/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    0
    yaşı benden ufaktı.'olmaz' dedim.'seviyorum seni, anlamıyor musun?bir tek gün yanında olmama izin ver;sonra çıkıp gideyim hayatından.'dedi.bir kar tanesi kadar masum ve kırılgandı.'tamam' dedim. 'ama bir dost,bir kardeş olarak geleceksin'.evime getirdim onu. paltosunu aldım, portmantoya astım. merakla etrafını süzüyordu.ben çay koymaya giderken okşarcasına eşyalara dokunduğunu gördüm. sanki bana dokunamamanın acısını eşyalardan çıkarıyordu.ben ona göre değildim, öyle temiz ve masumdu ki..çaydan sonra televizyon izledik.ben konuşmasına fırsat vermemek için televizyona konsantre olmuştum.o ise kocaman ve çocuksu gözlerini yüzüme dikmişti,bir şey söylememi umarcasına. söylemedim.ona da aklından geçenleri söylemesi için fırsat vermedim. gece oldu. üşüme bahanesiyle yanıma sokulmak istedi,ben kibarca uzaklaştım. sonra kanepede yanımda uyuyakaldı. kıyamadım. kucaklayıp kendi yatağıma zütürdüm. üzerini örttüm.bir çiçek kadar narindi. yorganın altından çıkan pembe çoraplı minik ayağını örttüm, gitmek üzereyken seslendi: 'gitme'.yanına gittim: 'yapma kendine bunu güzel kız. kimsin sen?' diye sordum.'sana aşık bir kızım, tahsin3223'ün kız kardeşiyim' dedi.'daha önce neden söylemedin huur!' diye haykırarak saçından tuttum. hunharca domalttım ve kanırtarak, anırtarak gibtim. yandım allah dedikçe yandığı yerden çektim, diğer yerine soktum. gibim incelene, zımparalanana kadar gibtim. ağlayarak aman dileniyordu, kevaşe adeta dolunaya dönmüştü.eve girerken narin bir çiçekti, şimdi kırk senelik zürafa çaçasından daha tecrübeliydi.'şimdi söyle seviyor musun beni ulan kahpe!'diye böğürdüm 'acı bana dede, dermanım kalmadı'diye hıçkırdı. gece yarısı tekmeyle sokağa attıktan sonra topallayarak,iki büklüm uzaklaşmasını camdan seyrederken bir yandan da parmağımın ucunda pamuklu donunu çeviriyor 'bunu abine bizzat vereceğim huur..' diye mırıldanıyordum emrahın bacısını giben zengin bini cem misali..
    ···
  2. 152.
    0
    geçenlerde pat diye önüme bir kuş düştü. turistler çığlık attılar.ne gib olduğunu anlamadım ilk başta.can çekişiyordu.kan ya da yara göremedim ama yine de ölüyordu. uçamıyordu. gökyüzü masmaviydi ve bulutlar pamuk gibiydi.az önce orda olduğu için onu kıskanmıştım. çok geçmeden katili geldi. neyse ki son bir kez daha vurmadan ölüp gitmişti zavallı. huur çocuğu sırtına daldırdı gagasını. tekrar havaya yükseldi.bir an gagası gözüme çarptı. sarı gagaya kanla yapışmış bembeyaz tüyler.

    huur çocuğundan o saniye tiksindim. utanmadan onca insanın önünde nasıl da daldırmıştı gagasını. turistler az çekilse belli ki daha da derine dalacak,iç organlarını çıkartacak kanlı ve iğrenç bir tablo serecekti gözler önüne. nasıl bir güvercin, güzel bembeyaz bir güvercin böyle ölür böyle titreyerek can çekişerek gagasını açıp kapayarak ölür hem de aklım almıyordu. aklımın alamadığı diğer şey nasıl olur da böyle güzel bir şey ölür kanar ve darmadağın olur? bana söyleyecek bir huur çocuğu var mı? ömartı jonathan livingston ın dıbına koyayım...

    hava öyle açık öyle açıktı ki, gökyüzünden yerlere neşe saçıldığı, tanrının neşe boşaldığı üzerimize neşe attırdığı bu gün nasıl olur da masmavi gökyüzünden bir katil bir huur çocuğu tüm gerçekliğiyle öldüren kanırtan giberten gerçekliğiyle gelip benim güvercinimin üzerine? sarı ve sipsivri gagasını göğsümün tam ortasında hissediyorum. ürperiyorum. hayır özgürlük bu olmamalı. nirvanaya ulaşmak güvercini kanını içmek mi?
    kimbilir ben gittikten sonra parçaladı onu belki de kalbini söktü. bunu ben de yapmıştım. güzel olan bir şeyin kalbini söktüğünüzde anında cehenneme gidersiniz. geri dönüşü olamaz. affedilmezsiniz. cehennemin en derinine ta yedinci katın da derinine yedisinden de ölümcül olan bir sekizinci günah işleyerek o sekizinci kata yalnızca sana ayrılmış sana özel ve hepsinden korkunç tüyler ürpertici. tatminsizler için açılmış o çukur. kıymet bilmez, gözü doymaz. yedi günahın yedisini ve daha da ağırını bünyesinde barındıran. tıpkı ben gibi tıpkı sen gibi.o zaman sıçtın işte.o senin kendi cehennemin. daha fazlasını isteye isteye en fazlasını aldın işte. sonsuza kadar ve yalnızca sana ait. yine de tatmin olmadın mı ne?

    sahip olamamanın verdiği ızdırabı hissediyorsan, sahip olamamaktan ötürü ızdırap duyuyorsan tatminsizler cehenneminde yerini ayrttın demektir.biz uzaktan sevemeyenlerdik, dokununca çiçeği soldurduk. bize gibimiz kaldı...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 153.
    0
    beni capraz atese alin. Oyle bir osurun ki burnuma beynim uyussun. Sabah yediginiz yumurtayi, oglen yediginiz tavuk doneri, aksam yediginiz makarnayi burnumda hissedeyim.

    Esansli osuruklarinizi benden esirgemeyin. Poyraz gibi osurun burnuma, islak ve nemli olsun.

    Hatta şöyle 1,5 acili adana yeseniz de catir cutur sifatima sicsaniz keske. Tek bir kalip biraksaniz suratima. Burnum, agzim, goz kapaklarim ve kirpiklerim spiral sekilli acik kahverengi takunuzla sivansa keşke.

    Hemen şimdi.

    Şortlarinizi siyirip bir metre yukseklikten acik agzima birakin kakalarinizi.

    Dislerime degdirmeden deliksiz basket atana ozel surprizlerim olacak.
    ···
  4. 154.
    0
    aci yersin canin yanar, ikinirsin meme cikar, yikamazsin kotu kokar, zaman zaman kabiz olur sicamazsin. peki toplum tarafindan kabul goren en temel islevini yerine getirmeyen bu organin baska bir gorevi olabilir mi?

    mesela 40li yaslardaki su tesisatcisini eglendirmek gibi? veyahut 50lik bir delikanliya hayatinin en guzel anlarini yasatmak? zarsiz olmasi, yumusak dokusu, kaygan ve ilik ceperi, yapi itibariyle buzulup genisleme vasitasiyla envai captaki baldan tatli, uzun ve iri bir nesneyi ileri geri devinimlerle icine almak olamaz mi bu organin gorevi?
    ···
    1. 1.
      +1
      Rezerved
      ···
  5. 155.
    0
    kız korkuyordu.bir defasında sokakta bulup eve getirdiğim cins bir güvercinde görmüştüm aynı bakışı. hayvan iki gün sonra öldü. skolyoz ameliyatı aşağı yukarı 6-9 saat arası sürer(kızın durumu için öyleydi) ve omurganızda dolaşan eller düşüncesi pek hoş bir şey değildir. dikkatsiz huur çocuklarının elinde felç kalabilirsiniz. kızın babası kalantordu,şu anda da mal satmakta olduğum çok meşhur bir özel hastanede olacaktı ameliyatı kız.o hastanenin bir şubesinde bizzat ölümün gözünün içine baktım.bu gün bu yüzden yalnızım.şu an,yaşamamı sağlayan paranın bir kısmı ordan geliyor. hayat gerçekten iğrenç iğrenç iğrenç.
    annesi 'kızım eğil bir x abin de görsün çocuğum' dedi kıcağıza. skolyoz, özellikle giyinikken (s şeklindeki eğrilmelerde) pek fazla anlaşılmaz (çok ilerlemediyse, hala ameliyat için bir şans varken yani),ama skolyozlu kişi eğilirse bariz biçimde fark edilir. kızcağız utanıyordu.ben neticede bir 'abi'ydim ve o ergen bir kızdı.bu şekilde 'kusurlarını' göstermek, hele bir yabancının yanında, hele o yabancı karşı cinsten ise o yaştaki çocuklarda travmalar yaratabilir, çok iyi biliyorum bunu. anneye kızdım.ben zaten daha önce aynı derece eğrilikte onlarca omurga görmüştüm. neye benzediğine bakmam bir şeyi değiştirmeyecekti.ben doktor değildim ki.ama anne bulduğu her dala tutunmaya çalışıyordu.
    kız bezginlikle eğildi. eğilmeden önce yüzüme bakışından bu hareketi yapmaya bir süredir alışmış olduğunu anladım. konu komşu akrabalar gibtiğimin çocukları merakla ne kadar soru soruyordu kimbilir..

    tamam x hanım gerek yok dememe kalmadan kadın bir de tişörtünü sıyırdı kızcağızın. omurga olanca s liğiyle gözümün önündeydi. annesi tişörtü açarken kızdan ufak çaplı bir isyan nidası yükseldi.ben bile utanmıştım amk.'tamam x hanım,y çok yakında iyileşecek hiç bir sorun yok' falan gibisinden saçmaladım. kız, annesinin elinden kurtulup içeri gitti koşar adım. annesi arkadan seslendi.bu sefer sinirlenmiştim 'bırakın, bizimle kalması gerekli değil' dedim ve ameliyatı, nasıl kesilip biçileceğini, 'vidaların' nasıl takılacağını anlatmaya başladım. annenin gözleri dolup duruyordu. baba bir odun parçası kadar tepkisizdi.ben babaların ta dıbına koyayım.
    tam lazer dikişin inceliklerini ve 'doktorumuz x bey'in' bu işte ne kadar usta olduğunu anlatıyordum ki içeriden bir ağlama ve gümbürtü koptu. 'istemiyorum, istemiyorum' kız odasının kapısını tekmeliyor ve ağlayıp bağırıyordu. anne babası içeri girmeye çalışıyorlardı. engelledim. kızı 'sevgileriyle' ya da o şey her ne ise onunla boğacaklardı amk. çocuk anlattığım tüm iğrençlikleri duymuştu. oysa onun yaşında bir kızın dış görünüşüyle ilgili kafaya takması gereken şey yeni çıkmaya başlayan sivilceleri olmalıydı, düzeltilmezse onu bir ucubeye çevirecek olan nerden geldiği belli olmayan hastalığı değil. anne baba bir de durmadan ne kadar ayıp bilmemne diyorlardı çocuğa. 'aaa bak x abin seni ne kadar ayıpladı'.bu laf üzerine yerin dibine geçtim.ben konuşurum onunla siz gidin bir nefes alsın dedim. gittiler. ulan, çocuklarla da bir diyaloğum olagelmiş değildi o güne kadar ama o kadar üzülmüştüm ki kızın haline.. neyse kapıyı tıklattım, girebilir miyim dedim. küskün bir ses 'gir' dedi, girdim.
    ufaklığın odasına. girdim ve içimde bir yer gibiliverdi. hayatımda gördüğüm ikinci genç kız odasıydı, fakat bu ufaklık daha genç kız sayılmazdı. yine de bana o odayı fazlasıyla hatırlattı. tertemiz, pembe oyuncaklı bilmemneyli, süslü püslü absürd bir oda. kendimi uzayda gibi hissettim yine. masumiyetin mekanında benim kadar absürd duran bir yaratık daha olamaz heralde.tam anlamıyla at gibinde kelebek amk.ya da tam tersi ne bileyim amk..
    daha önce bir çocukla yalnız kalmamıştım. nasıl davranılacağını bilmiyordum. kız yatağının üzerinde oturuyordu. dudaklarını ısırıyordu ve sinirli bir ifadeyle gözlerini siliyordu. ağlamamaya çalışıyordu. diyecek bir şey bulamadım önce, sonra elimi uzattım dedim baştan seninle bir tanışalım.el sıkıştık, tekrardan ismimi söyledim o da söyledi. konuşmalarımızı duyduğu için mi korktuğunu sordum. tahmin edeceğiniz üzere şöyle dedi: 'korkmadım, sıkıldım sadece'.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 156.
    0
    yapay kalp kapakçıkları domuz ve atların kalp kapakçıklarının biraz 'traşlanıp' insan kullanımına uygun biçime getirilmesiyle elde edilir. malın sunumunu yaparken bu kapakçığı elinize alır, evirir çevirir sırıtarak ne kadar işlevsel olduğunu anlatır da anlatırsınız.mal elden ele geçer, hekimler inceler. kimi zaman (henüz yurt dışından yeni gelmiş ve hekimlerce tanınmayan bir ürünse) ürün hakkında onlarca ameliyat videosu izler, workshoplara katılır ve ameliyat esnasında hekimin bir yanlış yapmasını önlemek ve size danışması gereken durumlarda hazır bulunmak için siz de ameliyata girersiniz. sosyal bilimler diplomanızı hatırlar ve elleriniz terleyerek size danışılmasının gerekmeyeceğini umarak totem yaparsınız. masada yatanın üç çocuğu olduğunu bilir ve şöyle dersiniz 'biraz daha sola nihat bey'.ürününüz yorgun kalbin içinde pırıl pırıl parlamaktadır. akşam ortaklarınızla yeni ürününüzün bilmemkaç tane satmasının sebebine boğazda yemeğe çıkarsınız. tabağınızdakiler üç çocuklu kalbe nasıl da benziyordur.

    bir defasında skolyoz hastası 12 yaşında bir kızın evine gitmiştim. ailesine sırtına takılacak implantlar hakkında bilgi vermem gerekiyordu. skolyoz omurga eğriliği demektir. spiral şeklinde eğrilen omurgalar bile vardır. kızınki s şeklindeydi. omurga, çok basit bir anlatımla titanyumdan bir kafes içine alınarak düzeltilir ve sabitlenir skolyoz ameliyatlarında. belli bir dereceyi geçtikten sonra ameliyattan başka düzeltme yöntemi yoktur. titanyum, uçak yapımında ve nevi teknolojik zımbırtıların üretiminde kullanılan bir maddedir ve oldukça değerlidir. eskiden mezarları açıp altın diş toplayanların torunları bunu aklında tutsun bence.
    neyse,eve girdim. tedirgin bakışlı bir aileyle karşılaştım. bana tedirginlikle bakan annelerden nefret ederim. bana sanki kızını kurtarabilecekmişim gibi bakan annelerden nefret ederim. kızları ile ilgili herhangi bir şey için geldiğim evde bana kendi yaptığı kekten ikram eden annelerden nefret ederim.bu anneden ve onun bakışlarından da nefret etmiştim. buna rağmen gülümsemeye çalıştım. babanın sorduğu ilk soruysa her implant markasının aynı fiyatta olup olmadığıydı. sanırım babalardan daha çok nefret ediyorum.
    kızcağız, kanepede anne ve babasının ortasında oturuyordu. çocukluktan henüz çıkmamıştı ama o ergen çirkinliği yavaş yavaş baş göstermeye başlamıştı. yüzünde tek tük de olsa sivilceler, burnunda yağlanma. bunun dışında çok güzel bir ufaklıktı. skolyoz hastalığı hayatı tehdit etmez (bazı ekstrem durumlar hariç),bunun yanısıra dış görünüşünüzü korkunç bir biçimde değiştirebilir.bu güzel ufaklık da ameliyat olmazsa yakında 'eğri büğrü' olacaktı. çocukların sakatlanmasına asla katlanamam. skolyoz tedavi edilmezse yürüyememenize de yol açabilir.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    0
    okurken hayalim kendi evim olması, evimi kendi aldığım eşyalarla döşeyebilmek vs idi. bazı şeyler yaşanmadan önce şu anki durumumda olsam heralde ben de nefsi olan her ademoğlu gibi bir müddet paranın satın alabileceği 'şey' lere çılgınca saldıracak, satın alacak ve kendimle gurur duyacaktım. şimdi ufak bir şeye çok para verdiğim de oluyor, lükse para harcadığım da.ama bir şey farkettirmiyor bu.az önce sehpanın üzerinde duran çeşm-i bülbüllerden ufak bir vazoyu camdan fırlattım. bahçedeki çimlerin üzerine kof bir sesle düştü, umarım kırılmıştır. küllüklere dokunmayı düşünmüyorum ama, lazım oluyor.ilk aldığımda içine kül dökmeyi düşünmemiştim yalnızca dekor amaçlıydı.ama birileri benim de içime kül dökerken bir eşyayı korumak niye?
    ···
  8. 158.
    0
    Esrarın sigaradan daha zararsız olduğunu biliyor muydunuz?
    Esrar için sigarayı bırakın.
    ···
  9. 159.
    0
    Senin bir gözün protez mi?
    ···
    1. 1.
      0
      Evet dostum
      ···
  10. 160.
    0
    Vay be 3. Sayfa
    ···
  11. 161.
    0
    sonra işte konuşmaya başladık. kız, herhangi bir yetişkinden daha ağırbaşlı ve oturaklıydı. ameliyat hakkında her şeyi biliyormuş ve korkmuyormuş ama annesinin sürekli ağlamasından, hastaneye gidip gelmekten ve bu konunun bir türlü kapanmamasından sıkılmış.ne diyebilirim beyler, kız haklıydı.'annen bence abartıyor ama anneler böyledir. benim annem de böyleydi' dedim ona.'sahi mi?' diye sordu.ah be güzelim,sen de hep böyle çocuk gibi gözelerini kocaman açıp 'sahi mi' derdin. sahiydi ulan sahi sahi.. neden inanmadın bana amk? hopps.. konu gitti. neyse 'tabii' dedim.'anneler abartmaya bayılırlar,sen en iyisi salla takma kafana'.böyle konuştum. konuşmam hoşuna gitti, gülmeye başladı. annemin hasta olduğumuzda 'başıma iş çıkartma uğraşamam senle, yorganın altına gir' dediğini söylemedim tabii.
    neyse beyler, ufaklığın asıl derdi çıktı meydana sonunda. sırtında kalacak izden ve sırtının sonsuza kadar dimdik kalacak olmasından dertleniyormuş. skolyoz ameliyatından sonra sırt anormal biçimde düzleşir. Kız bir kez daha haklıydı beyler.o noktada diyecek bir şey bulamadım. yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve tırnağımın ucuyla sol gözüme vurdum: 'tık tık tık'.

    kız tabii şöyle bir irkilip geri çekildi.ben de aldım ufaklığı karşıma, anlattım sanki yaşıtım gibi. dedim çok sevdiğim çok güzel bir kız vardı onun da bir bacağı ötekinden azıcık kısaydı ama anlaşılmıyordu bile,bak sen de benim gözümü anlamadın falan filan. dedim senin sırtın hele hiç farkedilmeyecek,hem yaşlanınca da dimdik olacaksın vs vs.ben anlattıkça rahatladı. allahtan çok sevdiğim kıza ne olduğunu sormadı. akıllı çocuktu vesselam.ben evden ayrılırken gülüyordu. ameliyattan sonra karikatür dergileriyle ziyaretine gittim. beni görünce sevindi,ben de onu görünce sevindim. şimdi çok taşaklı bir lisede burslu okuyor. amerikaya falan gidecek mezun olunca heralde. grafik tasarımcı olmak istiyor. arada mailleşiyoruz...
    ···
  12. 162.
    0
    Çok fazla ikinci yenici şiiri okumuşsun kanka kapı arasında öperim seni git bi elini yüzünü yıka sonra mahmut tuncer dinle kendine gelirsin
    ···
  13. 163.
    0
    Antk 41
    Panpa bazen şizofren gibi yazıyorsun normal insansın değil mi?
    ···
    1. 1.
      0
      normal insanım moruk o kadar çok sözlük hesabım, efsaneler arasına giren o kadar çok hikayem oldu ki. Bu yizden tecrübeliyim. Hayatın pisliğini çok iyi kusarım sayfalara.
      ···
    2. 2.
      0
      Güzel kusuyorsun panpa
      Sana ait olan bi hikaye söyler misin
      ···
      1. 1.
        0
        (bkz: okumadan önce arkana bak)
        (bkz: yaşanmış bir büyü vakası 1990)
        (bkz: bu bir seri katil hikayesi değildir)
        ···
      2. 2.
        0
        18 tane sözlük hesabım oldu benim. Aklıma geldikçe yazarım sna.
        ···
      3. 3.
        0
        Tamam panpa
        Gerçek klan hikayem var mı
        ···
      4. 4.
        0
        (bkz: dolusun aşırı tırstıran bir olay geldi başıma)
        (bkz: kod adı çete lideri ağır abi savaşları)
        500 tane hikayem var moruk hangisini yazacağımı şaşırıyorum. Hikayelerimi çalıp wattpade atan mı dersin. Kitap basan mı dersin. Sahi ne huur çocuğu bu insanlar ya.
        ···
      5. 5.
        0
        Ah emek hirsızliği
        ···
      6. diğerleri 3