+2
-1
Bence, elektrik üretmek için yakılmaları (ister kömür olsun ister gaz veya petrol) akıl kârı değil. Hidrokarbonlardan mineral kaynağı olarak faydalanmamalıyız demiyorum, bence faydalanmalıyız, ama onları elektrik üretmek için kullanmamalıyız. Onlardan “kimya” üretmek için faydalanmalıyız. Ancak bu şekilde hidrokarbonların birkaç bin yıl daha dayanmasını sağlayabiliriz – fakat şu anda yaptığımız şekilde devam edersek birkaç yüz yıl içinde hepsini tüketeceğiz ve hammadde, kimyasal vb üretmek için artık kaynağımız kalmayacak. Polimer kaplamalar petrol ürünlerinden elde ediliyor. Örneğin naylon bir halı, petrol ürünlerinden elde ediliyor; dört bir yanımızda petrol ürünleri var. Petrol tükendiğinde, bu ürünlere sahip olamayacağız. Bunun bir sonucu olarak, nükleer enerji iyi bir seçenek; ama bu nükleer enerjinin nerede üretildiğine bağlı, çünkü bunun da sonuçları var. Nükleer atık konusunda uzun vadeli bir sorun var; bilimsel çözümlerimiz mevcut ama atıkla başa çıkabilmek için bunları mühendislik çözümlerine dönüştürmemiz gerekiyor. Ayrıca reaktörlerin sismik olarak yeterince dayanıklı olmaları gerek ki depremlerle başa çıkabilsinler – deprem konusu Türkiye için bir sorun. Doğru nüfus yoğunluğuna ve sanayi gereksinimlerine sahip olunması gerekli. Bu yüzden, nükleer enerji bazı ülkeler için çok da iyi bir seçenek değil. Akla hiç yatkın gelmiyor, ama diğerleri için iyi bir seçenek. Sadece söz konusu ülkenin hangisi olduğuna bağlı.
Nükleer enerji santrallerinin kasırgalar ve depremler gibi doğal afetlere karşı gittikçe daha fazla risk altında kaldığı bir dünyada, Fukushima’daki gibi bir nükleer felaketin yaşanması riskini en aza indirgemek için neler önerirdiniz?
Bu da yine kişisel fikrim; kasırgalarda görüldüğü üzere, böyle bir zorlu koşulla başa çıkabilecek bir yapı tasarlamışsanız nükleer reaktörler güvenli bir şekilde kapatılabiliyor. Aslına bakarsanız, vakalardan birinde nükleer reaktörler kapatılmadı bile; fırtına süresince enerji üretmeye devam ettiler çünkü bunu yapabilecek şekilde tasarlanmışlardı [Houston yakınındaki Güney Texas Projesi santralindeki iki nükleer reaktör, Harvey Kasırgası Ağustos 2017’de Texas’ın güney kıyısını vurduğunda işleyişlerine devam etti].
Her şey mühendisliğe bağlı. Konu, bir güçlüğe karşı uygun güvenlik önlemlerinin alınması. Bu yüzden, reaktörlerin sismik nitelikleri ölçülebilir. Bu, en başından itibaren konuya dikkat etmeniz ve reaktör açısından güçlüğün ne olduğu konusunda son derece net olmanız gerektiği anldıbına geliyor.
Nükleer atık, önceden de söylediğim gibi, bilimsel anlamda bir güçlük değil. Nükleer atıkla nasıl başa çıkılacağını biliyoruz. Bu, mühendislik ve toplum açısından bir güçlük. insanların nükleer reaktörün inşasına ve artık konusundaki çözümlere güven duyması gerek. Birkaç ülkede bunun çok zor olduğu görüldü. Sonuçta, eğer halk nükleer enerjinin ülke için uygun olmadığını düşündüğüne karar verirse, bu onların hakkıdır. Ancak nükleer enerji mühendisleri olarak yapmamız gereken şey, gerçeklerin açık şekilde ortada olmasını ve bu gerçeklerin düzgün şekilde anlaşılmasını sağlamaktır.
Eğer işin içinde mühendisliğe dayanan bir şey varsa, illa ki kendi riskini de beraberinde getirir. Bu, çimento elde ettiğiniz malzemenin madenden çıkarılması da olabilir, inşaat aşaması daha ortada bile yokken çeliğin üretilmesi de. Yani, daima bir risk vardır ve konu, bu risklerin dengesiyle alakalıdır. Ancak insanların risk dengelerini anlaması ve kabullenmesi de işin parçası ve bu da yine bir toplumsal sorun.
Şu anki Kuzey Kore nükleer krizi konusunda gerçek bir tehlike olduğuna inanıyor musunuz? Krizin daha da büyümesini önlemenin bir yolu var mı?
Bu, uluslararası atom enerjisi ajansı için bir sorun. Uluslararası atom enerjisi ajansı (ki bir BM ajansıdır), BM ve BM yüksek kurulları Kuzey Kore’nin birçok farklı anlaşma ve resmi kararı ihlal etmekte olduğunu son derece açık şekilde ortaya koydu. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bunun sonucunda, bu tür eylemler ingiltere tarafından kesinlikle kınanıyor.