-
26.
0sonra kapıya yine vuruluyor. bir kaç insanın sesi birbirine karışıyor. kapıya vurulmayla orantılı şekilde gürültüleri de sıklaşıyor. unutmuşum, insanlar! insanlar ne harika hayvanlar. sonra nihai bir vuruş ve nihai bir gürültü ile kapı, kolu ve kilidi birbirinden ayrılarak ardına kadar açılıyor. dağılan parçalar usul ve yavaş bi şekilde yere düşerken insanın ağırlığı karşısında maddenin hafifliğini hissediyorum. sonra dışarıdan eve giren ışık demetinde asılı tozları görüyorum, ardından 3 karanlık gölge, toz zerrelerinin dansını bölerek içeri giriyor.
-
25.
0bu bir doğum mu yoksa ölüm mü, alevler arasına atılmak mı yoksa oradan fırlayıp çıkmak mı? thich quang duc gibi kendimi ateşe verip sükunet içinde, tepki vermeden alev alev yanarak canlılığımı hissediyorum. zamanı aklımdan, odamdan, hayatımdan çıkarmış olsam da, aslında beni çepeçevre sarmış olduğunu, açık verdiğim ilk an beni yakalayacağını ve bunun biraz önce meydana geldiğini anlıyorum. giysilerinin, yediklerinin, içtiklerinin, sevdiklerinin, nefret ettiklerinin senin adına konuştuğu, yaşadığı bu berbat dünyaya geri dönüşün bu.
-
24.
0çakmağımı çakıyorum. başucumdaki sehpanın üzeri, dik konumda bazılarında uzunca küllerin durduğu sigara izmaritleri; bir kez daha çakıyorum, bir kadının yarı çıplak vücudu; belirsiz tavan, tavan ve tanrı kelimelerinin herhangi bi akrabalığı olup olmadığını düşünüyorum. sonra elimi kanepeden aşağı atıp, kurumuş sümükleri yerinden ederek kanepenin altına koyduğum saati çıkarıyorum. ama elime bir şey daha çarpıyor. onu o delikten çıkarabildiğim de dedemin saatini kullanmaya başlamadan önce kullandığım, taktan, dijital eski saatim olduğunu anlıyorum. çakmağı bir kez daha çakıp saate baktığımda, ekrandan yansıyan alevler arasından toplamda dört olmak üzere, bir adet iki nokta işareti ile ayrılmış, ikişerli sayı öbeğini orada. ateşi biraz geri çekip saate bakıyorum, ama saate ters tuttuğumu farketmeme rağmen orada yazan şu kelimeyi okuyorum, "hE:ll". minicik camdan yansıyan alevler içimi dayanılmaz bir alevle kaplıyor. sadece 11:34 yazdığını görmek için hemen saati düzeltiyorum ama o an saat 11:34'ten 11:35'e geçiyor.
not: "he:ll" de ki "e" harfini büyük "e" olarak düşünün. -
23.
0eminönünde yeraltı çarşısından beş sene evvel 10 liraya kapattığım paha biçilmez "du pre" plağı çalıyor. posterlerle, gazetelerle, notlarla, yazılarımla pencereleri, güneş ışığı alan her açığı kapattığımdan gece mi gündüz mü bilmiyorum. müzik sokak seslerini engellediği için de mutluyum, içinde bulunduğum boşluğu kimse kirletemiyor. ancak kapıya vurmalar sıklaştı, birkaç defa uykumdan uyandım, aralıklarla kapıma geliyorlar. yakında kapıyı kırıp içeri dalacaklar.
-
22.
0kendimi kovalıyorum. yanakları kırmızı, rengi yerinde bir ben bu. sıskalıktan belli olmayan ben değil fiziği yerinde bir ben bu. temiz ve kıyak elbiseler giymişim ve vitaminsiz ben tarafından kovalanıyorum. ama yetişemiyorum kendime. tam yakalayacakken kendimi bir anda hızlanıp tozu dumana katıyorum. ama tam yakaladım derken kendimi bir uçurumdan düşerken buluyorum. bu kez bırakıyorum kendimi boşluğa. hiç çaba sarfetmiyorum. her zaman bi türlü düşemediğim, sonu olmadığını düşünüdüğüm boşluğa, nihayet. çarpmasını bekliyorumun naciz bedenimin yeni bi düşe. belki o zaman anlarım her şeyin beynimin bir oyunu olduğunu ve kaderin sadece nefes alıp verdiğim an yanımda olduğuna. sitemliyim biraz düşerken senariste bedenimden ötürü, dar gelmiş ruhum bu bedene. uçmak isterdim özgürce ama çok geçti artık giymiştim üstüme, herkes giymişti o bedenden. düşmeye, yere çakılmaya, yerin sillesini yemeye az kala uyanıyorum. saate bakıyorum hilafsız. 11.34. başka kaç olabilir ki.
-
21.
0tıpkı bizim yaptığımız gibi. o çakal bizlerin bir yansımasıydı bizi bize dramatik bi şekilde aktarıyordu. daha çocukken ilerde nasıl birer hayvan olacağımızı söylüyordu. o uçurumdan ağır çekimde düşerken, sadece yere düştüğümüz vakit toz kaldırabilmeyi umut ediyorduk.
http://blogs.ajc.com/jay-...Wile-E-Coyote_falling.jpg -
20.
0"gol yemem! sörf, tabi ki yerim" diyor bi adam ve bir gözümü hafifçe aralamama sebep oluyor. uzun saçlı bi adam bu tipinden elinde tuttuğu gofreti bile yiyemeyeceği anlaşılıyor. zaten sen asıl golü yemişsin diye mırıldanıyorum. sesim kulağıma yabancı geliyor. rüzgardan dolayı anten normal konumunu aldı anlaşılan. daha fazla reklam görmemeyi umut ederek arkamı dönecekken çakal ve road runner başlıyor. nedense severek izlediğim nadir televizyon mahsüllerinden. çakalın kendini kaybetmeye mahkum edişi, bu mahkumiyet için hayali bir kuş türü yaratışı, bu uçamayan kuşun her seferinde çakalı alt edişi, çakala aslında hep düşüyor olduğu o uçurumu unutturuyordu.
-
19.
0saatle oynuyorum. sanki saatin, zaman kavrdıbının insanlar oyuncak gibi oynayışını hiçe sayarmış gibi ben de elimdeki saatle oynuyorum, üstelik o saat 11:34'den başka hiç bi zamanı göstermese de. sokağa çıkmak, caddede yürümek. pamuktan bir gemiyle denize açılmak gibi. düşünülmeden yapılan ve kalıplaşmış aptal davranışlar; sahte kimlikler ve sahte kimliklerin sahte duygu yanılsamaları. en kötüsü bunların dikkatle, titiz ve ciddi bi şekilde yapılması.
-
18.
0duvarın ötesinden kiraz çiçeği kokuları, portakal çiçeği kokuları taşların arasından sıyrılıp bana ulaşmaya çabalıyor. taşlarda beliren suretler o kokuları olduğu gibi geldikleri yere gönderiyor. sinirlenen duvar yükselmeye başlıyor, gökyüzü yavaşça kayboluyor, ellerim duvarın gölgesinde yitiyor, bacaklarım yitiyor. gözlerimi açıyorum, pink floyd dinleyerek uyumanın yan etkileri. artık sadece uyuyorum. buna bi son vermem gerek.
-
17.
0gözüm alabildiğince uzanmış koca bir duvar. kalın, koca eski püskü taşları üst üste biçimsizce istifleyerek yapılmış. bir çember şeklinde etrafımı çevirmiş, içerisinde mahsur kaldığım bir kale. şüphesiz kendimi güvende hissediyorum ve yalnız. soğuk, üzerimde berbat kokan, kirli paçavralar var. evet kendimi güvende hissediyorum her şeye rağmen, ve yalnız. Yalnız kendimi yalnız hissediyorum, hem de hiç hissetmediğim kadar.
-
16.
+1reserved
-
15.
0yerde duran içi kül ve izmarit dolu ayakkabımı alıp oturuyorum. bir maltepe yakıyor ve şapkamın gölgesine gizlenmiş gözlerimle, dünyayı seyrediyorum.
-
14.
0şapkalı katili düşünüyorum, bu kadar korkunç olmayı nasıl becerdi? sebebi neydi? kendinden nefret etmeyen, tiksinmeyen birisi başkalarına karşı nefret besleyemez. içimden biri söylüyor bunu ve koca bir tükürük atıp ardına bakmadan bırakıp gidiyor. sanki nefret ettiği bir adamla konuşmuş gibi.
-
13.
0gözkapaklarım kapalı. dünyaya bakmamak dünyayı çekilir kılmıyor maalesef. kulak kapaklarının olmaması acı verici. duyma algımızı da ellerimizi kullanmadan kapatabilsek. bir de keşke dünya kendi etrafında ve güneş etrafında dönerken, mevsimler geçerken, gulf-streem güney amerikadan aldığı sıcak sularıı kuzeye çıkarırken, kuşlar, balıklar balinalar göçerken, ağaç yaprakları tomurcuk patlatırken ve zaman geçip de dökülmeye başlarken, hayatı hayat yapan gerçek olaylar gerçekleşirken arkada, fon müziği olsa dünya daha güzel bir yer olmaz mıydı? sadece bahane arıyorum, kalkıp köşedeki plağı çalıştırıyorum. artık dünya dönerken bir fon müziği var.
http://www.youtube.com/watch?v=qjetz4xJZ9o -
12.
0masada duran şapkayı alıyorum ve kanepeye doğru sürünüyorum. şapkalı katil beni öldürmeden önce son kez saate bakıyorum. 11:34 tam tahmin ettiğim gibi. sonra şapkayı başıma geçiriyor ve öylece bekliyorum.
-
11.
0neden şapka takıyor ki? anlatmaya çalıştığı ne acaba hala çözebilmiş değilim. zorla yaşayan, kurallar zinciri ile hareketsiz hale gelmiş bu adam ya da kadın sesini duyurabilmek için, kendini iyi hissedebilmek için veya tahmin edemediğim bir sebepten dolayı cinayet işliyor. belki kırmızı ışığı ihlal ediyor, yere çöp atıyor, kısacası bize yapmamız gerektiği söylenen şeyleri yapmıyor ve biz sadece cinayet işlediğini biliyoruz. ve bunları tamamen bilinçli yapıyor olabilir. etrafında çöp kutusu göremediği için yere çöp atıyor olamaz.
-
10.
0odanın tam ortasındaki, üzeri gazete ile örtülü masanın önünde dikiliyorum. sadece bir sandalye var, o tek sandalyenin kucağına oturuyorum. bir kaç günlük ekmek parçaları, sıcak bir elma var. kemirmeye çalışırken elma ve ekmekleri, masanın üzerine serili yıllar öncesine ait gazetinin artık ezberlediğim haberlerini okuyorum. siyasi olaylar, karısını öldüren yavşaklar, bilmem nereyi sel aldı, amerika, avrupa, uzak doğu... fakat öyle bir haber var ki her masaya oturuşumda ilgimi çeker "şapkalı katil yeniden ortaya çıktı." kurbanlarını öldürdükten sonra, oturur vaziyette bırakıyor ve başlarına şapka takıyor.
-
9.
0saate uzanıyorum, zincirinden tutup yukarıdan sallandırıyorum. 11:34 ü gösteriyor bu onun görevi, 11:34 de kalmak. aynı zamanda sessiz, bir edith piaf şarkısı kadar, bir klimanjero dağı kadar, bir gobi çölü kadar sessiz.
-
8.
0kimsenin umursamadığı, umursamadığını fazlasıyla umursadığım çöplüğümde gözlerimi açıyorum. bir gün daha. caddeden geçen, yüksek sesle müzik çalan bir arabadan "hangi yakın zamanda öleceğim, kim bilir" diye bir söz kulağıma çalındı. ardından patlayan egzoz sesi şarkının geriye kalan kısmını dinlememe engel oldu. kanepeden aşağı düşmüş sol kolumun parmak ucunda bir kımıldama hissediyorum. elimi usulca kaldırıp baktığımda bir kalorifer böceği adeta bir insan gibi ne yaptığını ve ne yapacağını bilmeden, kararsız bir şekilde ordan oraya koşturuyor parmağımda.
-
7.
0yine damarlarım kabardı, tüylerim havalandı ve sesleri su altındaymışım gibi duymaya başladım. aşağı bakmaktan vaz geçerek kesilmiş koca bir ağaç gibi kendimi bırakıyorum, ve dökülmüş rengarenk yaprakların arasına bırakıyorum kendimi. geldiğim yere huzurlu bir şekilde döndüğüm güzel bir hayal kurarak uykuya dalıyorum.
-
kadının ne hakkı olabilir
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 03 01 2025
-
cihangir solcusu kamyoncukamil
-
560binlik yazarın başlıklarını gizleyen eklenti
-
herkes buraya hayat felsefesini yazıyor
-
karıların internette özgürce fikirlerini yazması
-
kadın hakları savunan erkek
-
ferdi baba ölmüş
-
bu karı 55 yaşındaymış lan
-
yillar sonra yemiden giris yaptim
-
mümtaz reis
-
video tmp name yok
-
sevgilisini bavula koyup nefessiz bırakarak öldren
-
ne ilksin nede son olacaksın
-
yangın söndürme uçaklarını satçaklarmış
-
regaip kandilinız mubarek olsun
-
gibi denilen diziyi izleyen en hafif tabirle
-
gwynplaine adlı yazarı ifşalııyorum
-
beyler bu cerrahi ameliyatın ismi ney
-
ben canım çekmesin diye karılara bakmıyorum
-
sanatsal bir şiir
-
yıllık izin ve rapor yenilendi
-
am flm var mi la
-
şimdi mutluyum sabah kötüydüm
-
olay ne memati ne 560tlsi olan adam
-
inci sözlük bile yapayalnız
-
eppek çıktı bugün
-
bahceli dem buluşmasi ümit özdağ yorumu
-
fatihler devri bitti
-
video tmp name yokk
- / 2