Bohem'in dibini yaşayan, adam gibi adamlardır. Hele
bırak geçen geçsin var ki tadına doyulmaz. Anadolu Caz(jazz değil caz) & blues da yapıyor olabilirler, bilemiyorum...
http://m.youtube.com/watch?v=c9cOnReiM_8
Bırak geçen geçsin
bilmem su felegin bizde nesi var
zemheri ayinda gul ister bizden
bilmem su leylinin bizde nesi var
zemheri ayinda canim gul ister bizden
kimdir nedir nereye gider
hallarim anadolu hallarim
bir de o hal
takmis sudan geciyor
gelin oy gelin oy gelin oy
zemheri ayinda canim gul ister bizden
elleriz gönlümüzü,
bir sırça saray değildir amma
bir arka sokak dokusudur..
terleyi terleyi verirler,
meydan karışmış..
beşiktaş iskelesinin kıyısında bekleşir durur aşıklar...
“orhan veli’nin içine düştüğü çukur
üsküdar’da açık hala”
belki kadıköy’dedir.
belki hakkari’de kesiyorlar bir çocuğun gırtlağını şu saatte,
belki beyoğlu’nun bahçelerinden birinde.
babil misali, demleniyoruz.
demleniyoruz.
ki bilmek de var
şu koca karnı yarılı zaman,
kimleri almamış ki
ki bilmek de var.
var canım var.
ta ötelerde
birileri “oy havar”
parçalanan bir gırtlak gibi ve oyulmuş gözlerinden sağanak
tırpanların arasında bulandıkça bulanıyoruz da
tılsımını yitirmiş bir ekmek kokusu gibi yarin buğusu
"oy canım" diyorsun
“sen getir üstümü bir umudum sendedir”
gel!
gel gidelim dosta doğru
gel! gel gidelim dosta doğru
gel!
gel gidelim dosta doğru
gel!
gel!
gel!
gel!
gelsen ey ölüm!
ey ölüm sen gelsen
ey ölüm ey ölüm gelsen
gelsen ey ölüm!
çığlıklarımızın arabesk geldiği bu,
bu yer neresi kimin yurdu
çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri
kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine
ve hallarımızı deyiverdiğimiz
o hallar ki
o hallar ki…
en leylim gecede ölecegiz
sen ben biz olacağız
leylim gecede tutar yalnızlığı
dolanırken sokaklarıni bu şehrin arkasındasın
bin yıl evvel de aynıydı haykırışlarım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
oy havar!
yattığın ranza aşkına!
bu yazgı aşkına!
duy!
duy diye!
duy diye kendi kanımızla demleniyoruz.
sakın sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
sakın da sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
ucundan acık niyazi, niyazi, niyazi, niyazi
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle! hey!
eğer arar isen
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!
bu gözüne kıymık kaçmış yüzyılın buralarında
ve senin oralar dediğin yine buralarda yurtsuz,
günebakan kokusunu ciğerlerine pür yara kılmış bizden biriysen
gel, gel, gel, gel,
gel,
gel,
gel, gel, gel, gel,
gel
neden böyle haykırır neden böyle böğürürüz
niye
sormuş musun
yaradır bu yara
yaradır bu yara
gelenden gidenden yaradır bu yara
aynı suyla bakir
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
ben de bildim şu dağların şahısın
gerçek erenlerin nazargahısın
pir sultan abdal’ın seyrangahısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
biz de bildik bu dağların pirisin
gerçek erenlerin seyrangahısın
Alın buda sözleri