Mustafa Kemal her zamanki gibi Salih Bozok ile dolmabahçenin geniş ferah balkonundan boğazı seyrederek saatinin zinciriyle oynuyordu. Salih Bozok'un orada olma sebebi Atatürk'ün Fransız büyük elçisini bekliyor olmasıydı. Fransız elçisini, yüzünde, yapacağı espriye hazırlandığından ötürü heyecanla karışık hınzır bir ifade ile karşıladı Gazi. Birlikte uzun süren hararetli bir konuşmanın ardından 3 bürokrat yüksek tavanlı bir salona geçtiler.

Görüşmenin buradan sonrası daha kalabalık bir kitle ile yapılacaktı. Özel kalemler, katipler, birkaç vekil vs.

Atatürk: " Şimdi, konuşmamızın son kısmını tekrar edecek olursak, çünkü yeni katılan arkadaşlar konuya biraz fransız.." Ortamı bir anda derin bir sessizlik bürüdü. Atatürk ağzı kulaklarında bir ifade ile yanındakileri dürtüyordu. Onlara "Olm esbiriyi mi anlamadınız aq xdd" , "Hani o fransız elçisi ya xd siz de konuya fran.." "ben sorarım size oçları." Bu son kısmı dişlerini sıkarak kısık bir sesle söylemişti. Haliyle Fransız elçisi anlayamadı. Görüşme bitip elçi uğurlandıktan sonra Atatürk kapıyı çarptı ve gömleğinin bileklerini kıvırmaya başladı.

Vekillerin üzerine doğru yürürken sandalyenin ayağına takılıp düştü Gazi. Vekiller ve diğerleri her ne kadar kendilerini tutmaya çalışsa da "pppfsşşşşşzahahaha " diye birer ikişer patlattılar kahkahayı. Sonra bir çember oluşturup voleybol edasıyla birbirlerine iteklediler Mustafa Kemal'i. Gazi hariç herkesin keyfi yerindeydi. Mustafa Kemal'in ikinci düşüşüyle bu eğlenceli oyun sona ermişti. Salih Bozok dirayetli davranıp tüm bu olanlara şahit olurken gülmemeyi başarmıştı.

Dolmabahçe Günlükleri - iş Bankası Yayınları
1963 / istanbul

ilki daha iyiydi ama buna da suku

--spoiler--

--spoiler--