+239
-9
1. Öncelikle ne tür vergiler ödüyoruz?
Sosyal güvenlik primlerini saymazsak, ortalama olarak Türkiye’de toplam vergilerin %65’ini dolaylı, %35’ini de dolaysız olarak ödüyoruz.
Biraz açalım: Dolaysız vergi, stopaj, ücretlerden ve faiz gelirlerinden alınan gelir vergisi vb yollarla tahsil edilen vergi. Dolaylı vergi ise, fiyatın içinde olan vergi.
2. Ödediğimiz dolaylı vergilerin kaç para tuttuğunu genelde ya bilmiyor, ya da hiç dikkat etmiyoruz.
Örneğin KDV ya da ÖTV gibi vergilerin ne kadar tuttuğunu çok dikkatli kişiler dışında kimse bilmiyor. Bir şey satın aldığımızda, bunlar fiyata dahil. Öyle olunca da, kimse ödediği vergiye dikkat etmiyor.
3. Yalnızca satın alırken değil, maaş alırken de böyle.
Maaşlı çalışanların çoğu, ne kadar vergi ödediğinin farkında olmuyor. Çünkü maaşı ödenirken, vergisi işveren tarafından kesilip vergi dairesine yatırılıyor.
4. Diyelim 3.500 TL aylık ücret alan bir kişi, bu gelirin 500 TL’sini (yuvarlak hesap) gelir vergisi olarak ödüyor.
Gelirinden ayrıca sosyal güvenlik primi ve diğer kesintiler de yapılıyor ve eline yaklaşık 2.500 TL net gelir geçiyor. Kişiyi ilgilendiren rakam bu. O nedenle, ne kadar vergiödediğine genellikle bakmıyor bile.
Benzer bir durum, stopaja tabi olan diğer gelirler için de geçerli.
5. Konuyla ilgili bir örnek de, vergiye çok benzer bir ödeme haline gelen "TRT payı" ödemesi.
Elektrik giderleri üzerine belirli bir oranla yansıtılan TRT payı, elektrik faturası içinde dikkat çekmeyecek miktarda vatandaştan tahsil edilmekte.
Yıllardır yapılan bu tahsilat son dönemlerde keşfedildi ve gündeme taşındı. Evinde televizyonu olmayan ve dolayısıyla televizyon seyretmeyen kişilerden bile alındığı için, iyice vergiye benzemiş vaziyette.
6. Hatta ve hatta, kapsamı genişletilerek "bandrol" adı altında yeni akıllı telefon ve bilgisayarlardan da alınmaya başlanıyor.
Eskiden TRT tek kanal iken bu bandrol tahsilatının bir anlamı vardı evet. Şimdi ise onlarca kanal var. Yani bu durum biraz haksız rekabet yaratmakta.
“TRT, kamu görevi yaptığı için bu pay alınıyor” şeklinde bir görüş öne sürülebilir tabii; mesela BBC de kamu görevi yaptığı için bu tür bir bandrol gelirine sahiptir. Aradaki fark şu: BBC reklam almıyor. Yani bandrol geliri - reklam geliri gibi bir denklik içerisinde haksız rekabet oluşmamış oluyor.
7. Şimdi, "iyi maaş" üzerinden basit bir hesap yapalım: Aylık 8.000 TL brüt geliriniz olsun. Yani yılda 96.000 TL brüt maaş.
Vergiler işin içine girince yıllık 96 bin TL olan brüt maaşınızdan elinize 63 bin 792 TL geçiyor.
Yani gerçek maaşınız, aylık net 5 bin 316 TL.
8. Ayda 8.000 TL brüt para verebilmenin işverene aylık maliyeti 9.800 TL, yıllık maliyeti 117.600.000 TL.
Arada oluşan fark tam 53.808.000 TL. Bu para devletin kasasına gidiyor.
9. TÜiK'in paylaştığı veriye göre Türkiye'nin en çok para kazanan %20'si, ülke gelirinin %46'sına sahip.
Bu ne demek? Yani kalan %80, milli gelirin %56'sını bölüşüyor. Bu da kişi başı ayda yaklaşık 1.500 TL yapıyor.
Yani geri kalan %80, yaklaşık olarak asgari ücretle geçiniyor.
10. Vergiler dışında bir de borçlarımız var tabii. Yine TÜiK'e göre, kişi başına düşen ortalama bireysel kredi borcu 16 bin TL'yi aşmış durumda.
Kişi başı ortalama konut kredisi borcu ise 70 bin TL'yi buluyor.
11. 2016'nın ilk 6 ayında vatandaşların kredi kartı ve tüketici kredisi borçları tam 394.3 milyar TL.
icralık olan kredi tutarı 18.3 milyar TL.
12. Yani Türkiye’deki yaklaşık 22 milyon haneden, 19 milyondan fazlası borçlu durumda.
Ve bu arada 2.6 milyon kişi de bankaların kara listesinde. Batık kredi bir yılda %32artarak 58.6 milyar TL'ye ulaşmış.
13. Özetle toplumumuz, ödediği vergilerin yaklaşık olarak %85’inin farkında dahi olmuyor.
Öyle olunca da, “Ne vergisi? Biz vergi ödemiyoruz ki, zenginler düşünsün” şeklinde yaygın bir anlayış var.
işte tam da bu sebeple, belediyelerin veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı hizmeti de bir ihsan gibi görmeye meylediyoruz...
•
**baştan alıntı olduğunu söylemek isterim sadece bazı şeylerin farkında olmanız için alıntı yaptım.***
---ALINTIDIR---
edit: Beyler trende girmişiz şuku veren elleriniz dert görmesin.