+1
-1
(1623-1640): Anastasya'dan (Mahpeyker Kösem Sultan) doğdu. Eşleri: Keti, Anna (Atıfet Sultan), Helena (Cihannüma Sultan). Önce Enderun devşirmesi Kemankeş Arnavut Ali Paşa Sadrazam oldu. Adet(!) olduğu üzere sonradan boğduruldu. Yerine yine Enderun devşirmesi Arnavut Mere Hüseyin Paşa getirildi. O da idam edildi. Yerine yine bir Enderun devşirmesi olan Abhaz (veya Gürcü) Mehmet Paşa getirildi... Bir Ahî Türk'ü olan Şeyhülislâm Hüseyin Efendi'yi de boğdurdu IV. Murat... Kemankeş Kara Ali Paşa, Boşnak Hüsrev Paşa da aynı akıbete uğradılar. 1635'te Revan seferine çıkarken gözü arkada kalmasın diye ağabeyleri Şehzade Beyazıt ve Şehzade Süleyman'ı boğduruverdi, Hüdavendigâr...
Geride sadece, kardeşleri Şehzade Kasım ile Deli ibrahim kaldi. ibrahim deli olduğundan kendisine bir zarar veremezdi; devleti yürütüp yürütemeyeceği ise IV. Murat'in sorunu değildi, yeterki kendi tahtı tehlikeye girmesindi... Aynen büyük dedesi KanunîSultan Süleyman gibi düşünüyordu.
Bu yüzden de Kurban Bayramı'nda Bağdat seferine çıkarken Şehzade Kasım'ı da boğduruverdi içi rahat etsin diye... Osmanlı Devletini teslim etmek için Deli ibrahim'i hayatta bırakmıştı
IV. Murat Han.
Resmi Osmanlı Tarihi IV. Murat'ın cinayetlerinden de bahsetmez. Annesinin Kösem Sultan olduğunu, 27 Temmuz 1612’de istanbul’da doğduğunu, tam bir Türk-islâm terbiyesi ve ahlâkı ile yetiştirildiğini, tam takır aldığı devlet hazinesini onbinlerce altın lira
ve sayılmayacak kadar gümüş akçe ile bıraktığını yazar, kahramanlıklarını anlatır çocuklarımıza... Oysa ki, Anadolu'da Alevi Türkmen halk, resmi tarihte yazılanların tersine artık toprağını ekmediğinden ötürü açlıkla başbaşa kalıyor, yakaladıkları kedi ve köpekleri, bunlar da bitince ot yapraklarını, kokmuş hayvanların kan ve leşlerini yemeğe başlamışlardı. Öyle ki; Koçi Bey, IV. Murad'a sunduğu risalesinde, bir devlet adamı namusuyla, "Şimdiki halde reaye fukarasına olan zulüm hiçbir tarihte, hiçbir iklimde, hiçbir padişah memleketinde olmamıştır"
demek cesaretini göstermek zorunda kalıyordu. Dönemin saray şairi Nef'i, aç bırakılan Türklerın ardından utanmadan, "Türk'e hak çeşme-i irfanını haram etmiştir"saptamasını yapıyordu. Nef'i'nin, sonradan Sadrazamolan Boynueğri Mehmet Çavuş'a da "Hadi oradan câhil Türk"dediğini de yazmıyor resmi tarihimiz... IV. Murat içki, tütün ve yatsıdan sonra sokağa çıkma yasağını koyduğunda, bu yasağa uymayan yüz bine yakın insanı idam ettirirken Şeyhülislâm'ı Yahya Efendi:
•
ikiyüzlüler ibadet yerine ikiyüzlülüğünü yapa dursunlar,
•
Sen meyhaneye gel, orada ne ikiyüzlülük var ne de ikiyüzlü.ve
•
Getir içkiyi meyhanenin garsonu,
•
Bana içip içip kendinden geçti desinler,
•
Uslanmadı gitti gör o divane desinler."diyemısralar döşeniyordu...
IV. Murad kendi tahtını güvene almak için durmadan adam boğduradursun 1637'de Fransız matematikçi Fermat'ın"Diophantus" adlı kitabında kurguladığı, ancak 1994'te, o da Newton'un Binomium sistemiyle çözülebilen Fermat Teoremi ile ilgili tartışmalar (n, ikiden büyük positif bir tam sayıyı gösterirse, xn+yn=zn, denklemi x,y, ve z bilinmeyenlerinin positif tam sayı değerleriyle sağlanamaz) henüz Osmanlı Devleti hudutlarından içeri girmemişti. ingiliz papaz William Oughtred
sürgülü hesap cetvelini, Fransız filisof Rene DescartesX-Y koordinatlarını, yani analitik geometriyi;
Galile'nin bir projektilin çizdigi parabol yolun hesaplanmasını; ingiliz papaz ve amatör astronom
Jeremiah Horrocks'unVenüs ve Merküri yıldızlarının Güneş'in önünden geçerken aynı eksende çakıştıkları zamanın hesaplanma yöntemini buldukları bilinmiyordu; Hüdavendigar Sultan Murad Han'ın ülkesinde!.. Matbaa Müslüman halka hâlâ yasak iken, Ortodoks Rumlar 1627'de kendi matbalarını kurmuşlardı...
Edit: Alıntıdır