/i/Devlet

  1. 1.
    +2 -5
    Ey Türkiye'nin her ırktan, her milletten, her düşünceden, her fırkadan, her partiden, her gruptan, her kurumdan müteşekkil evlatları. Ey Ülkücü, Akpartili, Cumhuriyet Halk Partili, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Alevi, Sünni, Liberal adam. Muhatabım kendini bu ülkenin sahibi olarak gören bütün evlatları. Özellikle Irak savaşından sonra Türkiye bambaşka bir döneme girmek zorunda kaldı. Bu dönemin adı "Yeni Türkiye" dönemi oldu. Çünkü Batı'nın Orta Doğu'ya bir daha çıkmamak üzere girmesi demek bölgede etkin olan bütün güçlerin kimyasının deformasyona uğraması yani bozulması demekti. Türkiye ise 80 yıllık bozuk bir sistem içerisinde zaten kaybedecek bir şeyi olmayan bir ülke iken Erdoğan'ın vizyonu ile beraber ülkemizin etrafında gelişecek olaylardan nemalanabileceği ve bütün gelişmeleri Türkiye'nin lehine çevirebileceği planlar, stratejiler geliştirdi. Bazen kuyularda Yusuf olmak, bazen Kerbela'da Hüseyin olmak, bazen ateşte ibrahim olmak, bazen denizde Musa olmak gerekecekti. Uzun vadede hedef islam Dünyası'nın 100 yıldır Batı'nın elinde bulundurduğu boyunduruğunu tekrar eline almak ve islam Dünyası'nı kendi kendine yetebilecek hale getirmek ve Erbakan'ın ekonomik çerçevede başlattığı planı "Kaos ortdıbını kullanarak" askeri, sosyal alana uygulayarak uzun ve sessiz bir devrim gerçekleştirmekti. Bu devrim kafatası çürümüş munafıklar gibi 3-4 saat süreceğine inandıkları kanlı bir darbe ile elbette olamazdı. Kardeşi kardeşe kırdırmak, bu Ülke'yi içinden çıkamayacağı bir uçuruma sürmek yerine planlı iki ilerleme raporu hazırlandı. Bu iki rapordan birisi gelişen olayları tamamen BATI'nın lehine gösteren ve BATI'yı memnun edecek bir rapordu. Yani Erdoğan'ın ilerlemelerine BATI'nın ses çıkaramayacağı, aksine memnun olacağı bir rapordu. Diğer rapor ise Erdoğan'ın yine aynı gelişmeler üzerinden Türkiye'yi ve Türkiye ile beraber islam Dünyası'nı şaha kaldıracağı yol haritasıydı.

    yazı haberseyret.com internet sitesinde görev yapan bisimit adlı yazara aittir. eğer ilgi gelirse partlar seri seri gelecek yazıyı kopyala yapıştır yapacağım.
    bunlar bilinmesi gereken şeyler..
    ···
  1. 2.
    0
    Siyaset var tutar
    ···
  2. 3.
    0
    Fetullah ferre cekiyormus mk
    ···
  3. 4.
    0
    Tutmaz siteye gidin okuyun
    ···
  4. 5.
    0
    Ananın amı oldu
    ···
  5. 6.
    0
    Kardeşlerim mantığı çok iyi anlayın, gerekirse cümlelerimi tekrar tekrar okuyun. Bir olayın birden fazla sonucu ve birden fazla kazananı ve birden fazla kaybedeni olabilir. Erdoğan çizdiği iki yol haritasında gelişmeleri aynı hazırlarken, sonuçları farklı yazdı. Yani BATI kazandığını zannederken islam Dünyası kazanacaktı. Erdoğan BATI daha uyanmadan yeterince ilerleme kaydedecek ve ondan sonra kendisi nezdinde iSLAMA başlayacak bütün saldırılara milleti ile, teknolojisi ile, kendi kendine yeten bir Türkiye ile cevap verecekti. Yer yer savunma yapacak, yer yer saldıracaktı. Türkiye'de patlayan hiç bir bombanın cevapsız kalmayacağını bütün köpekler bilmeliydi. Kalmadı da, kalmayacak da. Darbe süreci sonrası savaşı düşman topraklarına Erdoğan'ın nasıl taşıyacağını hep beraber göreceksiniz.
    ···
  6. 7.
    0
    Tamam..
    ···
  7. 8.
    0
    BATI Erdoğan'ın amacını deşifre ettiği zaman aslında henüz Erdoğan için bile çok erkendi. Erdoğan bu kadar çabuk deşifre olacağını tahmin etmemişti. Bu yüzden BATI'ya ülkenin önemli konumlarında kadrolaşmasına müsade etmek zorunda kaldı. Bunu da güvenebileceği birisi üzerinden yapmak mantıka aykırı değildi. Nitekim çaresizlik içerisinde yıllar önce belirlenmiş yol haritasını devam ettirmenin yolu karşı tarafa kontrolün onlarda olduğunu hissettirmekti. Erdoğan'da FETO köpeğine güvenerek ABD ve NATO'nun Türkiye'de hem yargı hem de asker içinde kadrolaşmasına izin verdi. En azından FETO köpeğinin kontrol altına alabileceği bir gurüh zamanı geldiğinde manüple edilebilir, ikna edilebilir ve hep beraber BATI'ya son bir darbe vurulabilirdi. Ancak böyle olmadı.
    ···
  8. 9.
    0
    ABD ve NATO'nun kurumsallaştığı Yargı ve Askeriye'de 3 grup baş gösteriyordu. Bu gruplardan birincisi ve en zayıf olanı Orta kanat, Milliyetçi gruptu. Gücünün azlığının farkında olan bu grup bütün olaylarda sessiz kalıp Vatan için elinden geleni yapmaya çalışan gruptu. Emirleri Devlet Bahçeli'den alıyorlar ve ülkücülerin çıkarları için hizmet ediyorlardı.

    Askeriyedeki ikinci ve en güçlü grup herkesin yıllarca Gladyo ve derin devlet olarak duyduğu ABD ve NATO 'nun boyunduruğuna girmeyi reddeden içlerinde Hulusi Akar gibi yüksek rütbeli komutanların olduğu Doğu Kanadı'ydı. Doğu Kanadı asker ve yargıya hükmetmeye çalışan FETÖ ve ekibinden nefret eden ancak FETO grubunun hem polis hem yargı hem de askeriyede güçlü olması sebebi ile bir şey yapamayan, lakin fırsat olduğu an bir şey yapmaya hazır olan taraftı.
    ···
  9. 10.
    0
    Askeriye'deki son kanadı  yani BATI kanadını ise FETO ile beraber ABD ve NATO'nun soktuğu subaylar oluşturuyordu. Bu subaylar her yaş kararında hızlıca terfiler alarak emir komuta zincirinde önemli yerleri işgal etmeye başlayan ve bu yüzden DOĞU kanadının nefretini üzerine toplayan bu grup aynı zamanda bir süre Başkomutan Erdoğan'ın da koruması altındaydı. Erdoğan FETÖ köpeğine güvenerek bu kanadın güçlenmesine müsaade etti. Dediğim gibi bu aslında her insanın verebileceği bir karardı. Bir ana plan vardı ve bu plana sadık olunacaktı. En küçük anlaşmazlık sadece Türkiye'yi değil ayakta kalan bu ülkenin temsil ettiği bütün islam Dünyasını tehlikeye atabilirdi. Evet kardeşlerim. Erdoğan çok büyük bir kumar oynuyordu. Bu kumar hem düşmanların hem de dostların kafasında yüzlerce soru işareti bırakacaktı. Bu soru işaretleri Erdoğan'a en yakın arkadaşlarını kaybettirecekti. Ona ihanet edeceklerdi. Onu yalnız bırakacaklardı. Hatta bazıları Erdoğan'ı öldürsün diye aracı olacaklardı. 
    ···
  10. 11.
    0
    Askeriye ve yargıda Orta kanat hep sessiz ve mutedil kalırken Doğu kanadı ile Batı kanadı arasında bir savaş çıktı. Bu savaşta Doğu kanadı çok büyük bir hata yaparak FETÖ ile beraber Erdoğan'ı da hedef aldı. Erdoğan buna engel olmaya çalışsa da bazı sırların kendisinde kalması için sustu ve Doğu kanadına karşı Batı kanadını destekledi ve Ergenekon, balyoz darbe süreçleri, yargılamalar başladı. Doğu Kanadı bu operasyonlarda hem askeriye hem de yargı içinde büyük darbeler yedi. 

    Balyoz ve Ergenekon yalan mıydı peki? Hayır değildi. Dediğim gibi Doğu kanadı FETÖ teröristini hedef alsa belki de bu ülkede çok farklı şeyler olacaktı ancak Erdoğan'ın planlarından habersiz olan bu grup Erdoğan'ı ve hükümeti de hedef alında kıyamet koptu. Halkı ve polisi de arkasına alan Erdoğan bu kanadın zayıflamasında önemli rol oynadı. Bu olaylar zinciri FETO köpeğinin ve adamlarının askeriye ve yargıda daha da güçlenmesine sebep oldu. Askeriye'yi, yargıyı ve polisi yanına alan FETO köpeği ABD ve NATO'nun emri ile beraber kendilerine ait olmayan tek ve belki de en önemli kurumu ele geçirmek için harekete geçti. Milli istihbarat Teşkilatını. 
    ···
  11. 12.
    0
    Milli istihbarat Teşkilatı aslında en önemli değişimlerini Emre Taner döneminde yaşamıştı. Başkomutan Erdoğan Hakan Fidan'ı sürpriz olarak saklıyordu. Emre Taner'e bir çok yenilik yaptıran Başkomutan Erdoğan FETÖ ve köpeklerinin baskısı ile Milli istihbarat Teşkilatında değişikliğe gitmeye karar verdi. FETÖ ve Batı kanadı bu habere çok sevinmişti. Artık Milli istihbarat Teşkilatı da Batı Kanadı'nın emrine girecekti. Bu Türkiye'yi tamamen işgal etmek demekti. Bundan sonra istedikleri gibi at koşturacaklardı. Peki ne oldu?

    Erdoğan Milli istihbarat Teşkilatı'nın başına Hakan Fidan diye kimsenin neci olduğunu bilmediği, resmini bile görmediği birini getirdi. Erdoğan düğmeye basmıştı. 

    Erdoğan'ın amacı Hakan Fidan üzerinden FETÖ örgütü ve Batı kanadının maksadını anlamaktı. Yani Erdoğan Hakan Fidan'ı MiT'in başına getirerek aslında FETÖ'yu test ediyordu. FETÖ ve destekçisi olan Batı kanadı itiraz etse de Hakan Fidan'ı kontrol altına alabileceklerini düşündüler. Şimdi size bu süreci anlatacağım. Bu süreci çok dikkatli okuyun. Bu bölüm yazımızın en önemli bölümü.
    ···
  12. 13.
    0
    Hakan Fidan ve ekibi Türkiye'de nerdeyse metruk halde olan Özel Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanlığı ile beraber ortak bir çalışma ile tekrar canlandırdı. FETÖ örgütü bu gelişmeden rahatsız oldu. Çünkü kendilerine engel olabilecek hiç bir güce tahammülleri yoktu. Bakın canlar, iyi okuyun. Adamlar askeriyeyi almış, yargıyı almış, polisi almış ama yetmiyor. Önlerinde millete destek olabilecek tek bir gücün var olması bile rahatsız ediyor onları. Bu kadar korkak ve kaypaklar. Anlatmaya devam ediyorum.

    Özel Kuvvetlerin Genel Kurmay'a bağlı olması Erdoğan'ı ve Hakan Fidan'ı aslında rahatsız ediyordu. Çünkü buralara alınan güçler yine Askeriyede güçlü olan FETÖ örgütü tarafından kullanılabilirdi. Hakan Fidan 2012 yılında şu kararı verdi : "Mit bünyesinde özel kuvvetler oluşturulacak."
    ···
  13. 14.
    0
    işte dananın kuyruğunun koptuğu nokta. 2012 yılında 30 yaşının altında subaylar ve eğitimli askerler Mit bünyesindeki özel kuvvetlere alınmaya başlandı. Rahat durmayan Hakan Fidan bütün iletişimin sağlandığı, bütün bilgilerin süzgeçten geçtiği GES komutanlığını da kontrol altına alınca FETÖ ve Batı blogu artık Hakan Fidan'a dur deme zamanı geldiğini anladı. Çünkü Hakan Fidan MiT haricinde bütün kuvvetler düşman olsa dahi bu ülkeyi ayakta tutacak gizli bir güç oluşturuyordu. Bu güç yeri geldiğinde tek başına tıpkı son darbe girişiminde yaşadığımız gibi düşen bütün kurumları almaya muktedir bir güç olacaktı. Bu aslında çılgınca bir şeydi. Bu Türkiye'de ikinci bir ordunun kurulması demekti. Bundan bütün ülkeler rahatsız olmuştu ve bütün ülkeler NATO'ya Türkiye'nin ihracı için baskı yapmaya başladı. 
    ···
  14. 15.
    0
    Gezi olayları ile Erdoğan'a karşı başlatılan süreç aslında Hakan Fidan'ın kellesini almaya yönelikti. Burada Hakan Fidan'ın kellesini almak demek Erdoğan'ı ve milleti bertaraf etmek demekti. Amaçları FETÖ'nün köpeği Emre Uslu'yu Milli istihbarat Teşkilatı'nın başına getirerek Erdoğan'ın elini kolunu bağlamak ve daha sonra Asker, Yargı, Mit el ele bir darbe yapmaktı. 
    FETO köpeği Hakan Fidan'ı yok etmek için iran ve irancı tezini kullanacaktı. Bunun çok basit bir sebebi vardı. Türkiye'de iran uzmanı olan bir çok insan FETO örgütünün adamlarıdır. iran'ı aramızda en iyi bilenler malesef onlar. Bu yüzden Fidan'ı en iyi tanıdıkları ülke üzerinden vuracaklar, devletin iran tehlikesi altında olduğu söylentisi yayacaklar ve bununla ilgili iran'dan da destek alacaklardı. iran sessiz kalarak FETO örgütünün haklı olduğunu ima edecek ve yapılacak operasyonları ellerini ovuşturarak izleyecekti.
    ···
  15. 16.
    0
    Düşünün arkadaşlar. Birine iftira atacaksanız, saldıracağınız noktayı çok iyi bilmeniz ve tanımanız lazım. FETÖ örgütü gerçekten eksisi ve artısı ile bildiği iran'ı çok iyi kullandı ve iran'da buna müsaade etti. Çünkü FETO köpeği daha izmir'deyken her ay kendisini Hamaney'in adamları ziyarete geliyor ve Hamaney'den önceki ruhani lider Humeyni'nin nasıl iktidar olduğuna dair formasyonları FETO ekibi ile paylaşıyordu. Çevresinde Irak'a, Suriye'ye, Lübnan'a, Bahreyn'e sızan iran devleti Türkiye'ye sızmak için de o yıllarda Fethullah Gülen'i kullanmak istiyordu. işte bu yüzden aramızda bir çok iran uzmanı FETO köpeğinin köpeğidir. Ve FETO'nun Fidan'ı bu ülke üzerinden yaftalaması gayet nizamı bir plandı.
    ···
  16. 17.
    0
    17-25 aralık darbe girişimleri başarısız olduktan sonra FETO köpeğinin ülkedeki 30 yıllık birikimi tehlikeye altına girmişti. Çünkü polis ve yargı teşkilatının bir kısmı artık deşifre olmuş FETO köpeği br kolunu kaybetmişti. Elinde hâla bir kısım polis, yargı ve askeri güç olduğunu bilem FETO köpeği 15 temmuz darbe planını aslında tarihleri belirlemeden 2 yıl önce başlattı. Bu bilgi top-secret bir bilgi değildi aslında. Sokakta kime sorsan Türkiye'de bir darbe tehdidi olduğunu ancak başarısız olacağını söylüyordu. Çünkü Menderes'in idamı bir çoğunun genizinde kalmıştı. O zamanki pişmanlık değil miydi zaten bugün milyonları sokağa çıkaran? Sırtına 2 silah koyup nöbete gelen 80 yaşındaki bir dedenin gözlerindeki acı bizlere "Menderes için yapamadık, bari Erdoğan için yapalım" nedametini anlatmıyor muydu? 
    ···
  17. 18.
    0
    Darbe planları yapılırken istihbarat elbette süreci takip ediyor ve listeleri hazırlıyordu. Ancak daha önce Doğu Kanadı'nın Erdoğan'a yaptığı hatayı Milli istihbarat Teşkilatı Doğu Kanadı'na karşı yapmak istemiyordu. Nokta atışı operasyonlar olacak ve ordudaki Batı kanadı temizlenecekti. Bunun için Yaş süreci iyi bir fırsattı. Bu süreçte bir çok general tasfiye edilecek, ordu rahat bir nefes alacaktı. Ancak bunun farkında olan FETÖ ve köpekleri 2 yıldır üzerinde çalıştıkları darbe planını devreye soktu ve darbe emri verildi. Saatler ayarlandı. 15 temmuzu 16 temmuza bağlayan geceyi bekleyeceklerdi.

    Darbe emrinin o gün devreye sokulacağını bilen Hulusi Akar durumu Hakan Fidan'a iletti. Hakan Fidan bizzat Genel Kurmay Başkanlığına giderek Hulusi Akar ile bir görüşme, diğer komutanlarla da ayrı bir görüşme yaptı.
    ···
  18. 19.
    0
    işte sürecin bu kısmı herkesin kafasını karıştıran kısım. Beni çok iyi dinleyeceksiniz. Darbe'nin engellenmesi için komutanları ikna eden Hakan Fidan zaten başından beri darbeye karşı çıkan Hulusi Akar ve ekibi ile ayrı bir toplantı yaptı. Hakan Fidan az önce görüştüğü FETÖ köpeklerinin ikna olmadığını ve darbe teşebbüsünde bulunacağını biliyordu. Hemen o an ekipleri toplayıp nokta operasyonlar yapmak imkansızdı. Hakan Fidan'a en az 1 gün zaman lazımdı. O zaman yapılacak tek şey vardı. Darbe'nin içinde olmak ve darbeyi maniple ederek olabildiğince az zayiatla ülkeyi kurtarmak.

    Devlet aklı bir kağıt bir kalemden çok daha fazlasıdır. Devlet aklı kendi içinde barındırdığı mekanizmaya kimi sokarsa soksun, olaylar bambaşka boyutlara geçer. Ne öncesi, ne sonrası tahmin edilemez. Bu yüzden öyle olaylar olur ki hiç kimse tek kelime etmez. Devlet susar. Sorular çoğalır. insanlar merakta kalır. 
    ···
  19. 20.
    0
    Süreci anlatmaya devam ediyorum. Öyle bir şey söyleyeceğim ki bu söyleyeceğim şey size Hakan Fidan'ın kim olduğu resmini tamamen gösterecek.

    Darbe zamanının geldiğini tamamen idrak eden Hakan Fidan Erdoğan'ı bulunduğu yerden aldıramazdı. Nitekim Ankara dışına çıkaracağı her güç tehlike altında olabilirdi. Hatta Erdoğan'ı askeri bir kargaşanın ortasına koymak Erdoğan'ı hedef haline getirmek olacaktı. Hakan Fidan bu mücadeleye kellesini nasıl koyduysa Başkomutan'ın da ondan geri kalmayacağının farkındaydı. işte bu noktada Hulusi Akar ve ekibi ile yapılan görüşmenin detayları önem arz ediyor. Hakan Fidan Hulusi Akar Paşa'ya darbeye kim destek verirse versin kendisinin sözlü olarak itiraz etmemesini ama yazılı hiç bir metne imza atmamasını söyledi. Hulusi akar ve diğer üst düzey komutanlar darbe başlarken seslerini çıkarmayacaklardı. Darbe sürecine dahil olmadıkları için de darbeci köpekler tarafından alı konacaklardı. Darbe başladıktan sonra, yani darbeci köpekler dönüşü olmayan bir yola girdiklerinde darbeci güruhu halk, polis ve özel harekatla baş başa kalacaklardı. Bu şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerine yıllardır çöreklenmiş FETÖ köpekleri ile Batı blogu tamamen deşifre edilecek, imha edilecekti. 
    ···