-
26.
0Rezzzzssk
-
27.
0DevAm reis
-
28.
+1Sonunda trendlerde hikaye gördük aq yaz baba yaz
-
29.
-1Ya tutarsa
-
30.
-1Ya huurlık yapmayın bi kere be. Trende girip salıyosunuz ananızı giberşm
-
31.
0rezervasyon
-
32.
0inandim amk
-
33.
+8Birkaç gün geçmişti. Yazıın sonu geliyordu. Sonbahar etkileri şehre hakim oluyordu. Yazın mahalleden ayrılanlar bir bir dönüyordu mahalleye. Evimizin arka balkonundan mahalle arasındaki telaşeyi izliyordum. üzerimde birkaç gündür bir halsizlik, yorgunluk vardı. Bahar yorgunluğu diyorlardı sorduklarım
Günün ilerleyen saatlerinde gökyüzü giderek grileşti. Hafif rüzgara ince yağmur taneleri eklendi. Balkondaki konserve tenekelerine çarpan yağmur tanelerinin sesi, ıslanan tıprağın kokusuyla birleşmişti. Gözlerimi kapadım ve o temiz kokuyu çektim ciğerlerime. Tertemizdi ciğerlerim. Sigara içilen yerde bile oturmazdım. Sokaklara inip özgürce dolaşma isteği geldi içimden. Belki açılırım diyerek evden çıktım. Annem alt katta ev sahibine oturmaya gitmişti. Ev sahibinin Pintiliğinden mozaik bile yaptırmadığı beton merdivenden inip dışarı çıktım. Zaman durmuş gibi yağmur tanelerini seçebiliyordu gözüm. Yağmurda gezmek için çıkmıştım dışarı ama yağmurdan kaçar gibi hızlı hızlı yürüyordum. Sokak arasında bulgar göçmeni bir ailenin yıllardır gelmediği evinin önünden geçiyordum. Sırtımın altında bir ağrı hissettim. Sanki biri sırtıma bıçak saplamış gibiydi. Acı öylesine şiddetli ve bir anda girdi ki midem bulandı. Duvarın dibine eğildim ve kusmaya başladım. Komşumuz fatma teyze seslendi. Cevap verecek mecalim yoktu. Kusma hissi geçmişti ama sancı hala devam ediyordu. Olduğum yerde doğruldum. Etrafı flu şekilde görüyordum. Yağmur şiddetlenmişti. Saçlarımdan süzülen sular kirpiklerimden aşağı süzülüyordu. Nefes alıp verdikçe burnumdan yağmur havasıyla beraber su giriyordu. Fatma teyze tekrar seslendi. Başımı çevirdim ve panikle bana bakıyordu. Gözlerim karardı ve kendimi hiçliğe bıraktım. Artık hiçbir yerim ağrımıyordu -
-
1.
0Devammmmmmm
-
1.
-
34.
0Güzel ilerliyor devam panpa
-
35.
0Devaaaaammm
-
36.
+5Uyandığımda yağmur yağıyordu dışarıda. Havada loş bir aydınlık, etrafta kimsecikleri göremiyordum. Ne olmuştu ki... içinde bulunduğum durumu çözemedim bir an. Acaba az önceki mi bir rüyaydı yoksa şu an mı rüyadaydım. Evimi özledim bir an. Mahallemizin birkaç yüz metre ilerisindeki 8 katlı blokların karşısında tarladaydım. Küçükken buğday ekerlerdi buraya. Hasat zamanı saman balyaları arasında saklambaç oynardık. Oysa şimdi soğuk ve donuk otların arasında çalı çırpı yığınıydı sadece. Patikayı geçip eve doğru yol aldım. Mahallede tek tük insan vardı. Hepsi tek düzen ve donuk şekilde fısıldaşarak yürüyorlardı. Sokağımızın başına vardığımda kalabalık bir görüntü karşıladı beni. Etrafta onlarca insan vardı. Kadınlar bir kenarda oturmuş, erkekler ise duvar dibinde sigara içiyordu. Birçoğunun yüzü tanıdıktı. Mevlüt okunuyordu sanırım. Düğün olsa haberim olurdu. Ama bu yağmurda ne mevlüdü. Eve doğru yaklaştığımda bizim balkondan bir muşambanın balkon altına doğru direğe bağlanarak gerildiğini gördüm. Çadıra benziyordu. Bu manzaryı en son 6 yaşımda görmüştüm. Komşumuz nazif amcanın cenazesiydi. evlerinin önüne çadır yapmışlardı. içeri bizi almıyorlardı. Sadece kapısından içerde yatan merhumun ayaklarını görmüştüm. Üzerinde beyaz bir örtü vardı. Pek akrabası yoktu. Oğlunun içeri girip ağlayarak dışarı çıktığını görmüştüm. Koskocaman bir adamı ilk defa o zaman ağlarken görmüştüm. Sonradan orada ölü yıkanıp kefenlendiğini öğrendim. Oğlu da kefenlenmeden önce son kez görmüştü babasını. Çok garip bir şey bu ölüm
-
37.
+6Kalabalığın arasına yaklaştıkça tanıdık yüzler arttı. Bir sürü arkadaşım oradaydı. Kenarda dikilmiş boş gözlerle çadıra bakıyorlardı.. içimi bir korku kapladı. Kesin biri ölmüştü ama kim. Ev sahibimiz mi acaba. Hızlı adımlarla çadıra yaklaştım. Çadırın önünde bir aralık vardı. içeride yıkanan cenazenin ayaklarını gördüm. içim ürperdi. Ağabeyimi aradı gözlerim. Kimdi acaba ölen. O ara çadırdan ev sahibimiz çıktı. Çadır aralanınca babamı gördüm içeride. Ağlayarak izliyordu imamı. içeri. daldım hemen ve ağlamaya başladım. Kesin ağabeyime bir şey olmuştu. Ama benim nasıl haberim olmazdı... içeri girmemle gözüm cesede takıldı. içerisi hafif karanlıktı ama o beyaz yüz unutlamayacak gibiydi. imamın elleri maşrapayla su dökerken ayak bağlarım çözüldü. Nefesim kesildi. işte ben orada bir taşın üstünde yatmış ve hareketsiz bembeyaz yüzümle teslim olmuştum. Annemin isyan eder gibi çığlığı bastırdı o anı. Yükselen çığlığı içimde kopuyor, babam daha da ağlıyordu. Etrafa yumruklar savurmaya başladım ama nafile. Oraya o an ait olmayan tek şey bendim. Dşarı çıktım koşarak ama fayda vermedi. Bu dünyadaki hiçbir kimse, hiçbir şey beni duymuyordu. Sadece kalabalığın arasından geçen kedi durdu ve kulaklarını bana dikti. Çığlıklarım arasında hızla uzaklaştı sonra.
-
-
1.
0cin misin sen la korkutma gece gece giberim belanı
-
1.
-
38.
+6Tekrar içeri girdiğimde çenemden başım üstüne bir bez bağlanmıştı. imam kefene sarıp sarmaladı beni. Bir kenara dikilmiş olanı izliyordum. Artık sesim çıkmıyordu. Kefen ayak kısmından bağlanmış, sadece başım açık kalmıştı. Konu komşu sırayla girip son kez baktılar yüzüme. Ağabeyim girdi içeri. Çok kavga ederdik onunla. Sadece hıçkırıyordu. En son annem girdi içeri. Yunuşak ellerini son kez yüzüme dokundurdu. Çığlık atmadı hiç sadece hıçkırıyordu. Komşular annemi çıkardı. imam tek hamlede yüzümü kefenle kapattı ve üstten kefeni bağladı. Sessizlik içindr içeri kocaman bir tabut girdi. Ölü bedenimi bir hamlede tabuta yerleştirdiler. Kapağı kapattılar. artık yoktum. Gözlerim karardı. Ve hiçlik...
-
-
1.
0Devam qumqi okuyanlar vad
-
1.
-
39.
0hadi amk
-
-
1.
0ölüye hakaret 3000 ahiret yılı cehennemden başlıyor kardeş. dikkat et biz burada daha kalabalığız.
-
1.
-
40.
+6gözlerimi tekrar açtığımda çürük tahta kokusu, rutubet ve karanlık sarmıştı her bir yanımı. boylu boyuna uzanmıştım ve hareket edemiyordum. vücudum olduğu yerde sallanıyordu ve etrafta fısıltı ve tıkırtılar vardı. arada bir besmele ve fatiha sureleri çalınıyordu kulaklarıma. o an anladım ki rüyada değildim. rüya bu kadar uzun süremezdi. tabutun içinde, o meşhur dört kolluda zütürüyorlardı beni. Lisede edebiyat öğretmeninin sessiz gemi şiirinde tahlil ettiği gibiydi her şey.
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Birçok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti çok seneler geçti
Dönen yok seferinden
Biçare Gönüller
Ne giden son gemidir bu
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti çok seneler geçti
Dönen yok seferinden
zaman mefhumundan demir almıştım artık ben de. ve bindiğim bu geminin arkasından hiç kimse el sallamıyordu bana. oysa harbiyeye uğurladıklarını hayal ederdim hep. şimdi hayatıma dair her şey anldıbını yitirmişti. Ara sıra ölümü düşünürdüm ama hiç böyle olacağını hayal etmemiştim. hani Azrail neredeydi. o almayacak mıydı canımı? annem babam ne kadar da üzgündür şimdi. Keşke ağabeyimle o kadar kavga etmeseydim. nedense birden geçen yılki kavgamız geldi aklıma. kavga ederdik ottan taktan sebeplerle ama kıyıp da sert vuramazdı bana. bense acımasızca geçirirdim yumruklarımı. geçen yıl yine böyle bir kavgamızda arkası dönükken sırtına tekme atmıştım. dengesini kaybedip kafasını koltuğun kenarındaki demire çarpmıştı. çok kanamıştı ve gözü çıkacaktı az kalsın. çok korkmuş ve üzülmüştüm. o ise bana tepki bile vermedi. alnından damlayan kanlarla gözü yaşlı gitti yanımdan. keşke ağzımı burnumu kırsaydın abi. saatlerce ağlamıştım. o ise yanıma gelip omzuma dokunmuş, kardeşler arasında olur böyle şeyler demişti. ne yapıyor, ne hissediyor acaba şimdi. -
41.
+3sibel ne yapıyor acaba. eminim haberi yoktur şu an olanlardan. belki de şenay söylemiştir olanları. sahi ben neden öldüm ki. sırtıma giren bir ağrıydı hatırladığım. insan sırtına giren ağrıdan ölür mü hiç. önümüzdeki yıl lise son sınıf olacaktım. öss falan. gençliğim, hayallerim, sevdiklerim... her şey bir anda nasıl bu kadar anlamsızlaşır ki. içim daralıyordu. şu an neredeydim acaba. şu an neyse de ben ya cehenneme gidersem? içime bir sancı oturdu. Öyle dindar bir adam falan da değilim ki. kim 17 sinde ölmeyi planlar. emekli olup hacca giderim, namaz niyaz kurban yırtarım bir türlü diyordum. bu talihsiz loto mahvetti beni. Ne soracaklar ki acaba.?münker nekir miydi o melekler? ama azrail yok. bu nasıl ölmek anlamadım.
-
42.
+4bu düşünceler arasında tabut durdu. beni bir yere indirdiler. dışarıdan fısıltılarla birlikte trafik sesleri geliyordu. bir korna sesi duydum. keşke o arabada ben olsaydım. aptal mısınız lan amaçsızca dolaşıyorsunuz. öleceksiniz ölecek! ölüm gerçekmiş lan...
imamın sesi duyuldu. cenaze namazını tarif ediyordu. o an anladım. mezarlıktaydık. musalla taşının üstünde imam defterimi dürecekti. mezarlığın yanı ana caddeydi. araba seslerinin sebebi belli oldu. imam sordu. merhuma haklarınızı helal ediyor musunuz. Helal olsun.3 kere sordu. ve herkes helal olsun diye bağırdı. sahiden helal ettiler mi acaba. ya aralarından biri etmediyse? içlerinde arkadaşlarım da vardır belki. belki sevmeyenlerde vardı beni. ya o an burada olmayanlar?
tabut tekrar havalandı sallanmaya başladı. son durağa gidiyordum belli ki. midem bulanıyordu gözlerim karardı. görüş kayboldu... -
43.
+11bu hikayeyi tamamlayacağım. ama ses verin de motivasyonum artsın gençler.
-
44.
+7gözlerimi açtığımda kalabalığın yanındaydım. ana caddenin yanındaki mezarlıkta, mezarımın başında kanlı canlı olmasam da ruhani hassasiyetimle kendi cenazemin defnedilişine şahit oluyordum. mezarın yanı başına konulmuş tabutumun kapağını hiç tanımadığım bir adam açtı. babam kenardan izliyordu. ağabeyimin gözleri donuk, bakışları ruhsuzdu. mezarın başı birden kalabalıklaştı. babamın yakın arkadaşı salih amca çevik bir hareketle atladı mezarın içine. ömer amca ise yanındaki tanıadığım bir adamla bedenimi kucaklayıp salih amcaya verdi. salih amca beni kabire yerleştirdi.
-
45.
+81 metrelik tahta çıtalar bedenimi kapatacak şekilde kabre dizildi. içeri bir tane selvi fidanı attılar. artık görünmüyordum. salih amcaya el vererek çıkardılar mezardan. imam dua okumaya başladı. 3 kürek vardı mezarın başında. birini babam aldı. diğerlerini başkaları. ilk toprağı babam atmıştı kabrime. o en sevdiğin insan, canım babam beni ebediyete gönderen ilk toprağı attı. hayatın en acımasız yanı da bu sanırım. en sevdikleriniz en çok toprağı atan oluyor. 1 dakika geçmedi ki kabrin üstü tümsek olana kadar toprakla doldu. imam elindeki ibrikten mezarın üstüne su dökerek bir çizgi çizdi. sanki hayatı anlatır gibiydi. Ömür su gibi geçti ve bitti...
-
-
1.
0Yaz kardeşim yaz...
-
2.
0yaz ba
-
1.
başlık yok! burası bom boş!