.

    "ona hakim ol," dedi barmen bana.

    "sorun yok," dedim.

    "burun benim, ne istersem yaparım burnuma," dedi cass.

    "yapma," dedim. "canım yandı."

    "ben burnuma iğne sokunca senin canın mı yanıyor?"

    "evet. gerçekten."

    "peki, bir daha yapmam. neşelen biraz."
    Tümünü Göster
    ···
  17. 6117.
    0
    ama olmadı
    ···
  18. 6118.
    0
    belki de oldu ama biz görmedik
    ···
  19. 6119.
    0
    sonra döndüm ve dedim ki
    ···
  20. 6120.
    0
    seni gibecem kızım
    ···