/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +17 -1
    Eğer Türkiye hala varlığını sürdürür ise 100 yıl sonraki jenerasyonlarımız kendi günlerindeki tarih kitaplarında bizim günümüzü de yorumlayacaklardır. Onların gözünden bakarsam ben olayları bu başlıkta anlatacağım şekilde yorumlamaktayım.
    ···
  2. 2.
    +5
    1994 yılında yapılan üniversite yerleştirme sınavında bildiğiniz üzere kopya çekildi ve hatta ortaya çıkartıldı. Bu dönemdeki devlet büyükleri "Biz bu çocukları kazanabiliriz." diyerek harp okulları başta olmak üzere devlete ve askeriyeye personel yetiştiren kurumlara gönderdiler. Ve bu çocuklar da, özellikle Ergenekon süreçleri ile tüm Atatürkçü personelin ortadan kaldırılması ile de birlikte 15 Temmuz 2016'daki kalkışma planında baş rol oynayacaklardı.
    ···
  3. 3.
    +5
    keşke 100yıl önce geleydim dünyaya diyecekler bu günkiler gibi
    ···
  4. 4.
    +3 -1
    Sadece ve sadece Türkiye'nin gözünden değerlendirip diğer tüm olayları izole ediyormuş gibi yaparsam öncelikle burdaki tarafları şu şekilde oluşturuyorum: ABD, ingiltere, israil, Rusya ve Türkiye.
    ···
  5. 5.
    +4
    Silivri 100 sene sonra belki biraz ısınır
    ···
  6. 6.
    +3 -1
    Ne salaklarmış amk diyecekler
    ···
  7. 7.
    +4
    Abd, ortadoğudaki çıkarları için türkiyeyi eli ayağı olarak görmek istiyor. Türkiye'nin bölgesel güç olması elbette tehdittir amerikanın sömürge amaçları için. Zaten medyada da görülüyor en ufak fikir ayrılığı ya da restleşme sonucunda yaptırımlara boğuluyoruz, Trump twitterden tehdit etmesi bile bizim piyasalarımı etkiliyor. Rusya dostumuzdur ama güvenilecek kadar değil. Çıkarlar için. Çok kritik coğrafyada yaşıyoruz ve farkında değiliz. Bizler aslında diken üstünde yaşıyoruz da diyebilirim. Bu yüzden daha çalışkan, daha üretken olmamız da lazım, kimseye muhtaç olmamak ya da ihtilal durumları için. Buna rağmen içişleri dengesini kuramıyoruz. Neden peki? Tarafların çarpık ideolojiler ve ceplerinin daha fazla dolması yüzünden. Neyse.
    ···
    1. 1.
      +1
      Çok iyi dedin panpa.
      ···
  8. 8.
    +3
    Yazımın devamında bundan böyle "A tarafı" şeklinde kısaltarak yazacağım ABD, israil ve ingiltere'nin tarih boyunca ortak üç ana gayesi olmuştur.

    1-) Petrol, doğalgaz ve pek çok zengin kaynakları ile Ortadoğu bölgesinin hakimiyeti
    2-) israil devletinin ulusal güvenliğinin korunması
    3-) islamiyet'in yeniden tanımlandırılması
    ···
  9. 9.
    +2
    Bir sonraki seçimlerin yapılacağı 2007 yılına kadar ülkede refah artışı vuku buldu. Türk lirasındaki altı sıfır atıldı. Dolar 1,10 TL'yi gördü. Pek çok koşulu dikte ettirdiği için tehlikeli olan IMF borcu kapatıldı. Bayındırlaşma ve devlet hizmeti ilerledi. A tarafı Türk halkında işte böyle sahte bir algı yaratmak istiyordu çünkü diğer tarafta Türkiye'de özelleşme Cumhuriyet tarihinin zirve noktasına ulaşıyor; Türkiye kaynakları yabancı şirketlerin emrine amade ediliyor, beton siyaseti gelişiyor ve Türkiye sıcak parayı ve insan gücünü DIŞARDAN temin ediyordu. Üretim yetersiz gelmeye başlıyor ve eğitim kalitesi beklenen düzeye ulaşmıyordu; Türkiye kendi köprüsünü kendi yapacak beyinlerden aciz kalıyordu. Kısacası bu refah, ertelenen zararlardan; acısı daha sonra çıkartılacak olan borçlardan oluşan sahte bir refahtı ve Türk halkı durumu farkedememişti.
    ···
  10. 10.
    +2
    Halk ağır vergiler altında eziliyordu...
    ···
  11. 11.
    +2
    2007'deki seçimlerde AKP iktidarını sağlamlaştırdı ve bir yandan da A tarafının isteklerine boyun eğiş sürüyordu. Teklif üstüne teklif yağdıran A tarafını reis iktidar ve para hırsı ile bir bir hoş görüyordu. Öyle ki 2008'de tüm Dünya krizle kasıp kavrulurken Türkiye'yi teğet geçiyordu. Öte yandan ülke yabancı ellere teslim edilmekteydi. Sahte refah devam ediyordu. Ve bir kez daha, ülkedeki herkes Atatürk gibi ileri görüşlü değildi.
    ···
  12. 12.
    +2
    Tarih 2011'i gösterdiğinde reis manzarayı yavaş yavaş daha net görmeye başlamıştı. Ateşle oynadığının farkına varmıştı. Güç hırsıyla Türkiye'yi siyonist emellere meze ettiğinin farkına varmıştı. Ama ne yazar? Geç farkına varmıştı. Vicdan adabı ve pişmanlıkla geç olduğunu anlamayarak A tarafına resti çekti. Fakat bulaşmıştı bir kere... Geri dönüşü olmayan bir yola çoktan girmişti... A tarafının isteklerini kale almadı uzunca bir dönem. Bu kale almayışın da tarih 2013'ü gösterdiğinde bir cezası olacak ve reisin tahtı elinden alınacaktı...
    ···
  13. 13.
    +2
    Yıl oldu 2002 ve seçimler yapıldı. Sürpriz şekilde kazanan AKP oldu. A tarafının kafasındaki plan çalışıyor; Erdoğan başbakan oluyordu. Keza AKP, A tarafına ait ve bir zamanlar Necmettin Erbakan'ın geri çevirdiği teklife evet demişti. Başta o kadar da kötü görünmüyordu. Hem ülke iyiye gidecek hem de reislerin cepleri dolacaktı. Ancak malesef ülkedeki herkes Atatürk gibi ileri görüşlü değildi.
    ···
  14. 14.
    +2
    Bu süreci takiben 2001 senesinde Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından AKP kurdurtuldu. Bu dörtlü ilk zamanlarda aralarında Meral Akşener'in de bulunduğu bir beşli idi fakat A tarafının tekliflerini kabul etmeyen Meral Akşener bu gruptan ayrılmıştır.
    ···
  15. 15.
    +2
    A tarafı 1998 yılında Türkiye'de kurulması planlanan islamifaşist iktidarın ilk basamağı için harekete çoktan geçmişti. Bu yeni iktidarda başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan düşünülüyordu.
    ···
  16. 16.
    +2
    Fena gitmiyorsun ben olsam AB sürecini de eklerdim kardeş
    ···
  17. 17.
    +2
    1997'de Türkiye'de sağ ve muhafazakar cepheyi çok rahatsız edecek bir postmodern darbe gerçekleşti. Askeri kuvvetler laikliği korumak için yaptırımlar uygulanmasını istiyordu. Burdaki en önemli soru şudur: O günkü laik kesim kendi kendisinin kuyusunu kazdığını acaba biliyor muydu yoksa bilmiyor muydu? Yani işin içinde A tarafı var mıydı, yok muydu? Çünkü eğer varsa A tarafının istekleri doğrultusunca ülkedeki sağ kesim adeta mazlum gibi gösteriliyor demekti ve bu da ilerde sağ görüşlü bir Türkiye yani islamifaşist iktidarın temellerinin atılması anldıbına geliyordu.
    ···
  18. 18.
    +2
    A tarafının belirlediği bu ortak politikaları gerçekleştirebilmek için yapılması gereken pek çok şey vardı. Bu şeylerden birisi de işin Türkiye ayağıydı. Yaptıkları planlar sonucunda Türkiye'de islamifaşist bir siyasal yapının işlerini kolaylaştıracağı düşüncesinde birleştiler ve ilk adım olarak 1996'da Necmettin Erbakan ile masaya oturdular ve ona şunları söylediler:

    1-) Senin iktidarını sağlamlaştıralım.
    2-) iktidarın süresince seni finanse edelim.
    3-) Tüm süreçlerde yanında olalım.

    Pektabi karşılığında ise korkunç şeyler istiyorlardı. Erbakan bu teklifi reddetti.
    ···
  19. 19.
    +1
    Her şey 2013'te başladı; ceza gecikmemişti. Yolsuzluk iddiaları ile ülke kasıp kavruluyor; A tarafı 40 yıldır ülkede filizletip büyüttüğü FETÖ kartını oyuna dahil ediyordu. Gezi parkı olayları ve bu olaylara giden süreçle ülkede reise karşı hareket başlatıldı; yolsuzluk iddiaları ise iki kardeşin para paylaşamama kavgasından öte bir şey değildi. A tarafının tek düşünmediği Türk halkının bu kadar aptal olabilme ihtimaliydi. Reisin cezası belliydi; kelle gidecekti. Bu olmayınca ortaya ikinci bir Recep Tayyip Erdoğan kişiliği çıkmıştı; reis ruhunu teslim etmek zorundaydı çünkü sadece kendisi değil, ailesi dahi tehtid altındaydı.
    ···
    1. 1.
      0
      Rez dostum umarım bunu da yarım bırakmazsın
      ···
  20. 20.
    +1
    Devam et güzel
    ···