+2
-3
Her gidişimde uzunca baktığım gibi yine dedim o devasa Atatürk heykeline bir bakayım. hava da nasıl güneşli. atatürk'e bakıcam diye kör olucam. zaten hiç ayarlayamıyorum bu 515'de güneş gelen tarafı. neyse işte bakıcam bakamıyorum dedim elimi siper edeyim gözüme öyle bakayım. heykel büyük tabi uzaktan görünüyor. uzaktayken elimi siper ettim bakıyorum ben. böyle bir dakika falan durdum baktım heykele. heykelde sadece atamızın başı değil kravat falan da varmış onu fark ettim. her seferinde yeni bi şey keşfediyorum. neyse işte. öyle ben heykele bakarken bi teyze birden 'helal olsun' diye bağırdı. ben tabi anlamadım başta 'noluyor' dedim. meğersem bana diyormuş. geldi alnımdan öptü beni. dedim 'teyze noluyo'. 'aferin yavrum' dedi 'cumhuriyet'in sizin gibi gençlere ihtiyacı var'. benim gözler bi de güneşten yaşarmış falan. teyze 'ağla yavrum ağla ülkemizin haline ağla' dedi. 'yok' dedim 'teyze güneşten oldu'. 'utandı bak' dedi. sonra baktım teyze de elini siper edip 'biz de atatürk çocuğuz' dedi ve heykele bakmaya başladı. o an otobüste büyük bi alkış koptu. milleti görsen nasıl ağlıyolar. arka dörtlüde oturan gençler ayağa kalkıp istiklal marşı'nı okumaya başladılar."laarda yüzen alsancak" kısmında diğer yolcularda yetişti. hep birlikte istiklal marşı okuyup ağlıyorlar. gelip alnımdan öpen teyzeleri bi süre sonra sayamadım. ben de katıldım istiklal marşı'na. marş bitince beni omuzlarına aldılar. dedim 'beni şoförün yanına zütürün'. omuzlarda şoför koltuğuna kadar gittim. şoför amca gözlüklerini çıkardı gözleri kıpkırmızı. ağlamış o da. dedim 'şoför amca! emekçi abim! kır direksiyonu ankara'ya. devrime gidiyoruz'. adamın gaza geleceği varmış o da bağırdı 'devrime gidiyoruz' diye. yolcular zaten hancı bize şarap ve kadın getir diyecek kadar coşmuş durumda.
bastık, makas ata ata, gidiyoruz devrim yapmaya. polis otosu takildi pesimize bagiriyor 'saga çek' diye. bizim yolcular da iyice gazlanmis, yolculuğun başından beri köşede sessizce sözcüsünü okuyan amca kalkıp 'bunca yıldır saga çektik artık sola çekme zamani' diye bağırdı. bu vasat kelime esprisi halkımizi iyice galeyana getirdi. körüğün ön kısmı cav bella, arkası karlı kayin ormanı olmuşken nereden bulundu bilmiyorum kafama kızıl yıldızlı bere ağzıma da pipo verdiler benim önderliğimde devrime gidiyoruz. o sırada ben de olayı kanıksamıs sekilde 'nerden baksan ankara 8 saat ızmir'de nasıl devrim yapabiliriz' diye düşünüyordum ki yesildere'de trafiğe yakalandık. baktik saat de 9 olmus hepimiz okula ise gec kalicaz. ortak kararla devrimden vazgeçtik, yine ekmegimizin peşine düştük.