17 yaşında bekaretimi nasıl kaybettim

izmirliyim ama bekaretimi bigiblete binerken değil, bir bahar günü yamanlar dağı eteklerinde kaybettim.

bekaretimi nasıl ve kiminle kaybettim, kan geldi mi, acıdı mı, neler hissettim her şeyi apaçık anlatmak istiyorum.

amacım, şayet günün birinde patlatırsanız kızın neler hiseedeceğini sizlerin anlaması.

şunu öncelikle belirtmek isterim ki, bekaretimi kaybederken patt sesi gelmedi.

türkiyede kızların ve kadınların namus organı amzütmemedir. beyni kimse giblemez. amcığına yarak giren kız huur, zarı olan kız namusludur...

bekaretimi daha reşit olmadan önce kaybetmek ietemem belki de bu aptal gelenekleri protesto etmekti.

elele tutuşmak sarılmaya, sarılmak öpüşmeye, öpüşmek gibişmeye delalettir. bekaretimi vereceğim erkek aytekin ile bütün bu safhalardan geçmiş, sıra onun yarağı ile benim amcığımın tanışmasındaydı.

o gün piknik için yamanlar dağının eteklerine gittik. ilk izmir burada kurulmuştur. izmirin ilk insanlarının yaşadığı topraklarda, ilk yerde, ben de bir ilkimi yaşayacaktım. kader amcığıma ağlarını örmüş, içimde bir his bana o gün vereceğimi fısıldamıştı. bunda giydiğim mini eteğin de etkisi vardı sanırım. zira aytekin'in kot pantolonundan sert yarağı neredeyse fırlayacaktı.

izmirin bahar ayları oynar amcık yarak yayları...

yamanlar dağının eteklerinde, etrafta kimsecikler yoktu. güneş sımsıcak, kuşlar şen şakrak. içimden "tam verilecek bir gün" dedim kendi kendime. unutulmayacak, hep hatırlanacak, amcığıma ilk defa yarak girerken kuşlar seslerini kesecek, ağaçlar yaprakları ile bekaretime selam duracaklardı, veya ben öyle hayal ettim, kolay değil, ilk defa yarak yiyecektim.

sadece ben değil, bütün kadınlar amlarını bi şeylere sürttürmekten hoşlanır. kimisi yastığa, kimisi koltuk kenarına, kimi bigiblet selesinin sivri ucuna. tahmin edebileceğiniz gibi, aytekin yanımdayken bunlara hiç gerek yoktu. orijinal yarak varken imitasyonuna kim bakar. elmamdan büyükçe bir ısırık aldım, havva kadar tahrik oldum, mini eteğimi kasıklarıma kadar çektim, gittim aytekin'in kucağına bacaklarım açık oturdum. külodum yoktu...

bazı arkadaşların belirttiği gibi yamanlar mevkiinde kürtler yoğundur. aytekinin kucağına oturup, manavgat şelalesi gibi sulanmış amımı onun yarağına sürterken ha kürt bizi rontgenlemiş ha türk ne fark ederki dedim içimden. amcığımdan bütün vücuduma yayılan zevk tsunamileri etnik ayrımcılığı yerle bir edecek kadar devasaydı o an.

... kucağına bacaklarım iki yana 180 derece açık oturmamdan ve külotsuzluğumdan olsa gerek aytekin o gün vereceğimi anlamıştı. amımı sürttüğün yarak elması bile çizecek kadar sertleşmişti. züt loblarımı hafifçe kaldırdım, aytekin levi's kotunun fermuarını açtı, bir eli ile yarağını boxerından çıkarırken bir eliyle beni sımsıkı kavramış kendine doğru çekiyordu. dudaklarımız birleşti. saka kuşunun ritimlerinde birbirimize dil atmaya başladık. amcığımdan akan sulara set çek hes yap megawattlık elektrik üret, o derece sulanmıştı

sıfır kilometre amcığım artık kontak çevirmeye, yarak yemeye hazır ve nazırdı.

amcığım ile yarağın tanışmasına çok az bir zaman kalmıştı. aytekinin yarağına amcığımı sürterken birkaç kere cırt vırt ses geldi, amım fışkırıyor, yarağı dört gözle bekliyordu.

... aytekin ile birbirimize sımsıkı sarılmış, onun yarağının kafasının kertiği amcığımın hassas içdudaklarını tatlı bir rehavetle gıdıklarken, bedenimin 52 kilosu tek bir noktada, amımda odaklanmıştı. nasıl bigiblete binerken ellerinizi gidondan çeker ve uçar hissine kapılırsınız, aynen öyleydim. aytekin'in kucağında, yarağının üzerinde saka kuşu olmuş kanat çırpıyordum.

sular seller sepken olmuş narin kız amcığım yarağın üzerinde ileri geri hareket ederken aniden yarağının bakire amıma girdiğini hissettim. ta beynime kadar bir sıcaklık yayıldı. memelerimin daha da irileşmiş, amcığımın daha da daralmış gibiydi. karmakarışıktım ama mutluydum. çıkmaz labirentlerde yolumu kaybetmiştim ama o parlak göz kamaştırıcı ışığı görüyor, yönümü biliyordum.