1. 1.
    0
    Az önce arkadaşımın bir tanesi çubuk kraker uzattı bana bende tam alırken “havanı alırsın” deyip geri çekti. Bir an çocukluğum geldi aklıma sağolsun hatırlattı.
    ···
  2. 2.
    0
    Yaşım 9 olduğu zamandı annem ve babamla misafirliğe gittik ortam kalabalık acayip seviliyorum, pofuduk şirin bol yanaklı bişeyim o zamanlar öyle şekerim ki boş zamanlarımda kendi yanaklarımdan makas alıyordum öyle alıştırmışlardı. Siyah etekli tüylü bluzlu teyze herkesin önünden içi ağzına kadar çikolatayla dolu kenarları sahte pırlanta işlemeli parlak gümüş tabağı sırayla misafirlere ikram etmeye başladı (sadede gel) çok heyecanlanmıştım. Herkes muhabbetin gözüne vurmuşken benim gözüm çikolata sırasını takip ediyordu. Hemen plan kurdum kendi kendime fazla alacaktım, ne kadar çok alırsam o kadar kardı. Teyze iyice yaklaştı, yaklaştı ve nihayet sıra bana geldi. Çok masum bir görüntüyle uzandım tabağa fakat bir ses.. Babam “ Yok yok o yemez ” dedi... Flaş flaş flaşlar patladı beynimde kaos kaos kaos nasıl bir hayal kırıklığıydı bu. Nasıl utandım inanamazsınız. Kafamı kaldırıp “ne bakıyorsun babamın dediğini duymadın mı al zütür şunu hadi gözüm görmesin” demedim tabiî ki. Aradan bir saat geçtiğinde mutfakta hepsini yedim meraklanmayın öyle küçük uyarılara pabuç bırakacak değilim.
    ···
  3. 3.
    0
    Yaramaz olduğum zamanlar da olmadı değil hani, komşunun küçük kızının bacaklarını elleme modası bizde mi oldu sadece bilmem belki bir saat hiç durmadan bacaklarını ellediğim minik yavruya bunu yaptığım için şu an kendimden iğreniyorum tiksiniyorum ve kendimi kınıyorum. Annesine bile yakalanmıştım ama mahalleli beni linç etmemişti aynı yaştaydım çünkü..9.. Annesi beni kızının avret mahallini okşarken yakaladığındaki yüzündeki haklı nefret gözümün önünde hala. Elimle cürüm işlemiştim şu yaşıma geldim hala elim boş durmaz alışkanlık işte napıcan.

    Parkta üzerine işenen çocuk vardı hayal mayal hatırlıyorum ablası üzerine işene işene ağlayan kardeşini çekeleyip kurtarırken o deli çocuk işemeye devam ediyordu gıcık oldum ama bişey yapmadım. Korktum bile benim de üzerime işer diye. Kardeşi koşarken düştüğünde yanına koşan abisinin önce yere savrulan bisküvileri sonra da kardeşini kurtardığını da hatırlıyorum.
    ···
  4. 4.
    0
    Zaman çok çabuk geçiyor değil mi herkes kocaman oluyor ama kendimiz aynıyız ya da öyle sanıyoruz. Mahallenin küçük çocukları vardı görüyorum bazen de sırık gibi olmuşlar lan sinir oluyorum. Eskiden tokatladığım minik bebelerin şu anda bir dev gibi gür sesi ve kirli sakallarıyla üzerime doğru eğilmesi yokmu..“Naber abi”… “Ne yani ben seni yine döverimki”.. “Efendim abi”..”indir elini kolunu laıın”..”ellerim cebimde abi bi derdin var senin”. Anlatsam da anlamaz ki “Görüşürüz koçum”
    ···
  5. 5.
    0
    Karşıki binada oturan Meliye teyze vardı yine o zamanlar sonradan yenge olmuştu kendiliğinden, çantayı iple aşağı sarkıtırken çantanın dibinde beliren para o paranın üstüyle alacağım leblebi tozunun silueti gibiydi. ”Bana iki ekmek alır mısın yavrum” diye seslendi “tamam” dedim daldırdım elimi çantaya. Bi çıkardım bin lira ee ekmek beş yüz lira ekgib bu. iyi tamam da leblebi tozu nasıl alacam ben bu paraya bide ekmek istiyorsun utanmadan. Kafaya koydum ama hakkımı alacam yok ya uşağın mı var senin burada oldu. Bu kez ilk gittim leblebi tozu aldım üstüyle de bir tane ekmek biraz da bozuk para üstü. Geldim koydum çantaya titrettim çekti. Ekmeği görünce de e yavrum iki ekmek demiştim sana.”Teyzecim ekmek yok bakkalda bu kalmış” derken ağzımda leblebi tozlu yalanlar uçuşuyordu arsızlığın dibine vurmuştum o gün çocukluk işte.
    ···
  6. 6.
    0
    Ne zaman on üç oynasak birinci kattaki yaşlı tayze aynı ses tonu ve aynı yaşmağıyla camda belirirdi. “Gidin aşağıda oynayın bakayım yeter ha kafam şişti”. Ne var yani onüç bu, yere düşürmeden çakacam voleyi konsantre olmam lazım yere düşürürsem kaleye geçme tehlikesi var bilmiyor tabi bilse inanıyorum ki beni desteklerdi, gerekirse o kalecinin kafasına kaynar su bile dökebilirdi kaleci gol yesin de çocuklar yensin şu muallakyi diye. Top bu, cama da gelir balkona da düşer. iyi ki dört beş kez cdıbına geldi top. Bu sene sadece iki kez kırılmıştı camı halbuki. Yaşlılık işte abartmakta üstlerine yok.

    illaki o zamanlarınızda topu kesmekle tehdit eden bir amcaya denk gelmişsinizdir. Ama benim denk geldiğim gibi çakmakla topu yakanını az görürsünüz. Tamam bende eşeklik var sokakta oynadığım topun 6 katlı binanın terasına kaçması abes. Yani top oraya düştü diyemedim anten düzelten amcaya, yalan da bulamadım. Eee bu top gökten düşmedi ya, aşağıda terli terli top bekleyende sensin. Aldı topumu yaktı muallak sinirimden ağladım lan. Ama intikamımı sonralardan aldım hiç dert etmeyin.

    Aradan aylar geçip borudan külah üfleme sezonu açılınca bizim terastan usta bir okçu gibi külahladım o amcanın terasını oh iyi yaptım. Gerçi sadece onun terası değil mahalle komple külah olmuştu sanki yerden külah bitiyordu o dereceydi. Eline inşaattan boruyu alan soluğu teraslarda çatılarda sokaklarda pusuda alıyordu. En modifiye borusu olan en sözü geçen kişiydi. Yaşı önemli değil o boruların birbirine bantlanışı o mg3 görünümlü siyah bantlı dörtlü beşli atış yatağı olan boru sahipleri otomatikman bağlı olduğu grubun lideri oluyordu. Benim boru tek atar boruydu ama etkiliydi. Yukarki mahalleden gelen düşman çocuklar sokaktan geçerken üstten saydırıyordum hep.
    ···
  7. 7.
    0
    Bir keresinde yine saydırıp geri kaçıyordum olmadı boruyu aşağı eğip tam ucu duvar kenarında ve görünmeyecek şekilde koyup fırlatıyordum nerden geldiğini göremiyor apışıp kalıyordu şapşallar. O an yine külahı hazneye yerleştirdim yine aynı pozisyonu aldım ve dilimi dişlerimin arasından geri sıyırıp tüm gücümle nefesimi bıraktım. Ama o da nesi külah borunun ucunda balon gibi şişti ıslanıp açıldı kabak gibi göründü silahım. Elemanlardan içinde en pgibopat olanı gördü durumu hemen “aha gelin la buradan atay muallak” dedi. Bizim terasa gelmediler yan binanın çatısına çıkmışlar o ara, tek nefeste 5 kat. Ordan bir abanmaya başladılar bana inanamazsınız. Külahlar yağmur olmuş yağıyordu kesmedi taş atmaya başladılar. Hemde baca kiremitlerini kırıp parçalarını atıyorlardı. Benim az önceki kaplan cesareti yerini züt korkusuna bıraktı bir an.

    Koşa koş eve indim. Kapıyı çaldım annem açtı “ne oldu” dedi. “Bişey yok” dedim “uyuyacam uykum var ”Nerden koştun yüzün pancar gibi olmuş””Yok yaa bişe yok çok uykum var”(yalanını s.ksinler).

    Ama gerçekten yatağa girdim ve uyudum hem de ertesi günün sabahına kadar…
    ···