Yürüyorum dün onu gördüğüm yere elimde kitapla. işte görüş alanıma girdi, hay aq yok..

Moralim bozuldu lan, yoksa dün hayal falan mı gördüm. Fight Club'a dönmesin bari iş..

Gerisin geri fakülteye ilerlerken arkadan bir ses geldi,

- Teleriii

Kübra'dan başkası değil. Hayır anlamıyorum kampmı kuruyosunuz kampüste amk, gerçi o gizemli kız kursa fena da olmaz yani..

Geldi yanıma hızlı adımlarla,

- bakıyorum da elinden düşmüyor kitap
+ aynen başladım. Güzel gidiyor bakalım

Bir kere yalan söyleyince insan alışıyor sanırım, hatta zevk bile alıyorsun lan, ama yalan söylemeyin..
(Kamu Spotu)

Aylar geçe dursun her gün sevgim biraz daha artıyordu ona, geceleri yanımda olmadığı için, ona sarılarak uyuyamadığım için üzüntü bile çekiyordum lan.

Yağmur'da 3.sınıfta oda arkadaşı Nesrin ve yurttan bir kızla daha aynı eve çıktılar. iyi oldu onun için eve çıkmak sevindim.

Aslında bir yandan üzüntülüydüm ona son zamanlarda gereken değeri veremediğim için, ama deliler gibi aşık olduğum dünyalar güzeli bir sevgilim vardı.

Gözüm ondan başkasına ne bakıyor ne de muhabbet için yer arıyordu, sadece Betül'dü benim için hayat..

Her gün olmasa da çoğu günler dışarı çıkıp eğleniyorduk sevgilimle. Bir seneye yaklaştı ilişkimiz ama hala öpmedim onu bir kere biliyor musunuz..

Kıyamıyordum lan, çekinir diye korkuyordum. Her elimi tuttuğunda kalbim ilk günkü gibi hızlanmaya başlıyordu..

Neyse gittim yanına sarıldık,

- Ben sana bekletme dedim ama ben beklettim galiba özür dilerim :/
+ yok yaa.. iki dakika olmadı ineli şaşırdım yine şaka mı yapıyor yine diye.. (:
- hıı, seni aşağı indirip gelmeyecektim de kıyamadım (:

yine gözlerini kıstı, gülümsedi.

- Bu şehrin en iyi kafesine gitmeye hazır mısınız Yağmur hanım (:

Oysaki iki üç tane kafe biliyorum zaten, benimki de laf olsun hey Allahım hey (:

+ Siz zütürecekseniz hazırım Teleri bey (:

Mutlu ve eğlenceli bir şekilde sohbet edip kafeye doğru yürüyorduk. Hani derler ya,

'Çok gülen çok ağlar' diye. Hep saçma gelmiştir bu söz bana. Mutluyken, gülerken niye ağlasın, neden mutsuz olsun ki insan? Ama farklı yollardan da olsa bu söz haklı çıkabildiğini anladım o gün..

Yaklaşık 20 dakikalık eğlenceli yürüyüşten sonra kafeye vardık, içeri girdik. Yağmur'da aynı benim ilk girdiğim gibi tepki verdi, şaşırdı..

Geceye yakın ayrıldım yanlarından. Eve döndüm.

Babam ve annem işten ayrıldığımı söyledim. Hafif kızsalar da Aydına, Didime gideceğimi bildiklerinden üstelemediler.

Onlarla konuştuktan sonra Yağmura mesaj attım,

+ şş güzellik
- buyrun efenim (:
+ çıktım sonunda işten
- yoruldun mu fazla?
+ çok yoruldum
- gıcık etme beni ya doğruyu söyle
+ yok be yorulmadım fazla (:
- aferin yorulma (:
+ bu arada haftaya geliyorum onu da söyleyeyim
- aa sonunda ya bekliyorum (:
+ sıcak mı oralar? iki aydır deniz yüzü görmüyorum
- sıcak sıcak, sen gel de gideriz hep
+ aldım bu sözü, uykum var canım uyuyayım ben
- tamam bitanem tatlı rüyalar (:

Koydum kafamı yastığa, iki ayın yorgunluğunu o geceki rahat uykumla atmış oldum vücudumdan..

60 kişi felan vardı, biz 5'li duvar tarafının arkalarına oturacaktık.

Geçtim yerime, yanıma Yağmur oturdu direk amk. Gülümsedi ben şaşırınca, bende gülümsedim ardından.

Ama Ahmet'e ayıp oldu biraz. Zeynep'le Sena yan tarafımızdaki sıralara oturdu, Ahmet'te mal gibi kaldı ayakta.
Bana 'seni gibecem oğlum yurtta' bakışı atıp bi arka sırada tek başına oturan çocuğun yanına oturdu.

ismi Serdar, Düzceli. Hafif kumral, yeşil gözlü kahve saçlı, ama fazla konuşmuyor.

Neyse sınıfta oturuyoruz, herkes yanındakiyle tanışma aşamasında, bizim gibi dışarda tanışmışlarda var.

Yağmur'da atmış gibi gözüküyor üstünden heyecanını. Neşe saçıyor etrafına. Onunla da iyice tanıdık birbirimizi.

Neyse hoca girdi sınıfa klagib tanışma faslından sonra diğer derslerde aynı şekilde geçti. Aslında biraz farklı bekliyordum ama kendi kafamda ki gibi geçmedi.

Kalktık kafeden, o ödemek istedi ama izin vermedim. Saat 8.5 olmuştu bile, yürümeye başladık. Kafasını omzuma koydu, tebessüm etti. Bende omzuna sardım kolumu. Hiç konuşmadan vardık lunaparka. Artık gülüyordu.

Etrafda çocuklar, anneleri, babaları, bazı sevgililer hepsi gülüyordu..

Tuttu kolumdan çarpışan arabalara zütürdü,

- hadi çarpışan arabalara binelim (:
+ olmazz, çarparlar sana (:
- ya hadi nolur
+ iyi iyi (:

Aynı arabaya binmeyi teklif ettim ama komik bir şekilde 'haaayır' dedi. Mutlu olmasını istiyordum, ne dese yapacaktım bugün.

Neyse bindik arabalara, 20 tane felan araba vardı.

Başladık sürmeye, herkes birbirine giriyordu. Ben Yağmur'u takip ediyordum ona çarpana geçiriyordum arabayı (:

Sena ile göz göze geldik. Hemen elimle boş sandalyeleri gösterdim, güldüler amk..

(T: Teleri) (gerisi isimlerin baş harfleri)
S: günaydın, beyler (:
T: günaydın, (:
A: günaydın, Zeynep sana da günaydın (:
Z: günaydın (:

Ahmet biraz fark ettirme lan çok belli oluyor, demek aşık olunca insan başkalarını görmüyor yüzü..

T: ee kızlar alışıyor muyuz okula?
S: Tanıştık çoğu kişiyle alışıyoruz, yalnızlıkta çekmedim.
Z: evet ya herkes çok samimi (:

Ahmet'i kastettiği belli ama övdün mü gömdün mü anlamadım ilerde çıkar kokusu bakalım..

A: samimi olmak güzel bence yeni insanlar tanıyoruz, yeni hayatlar öğreniyoruz (:
Z: bence de aslında ben çekingen biriyimdir ama buranın havası mı farklı anlayamadım (:
A: aynen insanların konuşmasına yardımcı oluyor buranın havası (:

biraz daha muhabbetten sonra sınıfa çıktık. Yağmur gelmiş bile. Oturdum yanına,

+ kızım geldiğini niye haber vermiyorsun, kantinde otururduk beraber
- akıl edemedim (:
+ yarım akıllı seni (:

Cimcik attı, Tırnaklarıda uzun zaten canımı yaktı asi..

+ napıyon len
- sus cevap verme (:

seri yazayım tamam..

Sustum, kahveden bir yudum aldım. Fakülteden çıkana kadar bir kelime etmedik. Kıskanacağı son kişinin Yağmur olacağını bilmiyor mu sanki? peh..

Fakülte çıkışı, geldi özür diledi. Bende sarıldım, bir kez daha söyledim kıskanmaması gerektiğini. Öpüşüp ayrıldık oradan..

ikinci dönemin başlamasından sonra 2 ay geçti.

"Niye atladın lan o kadar?" demeyin, hep aynı olaylar be gençler. Klagib rutinleri yazsam iki sene bitmez hikaye, zaten ileride koskocaman atlama göreceksiniz...

Sena ile Yağmur bir ara birbirlerine gireceklerdi neredeyse.. Elimi Yağmur'un omzuna attığım için kızdı yine, ama yanımda Yağmur varken. Ona da söylendi..

madem öyle araya sıkıştırayım üniversite hayatı demişken erciyes üniversitesinde okudugumuz yıllar öğrenci evindeyiz talasda bilen bilir saat 03.00 civarı tam hatırlamıyorum 101 oynuyoruz havalarda sıcak arkadaşlara diyoruz biri gitsin petrolden sigara alsın kola alsın boş boş oturulmuyor başladık oynamaya bunların hiç şansı yaver gitmedi gittiler ta 5 km ötedeki petrole 2 saat geçti dönen yok telefonlara bakmıyorlar dedik bunları gibtiler heralde meğer bunların girdiği petrolü aynı anda soymaya gelen 2 kişi varmış hırsızlar içeri girer girmez bunları görmüş kasayı boşaltın demiş bunlarda korkudan kasa orda demiş elleme bize fln adamlar kasanın tablasını komple söküp zütürmüşler polis gelmiş işbirlikçi şüphesiyle bunları almış zütürmüş karakola bunları döve döve konuşturmaya çalışmışlar sabah 5.5 gibi telefon geldi bize talas ilçe emniyetinden arıyorum şu şu kişiler şu an burda okeyde yenildikleri için petrole kola almaya gittiklerini söylüyolar sizi şahit gösterdiler fln gittik karakola adamlara örgüt mensubu olmadığımızı inandırana kadar canımız çıktı ondan sonra dahada okey oynamadık .

- isterim, dedi. Sessizce miyavlar gibi.

Zaten sesini daha fazla yüksek kullanamazdı, yorulmuştu ağlamaktan..

Tekrar sarıldı sımsıkı sardım kollarımla, hiç bırakmak istemedim. Kestane kızılı saçlarını okşadım, hoşuna gitti.

10 dakika kaldık öyle. Artık ağlaması tamamen kesilmişti. Ama suçlu hissediyordum kendimi. Hep gülmelisin Yağmur, herkes ağlasın sen gül. Ağlamayı, ağlatılmayı hak etmiyorsun.

Moralinin yerine gelmesi lazımdı..
Kafası omzundayken ne yapabilirim diye düşündüm, ve evet buldum. Lunapark'a zütürecektim.

- canım
+ efendim
- lunaparka gitmek istermisin?

Kaldırdı kafasını gülümsedi, evet dedi.

2-3 ay oldu sanırım, başlayalı üni. Ahmet Zeynebi sahile zütürüp orada çıkma teklifi etti, kız boynuna sarılıp "evet" diye haykırmış.. Ne kadar sevindim bilemezsiniz. Kutlama bile yaptık yurtta (:

Eğer bir arkadaşınız, bir kankanız veya kardeşim dediğiniz biri mutlu olduğunda, bir iş de başarılı olduğunda içinizde en ufak kıskançlık veya haset duygusu oluşuyorsa, onunla konuştuğunuzda hem karşınızdakine hem de kendinize ihanet etmiş olursunuz.

O yüzden dostlarınızı iyi seçin, karşınızda ki sizin başarınıza seviniyorsa, yüzünden en ufak yalan akmıyorsa o gerçek dosttur işte..

Kimi insanlar var senelerce kardeşim dediği adamı veya kadını gizliden gizliye kıskanıp, haset edenler..

Bir arkadaşlıkta kıskançlık ya da haset yoksa gerisinin çokta önemi yoktur bana göre..

Bizde Sena ile iyice yakınlaştık o son öpüşme olayından sonra, bak yine geldi aklıma. Anılaaar, anılaaar (:

Derste arada Yağmur'dan izin alıp yanıma oturuyor, tabi benim elemanda 15 saniyede 5 km yüksekliğe çıkan Solotürk gibi kalkışa geçiyor :p

Fakülteden çıktık. Ahmet'le yurda döndük. Yemek felan yiyip, dışarı çıktık. O da anladı biraz uzaklaştığımızı, Zeynep'le daha az takılabileceğini söyledi. Bende olmaz dedim.

Adam işte, sırf daha fazla takılalım diye sevgilisiyle az takılmayı teklif ediyor..

Geçtik pes'e. 2010 oynuyoruz, 2012 de vardı ama her orta gol oluyordu amk sinirden deliriyordum 2012'de.

Neyse 4 maç attık, ikisini o aldı tekini ben, son maçıda 2-0 yenerken süre bitti, kalktık.

Biraz daha dışarıda takıldıktan sonra yurda döndük. Akşam Yağmur'u çıkaracaktım sonuçta.

Yurttan akşam üstü çıktım. Yağmur'un yurdunun önüne geldim. indi aşağı, gri hırkasını sonuna kadar çekmiş, burnu da kızarmış. Tatlılığa bak (:

Açtım kollarımı, durdu sarılmadı.
+ gelsene kız
- olmaz hasta olursun sende
+ olsun sen bakarsın bana :p
- bakarım da boş yere hasta olma canım (:

Kollarımı kendime sardım, güldük.
+ nasıl oldun iyi misin
- iyiyim ya çorba içince daha iyi olurum (:

Neyse geçtik geçen Ahmet'le gittiğimiz aynı kayalıklara.

Kayalıklarda öyle uçurum gibi ya da çarpık şekilde inişli değil.
Düz fakat denize doğru eğimi var. Oturduğunuzda kumsal ve deniz ayaklarınızın altında oluyor.

Oturduk içmeye başladık, o ara kafasını omzuma koydu.

Daha fazla tutamadım kendimi, elindeki birayı alıp soluma koydum. Kaldırdı kafasını, meraklandı biraz, bana bakıyor..

Döndüm ona, ağzımdan döküldü kelimeler,

+ Sena,
- efendim Teleri
+ seninle arkadaş ya da kanka olmak istemiyorum. Benim olmanı, sevgilim olmanı istiyorum. Olur musun?

Öyle gözlerime daldı, bende baktım gözlerinin içine. 10 saniye sonra cevabını verdi,

- olurum, dedi. Gülümseyip sarıldı. Sardım bende kollarımla, kokusunu çektim içime, onun kokusu çok güzel harbiden, sabaha kadar çekebilirdim kokusunu.

"Tinerci misin oğlum sen" demeyin, mutlu oldum harbiden (:

Tabi ki canım ailem karşılamaya gelmiş beni..

Geçen annem yoktu ama o da gelmiş bu sefer.
Hemen gittim yanlarına, tarihin en kısa ve en hızlıca hasret giderme faslından sonra atladık babamın aşığı 2009 model Accent ine.

Çarşı tarafına dönmesi gerekirken Safranbolu yoluna girdi, yeni ev mi aldılar lan yoksa?

+ baba nereye (:
- Direk eve gitmeyi boşver oğlum. Gidelim Muhâmmed abinden Safranbolu pidesi yiyelim.
+ oo kralsın baba sen
- hadi oradan hayta (:

Safran çiçeği heykelinin orada parkettik arabayı. Gittik Muhâmmed abinin dükkana. O da görünce sevindi amk beni. Ne sevenim varmış lan benim?

Neyse geldi Safranbolu pidelerimiz, çok severim ben. Özlemişim bide tıkındım hemen.

Bizimkilerin alay konusu olsam da o pidenin kokusu bile off (:

Yanlış anlayanı giberim pideye falan hallenmiyorum..

Mırın kırın etse de başını yedim zütoşun. Aldık abicim biraları, oturduk benim meşhur kayalıklara.

Bir yandan içip bir yandan konuşuyoruz. Ahmet'de kafa iyi olmaya başlayınca döktü içindeki her şeyi..

- neden Teleri? ne yaptım ki ben. Onun için gece uyumadım lan ben. Sana iyi geceler diyip arkamı döndüğümde onun uyumasını bekledim hep. Ulan onun için senle, bizimkilerle fazla takılmadım. Sıkılmasın, hep yanında olayım diye. Bu muydu sonu yani? Ben o sıkılmasın diye zütümü yırtarken tek bir mesajla 'sıkıldım'
diyip bitirmesi. Anasını gibeyim böyle işin..

Gözleri doldu yine çocuğun, yok abi aşık olmamak gerekiyor. Hoşlanacaksın, seveceksin ama aşık olmayacaksın.

Tabi benim de birine aşık olmayacağım ne malum? Orası da ayrı bir olay zaten..

Attım elimi omzuna,

+ Kardeşim, bir şey söyleyecem sana.

Yere bakan kafasını salladı.

+ bugün Zeynep'le konuştum, sen uyurken..

- Eyvallah kardeşim, sırf bizim için oyun bile yaptınız, asıl ne kadar teşekkür etsem az, adamsın sen..
+ ne demek kanka, ufak yardımımız dokunduysa ne mutlu bize :p ha bu arada fikir benden değil Yağmur'dan çıktı ona teşekkür et (:
- ahahah kızı kendine benzettin hemen.. Aynen Zeynep'le sevgili olursak bir hediye alırım artık (:
+ olursakı yok lan, olunca diyeceksin.
- inşallah be inşallah..

Geçtim yatağa, genelde her gece geç saatlerde tuttuğum günlüğü açtım, yazmaya başladım. Ahmet'de merakla bana bakıyordu, belli ki birşey soracaktı, ve sordu da..

- kanka bir şey sorucam
+ he
- sen günlük yazıyon ya, öpüşme falan yaşadığında onları da yazıyon mu?
+ ahaha bu muydu soru lan. Yok yazmıyorum öyle şeyleri, yazmam da zaten. Ailem falan okur ileride züte geliriz sonra (:
- ahaha muallak seni (:
+ :p

Üstüme derinlerde sakladığım gömleğimi, altıma siyah keteni, siyah kot ceketimi de aldım mı tamamım..

- of of, şu karizmaya bak bee
+ (:
- inşallah olursunuz kanka 4lü takılırız (:
+ bakacaz artık, hadi görüşürüz.

Sırtımı yumruklaya yumruklaya odadan çıkardı pekekent.

Bende yola koyuldum. Mesaj attım,

+ gelmek üzereyim 10 dakikaya
- tamam canım hazırlanıyorum

Geldim kapının önüne, kapıdan çıkınca gözüktü.

Geçen günkü askılı kıyafete benzer kırmızı bir kıyafet giymiş. Eteği yine dizlerinin biraz üstündeydi.

Bu sefer hafif makyaj yapmıştı, siyah rimeli çok yakışmıştı. Değer veriyordu bana, yoksa neden o kadar hazırlansın ki, dimi?

Uyuyabildim tabi ki, o kadar da değil yaani..

Sabah gözlerimi cama vuran güneş eşliğinde, muavinin çay-kahve ikramıyla açtım. Kahve rica ettim, bir yandan yandaki hatunu kesiyorum bir yandan da kahve mi yudumluyorum. Hiç oralı bile olmadı, kalbimi kırdı güzel kız..

Saate baktım 10 a yaklaşıyor..
-Vay amk iyi uyumuşum ha- dedim içimden.

4-5 saat sonra Aydın otogarına vardı otobüs. Yağmura haber ettiğim için babasıyla gelecekti.

Yine bacaklar uyuşuk bir şekilde penguen gibi yürüyerek indim otobüsten. Etrafıma baktım, işte oradalar..

Bagajdan küçük valizi alıp yanlarına gittim. Çok mutlu oldu lan kız beni görünce, tabi bende mutlu oldum.

Hızlı adımlarla gelip sarıldı, özlemişim harbi Yağmur u. Ama yanında baban var be kızım, sarılmasan öyle keşke yanlış anlayabilir (:

Bu merdivenleri o kadar dönemeçli yapanların amk, yoruldum lan. Bir an önce spor yapmalıyım, her konuda olur (:

Geldik Yağmur hanımla sınıfa. işte..

Girdik sınıfa, etrafa bakmadan geçtim yerime, Yağmur'da oturdu. Bakayım bi sınıfa neler dönüyor acaba?

O ne lan?
Sena ile Faruk yavşağı farklı sıralarda oturuyor. Ne ayaksınız oğlum siz. Ayrıldı mı acaba bunlar?

Amaan ne tak yerseniz yiyin bana bulaşmayında..

Ahmet'de üç sıra önümde Berna adında başörtülü bir kızın yanına oturmuş kız da bayağı tatlı bir şey, Antalya'lı.

bizim ki hemen kafasını koymuş sıraya.
Ayıp ettim harbi lan, kaybedemem kardeşimi.

Zeynep'te Sena kaltağıyla oturuyor.

Bu ayrılma işinde de senin parmağın varsa ayaklarından sallandırırım seni kızım..