/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +174 -9
    Liseyi istanbulda okumuş endüstri meslek lisesi elektrik bölümünden mezun olmuştum. Aslında üniversiteye gitmek gibi bir niyetim yoktu ancak, babamla pek anlaşamadığımdan ve bazı sebeplerden dolayı gitmek zorunda kaldım. ilk on tercihimi gitmek istediğim şehirlerden oluşturmuştum, sonrasını ise kafama göre doldurdum. Tercihler açıklanmış bana ise 21. sıraya yazdığım düzce meslek yüksek okulunun yolu görünüyordu.

    Bu hikayede Düzce meslek yüksek okulunda geçirmiş olduğum 1 yılımı anlatıyorum arkadaşlar. Hikayeye biryerden giriş yapmam gerekiyorsa üniversiteye kayıt için gittiğim günden başlıyayım anlatmaya.

    Aslında tek başıma gidecektim kayıt için ancak, kayıttan bir gün öncesinde büyük amcamın ankaraya gideceğini öğrendim. Düzce yol üstünde kaldığından onunla gidecek, okul kaydını yaptırdıktan sonra ben otobüsle istanbula dönecektim.

    Üniversiteye kayıt için giden arkadaşlarımız bilir kayıt günleri kurulan standları. Cemaat yurtlarındaki ince bıyıklı abiler sözde orda yeni gelen öğrencilere kayıt işlemlerinde yardım eder sanki karşılık beklemiyormuş gibi. Sonra nerede kalacaksın, ev mi düşünüyorsun yurt mu gibi saçma sapan sorular sorarlar. Okulun önüne gelmiştik ki, ilk şokumu orada yaşadım zaten, ben internetten baktığımda gördüğüm yer burası değildi, sonradan anladım aslında kampüsün fotoğraflarına baktığımı. Benim okuduğum ilk okul bile bu binanın yapısından daha iyiydi.

    Herneyse bende kayıttan falan anlamadığım için bu ince bıyıklı abilerimizin kurduğu tuzağa düşmüş bulundum. Kayıt formlarını doldururken yardımcı oldular falan. Büyük amcam, babam ve diğer amcamın aksine dini inanç konusunda çok daha fazla abartılı bir insandı. Kayıt işlemlerime yardım eden lavuk sordu; "Yurtta mı kalmayı düşünüyorsun evde mi?" Bense mevzuyu anında uyanmıştım, bunlar beni katakulleye getirip cemaat yurduna alacaklar diye düşündüm ve hemen "evde kalmayı düşünüyorum" diyerek cevabı yapıştırdım. ancak cemaat evlerinin olduğu hiç aklıma gelmemişti.
    "Evlerimizde var" dedi. Normalde amcam olmasa kayıt işlemlerinde yardım ettiklerinden dolayı masaya 5 lira atar giblemeden yürür giderdim ordan. Ancak amcam "bi düşünelim" dedi.

    Hay amk dedim kendi kendime. Sanki kendi gidecek üniversiteye. Her ne kadar "ben cemaat yurdunda kalmam" desemde, amcam "gidip bi bakalım kalmayacaksan yine kalma" dedi. Tabiiki ben kendimi yurda aldırmamak için kafamda planımı yapıp çoktan oynatmaya başlamıştım.

    Seri partlar halinde yazacağım arkadaşlar, sizlere bir noktada 31 arasıda vereceğim.

    Edit : Hikaye sona ermiştir arkadaşlar. Bu hikayede diğer hikayelerimde bahsettiğim ama içeriğine hiç girmediğim, kısa süren üniversite hayatımı yazdım. Buradan bütün inci Sözlük ailesine selam olsun.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +42
    (bkz: Part 2)

    ince bıyıklı abimiz, "sizi servisimiz zütürsün, sonra servisle tekrar buraya gelirsiniz" dedi. Nasıl olsa kalmayacağım diye düşünerek bindik amcamla servise. 10 dakikalık bir yolculuğun ardından şöför "geldik" dedi. Kafamı kaldırıp baktığımda yurda gelmiştik. Adamlara evde kalmak istiyorum dediğim halde yurda getirdiler beni amk.

    Herneyse içeri girdik. Ben kafamda çoktan oynattığım planımı devreye sokmak için beklemeye başladım. Yanımıza bir başka bir bıyıklı geldi, sözde yurdu gezdirecek bana. Amcam kaldı ben bıyıklıyla yurdu gezmeye başladım. Gezdirirken anlatıyordu, "burası etüt odası günde zorunlu 2 saat ders çalışıyoruz bu odada, burası yatakhane, burası tuvalet." Beynimi gibmesine daha fazla izin vermeden planımı devreye soktum. Konuşma şu şekildeydi;
    Ben (ben) - Bıyıklı (b)

    (ben)-burada sigara içmek serbest mi?
    (b)-hayır kesinlikle
    (ben)-kapının önünde içsem?
    (b)-hayır yasak.
    (ben)-peki yurdun az ilerisinde içsem?
    (b)-yakalanırsan yurttan atılırsın. (ulan sanki ben zorla yurdunuzda kalmak istiyorum)
    (ben)-ben sigara içiyorum ama.
    (b)-onu müdür beyle görüşürsün.
    (ben)-peki burda içki içiliyor mu?
    (b)-tövbe tövbe.
    (ben)-hangi işlediğin günah içindi bu tövbe?
    (b)-ben seni müdür beyle görüştüreyim en iyisi.
    (ben)-ben içkide içiyorum ondan sordum abi.
    ···
  3. 3.
    +31
    (bkz: Part 3)

    Tabiiki planım kusursuz işliyordu. Bıyıklı beni alıp müdürün yanına zütürdü, amcam ise alt katta hala beni bekliyordu. Müdürün odasına bıyıklıyla beraber girdik, konuşma şu şekilde oldu;
    Müdür (M)

    (b)-müdür bey bu arkadaş sigara ve alkol kullandığını söylüyor, yurda almamız mümkün mü sizce?
    (ben)-söylemiyorum kullanıyorum zaten.
    (m)-tövbe tövbe hangi yüzle geldin o zaman buraya evladım?
    (ben)-bu cemaatçilerin hepsi günahkar mı böyle, sürekli tövbe çekiyor?
    (m)-bu şartlar altında burada kalamazsın sen oğlum çıkabilirsin.
    (ben)-asıl ben bu şartlar altında burada kalmam zaten, hadi eyvallah.

    Kafamda oynattığım plan birebir uymuştu içinde bulunduğum duruma. Sadece müdürü biraz daha genç olarak getirmiştim gözümün önüne. Yurda kendimi aldırmayarak, içimi rahatlatmıştım.
    ···
    1. 1.
      0
      Hizli reis .d pesindeyim okuyorum saniyesinde xd
      ···
    2. 2.
      0
      Hizli reis .d pesindeyim okuyorum saniyesinde xd
      ···
  4. 4.
    +30 -1
    (bkz: Part 4)

    Aşşağı indik amcam bıyıklıya "ne oldu?" diye sordu, o an sanki yukarda 25'lik çıtır bir müdire gibmişim gibi, mutluluk dolu bir yüz ifadesi vardı bende. Bıyıklı cevap verdi;
    Amcam (a)

    (b)-beyfendi kusura bakmayın alamayacağız nesi oluyorsunuz acaba?
    (ben)-hayır amca asıl ben burada kalmıyorum
    (a)-amcasıyım neden almıyorsunuz?
    (b)-onu yiğeninize sorarsınız. (arkasını dönüp gitti)
    (a)-ne dedin lan adamlara? (aslında sigara ve alkol kullandığımı biliyordu)
    (ben)-amca tuvaletleri tak zütürüyordu, ben 10 güne züt kanseri geçiririm burda (sıçılan yeri taktan başka ne zütürebilir ki?)
    (a)-yapma yahu
    (ben)-bu ne rezalet, bu ne kepazelik diye sitem ettim, güya çok saygısızmışım almayız dediler.
    (a)-iyi hadi gidelim o zaman servise binip.

    Dışarı çıktık servis yok amk. içeri geri dönüp, bıyıklıyı buldum. "servis geri bırakacaktı hani bizi?" dedim. "bre zındık bak başının çaresine" dedi. Hay amk zındıkta olduk iyi mi.

    Dışarıya çıktım, "amca servis gitmiş" dedim. Yavşaklar kayıt olmayınca servisi gönderdiler heralde. Amcamda biraz saydıktan sonra taksiye binip okulun oraya geçtik tekrar.
    ···
  5. 5.
    +34
    (bkz: Part 5)

    Okulun önündeki yurt afişlerini inceledikten sonra, fiyat almak için 2-3 tanesini aradık. Uygun fiyatlı bi apart bulduktan sonra, gidip anlaştık ve kayıt oldum. Sonrasında amcam beni otobüs terminaline bıraktı, kendi ise ankaraya devam etti.

    Neyse hangi firmanın istanbula gittiğini bilmediğimden bakınıyordum etrafa, otogarda bağıran dayılardan biri beni ikna etti, düzce güven firması ile istanbula dönecektim. Adam bana "eğer normal koltukta gitmek istiyorsan 1 saat daha beklemek zorundasın, ama eğer istersen 5 dakika sonra kalkacak otobüste muavinlerin gittiği yerde gidersin" dedi. Parayı verdim elimde ne fatura var, ne bilet amk.

    Herneyse, dayı bana otobüse kadar eşlik etti, muavine "arkadaş muavin yerinde gidecek" dedi. Ben öndeki muavin koltuğunda gideceğimi düşünürken, arka kapıdan otobüse bindim, otobüsün merdivenlerini çıkmadan sağ tarafta kapı tarzında birşey açtı muavin ve "burada gideceksin" dedi. Tamam dedim amk ben burda gidene kadar oksijensizlikten ölürüm.

    Koltuk gibi birşey vardı üstüne 2-3 kat minder koyulmuş, minderlerin altına örtü örtülmüş falan. Herneyse oturdum minderlerin üstüne çıktık yola, aradan 1 saat falan geçti, zütüm oturduğum yerin içine doğru giriyordu. Dayanamayıp minderleri ve örtüyü bi kaldırdım ki, sormayın dostlar karşımda alafranga tuvalet duruyordu amk.
    ···
    1. 1.
      0
      düzceyi iyi bilirim panpa düzce güven hala devam ediyo demek
      ···
  6. 6.
    +35
    (bkz: Part 6)

    Ben nerden bilebilirdim ki, muavinlerin boş zamanlarında tuvalette yolculuk ettiklerini. işin kötüsü muallak muavin bide kekle kola vermişti bana yola çıktığımızda, tuvalette yemişim onlarıda iyi çarpılmadık amk dedim kendi kendime.

    Herneyse çıktım içerden, otobüsün koridorundan en öne doğru geçtim, muavin şöförün yanında yerde oturuyordu. Sağdaki muavin koltuğunu bile müşteriye vermişler yaşlı teyzenin biri oturuyordu. neyse lafa girdim,
    Muavin (m) Şöför (ş) Yaşlı Teyze (y)

    (ben)-bu ne rezalet, bu ne kepazelik muavin kardeş?
    (m)-noldu kardeşim.
    (ben)-ulan tuvalette yolculuk ettirdin bana, bide kek yedirdin içerde bize daha ne olsun.
    (y)-evladım yanlış anlama sen benim torunum yaşındasın ne tarafta tuvalet? (hay amk dedim içimden)
    (ş)-var ama kullanılmıyor teyzem tuvalet.
    (ben)-otobüse dekor diye alafranga tuvalet mi koydunuz
    (ş)-az kaldı zaten istanbula sık dişini
    (ben)-ben daha oraya gitmem, muavin gitsin ben yerde otururum.
    (m)-tamam ben giderim sorun değil.
    ···
  7. 7.
    +34
    (bkz: Part 7)

    Neyse sağ sağlim istanbula varabildim. Aradan zaman geçtikten sonra okulların başlama zamanı geldi, bu sefer hangi firmaların gittiğine bakıp tedbirli davrandım. Metro ve istanbul seyehatte gidiyormuş neyseki. Akşam vaktiydi biletimi aldım ve bindim otobüse. Neyseki bu kez trajikomik birşey yaşanmadan düzceye ulaştım.

    Düzcede indikten sonra apartın yerini hatırlayamadım, taksiye bindim, aparta varmamız 2 dakika sürmedi. Neyse 5 lira verip indim taksiden. Oda arkadaşlarımı tanımıyordum henüz, kapıyı açtım ve girdim içeri, totalde 3 kişi kalacaktık. Herneyse tanışma faslını geçtik. Zaten çok kalmayı düşünmüyordum burada, 2-3 tane arkadaş edinip hemen eve çıkmak vardı aklımda.

    Tabi o zamana kadar üniversiteyi sadece televizyonlardan görüyordum ve bir bayır aşşağı sınıf beklentim vardı. Sınıfımı bulup girdiğimde yeni bir şok daha yaşamıştım. Bayır aşşağı sınıf falan yok, sıralar bizim lisenin sıralarından beter, duvarlarda canısı yazıyor falan. işin kötü tarafı 40 küsür kişilik sınıfta 3 tane kız vardı, taku yedik bitmez bu okul diyerek ilerledim ve bir sıraya oturdum. Aslında karı kız pek gibimde değildi, Deli gibi sevdiğim bir sevgilim vardı zaten istanbulda ama yinede ortamlarda beraber takılabileceğin kız arkadaşlarım olsa fena olmazdı.
    ···
  8. 8.
    +34
    (bkz: Part 8)

    Ben okula, okullar açıldıktan sonra iki hafta geç gitmiştim. Sınıfta düzcenin yerlileri olanlar birbirlerini tanıyordu zaten, diğer şehirlerden gelen öğrencilerde azda olsa birbiriyle kaynaşmış, bense henüz okulda ilk günüm olduğundan daha arkadaş edinememiştim. Son 2 dersimiz ingilizceymiş, ingilizce sınıfına gittik.

    Hoca derse girdi ve "ingilizce kitaplarını hala almayan kim var?" diye sordu. Ulan ne kitabı diye düşünüyordum kendi kendime. işin aslı hoca önceki hafta haftaya kitabı olmayanı derse almayacağını söylemiş. Ben daha yeni gelmiştim el kaldırdım benim yok gibisinden. Benimle birlikte bir çocuk daha el kaldırıyordu. ikimizide dersten çıkardı, "isterseniz kitaplarınızı alın öyle gelin, isterseniz gelmeyin" dedi. O dönem maddi durumu harikulade olan biri değildim ben. birde kitaba para mı vereceğiz diye geçirdim içimden. Benimle birlikte atılan çocukla çıktık okuldan kitabı almamız gereken yere doğru yürüyorduk. ilk lafı o attı ve "nerden geliyorsun" diye sordu. istanbuldan geldiğimi söyledikten sonra, onunda istanbul fatih'te oturduğunu öğrendim ve isminin fırat olduğunu söyledi. Fırat okulda tanıştığım ilk arkadaşım oluyordu o gün benim, aynı zamanda hala görüştüğüm iyi bir dostum.
    ···
  9. 9.
    +35 -2
    (bkz: Part 9)

    Fırat makara bir çocuktu 10 dakika süren muhabbetimizde bunu anlamam hiç zor olmamıştı. Henüz kitapları almadan samimi olmuştuk onunla. Sonrasında kitapları aldık okula dönüp derse tekrar girdik neyseki, o gün öyle bitti. Yurttaki oda arkadaşlarım, pek kafa dengim insanlar olmadığından sadece selam verip giriyordum odaya, muhabbetimiz olmuyordu pek. Zaten dediğim gibi burada çok kalmayı düşünmüyordum. Ertesi sabah okula gittim, kantinin arka tarafına kızılay gelmiş kan bağışı topluyordu. Sedyede yatar vaziyette kan verenlerden biri ise fırattı, göz kırparak ona bir selam verdim ve bir masaya oturdum. Sedyeden kafasını kaldırmış kaş göz yapıyordu bana, meğer kan alan stajyer hemşireyi işaret ediyormuş ruh hastası, yanına gittim.
    Fırat (f) Hemşire (h)

    (f)-sende kan versene
    (ben)-benimki köpek kanı a rh pozitif yaramaz.
    (f)-hemşire hanım arkadaşta kan vermek istiyormuş. (ikinci günden ne bu samimiyet amk)
    (ben)-hanfendi bende hepatit b rahatsızlığı var ama yinede siz bilirsiniz. (öyle birşey yok)
    (h)-aa o zaman alamayız.
    (f)-kan verene gazoz veriyolar bak iyi düşün.
    (ben)-boşver.
    ···
  10. 10.
    +34 -2
    (bkz: Part 10)

    Derse girdik, tarih ve edebiyat dersleri, kültür dersi olduğundan tekstil bölümü ile büyük bir sınıfta birlikte girecekmişiz derse, bende o gün öğrendim. Tekstil bölümünün tamdıbının kız olduğunu öğrenince bir nebze olsun içim ferahladı. Neyse ders başladı etrafı biraz süzdüm, sonra nokia 6610i olan telefonumu elime alıp bonuce oynadım. Fırat'sa yokluktan olsa gerek bütün ders boyunca etraftaki kızları inceledi.

    Dersten çıktık, bahçede fıratla sigara içiyorduk. sarışın, ortalama boy ve kiloya sahip bir kız yanaştı yanımıza ve bana bakarak lafa girdi;
    kız (k)

    (k)-ateşin varmı.
    (ben)-bazen akşamları oluyor.
    (k)-nasıl? (anlamadı)
    (ben)-elim sayesinde çakıp normale dönüyorum.
    (k)-gerizekalı
    (f)-ben çakayım mı hanfendi (elinde çakmak vardı)
    (k)-şerefsizler

    Bizse fıratla o an gülmekten yıkılmıştık. hasgibtir ordan yalan diyenleriniz olabilir, ama inanın baştada söylediğim gibi gibimde değildi karı kız falan. Ortam yapabileceğim 1-2 kız 1-2 erkek arkadaş yeter bana diye düşünüyordum.
    ···
  11. 11.
    +37
    (bkz: Part 11)

    Aradan birkaç gün geçmişti. ders bitmiş tenefüs vaktiydi, benimse midem ağrıdığından hiç dışarı çıkasım gelmiyordu içimden. Fırat'sa beni dışarı çıkmaya ikna etmeye çalışıyor bir taraftanda o berbat ses tonuyla, serdar ortaç - mesafe şarkısını söylüyordu. Sınıfta bizim dışımızda bir çocuk daha vardı birtek ve bi kulağı bizdeydi belliki.
    Çocuk (ç)

    (f)-yüreğinden yaralı bizim hikayemiz, kaderimden kalanı silsen de gitmiyor. (şarkıyı söylüyordu)
    (ç)-yüreğini gibeyim be kardeşim ya, bu sese ben bile dayanamaz çıkarım sınıftan sen nasıl duruyorsun?
    (ben)-ulan fırat harbi sus ya
    (f)-kalk bi sigara içelim bari ya
    (ben)-iyi yürü tamam amk.

    Kapının önüne çıktık sigaralarımızı ateşledik, az önce sınıfta olan çocukta yanımıza geldi bir sigara yaktı.

    (ç)-bilader harbi berbat bi sesin var.
    (ben)-fırat harbiden sen doğunca kulağına ezan yerine serdar ortaçtan dansözü mü okudular be oğlum.
    (f)-başka türlü çıkmıyordun ne yapayım.
    (ç)-nerden geliyorsunuz
    (ben)-istanbul
    (f)-istanbul.
    (ç)-bende bursalıyım ismim cihan.
    (ben)-memnun oldum.

    Cihan ile arkadaşlığımızda o gün orada başlıyordu ve ev arkadaşlarımı bulmaya başladığımı anladım o gün.
    ···
  12. 12.
    +29
    (bkz: Part 12)

    Aradan birkaç gün geçmişti. Cihan'da Fırat'ta yurtta kalıyorlardı. Muhabbeti ikisinede açtım, dünden razıymış gibi hemen olur verdiler. Aynı zamanda kendime iş bakıyordum, eve çıkınca eşyaydı, kiraydı,doğalgazdı, elektrikti,suydu, yemekti derken maddi durumum pek yeterli olmayacaktı çünkü bu duruma. Ancak yurtta kalmak istemiyordum. Aileden gelen para kısıtlıydı zaten, babaanem 1 yıl önce ölmüş olan dedemin emeklisini alıyordu, bir miktar o gönderiyordu, bir miktarda annem evden arttırdıklarından gönderiyordu.

    Düzcede olanlar yada orada okuyanlar bilir okulun az ilersindeki konak taksiyi, onun hemen karşısındaki apartmanda bir daire tuttuk. Kirası 400 liraydı. Eşya içinde spotçulardan 2. el eşyaları topladık, ve adresi verip spotcudan kamyonetle evin önüne kadar getirmesini rica ettik öğrenci olduğumuzu söyleyerek. Neyse ki kırmadı bizi saolsun evin önüne bütün eşyalarımızı yığdı, bizse taşımaya başladık 3 kişi.

    Herneyse eşyaları taşırken bizim bir alt katımızdaki kapı açıldı, 40-45 yaşlarında mature diyebileceğimiz bir kadın karşıladı bizi. Hoşgeldiniz öğrenci misiniz falan derken eşyaları taşıdık. Kadının türkçesi iyi olsa bile bazı kullandığı kelimelerdeki şiveden dolayı azerileri andırıyordu ve bu düşüncelerimde yanılmadım kadın azeriymiş. Kocasıyla birlikte alt kattaki varlıklı ama hasta ve yaşlı olan kadına bakıcılık yapıp hemde orada kalıyorlarmış. Yerleştirmeyide bitirdikten sonra oturup bir nefes aldık. Biraz sonrasında zil çaldı, kapıyı fırat açtı. Kapıdaki yine azeri kadındı "size hoşgeldiniz demek istemişem, buyrun buyrun" diyerek fıratın eline kek dolu bir tabak verdi ve iyi akşamlar diyip gitti. Bizse şaşkındık.
    ···
  13. 13.
    +33
    (bkz: Part 13)

    Ertesi gün, evdeki eşyaları daha düzgün yerleştirmek için okulu ektik, sıra doğalgaz hortumunu ocağa bağlamaya gelmişti ancak beceremedik. Fırat'a azeri kadından varsa pense istemesini söyledik. Fırat evden çıktı, 4-5 dakika sonra nefes nefese eve girdi, ama elinde pense mense yoktu.
    Cihan (c)

    (ben)-oğlum pense nerde?
    (f)-dıbınakoyim
    (c)-lan salak penseyi almadan mı geldin?
    (f)-oğlum anlatsam inanmazsınız,
    (ben)-anlat bakayım bi hele.
    (f)-kadından pense istedim, gel içeriye bulup vereyim dedi.
    (c)-ee
    (f)-girdim, takip et beni dedi, yatak odasına girdik kadın çekmeceleri falan açıp baktı sonra yatağın üstüne itti beni.
    (ben)-sende kaçtın öyle mi?
    (f)-hee
    (ben)-kadın seni yatağa attı, sende kaçtın yani
    (f)-aynen kanka
    (ben)-senin ben cibiliyetini gibeyim kaybol amk.
    ···
    1. 1.
      0
      yaz pnp duvara yazmıyon
      ···
    2. 2.
      0
      Ahahaha haykırdım
      ···
    3. 3.
      0
      dıbına koyim cibilliyetini gibeyim benim pederin lafı
      ···
    4. diğerleri 1
  14. 14.
    +29 -3
    (bkz: Part 14)

    Son çare olarak, Cihan'la birlikte nalbura çıkıp pense alıp geri döndük. Binanın kapısından girdik önümüzden merdivenleri çıkan yine 40-45 yaşlarında bir adam vardı. Adam bizim alt katımızdaki kapıyı çaldı, bizse merdivenleri çıkmaya devam ettik, tam eve girecektik ki, aşşağıdan azeri kadının sesi geldi "yinemi sabah sabah sarhoşsan sen" dedi. Adamsa "kes sesini kaltak" diyip kapıyı sert bir şekilde kapattı. Bizse sadece sesleri duymuştuk, kadının kocası olduğunu anladım ancak, insan karısına niye kaltak der onu anlamadım. Adamın türk olduğu bıraktığı ülkücü bıyığından belliydi zaten.

    Neyse eve girip doğalgaz hortumunu bağladık, sonrasında ben merkeze doğru iş bulma umuduyla yola koyuldum. Bir çilingirin kapısında, "eleman aranıyor" yazısını gördüm. son çağre olarak "en kötü hırsızlık yapmayı öğreniriz" diyerek içeriye girdim. iş yeri sahibiyle konuştum, haftanın 2 günü tam 1 günü yarım gün çalışabileceğimi söyledim. Adam önce biraz düşünsede, anlaştık. Çalıştığım tam gün başına 50 lira yevmiye + yemek, yarım gün içinde 30 lira + yemek olmak suretiyle kafama yatmıştı bu iş. Sadece çilingirlik değil aynı zamanda otomobillerin fabrikasyon anahtarlarına benzer anahtarlar ve merkezi kilit sistemi de yapıyorlardı burada.
    ···
    1. 1.
      0
      Rez bebek rez
      ···
    2. 2.
      0
      iyi yaziyorsun ya bayadir okuyorum seni cok iyisin şuku şuku..
      ···
    3. 3.
      0
      iyi yaziyorsun ya bayadir okuyorum seni cok iyisin şuku şuku..
      ···
    4. diğerleri 1
  15. 15.
    +26
    (bkz: Part 15)

    Ertesi gün okula gittik, günden güne cihan ve fıratla arkadaşlığımız ilerliyordu. Zaten ev arkadaşlarım olmuşlardı artık ötesi yoktu. Ders arasında kantinden birer tane çay alıp bahçeye geçtik sigara içiyorduk. Yanımıza çakma sarışın olduğunu dip boyasının gelmiş olmasından anladığım bir kız geldi. Kollarında bir sürü dövme ağzında piercing falan vardı, marjinal bir tipti anlayacağınız. Yüzüme doğru bakıp lafa girdi,
    Kız (k)

    (k)-sigaran varmı?
    (ben)-çakmağın varsa vereyim.
    (k)-yok senin sigarandan, yakarım sorun değil. (tuzağa düşmedi)
    (ben)-peki o zaman.

    Bir kızın hiç tanımadığı bir erkekten sigara istemesi, size ne kadar enteresan gelebilir bilmiyorum ama bana çok enteresan gelmişti. Sigarayı kendi sigaram ile birlikte verdim. Ağzındaki sigarayı yakıp benimkini geri uzattı.

    (k)-nerden?
    (f)-istanbul
    (c)-bursa
    (ben)-istanbul
    (k)-ben bu arkadaşa sormuştum sadece aslında. (bizimkiler züt oldu)
    (ben)-sen nerdensin?
    (k)-buralıyım düzceliyim
    (ben)-pekala biz içeri girelim, memnun oldum.
    (k)-adımı henüz söylemedim ki neye göre memnun oldun?
    (ben)-merak etsem sorardım. (bu arkadaşlarım için intikamdı)
    (k)-ukalasın
    (ben)-kim bilir belki öyleyimdir.
    (k)-yinede söyliyeyim ismim yeşim.
    (ben)-bende thefucking görüşürüz.
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Helal olsun bin kıza prim vermemişsin ayakta alkışladım
      ···
  16. 16.
    +33 -1
    Arkadaşlar şuan sizde durum ne bilmiyorum ama, bende sözlük aşırı derecede kasıyor. Bilgisayarı bi resetleyip yazmaya devam edeceğim. Prim yapıyor diyecekler için bu sözlükte birçok kişi benim prim için hikayeye ara vermeyeceğimi bilir.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa sarmıştı amk
      ···
    2. 2.
      0
      Yaz dostum
      ···
  17. 17.
    +18 -2
    tamam düzeldi arkadaşlar devam ediyorum.
    ···
  18. 18.
    +29
    (bkz: flashfoward)
    (bkz: 6 ay sonra)

    Artık kalmak istemiyordum burada, git gide bir bataklığın içine saplanıyordum, zaten Okulu bitirebileceğimede inancım kalmamıştı. Akşam saatleriydi, hava ise kararmış, hafif yağmur çiseliyordu. Benimse istanbul otobüsümün kalkmasına 1 saat vardı. Yeşim ağlamaklı gözlerle bana baktı;
    Yeşim (y)

    (y)-gidiyorsun ha
    (ben)-gitmek zorundayım yeşim burada kalamam.
    (y)- neden?
    (ben)-anlattım sana, benim burada bir hayatım yok, git gide bu bataklığın içinde kayboluyoruz. Benim aklım istanbuldayken burada kalamam artık. Ölüyoruz yeşim, ölürken senide yanımda öldüremem gitmeliyim. ikimizinde yaşamaya hakkı var.
    (y)-Olsun, neden bir kere olsun denemedin şansını benimle?
    (ben)-yeşim seninle olamayacağımı defalarca söyledim. Aklım başkasındayken, seninle olamazdım.
    (y)-spor sokak tarafında küçük bir evimiz olurdu belki, deneseydik belki olabilirdi.
    (ben)-olmaz yeşim olamaz. Yol yakınken sende kurtar kendini bu hayattan ve önüne bak.
    (y)-istemiyorum, beni bırakma burada. Bırakırsan boğulurum bu karanlıkta.
    (ben)-gitmek zorundayım yeşim, ben sana bir hayat veremem özür dilerim.
    (y)-belki seni mutlu edemem, ama seni çok sevebilirim hemde bütün kalbimle.
    (ben)-gitmek zorundayım
    (y)-peki git, defol git sevgiline. (bunu söyledikten sonra ağlayarak boynuma sarıldı)
    (ben)-hoşçakal yeşim. seni özleyeceğim. (benimde gözlerim dolmuştu)

    Fırat ve cihanda benimle birlikte beni yolcu etmek üzere otogara doğru yürümeye başladılar.
    ···
    1. 1.
      0
      anlamayanlar için, bu part gelecekten bir kesitti spoiler niteliğinde. Benim hikayelerimi okuyanlar zaten bilir bu durumu, ilk kez okuyanlar için söylüyorum. Hikayeye kaldığım yerden devam edeceğim.
      ···
    2. 2.
      +4
      Kardesim bir ara noluyoz aq oldum la sunu bastan soylesene
      ···
    3. 3.
      0
      Spoiler vermeyeydin iyiydi ama
      ···
    4. 4.
      0
      dıbına koyayım spoiler yazsana başa unutuyorum senin hikayelerini
      ···
    5. 5.
      0
      Vay amk spor sokak dedin anılarım depresti panpa
      ···
    6. diğerleri 3
  19. 19.
    +18
    (bkz: Part 16)

    Dersler bitmiş günün sonunu getirmiştik, ertesi gün hafta sonu olduğundan işe başlayacağım gündü. Herneyse iş başı yaptım, patronumun ismi aliydi. Çok kalender adamdır, zamanla çok sevdim kendisini. Bana biraz işi öğretti, olurda müşteriden falan telefon gelirde gitmem gerekirse diye üzerimde taşımam içinde bana, bıçağa benzeyen esnek bir alet verdi. Bunu ne yapacağım diye sorduğumda, kilitlenmemiş her kapıyı o alet ile açabileceğimi söyledi bana. Makinada nasıl anahtar çoğaltıldığını, ve bir araç üstünde merkezi kilit sistemini arabaya nasıl uygulamam gerektiğini falan gösterdi. ilk günler salaklığımdan bir çok şeyi yanlış anlasamda, sonra sonra öğrendim.

    Herneyse hafta sonu geçmiş, pazartesi günü gelmişti. Hafta sonları full, hafta içi istediğim bir gün yarım gün şeklinde çalışıyordum. Okula geçtik, rutin derslere girip çıktık, öğlen 1 saat aramız vardı. çaylarımızı alıp kantine oturduk, muhabbet ederken yanımıza bir kız geldi ve cihan'a "vaktin varsa konuşabilir miyiz" dedi. Cihan kalktı 10 dakika kadar sonra yanımıza geldi ve lafa girdi;

    (c)-kız benden hoşlanıyormuş lan.
    (f)-gözün aydın.
    (ben)-hadi yine iyisin lan, bizim gibi saplarla takılmaktan kurtuldun.
    (c)-numarasını aldım.
    (ben)-bi fıratlık yapmazsan daha çok şeyini alırsın akıllı davran.
    (f)-kadının bana tecavüz etmesine izin mi verseydim. (gülüyordu)
    (ben)-ya tam soyun salağısın sen amk ben utandım lan kadına mahcup olduk.
    (c)-kadın erkekliğinden şüphe etmiştir lan senin.
    (f)-hasgibtir ordan.
    ···
  20. 20.
    +20
    (bkz: Part 17)

    Sonrasında ben sigara içmeye çıkacağımı söyledim ancak fırat ve cihan oturacaklarını söyleyip benimle gelmediler. Dışarı çıktım sigaramı ağzıma koydum cebimde çakmağımı arıyordum, masada bırakmış olacağım ki, birisi benden önce davrandı, başımı kaldırdığımda karşımdaki yeşimdi ve şöyle dedi;

    (y)-çakmak lazım mı?
    (ben)-hayır ama sana lazım sanırım.
    (y)-adileşme
    (ben)-kızım senin başka işin yok mu?
    (y)-çakmağını arıyordun yardımcı olayım dedim.
    (ben)-oldun sağol.
    (y)alışabildin mi buraya istanbul gibi değildir burası çabuk sıkılmışsındır.
    (ben)-ne yalan söyliyim daha şimdiden sıkıldım. iki sene burda geçmez
    (y)-böyle ot gibi yaşamaya devam edersen hiç alışamazsın.
    (ben)-sen nerden biliyorsun ki ot gibi yaşadığımı.
    (y)-tahmin etmek zor değil, ya burdasın yada kantinde.
    (ben)-iyi gözlemciyiz belliki.
    (y)-öyle de denilebilir. akşam bir işin varmı
    (ben)-var (aslında bir işim yoktu)
    (y)-takılalım diyecektim.
    (ben)-sende bu potansiyel varken başkasını bulman zor olmaz takılmak için.
    (y)-alkol kullanıyor musun.
    (ben)-evet.
    (y)-akşam 8 gibi çiftlikte olacağım işin erken biterse gel. (çiftlik mekanın ismi)
    (ben)-kalsın almıyayım.

    Sigaram bittikten sonra yanından ayrıldım ve içeri döndüm. O günün akşamında, istanbuldaki kız arkadaşım berna ile telefonda konuşuyorduk. Son zamanlarda evdi, eşyaydı,işti, okuldu derken fazlasıyla boşlamıştım onu ve bu sebepten dolayı bana tepki gösteriyordu, haklıydıda arayıp sormuyordum bile. Bir süre tartıştık, sonrasında bu duruma canım sıkıldığından biraz hava almak üzere dışarı çıktım. Biraz dolandıktan sonra, yeşimin akşam çiftliğe gel içelim dediği geldi aklıma. Zaten canım sıkkındı kafam dağılır en azından diyerek spor sokağın yolunu tuttum.
    ···