-
101.
+4Dikilme orda, gel buraya, şu telefonumu ver!" dedim telefonumun yerini göstererek. Zeynep hemen Laptopumun yanında duran telefonumu aldı, getirdi verdi bana. Rabia daha telefonla ne yapacağımı anlamadan, birkaç resmini çektim Rabia'nın. Amcığının da birkaç Close-Up resimlerini çektim. Rabia resim çektiğimin farkına varınca telaşlandı, toparlanmaya çalıştı. "Sakin ol, korkacak birşey yok, Zeynebin de böyle resimlerini çektim!" dedim. Rabia hemen Zeynebe baktı, doğru mu gibisinden. Zeynep hemen onayladı, "Hı hı, bizim de çekti!" diyerek. Ama anında pot kırdığını farkedip düzeltmeye çalıştı, "Yani Harun'la beraber çekindik!" dedi. Zeynebin Rabia'ya neler anlattığını bilmiyordum, ama demek ki Fidan'dan bahsetmemişti. Değilse son söylediği cümleye gerek yoktu.
Rabia resim çekmemden huzursuz olmuş gibiydi, belki gibtirmekten vaz geçebilirdi. Yatıştırabilirim umuduyla çektiğim resimleri Rabia'nın gözü önünde silmeyi düşündüm. Ama bunu yapmama gerek kalmadı, Zeynep Rabia'nın yanına oturdu ve "Hadi ikimizin resimlerini çek!" dedi. Rabia'ya sarılıp, poz verdi çekmem için. Kaçırırmıyım, çektim hemen ikisini birlikte. Zeynebin hoşuna gidiyordu poz vermek ve resim çektirmek. "Çok güzel, şimdi yavaş yavaş soyun!" dedim. Zeynep dediğimi yaptı, hırkasını çıkarıp attı ve Rabia'ya yeniden sarılıp poz verdi. Sonra pijamasının üstünü çıkardı. Bu sefer o da sutyen takmamıştı ve göğüs uçları uyarılmıştı. Fidan'la resimlerini çektiğimde verdirdiğim pozları unutmamıştı, ben birşey demeden Rabia'nın elini tutup kendi göğüslerine zütürdü. Kendi elini de Rabia'nın dıbına koydu, yanak yanağa, dudak dudağa poz verdi. -
102.
+4Rabia'nın, "Ee, böyle oturacakmıyız?" lafıyla kendime geldim. "Yok, oturmayacağız tabii!" dedim ve dudaklarına yumuldum. Ve ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Vaktimiz kısıtlıydı, bunu biliyordum. Ama ben yine de iki dakikada gibip göndermek istemiyordum. Rahat bir 5 dakika falan öpüştüm. Öpüşürken omuzlarını, sırtını belini okşadım hırkasının üzerinden. Pembe çiçekli penye pijamasının üzerine yeşil bir hırka giymişti. Hırkayı kendisi çıkardı öpüşürken. Ben acele etmesem de, o acele ediyordu. Galiba köyde gibiştiği erkekler, hemen 'indir donu, sok gibi, iki git gel, boşal!' yapıyorlardı ve Rabia ona alışıktı. Oysa ben, Üniversiteli erkeklerin bu işi daha iyi yaptığını kanıtlamaya çalışıyordum adeta.
Birini giberken hep uyguladığım ve başarılı olduğum altın kuralı uygulayacaktım Rabia'ya da. dıbını yalamadan gibmeyecektim. Dudaklarından sonra boynunu boğazını öpüp yalayarak çıkardım pijamasının üstünü. Sütyen takmamıştı. Göğüsleri Zeynebinkiler kadar abartılı olmasa da büyüktüler. Ve koyu kahve rengi uçları sivrilmişti. Pamuk gibi Bembeyazdı güneş görmemiş göğüsleri. Sanırım hiç emilmemişlerdi de. Körpe ve dimdik duruyorlardı. iki göğsünü iki elime alıp, nazikçe okşadım. Sonra tek tek ağzıma alıp, uçlarını emdim. Rabia yerinde duramıyordu, kafamı memelerine bastırıyor, kısa kısa, kegib kegib nefes alıp veriyordu. -
103.
+4Tepeyi inerken elimi dizine koyup, "Bu yaptığımızın aramızda sır olarak kalması gerektiğini biliyorsun, değil mi?" dediğimde, biraz bozulmuştu sanki. Birkaç saniye cevap vermedi, ardından, "Sadece bir kişiye anlatsam?" diye sordu. Frene basıp arabayı durdurdum ve "Olmaz, kimseye anlatmayacaksın!" dedim. Keyfim kaçmıştı, ama sakin olmalıydım. Bir sigara daha yaktım. Bir iki fırt çektikten sonra, "Kime anlatmak istiyorsun?" diye sordum. Heyecanla, "Zahide'ye... Zahide'yi sen de biliyorsun, hani arabadan en son inen kız vardı ya, o işte! Zahide benim en yakın arkadaşım... sırdaşız... birbirimizin bütün sırlarını biliriz! Valla billa başka kimseye anlatmam! Zahide de anlatmaz!" dedi, adeta yalvaran gözlerle bakıyordu.
Biliyordum ki, ben nekadar anlatma desem de, ilk fırsatta gidip Zahide'ye anlatacaktı, bu belli olmuştu artık. "Peki, Zahide de kendi gibiştiğini sana anlattı mı?" diye sordum. Heyecanla, "Anlattı tabii! Sırdaşız dedim ya, birbirimizin herşeyini biliriz!" dedi. "Başka ne sırlarını biliyorsun Zahide'nin? Mesela, sadece zütten mi veriyor, yoksa amdan da gibtiriyor mu? Kiminle gibiştiğini de biliyormusun?" dedim. "Hem amdan, hem zütten! Amcasının oğlu Recep'le gibişiyor! Hatta Recep... " dedi sustu. "Evet, hatta Recep?" dedim. "Şeyy... Recep Zahide'ye söylemiş... işte benimle de gibişmek istiyormuş... ama ben Recep'ten hoşlanmıyorum, gıcığın teki... onun için istemedim!" dedi. -
104.
+2 -1hadi aq.
-
105.
+3Okumadım helal et kimsede okumaz insan olan okumaz
-
106.
+3Biraz bu şekilde Meryem'in zütünü gibtikten sonra, yarağımı Meryem'in zütünden çıkarıp, sağa kaydım ve Zahide'nin dıbına soktum. Şimdi Zahide'nin dıbını giberken, sol elimle Meryem'in dıbını ve klitorisini okşuyordum. ikisi de zevkten inliyor, ve orgazm olmaya yaklaşıyorlardı. Önce amında yarak çalışan Zahide orgazm olup boşaldı. Meryem'in dıbını okşamayı hızlandırdım, o da biran önce orgazm olsun diye. Çünkü ben de yavaş yavaş sonlara geliyordum ve daha Zahide'nin zütünü de gibecektim. Meryem de orgazm olunca, yarağımı Zahide'nin amından çıkarıp, züt deliğine tükürdüm ve dayadım.
Meryem deminkiyle birlikte sadece 2 kez gibtirmiş oluyordu zütünü. Ama Zahide'nin zütü alışıktı yarak yemeye, hemencecik girdim zütüne ve hiç beklemeden pompalamaya başladım.
Zahide'nin belinden iki elimle kavrayıp, zütünü seri bir şekilde gibiyordum. Meryem yan dönmüş, Zahide'nin zütünü gibmeme bakıyordu. Sonunda boşalmak üzereydim, Zahide'ye kenetlenip, fışkırdım zütünün içine. Bir süre içinde kaldım ve yarağım zütündeyken de birkaç resim çektim. Sonra Meryem'den poşete uzanıp içindeki peçeteleri çıkarmasını istedim. Birkaç peçete aldım ve döller yatağa akmasın diye yarağımın altına tutarak çıktım Zahide'nin zütünden. Yarağımı peçeteye sarılı tutarken, biraz peçete daha alıp, Zahide'nin zütünden süzülen dölleri sildim. Döle bulanmış peçeteleri geri boş poşete atıp, birkaç yeni peçete aldım, dürdüm büktüm ve Zahide'nin zütüne soktum. Ama gülmeden de edemedim. Zahide zütünde tıkalı peçetelerle, aynı kasap dükkanının vitrinindeki asılı duran koyunlara benzemişti. Kasaplar da vitrindeki koyunların zütüne dekorasyon amaçlı kıvırcık marula benzer birşeyler tıkıyorlardı. -
107.
+3Arabaya bindiğimde bu sefer de Nurcan başladı, "Bak kontak yeri burası, el freni burda, Airco bu, Camları burdan açıyorsun, Radio burdan açılır, aynaları burdan ayarlıyorsun... " gibi şeyler söylemeye. Gösterdiği şeylere bakmıyordum bile, gözlerim cömert dekoltesinden görünen iri göğüslerindeydi. Göğüs çatalından biraz fazlasını görebilmek umuduyla, emniyet kemerimi bir iki kez çektim ve "Kemer takıldı galiba, gelmiyor!" dedim. Hemen benden tarafa uzandı, kemeri çekti. Ozaman dantelli sutyenine kadar gördüm. Galiba göğüslerine de parfüm sürmüştü. Bir iki saniyeliğine de olsa içime çektim kokusunu. Bu bile yarağımın sertleşmesi için yeterli olmuştu.
Nereye gideceğimi bilmeden Çevre yoluna doğru sürdüm arabayı. Nurcan halen konuşuyordu, kendinden bahsediyordu, Almanya'da sahibi olduğu Kuaför salonundan falan bahsediyordu. Belli ki konuşmayı çok seven bir kızdı ve köyde konuşacağı kafasına göre kimseyi bulamamıştı. Heyecanlı heyecanlı anlatıyordu birşeyler. Sonradan farkettim, Nurcan'ın sadece vücudu ve parfümü değil, o Alman aksanlı Türkçesi de acaip tahrik ediyordu beni. O konuşurken, sanki birisi yarağımı okşuyor gibi geliyordu bana.
Otoyola çıkmıştık. O sırada Nurcan'ın telefonu çaldı. Anladığım kadarıyla Almanya'dan bir kız arkadaşı arıyordu. Almanca konuşuyorlardı. Nurcan benim Almanca bildiğimi bilmiyordu, telefondaki kıza beni anlattıkça anlatıyordu, çok tatlı olduğumu, bana ilk görüşte aşık olduğunu falan anlatıyordu. Hakkımda neler düşündüğünü bilmek işime geliyordu tabii. Konuşmalarında bir ara, "Yok daha öpüşmedik bile... Şimdi arabadayız, galiba sevişeceğimiz bir yere gideceğiz... Yok, daha o konuyu anlatmadım, ama anlatacağım... " diye ilginç bir şey geçti. Rahat bir yarım saat konuştular kızla. Telefonu kapatınca, "Benim Kuaför salonunda çalışan kızlardan biriydi arayan, işlerle ilgili konuştuk!" dedi. Aklı sıra beni kandırmaya çalışıyordu, ben de, "Bir sorun mu varmış işlerle ilgili?" dedim. "Yok yok, herşey yolundaymış! dedi. -
108.
+3Nurcan arabada da elimi bırakmadı. Elimi, sadece vites değiştireceğim zaman bırakıp, hemen yeniden tutuyordu. Liseli aşık kızlar gibiydi. Halen çözememiştim bu kızı, bazen çok saf diye düşünüyordum, bazen çok salak, bazen de çok kurnaz. Belki de iki kültür, iki dil arasında bocaladığı için, sorduğu sorular veya anlattıkları, benim onun hakkında böyle düşünmemi sağlıyordu. Belki de son derece harbi bir kızdı, düşündüğünü pat diye söylüyordu sadece. Doğrusu biraz üzülüyordum kızın haline, benim amacım onu sadece gibmekti. Ve gibmiştim de. Kızcağız ise çoktan evlilik hayallerine kapılmıştı. içimi suçluluk duygusu kaplamıştı. Kendimi sanki pazarda, almayacağım halde, alacakmışım gibi yapıp Çileklerin tadına bakmışım gibi görüyordum.
Köye 8-10 kilometre kala, "Ee Schtazi, benimle evlenecek misin? Ben çok istiyorum seninle evlenmeyi!" dedi. Er yada geç bu soru gelecekti, biliyordum. Hadi babasını gibtir et, şimdi ben bu kıza ne diyecektim? Kızı üzmek istemiyordum. Ama kendimi ve ailemi de düşünmek zorundaydım. Biliyordum ki, 'Evet' dersem, babası apar topar nişan düğün yapmaya kalkışacak ve Oldu Bitti'ye getirecekti olayı. Adamın niyeti en baştan belliydi, yok çukulotayla, yok cebime 5-6 yüz Euro koymakla, yok arabasını verme vaadiyle, yok apartman katı vaadiyle gözümü boyayıp, kaşla göz arasında (Bir Almanla evlenip boşanmış) kızını bana kakalamaktı amacı. Üstelik adam anasının gözü birine benziyordu, birkaçyüz Euro verebilirdi, ama 129.000 Euro'luk arabayı ve apartman katını vereceğinden emin değildim. Almancı Ramazan çavuş anasının gözüyse, ben de bunlara kanacak kadar saf değildim! -
109.
+2sözlüğü içesthikayeler.com'a çevirdiniz aq gibiş sokuş sitesi bura kardeşim çekinme devam et sözlük sponsor oldu sabunlarımıza toplu 31 etkinliği de yapacaz az sonra hatta sana zahmet olmasın ben kaldırırım seninkini sen yeter ki devam et yazmaya
-
110.
+2Orgazm sonrasının zevkini bölmemek için bir iki dakika daha kaldım zütünde. Sonra yavaşça çektim yarağımı başına kadar, o halde de birkaç resim çekip, tamamen çıktım zütünden. Yarağımın ucunda birikmiş birkaç damla dölü parmağımla alıp, zütünün yanaklarına sürdüm. Sonra hemen Meryem'in külodunu çektim, zütünden süzülen döller kilime akmasın diye. Şalvarını da çekmeye uğraşırken, Meryem pozisyonunu bozdu ve dönüp kendisi çekti şalvarını. Bu arada henüz sertliğini kaybetmemiş yarağıma bakıyordu. Besbelli bu kadar yakından ilk defa bir yarak görüyordu.
Tepeye çıkan yolu birdaha kontrol edip, "Arabanın torpido gözünde ıslak mendil kutusu var, getirsene!" dedim. "Tamam!" deyip, bir koşu aldı geldi. Kutuyu alıp, meraklı bakışları eşliğinde, yarağımı ve taşaklarımı ıslak mendille temizledim, Boxerimi çektim, pantolonumu giydim. Mendil kutusunu uzatıp, "istersen sen de temizlen!" dedim. "Yok, ben evde banyo yaparım!" dedi.
Arabaya bindik. Bir sigara yaktım ve Meryem'e baktım. Heyecanla gözlerimin içine bakarak alt dudağını ısırıyordu. Yüz ifadesi, sınıfta hocanın sınav sonuçlarını açıklayacağı andaki öğrencilerin yüz ifadesiyle benzeşiyordu. Uzandım, dudaklarını öptüm ve "Çok güzel gibişiyorsun! Harika bir zütün var, şu ana kadar gibtiğim en güzel züt seninki!" dedim, çekildim. Anında yüzünde güller açtı, çok sevinmişti bu söylediklerime. Koltukta oturuşu bile değişmişti, kendine güvenle oturuyordu şimdi. Kontağı çevirip çalıştırdım arabayı, az ilerleyip, aşağıdan kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra, tepeden aşağı doğru sürdüm arabayı. -
111.
+2Rezerved
-
112.
+2Onları bıraktığım yere yaklaşınca, ağacın altında gibiştiklerini gördüm. Vedat alta yatmış, Nihat onun üzerine domalmış, 69 olmuşlar birbirlerinin yarağını yalıyorlardı. Selim de Nihat'ın arkasına geçmiş, oğlanın zütünü gibiyordu. Yanlarına yaklaşırken telefonumu çıkardım ve birkaç resim çektim. iyice yaklaşıp, "Kolay gelsin, rahatsız olmayın, devam edin!" diyerek birkaç resim daha çektim. Fakat resim çektiğimi görünce hemen toparlandılar, aceleyle giyindiler.
Fazla kalmadık orda, atladık motora, benim arabanın durduğu yere gittik. Resimlerini çekmemden dolayı ağızlarını bıçak açmıyordu. Ayrıca benimle göz göze gelmemeye çalışıyorlardı. Onları bu sıkıntılı durumda fazla bırakmak istemediğim için, "Hatice dediğiniz kadar azgınmış, iliğimi kuruttu huur!" dedim. Bunun üzerine gerginlikleri biraz azaldı ve Vedat, "Sen yeter ki ağzını sıkı tut, köyde öyle daha ne karılar var, hepsini gibtiririz sana!" dedi. Selim de onayladı onu. Onlara, "Merak etmeyin benim ağzım sıkıdır, resimleri de kimseye göstermem!" deyince biraz daha rahatladılar. Ama yine de resimler yüzünden biraz sıkıntıları vardı. Resim konusunun irdelenmesine fırsat vermeden, "Hadi ben gidiyorum, sonra görüşürüz!" deyip vedalaştım onlarla, atladım arabaya. Onları orda bırakıp köye doğru sürdüm arabayı.
Yoldan babamı aradım, halen kahvehanede ise gelip alayım mı diye sormak için. Fakat babam evde olduğunu, birazdan düğün evine gideceğini, eve uğrarsam birlikte gidebileceğimizi söyledi. Direkt eve gittim. Babamla biraz sohbet ettik. Almancı Ramazan çavuşun kendisiyle konuşmak istediğini söyledim. "Hayırdır, benimle ne konuşacakmış Dürzü?" dedi. "Bilmiyorum!" dedim, Nurcan'dan da hiç bahsetmedim. Birlikte düğün evine gittik. -
113.
+2Rezokulastikmijua
-
114.
+2Rezerved
-
115.
+2Rezerved
-
116.
+2Rez amk sardı
-
117.
+2Hatice inik yarağımı ve taşaklarımı avuçlamış, okşuyordu. Benim ufaklıkta yine hareket yoktu. Anlamıyordum, nasıl olabilirdi böyle birşey. Hatice ise halen ilk anki gibi gülümsüyordu. Belki de benim 'Sorunum' gibi sorunu olan birçok erkek görmüştü şimdiye kadar ve bu duruma alışıktı. Ama ben alışık değildim ve böyle birşey olmamalıydı bende. Ya Hatice sonra bunu Selim'e ve Vedat'a anlatırsa, ozaman onların dilinden hayatta kurtulamazdım. Belki de karşımda Aktif bir karı varken kalkmıyordu yarağım. insiyatifi kendi elime almaya karar verdim. Ve doğrulup Haticey'i yatırdım sırt üstü. Dudaklarına yumuldum, rahat bir 5-10 dakika öpüştük. Bluzunu yukarı sıyırıp, zütü gibi büyük göğüslerini sutyeninden çıkardım. Ve öpüp, yalamaya, emmeye başladım. Nekadar emdiysem de göğüsuçları ağzıma gelmemişti. Oysa göğüsuçlarını ısırmak istiyordum. Parmaklarımla göğüsuçlarını bulmaya çalıştığımda, Hatice, "Boşuna uğraşma, benim göğüsuçlarım içe çökük!" dedi. Bu sefer yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Utanmıştı kızcağız.
Böyle birşeyi ilk defa duyuyordum. Ama kızı daha fazla utandırmak istemedim ve göğüsleriyle ilgilenmeyi bırakıp göbeğine geçtim. Göbeğini öpüp yalarken, elimi de dıbına attım, etli am dudaklarını okşuyordum. Sonra dıbına yumuldum ve yalamaya başladım. Ben daha dilimi değdirmeden amı sulanmıştı. Biraz yalayıp, aynı zamanda da klitorisini de okşayınca, Hatice inlemeye ve kıvranmaya başladı. işte olay buydu, karı benimle değil, benim karıyla oynamam gerekiyormuş. Yarağım şimdi sertleşmiş, kazık gibi olmuştu. Doğruldum ve Hatice'nin göğüs hizasına oturdum, yarağımı yalamasını istiyordum. Hatice yarağımın kalkık olduğunu görünce sevinçten ağzı kulaklarına varmıştı. Hemen yarağımın başını ağzına aldı ve yalayıp emmeye başladı. Çok istekli somuruyor ve çokta zevk alıyordu bunu yaparken. -
118.
+2Ne gibtin be amk gibe gibe bitiremedin
-
119.
+2Meryem o sırada, yatağa gömdüğü kafasını kaldırınca, Zahide'yle öpüştüğümüzü ve şalvarının içinde hareket eden elimi gördü. Bu sefer şaşırma sırası Meryem'deydi, anlam veremiyordu bu yaptığıma. Hoş anlam verse ne olacaktı ki, öyle yada böyle gibecektim Zahide'yi de. Zahide'nin kulağına, "Hadi soyun, seni de gibeceğim!" deyip elimi çıkardım şalvarından. Zahide bunu duyunca dondu kaldı, onu da gibeceğimi hiç mi hiç beklemiyordu. Ben bu arada Meryem'in zütüne yavaş yavaş pompalıyordum. Meryem şimdi ufaktan ıhılamaya başlamıştı. Baktım Zahide Transa geçmiş gibi duruyor, kolundan tutup, biraz sertçe, "Soyunsana!" dedim. Bunun üzerine utanarak bluzunu ve şalvarını çıkardı, sutyen külotla kaldı. "Onları da çıkar!" dedim.
Pompalamaya ara vermiştim, yarağım Meryem'in zütünde hareketsiz bekliyordum Zahide'nin tamamen soyunmasını. Meryem neler olduğunu anlamak için ikide bir kafasını çevirip arkaya bakmaya çalışıyordu. Zahide ürkekçe sutyenini ve külodunu çıkarıp, elleriyle göğüslerini ve dıbını kapattı. Zahide'yi yatağa doğru hafif ittirerek, "Meryemin yanına domal, aynı Meryem gibi!" dedim. Dediğimi yaptı. Şimdi ikisi de önümde domalıktı, birbirilerinin suratlarına boş boş bakıyorlardı. ikisinin o halde de birkaç resmini çektim, telefonu koydum gömleğimin cebine. Sonra yine Meryem'in zütüne pompalamaya devam ettim. Ama busefer sağ elimle de Zahide'nin dıbını okşuyordum. Az sonra, Meryem zütüne yediği yannanın acısından, Zahide de dıbını ve klitorisini okşamamın verdiği zevkten inliyordu. -
120.
+2Vay amk dur sabah okuicam
başlık yok! burası bom boş!