1. 76.
    0
    18 yaşındaydım. mevsim yaz, en deli zamanlarımız.

    gece saat 2:30 civarında eve girdim,

    yarım saat sonra kıyamet koptu.

    o 45 saniye hiç bitmeyecek zannettim,

    sona erince avazım çıktığı kadar bağırdığımı hatırlıyorum.

    ölen herkese allah rahmet eylesin,

    sevdiklerini kaybeden herkese allah sabır versin.
    ···
  2. 77.
    0
    hiç bir yakınımı tanıdıgımı depremde kaybetmeme ragmen depremin çok az oldugu bir yerde yaşamama ragmen panpalar hepinizin yazdıgını deil 2 satır okuyunca tüylerim diken diken oldu hepinizin başı sağolsun. bi daha yaşamzsınız umarım
    ···
  3. 78.
    0
    bu sefer gerçekten beyler :(
    ···
  4. 79.
    0
    @63 tebessüm ederek duygulandırdın, Allah kimseye böyle acı vermesin.
    ···
  5. 80.
    0
    allah rahmet eylesin ölenlerin yakınlarına allah sabır versin kardeşlerim. zor gerçekten deprem altında can veren içinde kurtulan içinde
    ···
  6. 81.
    -4
    şu an evdeyim limonata içiyorum
    ···
  7. 82.
    0
    olm çok pis duygulandım lan :/

    şuan oturduğumuz evde oturuyorduk deprem gecesi.. ev kalabalık olduğu için bana yatacak yer olarak eski vitrinin altına yer yatağı hazırlanmıştı, orada yatıyordum. başladıktan 10 saniye kadar sonra kendime geldim, ayıldım ve vitrinin 45 derecelik açıyla üzerime geldiğini gördüm. işe bakın ki hiç kimse de o depreme uyanmamıştı, aceleyle herkesi uyandırdım ve kapı eşiklerinde depremin geçmesini bekledik. bittikten sonra aşşağıya indik. nedendir bilmiyorum ama ben ilk iş olarak gökyüzüne baktım ve 2 tane ay gördüm, ikisi de dolunaydı.. hemen birini çağırdım ona da gösterecektim fakat bu sefer de hiç biri yoktu, simsiyah gökyüzü.. bulunduğum bölgede bina yıkılmadı, yaralanan ya da ölen olmadı çok şükür ama o anları düşününce hala daha ürperirim..

    ölen kardeşlerimize allah rahmet eylesin :/
    ···
  8. 83.
    0
    @63 tebessüm ettirdin panpa
    ···
  9. 84.
    0
    gölcük tam bi felaketti.. yaşadıklarımı yazamıyorum gözümün önüne geldi herşey
    ···
  10. 85.
    0
    beyler izmit körfezde denizden ateş topu çıkmış diyorlar doğru mu ?
    ···
  11. 86.
    0
    @71 ibretlik, allahtan birinize bişey olmamış kardeşim.
    ···
  12. 87.
    0
    adapazarında oturuyoruz ;

    saat gece 03 civarı idi. ben daha o zamanlar 10 yaşlarında falanım , babannemin oğlum kalkk kıyamet kopuyor kalk dışarıya çıkalım kalk olm diyor deyişiyle hafif bi sersemlikle kalkar gibi oldum ama -benim uykumda öyle bi ağırdır daha cocukluktan beri dıbınakoyim - ben kalkamıyorum neyseki babannem aldı kucagına cıktık yolun ortasına babannemin kucagındayım noluyor babanne niye kaldırdın beni diyorum sus olm uyumaya devam et sen diyor bana ben anlamıyorum hala tabi.

    içerde de babam kalmıştı birde onu da unuttuk ne yaptı acaba diye telaşlanıyordu babannem oğluuum çııık diye haykırıyor ama ne yapsın yapacak bişey yok içeriye de giremiyordu. ev 4 katlıydı bide aq bizde 1.katta yatıp kalkıyorduk hala sallanıyordu ben bi ara yerin açıldığını gördüm ve o direklerin sağdan sola savrulduğunu gördüm aq öyle sarsıntımı olur lan. babam o sarsıntıda annemleri aramış tabi sakın gelmeyin -abim ve annem yurt dışındaydılar o ara- - o gece otobüs biletlerini almışlardı ve yola çıkacaklardı ki babam o esnada nasıl düşündüyse onu aq adam daki cesarete bak.- neyseki aramış öyle sakın gelmeyin yerle bir oldu burası diye pat telefon kitleniyor ve kapanıyor. televizyon gardolap ütü falan hespi düşmüş babamın üstüne neyseki çıktı dışarıya da içimiz rahatlamıştı

    3. katta da bizim teyzemler oturuyordu birde onları merak ediyoruz onlarda sağ sağlim dışarıya çıkmayı başardılar neyseki
    sonra hep birlikte çıktık dışarıya evin karşısında büyük bi alanımız vardı sabaha karşı oraya bi çadır kurduk oralarda sabahladık tuvalete gidemedik 1 hafta eve girmeye korkuyorduk vay dıbınakoyim ya ne günlermiş

    gece 4 5 de yardım kamyonları gelirdi onlar için uyumazdık ağzımıza bi iki lokma atalım aç kalmayalım. yokluğu orda anladım lan ben. millet aç su yok elektirk yok hiç bişey takip edemiyoruz nerde ne olmuş anca sağda solda radyo varsa ordan duyuyorduk

    su makinaları gelirdi pet şişe toplardık çöpten su dolduralım da aç kalmayalım susuz kalmayalım diye

    adapazarına indiğimizdeki manzarayı sizlere nasıl anlatayım be dostlar ? o ölüleri - o kokuları - o evlerin nasıl yan yattığını :( içim sızlıyor lan hala.
    elinde cocuguyla enkaz altında duranlar mı kepçelerin enkazları nası kaldırdıgınımı ağlamaklı gözlerle aileden 1 kişinin bile yaşamasına dua edenleri mi :'(

    hey gidi günler. bu da böyle bi anım panpalar.

    özet : okuyun binler . evimiz yıkılmadı allaha şükür ama o korku yeter de artar bile be panpalar.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    0
    @74 öyle bi ışık görmüştük
    ···
  14. 89.
    +13
    çok sıcaktı bursa. erkek kardeşim benim odam serin diye yere uzanmış, halının üzerinde yatıyordu. anlamadım önce, sanki bir gazetenin üzerine kum döküyorlar gibi bir ses gelmeye başladı.
    yerde uyuyan kardeşimi görebilecek kadar net bir ışık doldu odaya. ayağı ile yatağımı sallamıyordu. ama ben bu şiddetli sallantının ne olduğunu anlayamıyordum annemin çığlığını duyana kadar.. "korkmayın. korkmayın, kızım nerdesin? kardeşin yatağında yok oğlum neredesin?" dolap hızlı hızlı duvara çarpıp geri yerine oturuyor, üzerinde duran kumbaramdan para sesleri geliyordu, dışarıdan çığlıklar. "yeteeerr allahıııımmm" diye bir feryat. hala sallanıyor her yer. kardeşimin üzerine kapaklandım. dolap düşecek korkusuyla. annemi gördüm o sıra. emekliyordu.. elini iceri uzatıp elimi tuttu ve kendine cekmeye calıştı. bende kardeşime sımsıkı sarılıyor,ama aslında kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. hiç kımıldamadım annem beni çekmeye çalışırken.

    bitmişti o cehennem. herkes sokaklara dökülmüş. arabaları olanlar arabalara, olmayanlar boş arsaya doluşmuştu.

    telefonlar çalışmıyor ki adapazar'ında yaşayan dedemi ninemi arayalım.
    arabanın radyosunu açtık...
    hiç bir kanal cekmiyor trt radyodan başka.

    merkez üstü izmit dediler önce. gelen ilk bilgilere göre ölü vardı.
    sonra 10 ölü var dediler,
    beş dakika geçmeden ölü sayısı 100 ün üzerinde dediler.
    yerle bir oldu dediler sakarya, izmit, gölcük. böyle olmayacak dedi babam sabah 5'te adapazarına gidiyoruz...
    dualarla, evimizin kapısını dahi kilitlemeden. korkarak içerden aldığı cüzdanı ile arabaya geldi babam.
    sakarya'ya yaklaştıkça, yıkılan evler, çatlayan yollar...

    biz o şehre girdik, girmesine ama... kıyamet. kan kokusu. toz.

    inlemeler, ağlayanlar,
    adresler değişmiş, apartmanlar çökmüş... bir bankanın atm'si patlamış ama hiç kimse bakmıyor bile ortalıkta uçuşan paraya

    babam dahil hepimiz ağlıyoruz arabanın içinde. sokaktaki insanlar ağlıyorlar, yürüyebilenler yürüyemeyenlere yardım ediyor ayaklarında ayakkabı yok.

    yarı çıplak çoğu insan.

    dedem'lere gittik. sadece bir enkaz var... ne dede, ne nine?
    ne de halam...

    babamın nasıl bir feryatla elleriyle o enkazı kazmaya çalıştığını asla unutamam.
    asla unutamam, halamın bir gözünün açık, öbür gözünün kum dolmuş olduğunu, ve asla unutamam dedemin ninemin üzerine kapaklanmış halde duran cansız, tozlu bedenini.

    başı sağolsun tüm ülkemin.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 90.
    +8
    benim bütün ailem gitti amk çok ciddiyim lanet olsun herşeye hayata dedim
    5 yıl çocuk esirgeme yurdunda kaldım
    (bkz: sabahları bir bardak) ayrıca (bkz: bu günkü yemeğim şehriyeydi)
    okuyorum utanmıyorum boğaziçi çevirmenlikteyim hiçbirzamanda fakirliğimden utanmadım burslarım üni paramı karşılıyor gerisine ihtiyacım yok.bir gün bunlar geçecek..
    ···
  16. 91.
    0
    gökyüzündeki yıldızlar yere iniyor sanmıştım..her yer karanlık telefonla aradığım kimseye ulaşamıyorum cep telefonları çekmiyor ev telefonu hatları kopmuş..
    ···
  17. 92.
    0
    gözlerim yaşlandı gene.
    ···
  18. 93.
    0
    biz hep sotede içtik

    yine herşeyi eleştiriyor, yine düşürüyor, yine konudan konuya geçip, sotelerde şarkıları söylüyor, şarkıları tezahürata çevirip, sakaryaspor`umuz için besteliyorduk. çoğumuz ne olduğunu, ne zaman geleceğini bilmediğimiz buhranlar geçiriyorduk. sağlıklı birer birey olarak duruyorduk, fakat yaralıydık.

    bir şehrin göbeğinde, sakaryanin merkezinde cark caddesi patantliydik hepimiz yikik bir kentin gobeginde sokaginda hic bar olmamasina ragmen barlar sokagi diye bilinen ambarli sokakta, depremden sonra ahşap bir kahve olarak hizmetimize sunulan yakamoz kahvehanesi`nin arkasında hiç bitmedi depremler. biz de artık sokak çocuğuyduk ve alkol başka içiliyordu sotelerde.

    hergün yürüdüğümüz sokakları depremden sonra bulamıyor, bizi neyin beklediğini bilmez bir halde şehrin nöbetini tutuyorduk. bazı akşamlar neşemizden söylemediğimiz şarkı kalmaz, bazen efkar bile lanet okurdu sessizliğimize. atkıları gözümüze kadar çeker, şişelerimizle hayallere dalar, sevgimizi çalan tabiata küserdik. ustası olmuştuk birbirimizin, gözlerimizden ruh halmizi anlar ve hiç konuşmadan sotedeki yerimizi alırdık. bir şehrin göbeğinde, sokak ortasında, anılarımızla kalmıştık. bazı akşamlar o kadar çok oluyorduk ki; üçerli beşerli gruplar halinde paylaşıyorduk sote yerlerimizi. şarkılarımızı bile ağır makamlarda söylüyorduk zamanı kazanmak için, lakin yarın bizi hiçbir şey beklemiyordu. gitmiyorduk, kaçmıyorduk doğayla inatlaşıyorduk. artçı depremler tribün arkadaşımız olmuştu, yeşil-siyah çekiyorduk.

    çevre illerden yardıma gelen insanlar için, insanlık için içiyorduk bir akşam; bir akşam ise sigaraları iki katı fazlasıyla satan büfeciyi öldürmediğimiz için. hiçbir şey geri gelmiyordu, orada şu vardı, o binanın altında şu dükkan vardı. a o adam mı? öldü. onlar antalya`ya göçtüler, gittiler ve hepimize yavaş yavaş geldiler. mahallenin en eski müstakil evleri sağlam kalmıştı. onlar da bu değişimde bizi yalnız bırakmadılar, sotemize ve gönlümüze mezeler gönderdiler. karanlığa alışmıştı gözlerimiz ama; çok bedava kapak kaybettik zifiri karanlıklarda. çok özlüyorduk şehrimizin, mahllemizin sokaklarını, dayanılmaz oluyordu acısı.

    sakaryasporumuz ligden cekilmisti nefes almak daha bir zorlasmisti bizim icin bikmadan deprem bikmadan eskiler bikmadan sarkilar ve sokakta sotede gecen deprem gunlerimiz mac hastaligi bizi genc takimimizin pesine surukledi ve orada kesfettik tuncayımızı. depreme inat koşuyordu, gözü görmüyordu ve freni patlamıştı.

    geceleri boş stadımıza gizlice girip "oley" çekiyor, bir tribünden bir tribüne koşuyorduk. çadırlar evimizdi, zeminle ve toprakla kucak kucağa yatıyorduk. atatürk lisesinin karsisinda depreme yakalanan simdilerde abisinin cezasini yatan deli burakınaynı evinde sabahladığımız da çok oldu. her taraf enkazdı ve yakacak sorunumuz yoktu. ev, lisenin tam karşısında olduğu için sabahları çocuklara konuşma yapan müdürün borazan sesiyle küfür kafir kalkıyorduk. elinde kağıtlarla ölen, yakasına gül değil haşhaş yaprağı takan abilerimizi, eski halimizi ve biz kendimizi geri istiyorduk. askerimizi bile sote mekanlarda içirip uğurluyorduk. her taraf inşaat, her taraf prefabrik, her taraf çadır ve her taraf biz. mahallemizin deli musa abisi bir aksam cadirlari yakmaya kalkiyor ve onun durumunu polislere anlatana kadar biz deliriyoruz musa abimiz ki 1980lerde, bir sakaryaspor maçında, mahallenin kurnaz abileri tarafından anlaşmalı olarak. "hadi ısın musa. sen de oynayacaksın" diyerek saha kenarına yollanır. musa abimiz de, "ne zaman gircem be olum" diyerek koşar durur.

    orta hasarlı, ağır hasarlı, göz boyamalı boyalı, "elveda sakarya" yazılı binaların arasında büyür bir gençlik. bir ovanın üzerine kurulmuş adapazarı; seni kim. nerenden tutup, neyini nasıl anlatsın ki... kız kadir de dayanamadı bir gece, "ah be dede! millet boğazları parsellemiş, en güzel yerleri almış, siz de gele gele ovaya gelmişsiniz!" diyerek sitem etti. otuzar senelik periyotlarla misafir ettiğimiz deprem, kuşkusuz ki yine gelecek, üçü dördü çekilen korku filmleri gibi. "deprem öldürmez, bina öldürür... "

    bu doğru ise yine öleceğiz bir otuz sene sonra. bir şehrin yarı deli insanları mı? unutmayacağız sote akşamlarını, unutmayacağız gördüğümüz muameleyi. sana besteler yaptık koca şehir "bazıları sokaklarda, bazıları barakada, yaşıyoruz sakaryada alayina isyan olsun sakaryama yemin olsun, bu şehirde ölüm olsa, kaçanlar da kancık olsun." bu şehri tribünden seven insanlar, sana maraton tribününden kuş bakışı baktılar; her yer sote, her yer şişe. sen en çok ölen, en çok darbe yiyen, en çok yıkılan, en az ilgi gören akreplerin şehri, okey de, hep sahte okey, tribünde hep açık oldun. şeytan soteyi görür mü, görmez mi bilinmez ama bu yürek senden gelecek daha büyük acıyı kaldırmaz. ve siz sakaryasporumuzu calmaya kalkisanlar siz ideolojinizle biz yuregimizle siz paranizla biz sesimizle siz villanizla biz sotemizle bir sehir yikilir yenisi kurulur ama bu kirilan gonul yol vermez artik kara cahile cekin kirli ellerinizi bizi hayallerimizle basbasa birakin biz yesilin de siyahin da anlamini biliriz siz cadirda sevemezsiniz ne patetesimiz kaldi ne kabagimiz naylon fatura gibi bir sehir yaptiniz basarisizliklar ve kara bulutlar adresiniz olmus duzcede, boluda izmitte depremin yıldönümleri meşalelerle anılırken, sakarya`da sokağa çıkma yasağı koyanlar, hiç hayra alamet değil bu sessizlik. ve biz sote akşamcıları boşuna "tatanga" koymadık ismimizi.

    Yılmaz Şen
    Tümünü Göster
    ···
  19. 94.
    0
    @78 ağladım amk
    ···
  20. 95.
    0
    biz halıderedeydik. merkezüstü gölcüğün hemen yanıdır halıdere bilen bilir. nese büyük bi gürültü duydum o zaman 9 yaşındaydım kardşeim daha ufaktı o annemlerle birlikte uyuyordu.ben oturma odasında tek başıma yatıyordum. gürültüye uyandım pencereden gökyüzünün kıpkırmızı oldugunu gordum sonra yerdeki televizyon dikkattimi çekti.ne olduguna anlam veremeden birden deli gibi sallanmaya başladık. ödüm koptu anne diye bağırmaya basladım fakat sesim korkudan kısılmıştı bağırmaya çalısıyorum bağıramıyorum ayağa kalkamıyorum bacaklarımı korkudan oynatamadıgım için kalkıp yanlarınada gidemedim. artık son bir çabayla anne diye çığlık attım. annem kardeşimi almış babamla birlikte koridorda duvarlara çarpa çarpa yanıma geldiler. banyonun duvarı yıkılmıştı dehşet bi görüntüydü.
    hemen kapının yanında gardrop vardı o da kapının önüne yıkılmıştı o yüzden dışarı çıkamadık hepimiz benim yattıgım koltugun üstünde oturup ölümü beklemeye başlamıştık. birden kapıdan sesler gelmeye başladı üst komşumuz babama bagırıyordu iyimisiniz diye. deprem durmustu fakat bina yana yatmıştı her an çökebilirdi. komşu yüklendi biz yüklendik gardobu kaldırdık ve yıkık dökük merdivenlerden aşağa indir. korkudan dilim tutulmuştu 3 gün konuşamadım. dışarı çıktıgımda herkes feryad figan sağa sola koşturuyordu deniz bizim evin önüne kadar gelmişti.her yer yıkılmıştı insanların iniltileri ceset kokusu korkunçtu.1 hafta sokakta yaşadık dağa çıktık su yoktu dağda bi çeşme oldugunu söylemişlerdi orayı bulduk. babam tüpraşta çalıştıgı için o burda kaldı.biz ise annemle ankaraya gittik 1 sene babamı göremedim 3.sınıfı ankarada okudum ve depremzede oldugum için o okulda çok ezildim. oyun oynardık hep beni ebe yaparlardı binler. çok dışlandımama rağmen akıl sağlıgımı korumayı başardım çok şükür .bu da depremin benim hayatıma etkisi.
    ···